Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/233 E. 2022/126 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/233 Esas
KARAR NO : 2022/126

DAVA : Ticari Şirket
DAVA TARİHİ : 08/04/2010
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 08/04/2010 tarihli dava dilekçesiyle; … Ticaret Sicilinde …-… sicil no’su ile kayıtlı 500.000-TL sermayeli …Ltd. şti.nin 12/01/2005 tarihinde kurulduğunu, kuruluş sermayesinin 50.000-TL’lik kısmının …’e 450.000-TL’lik kısmının ise …’e ait olduğunu, müvekkilinin şirket ortaklarından …’in hisselerinin tamamı (50.000-TL) ile …’in hisselerinin 75.000-TL’lik kısmını 11/02/2005 tarihinde satın aldığını, şirketi 12/02/2008 tarihine kadar vekaleten idare ettiğini, bu süre içerisinde hiçbir alım satım işine karışmadığını, davalı … ile davalı …’in herhangi bir sebep göstermeksizin 12/02/2008 tarihinde şirketin bütün mevcudunu devralarak müvekkili davacıyı şirkete sokmadıklarını, ortaklık haklarını kullanmasını engellediklerini, şirket hissesini devretmekte zorluklar çıkarttıklarını, şirkette söz sahibi edilmediğini, bu durumdan ötürü ortaklık hak ve menfaatlerinin ihlalinden endişe duyduğunu, şirket müdürü davalı …’in yetkisinin elinden alınarak, müdürlükten azlini, şirket idaresinin müvekkili …’e veya kayyuma tevdii edilmesini, davalının … A.Ş. isminde bir şirket kurduğunu ve bu durumun TTK 547 maddesinde yer alan haksız rekabet maddesini ihlal ettiğini, şirket mevcudunun, mal varlıklarının şirketten çıkarılarak şirket mevcudunun azaltılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, ortaklar arası güven ve işbirliğini zedeleyen bu durumun TTK 549/4 maddesi uyarınca ortaklığın sona erme nedeni olduğunu, bu nedenle şirketin feshine karar verilmesi gerektiğini, fesihten önce şirketin kayıtları ve resmi adresinde sayım yapılarak mevcut durumun tespit edilmesi gerektiğini öne sürerek şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davalılardan …’in …Şti.de ortak, müdür, personel vb. bir sıfatı bulunmadığını bu davalıya husumet tevcih edilemeyeceğini, … Ltd. Şti.nin 1.500.000-TL sermayeli (2) ortaklı bir şirket olduğunu, sermayenin 1.125.000-TL’lik kısmının müvekkili davalıya 375.000-TL’lik kısmının ise davacıya ait bulunduğunu, 12/01/2005 6218 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 275. sayfasında yayınlanan şirket ana sözleşmesinin 8.maddesi mucibi müvekkili davalının 10 yıl süre ile şirket müdürü olarak tayin edildiğini, davacının şirkete sorulmadığı yolundaki iddialarının yerinde olmadığını, davacının müvekkili tarafından Ltd. Şti.ye bedelsiz ortak edildiğini, spor malzemesi ve deniz malzemesi üreten firmalara lanse edilerek, ithalat ve ihracatın nasıl yapılacağının öğretildiğini, davacının işi öğrendikten sonra tüm çağrılara rağmen şirkete gelmemeye, şirket işleri ile ilgilenmemeye başladığını, bunun üzerine müvekkili davalı tarafından davacının eşi ile birlikte 2008-2009 yılında … Ticaret Sicilinde … sicil no’su ile kayıtlı … Ltd. Şti. unvanlı bir şirket kurduğu, …Tic. Ltd. Şti. olarak ticari faaliyette bulunduğunun tespit edildiğini, davacının bu tür ticari faaliyette bulunmasının Ltd. Şti. ortakları hakkındaki rekabet yasağının düzenlendiği TTK hükümlerine aykırı bulunduğunu, davacının delil olarak gösterdiği 2008 USD listesi ve 2008 YTL listesi içerisinde kayıtlı çeklerin davalı müvekkiline teslim edildiği yolunda davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının …Tic. Ltd. Şti.ne ait çekleri elinde bulundurmasını anlamlandıramadıklarını, bu konudaki talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını, … Ltd. Şti.nin içini boşaltan, satılmayacak malları şirkete aldıran, tüm çekleri elinde tutan ve yaptığı tüm muameleleri davalı müvekkilinden saklayan davacının kendisi olduğunu, şirketin davacı tarafından borç batağına sürüklendiğini ve o şekilde bırakılarak terk edildiğini, davacının şirketin içini boşaltması anlamında elinden ne gelirse yaptığını ve davalı müvekkilini zarara uğrattığını, açmış olduğu bu dava ile de şirketi ele geçirme gayreti içinde olduğunu, davacının şirketin feshini talep edebilmesi için TTK.da düzenlenen haklı Sebeple Fesih şartlarının oluşmadığını bildirerek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar süresi içerisinde herhangi bir cevap sunmamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davalı … dünyası dış tic. Ltd. Şti.nin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak …’nin aylık 500 TL ile atanmasına, davalı … açısından açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/4868 E, 2013/20293 Karar sayılı 12/11/2013 tarihli ilamıyla bozulmuş, bozma ilamında “… Davanın, mülga TKK’nın 549/4. maddesine dayalı, limited şirketin haklı nedenle feshi davası olduğu, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 636/3. maddesine göre, haklı sebeple limited şirketin feshi istendiğinde, mahkemenin; istem yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebileceği, 6102 sayılı Kanun’un Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında 6103 sayılı Yasa’nın 3. maddesine göre, yeni TTK yürürlüğe girmesinden önceki olaylara da uygulanacağı, mahkemece söz konusu kanun hükmü ve 6102 sayılı TTK’nın 573, 574. maddelerine göre limited şirketin tek ortaklı da olabileceği değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, bu nedenlerle davalı … Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün bu davalı yararına bozulması gerektiği, davalı … yönünden davanın, dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga TTK 549/5. maddesine dayalı limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup bu davada husumetin, fesih ve tasfiyesi istenen limited şirkete yöneltileceği, davalı …’in, limited şirketin ortağı ve müdürü olup, kendisine husumet yöneltilemeyeceğinden, bu davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği, bu davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilerek, yargılama gideri ve vekalet ücretinden de sorumlu tutulmasının doğru olmadığı …” bildirilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay 11 HD’nin 2013/4868 E, 2013/20293 Karar sayılı 12/11/2013 tarihli bozma ilamına uyulmuş, bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu beyan dilekçesinde, şirketteki payının tespit edilerek ortaklıktan çıkartılmasını talep ettiğini beyan etmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 636/3 maddesine göre haklı sebeple limited şirketin feshi istendiğinde, mahkemece istem yerine davacı ortağının payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağının şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşecek bir çözüme hükmedileceği düzenleme konusu yapılmıştır.
Şirket Ortağının çıkarılmasına ilişkin verilen mahkeme kararları inşai nitelikte olduğundan, karar tarihinde hüküm ifade edeceğinden, çıkarılan ortağın sermaye payı hesaplanırken şirketin hüküm tarihine en yakın bir tarihteki sermayesinin rayiç değerinin hesaplanması ve davalının tasfiye payının bu tarihe göre hesaplanması gerekmektedir.
Mahkememizce davacı şirketin sermayesinin rayiç değeri bilirkişi marifetiyle hesaplattırılmıştır. 07/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı …’in … ticaret sicilini … sicil numarasında kayıtlı … Ltd Şti’den çıkma payının 31.12.2010 tarihli bilançosuna göre öz varlık yöntemi rayiç değere göre payının 1.634.788,12 TL olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişiler tarafından hüküm tarihine en yakın tarih dikkate alınarak rayiç değer hesaplaması yapılmadığından bu konuda ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler 19.11.2015 tarihli ek raporlarında; Davalı şirkete yapılan tebligatlara rağmen bilançoların sunulmadığı, davaya katılımın sağlanmadığı, davalı şirketin adresinde defter incelemesi yapılmasının mümkün olmadığı, sicildeki adresinde başka bir şirketin mevcut bulunduğunun tespit edildiği bu nedenle 31.12.2010 tarihindeki veriler dikkate alınarak rayiç değer hesaplamasının yapıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce davalı şirkete bilançosunu sunması, ticari defter ve kayıtlarını incelemeye sunması konusunda kesin süre verilmesine rağmen bilançonun sunulmadığı, ticari defter ve kayıtlarının da sunulmadığı gibi, yerinde incelemenin de davalı şirketin ticaret sicil adresinde başka bir hırdavat malzemeleri satışı ile iştigal eden şirketin bulunması sebebiyle gerçekleştirilemediği anlaşılmıştır.
07.03.2012 tarihli ve 09.04.2015 tarihli bilirkişi raporlarında, ticari defter kayıtlarının uygunluğu tespit edilen 2005-2010 yıllarına ait bilançolarına göre şirketin öz varlığının 6.539.152,47 TL olduğu tespit edilmiştir. Davalıya yapılan tüm tebligatlara rağmen şirkete ait son bilanço sunulmadığı gibi ticari defter kayıtları da incelenememiş olduğundan kurumlar vergisi beyannamesi ve her iki bilirkişi raporunda da tespit edilen 2010 yılı öz varlık sermaye değeri doğrultusunda davacının şirketten çıkma payının hesap edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından da 2010 yılı öz varlık değeri yöntemine göre hesap edilen 1.634.788,12 TL çıkma payına herhangi bir itirazda bulunulmayarak, 08.10.2015 tarihli oturumda bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; Davalı şirketin 06.01.2005 tarihinde … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescil edildiği, şirket hissesinin %75’inin …, %25’inin …’e ait olduğu, şirket müdürü olarak …’in 10 yıl süre ile tayin edildiği, en son tescilinin 31.08.2008 tarihinde toplandığı, bu tarihten sonra da şirket ortaklar kurulunun bir daha toplanmadığı, davalı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtlarında şirketin kurulduğu 31.12.2005 tarihinden 31.12.2009 tarihine kadar karını arttırdığı, 2006-2007 yıllarında şirket aktiflerinde artış görüldüğü, davalılardan …’in, davalı şirkette paydaş olmadığı, TTK 636 maddesine göre ortaklardan birinin isteği üzerine haklı nedenlerden dolayı mahkemece limited şirketin feshine karar verilebileceği, bu tür davalarda husumetin şirkete karşı yöneltilebileceği, davalı …’in şirketin ortağı ve müdürü olduğu, kendisine husumet yöneltilemeyeceği, kurumlar vergisi beyannamesi ve dosyaya ibraz edilen her iki bilirkişi kurulunun tespit ettiği 2010 yılı öz varlık değeri olan 6.539.152,47 TL üzerinden davacı …’in %5 payının 1.634.788,12 TL olduğu, davalıya yapılan tebligatlara verilen kesin sürelere rağmen bilançonun sunulmadığı defter ibraz edilmediği, yerinde incelemenin ticaret sicil adresinde şirketin bulunamaması sebebiyle yerine getirilemediği, rayiç değer hesabının kurumlar vergisi beyannamesi ve öz varlık değeri üzerinden hesaplanması gerektiği, buna göre hesaplanan bedelin 1.634.788,12 TL olduğu, davacının bu bedel üzerinden ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşıldığından davalı … Ltd Şti’nde %25 hisse ile ortak olan davacı …’in ortaklıktan çıkarılmasına, 1.634,788,12 TL ortaklık payının davalı … Tic Ltd Şti’nden tahsili ile davacıya ödenmesine, davalılardan … açısından davanın husumetten reddine diğer davalı … açısından verilen husumetten reddedilen kararı temyiz edilmeden kesinleşmiş olduğundan bu davalı açısından yeniden karar oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 2019/2500 Esas, 2020/424 Karar sayılı 15/01/2020 tarihli ilamında; “… Dava, şirketin haklı nedenlere dayalı fesih ve tasfiyesine ilişkin olup mahkemece Dairemizin 12/11/2013 tarih ve 2013/4868 Esas, 2013/20293 Karar sayılı bozma ilamına uyularak 6102 sayılı TTK’nın 636/3 maddesi uyarınca istem yerine davacının şirketten çıkarılmasına ve çıkma payının kendisine ödenmesine karar verilmiştir. Ancak davacı, çıkma payının 2010 yılı bilançosu esas alınarak hesaplanmış olması nedeni ile kararı temyiz etmektedir. Dairemizin yerleşmiş kararları ve TTK’nın 641/1 maddesi gereğince davacının çıkma payının karar tarihine en yakın tarihteki veriler esas alınarak hükmedilmesi gerekir. Somut davada mahkemece 2015 yılında bilirkişi raporu alınıp 2016 yılında karar verildiği ve bilirkişi raporunda ise 31/12/2010 tarihli bilançonun esas alınarak hesaplama yapıldığı görülmektedir. Her ne kadar davalı şirketin defterlerine ulaşılamamış ise de mahkemece davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak buradan davalı şirketin karar tarihine en yakın tarihteki tüm finansal kayıtları ve eklerinin celbi ile bu kayıtlara göre hesaplamanın yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediği..” bildirilmiştir.
Mahkememizce davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak davalı şirketin 2020/2019/2018 tarihli tüm finansal kayıtları istenilmiş, finansal tablolar kapsamında davacının karar tarihine en yakın çıkma payının piyasa rayiç değerinin hesaplanması açısından bozma ilamı doğrultusunda önceki bilirkişilerden günsüz olarak ek rapor alınmasına karar verilmiş, ibraz edilen 04/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı …’in … Ticaret Sicilinin … sicil numarasında kayıtlı …Tic Ltd Şti’nden çıkma payının 31/12/2018 bilançosuna göre özvarlık yöntemi rayiç değere göre payının 3.101.935,38 TL olduğu bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 2019/2500 E, 2020/424 Karar sayılı ilamı uyarınca davalı şirkete ait bilançolar vergi dairesinden talep edilmiş, davalı şirketin beyannamelerini vermemesi sebebiyle 04/12/2021 tarihi itibariyle vergi dairesinden kapalı terkininin yapıldığı, davalı şirketin vergi dairesine beyan ettiği, en son vergi beyannamesinin 31/12/2018 tarihli olduğu, 31/12/2018 tarihli bilanço dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda; şirketin öz varlığının 12.407.741,52 TL olduğu, şirket ortağı davacı …’in şirketteki ortaklık payının %25 olduğu, %25 ortaklık payına göre çıkma payının 3.101.935,18 TL olduğu, davalı …’in şirket ortağı ve müdürü olduğu, kendisine karşı husumet yöneltilemeyeceği, şirkete karşı husumet yöneltilerek dava açılmasının yeterli olduğu hüküm vermeye elverişli, denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığından; Davalı … Ltd Şti’ne %25 hisse ile ortak olan davacı …’in ortaklıktan çıkarılmasına, 3.101.935,38 TL ortaklık payının davalı … Tic Ltd Şti’nden tahsiline, davalılardan … açısından davanın husumetten reddine, davalı … açısından verilen husumetten red kararı temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden yeniden karar oluşturulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Ltd Şti’ne %25 hisse ile ortak olan davacı …’in ortaklıktan çıkarılmasına, 3.101.935,38 TL ortaklık payının davalı … Tic Ltd Şti’nden tahsiline,
2-Davalılardan … açısından davanın husumetten reddine,
3-Davalı … açısından verilen husumetten red kararı temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden yeniden karar oluşturulmasına yer olmadığına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gerekli olan 80,70 TL karar ilam ve harcından başlangıçta yatırılan 17,15 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 63,55 TL karar ve ilam harcının davalı şirketten tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 17,15 TL toplam harç ile aşağıda dökümü yapılan bozmadan önce yapılan 4.862,00 TL, bozmadan sonra 2.089,10 TL olmak üzere toplam 6.951,10 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı …’in yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda tebliğden itibaren 15 günlük sürede temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/02/2022

Başkan …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Üye …
E-İMZALI
Katip …
E-İMZALI

K.H.= 29,20 TL
P.H.= 17,15 TL
İ.H= 12,05 TL

Davacı yargılama gideri
Bozmadan önce: 4.862,00 TL
Bozmadan sonra: 2.089,10 TL
Toplam : 6.951,10 TL

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.