Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/228 E. 2021/958 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/228 Esas
KARAR NO : 2021/958

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/07/2013
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunu ve davalı şirkete dağıtıcı lisansının verildiğini, davacının … adlı akaryakıt istasyonunun bayiliğinin verildiğini, sözleşmenin 29.01.2009 tarihli olduğunu, 5 yıl süreli olarak yapıldığını, ayrıca bayilik protokolünün imzalandığını, satış taahhütnamesinin imzalandığını ve 20.01.2009 tarihli taahhütnameye göre bayinin her yıl asgari 4500 metre küp beyaz ürün denenen benzin türevlerini satın almayı taahhüt ettiğini, eksik satışta kar kaybı şartı cezai olarak ödeneceğini ve eksik kalan metre küp başına 60 USD lik cezai şartın kararlaştırıldığını, buna rağmen davalı bayinin eksik alım yaptığını ve taahhüt ettiği miktar 186.120 USD karşılığı 13.944 tonluk kısmının eksik alındığını, böylece sözleşmeye aykırı davrandığını ve sözleşmenin sona erme tarihi olan 29.01.2014 tarihine kadar da davacının kar kaybı mahrumiyetine uğrattığını, sözleşmenin 46/b. Maddesinin feshi düzenlediğini, diğer davalı gerçek kişinin sözleşmenin garantörü olduğunu ve sözleşmenin 49. maddesine göre aynen diğer davalı şirket gibi sorumlu olduğunu, sözleşmenin bu şekilde ihlali nedeniyle bayilik sözleşmenin 05.03.2012 tarihinde haklı sebeplerle fesih edildiğini ve fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile uğradıkları zarardan dolayı 20.000 USD cezai şart ve ayrıca 5000 USD kar mahrumiyeti ki toplam 25.000 USD nin temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretininde davalılar tarafına yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 26/10/2021 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini toplamda kar mahrumiyeti bedelini yönünden 57.540,12 USD bedele yükselterek harcını yatırdığı anlaşıldı.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddi gerektiğini, çünkü sözleşmenin 07.03.2007 başlangıç tarihli olduğunu, 20 yıl süreli olduğunu ve rekabet kurulunun kararından sonra bayilik sözleşmesinin 01.01.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile birlikte 20.01.2009 tarihli bayilik protokolünün imzalandığını, rekabet kurulunun kararının 05.03.2009 tarihli olarak yürürlüğe girdiğini ve 18.09.2005 tarihinden sonra yapılan sözleşmelerin süreleri ne olursa olsun yapıldıkları tarihten itibaren ilk 5 yıllık süre içinde muafiyetten yararlanacağı bundan sonra yararlanmayacağının kararlaştırıldığını, bu nedenle rekabet kurulunun kararına göre 4054 sayılı yasanın 4. maddesine ve aynı kanunun 56. maddesine göre sözleşmenin kalan kısmının artık geçersiz olduğunu, taşınmaz üzerindeki intifa ilişkisinin 05.03.2012 tarihinde sona erdiğini, bu tarih itibariyle bayilik ilişkisinin de artık devam etmemesi gerektiğini, satış taahhüdünün yerine getirmeme gerekçe gösterilerek sözleşmenin davacı tarafça fesih edildiğini, oysa sözleşmenin rekabet kurulu kararına göre kendiliğinden sona erdiğini, cezai şartın istenemeyeceğini, kar mahrumiyetinin istenemeyeceğini, aynı konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun emsal bir kararında kendiliğinde sona eren sözleşmelerde bu yoldaki istemin haklı olmadığına karar verdiğini, davalının sözleşmeye uygun beyaz mal alımını yaptığını, sözleşmenin feshinden sonraki dönem için cezai şartın doğmadığını, dolayısıyla sözleşmesinin 15. maddesine göre haklı güven ilkesi gereğince ve dürüstlük ilkesi gereğince kar mahrumiyetinin de istenemeyeceğini, kaldı ki satış taahhüdünde belirlenen tonaj taahhütlerini davacının Hiçbir zaman yerine getirmediğini, ödemeleri ihtirazı kayıt koymaksızın davacının kabul ettiğini, buna rağmen dürüstlük kuralına aykırı hareket ederek böyle bir davanın açılamayacağını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizin 2013/218 esas 2014/163 karar sayılı 09/06/2014 tarihli mahkeme ilamında; davacı tarafından davalılar aleyhinde açılan davanın kısmen kabulüne ve 17.838 USD cezai şartın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bu miktara dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a. maddesi gereğince merkez bankasınca uygulanan dolar döviz faizinin değişen oranlarda uygulanmasına, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 08/10/2014 havale tarihli dilekçesi ile davalılar vekili ise 16/10/2014 tarihli dilekçeleri ile ayrı ayrı mahkeme ilamını temyiz etmeleri üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/2392 esas 2018/5916 karar sayılı 20/11/2018 tarihli bozma ilamına uyularak yargılamaya 2020/228 esas sayılı dosya üzerinden devam edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla … 1. Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat neticesinde 10/02/2021 tarihinde kimya mühendisi bilirkişi tarafından dosyaya 10/02/2021 tarihinde tanzim olunan raporda özetle; Söz konusu akaryakıt, LPG satış istasyonu yukarıda belirtilen adreste ve trafik yoğunluğu, istasyona giriş ve şehir merkezinde olması sebebiyle iyi bir konumda olduğu bilinmektedir.
Davacının buna satış miktarı yönünden eşdeğer başka bir bayisini/ istasyonu saptanmamıştır. Her istasyonun yerine ve hatta dağıtım şirketine göre satış kapasitesi vardır. Bu istasyondan satılamayan akaryakıt ve diğer ürünlerin o istasyondan satılması ile kar mahrumiyetinin giderilmesi de mümkün olmayacağını düşünmekteyiz. Ayrıca diğer istasyonların da Alpet bayisi olmaması mümkün olup, akaryakıt ve diğer ürünlerin satılması da mümkün olmayacaktır. Bir dağıtım firmasının başka bir dağıtım firması ürünlerini satması bayiliğin iptal gerekçesi olup, ürünün satış sonrası da niteliğinin standartlara uygunluğu dağıtım firmasının garantisi altında olmaktadır. Hatta aynı ana bayii ürünlerini satan farklı adreste iki istasyonda bile bir bayiliğin fesih olması ile satabildiği miktarı diğer bayiden satılarak kar mahrumiyetinin giderilmesi de mümkün olmayabilir. Bir akaryakıt istasyonu kurabilmek için minimum 1.600 metrekare alana sahip olmak, bu arsanın en yakın bölünmüş veya bölünmemiş yola 50 metre cephesinin olması ve en yakın kavşağa 150 metre uzak olması gerekiyor. Ayrıca iki akaryakıt istasyonu arasındaki mesafenin de şehirler arası yollarda 10 km (aynı yön), şehir içi yollarda ise 1 km‘den uzak olması gerekmekte olup şehir tankların yola ve meskûn mahalde komşu arazisine mesafelerinin ilgili mevzuatlara uygun olarak sağlanması gerekir. Bayilik için eşdeğer konumda bir yer veya şehir dışında bir hazır tesis bulunması durumunda bile aşağıdaki esas belgelerin hazır edilmesi gerekir. İş Yeri açma dilekçesinin hazırlanması, Epdk Lisans Başvurusu, Gayrisıhhî Müessese Açma Ruhsatı Başvuru Beyan Formu, Ayrıntılı Adres Krokisi, İmar Durum Belgesi (İlçe Belediye Başkanlığı (gerekli görüldüğünde istenecektir), Yapı Kullanma İzin Belgesi (İskân), İtfaiye Muayene Raporu ( Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü Yangın Önlem Amirliği ), TSE Hizmet Yeterlilik Belgesi. Ayrıca bayilik sözleşme tarihi dikkate alındığında işverenleri; Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine başvurarak “işletme belgesi” almakla yükümlü kılmaktaydı. Ancak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle bu yükümlülük 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren kaldırılmıştır. Buna göre yukarıda belirtilen belgelere işletme belgesini de ilave etmek gerekir. Yaptığımız araştırmalara göre, inşaat süreçleri dikkate alınmadığında yetkili kurumlarca istenen şartların karşılanması durumunda bile inceleme ve değerlendirme süreçlerinin tamamlanması ile tesisin akaryakıt satışına başlaması en fazla üç ay (90 Gün) bir süreyi kapsayabileceği yönünde görüş ve kanat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla … 1. Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat neticesinde 12/02/2021 tarihinde mali müşavir bilirkişi tarafından dosyaya 10/02/2021 tarihinde tanzim olunan raporda özetle; 2009 Yılı Kayıtları: Davacı tarafa ait 2009 yılı ayrıntılı hesap dökümü sunulmadığından, defterler üzerinden ayrıntılı olarak inceleme gerçekleştirilememiştir.
2010 Yılı Kayıtları: Davalının davacıya 2010 yılı başı itibariyle (2009 yılından devir) 261.362,20 TL borçlu göründüğü, Davacının, davalıya 2010 yılında toplam 10.705.795,46 TL (2618 KDV Dahil) tutarında faturalar düzenlediği. Buna karşılık davalının toplam 10.728.543,38 TL tutarında davacıya ödemede bulunduğu. 2010 Yılı sonu itibariyle Davalının, davacıya 238.614,28TL borçlu göründüğü, ( Ek: | Davalı Kayıtlarında Davacı Muavin Hesap Dökümü)
2011 Yılı Kayıtları: “Davalının davacıya 2011 yılı başı itibariyle (2010 yılından devir) 238.614,28 TL borçlu göründüğü. Davacının, davalıya 2011 yılında toplam 12.521.892,05TL (2618 KDV Dahil) tutarında faturalar düzenlediği. Buna karşılık davalının toplam 12.580.316,88 TL tutarında davacıya ödemede bulunduğu. 2011 Yılı sonu itibariyle Davalının, davacıya 180.189,45TL. borçlu görüldüğü, ( Ek:2 Davalı Kayıtlarında Davacı Muavin Hesap Dökümü)
2012 Yılı Kayıtları: Davalının davacıya 2012 yılı başı itibariyle (2011 yılından devir) 180.189,45 TL borçlu göründüğü. Davacının, davalıya 2012 yılında toplam 964.249,52TL (9618 KDV Dahil) tutarında faturalar düzenlediği. Buna karşılık davalının toplam 1.127.904,60 TL tutarında davacıya ödemede bulunduğu.2012 Yılı sonu itibariyle Davalının davacıya 16.534,37TL borçlu göründüğü. ( Ek: 3 Davalı Kayıtlarında Davacı Muavin Hesap Dökümü)
2009-2010-2011-2012 Yılları Davalı Şirketin Gelir Tablosunun İncelenmesi
Davalı şirketin aşağıdaki tabloda net satışları, satışların maliyeti, brüt satış karı , ticari bilanço karı ve brüt satış kar marjı hesaplanmıştır. yıllar itibari ile listelenmiştir. ( Kdv Hariç Değerlerdir.)
Buna göre: Davalının Satışları üzerinden ortalama %0,06 oranında Brüt Satış Karı elde ettiği.
Sonuç olarak; davalı şirketin dosyaya sunmuş olduğu 2009-2010 yılı Ticari defteri 213 Sayılı V.U.K.’nu, 6102 sayılı TTK’nu hükümlerine uygun olarak yasal sürelerinde Noter tarafından açılış tasdiklerinin yapıldığı, 2009 ve 2010 Yıllarında VUK açısından kapanış tasdiki zorunluluğu bulunmadığı, incelenen defterlerde de kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, davalı ve davacı arasındaki ticari alışverişin, bakiye durumlarının ve Davalı Kurumlar Vergisi Beyannameleri üzerinden yapılan karlılık hesaplamasının rapor içeriğinde açıklandığı yönünde görüş ve kanat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla mali müşavir bilirkişiye tevdii edilen dosyaya 23/09/2021 tarihinde tanzim olunan raporda özetle; davacının sunulan gelir tablosu verileri kapsamında, davacının 3 ay süre için mahrum kaldığı karın 111.282,60 TL olarak hesaplandığı, dava tarihi itibariyle hesaplanan kar mahrumiyetinin USD karşılığının 57.540,12 USD olduğu yönünde görüş ve kanat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan ve eksik alımlar nedeniyle sözleşmenin ihlalinden dolayı sözleşme davacı tarafından haklı olarak fesih edilse dahi biteceği süreye kadar ki cezai şart ve kar mahrumiyetinin tahsiline yönelik açılan bir alacak davası olduğu görülmüş, davacı taraf eksik alımdan dolayı cezai şart talebinin doğduğunu ve yine eksik alımdan dolayı kar mahrumiyetinin de doğduğunu iddia ederek fazlaya dair haklar saklı kalarak şimdilik 20.000 USD cezai şart ve ayrıca 5000 USD de kar mahrumiyeti alacaklarını istemiştir.
Yargıtay bozma ilamı ışığı altında yapılan değerlendirmede, davacı 29.01.2009 tarihinde başlamak ve 29.01.2014 tarihinde sona ermek üzere 5 yıllık satış sözleşmesi yapmış olup bu sözleşmeyi 05.03.2012 tarihinde 4. yıl tamamlanmadan feshetmiştir. Davacı ilk 3 yıl için ayrı ayrı gerçekleşen cezai şart talepleri hakkında herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan müteakip yıl da davalıya akaryakıt sattığı için ilk 3 yıl ile ilgili cezai şart talebinde bulunamaz. 4. yıl ise 29.02.2012 tarihinde başlamış ve 1 yıl süre dolmadan 05.03.2012 tarihinde fesihle sona ermiş olduğundan davalının bu yıl için taahhüt ettiği akaryakıt alımını ihlal ettiği söylenemeyeceğinden bu yıl için de cezai şart istenemeyeceğinden davacının cezai şart alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme 29.01.2014 tarihinde bitecek iken 05.03.2012 tarihinde fesihle sona ermiş olduğundan davacının 05.03.2012-29.01.2014 tarihleri arasında o bölgede bayisiz kaldığı düşünülerek davacının davalı ile yaptığı sözleşmedeki miktarda akaryakıt satışından mahrum kaldığı varsayımı ile davacının kar mahrumiyeti talebinin bulunması mümkündür.
Yargıtay bozma ilamı gereğince mahkememizce kar mahrumiyeti miktarının tespiti için davacının, davalının akaryakıt satış istasyonunun bulunduğu yere çok yakın başka bir bayisi olup olmadığı ve yoksa yeni bir bayilik tesisi için ne kadar süre gerektiği konusunda bilirkişiye inceleme ve tespit yaptırılmış olup sunulan teknik bilirkişi raporunda, dava konusu akaryakıt, LPG satış istasyonu bulunduğu adres, trafik yoğunluğu ve istasyona giriş ve şehir merkezinde olması sebebiyle iyi bir konumda olduğu, davacının buna satış miktarı yönünden eşdeğer başka bir bayisinin / istasyonunun saptanmadığı, inşaat süreçleri dikkate alınmadığında yetkili kurumlarca istenen şartların karşılanması durumunda bile inceleme ve değerlendirme süreçlerinin tamamlanması ile tesisin akaryakıt satışına başlamasının en fazla üç aylık (90 Gün) bir süreyi kapsayabileceği tespit edilmiştir.
Davalının davacıdan sözleşmenin ayakta kaldığı süre içerisindeki alım miktarları, son alımlarına ilişkin birim fiyatlar, sunulan gelir tablosu verileri kapsamında davacının 90 günlük süre içerisinde elde edeceği geliri hesaplanmış olup bu geliri elde etmek için yapmaktan imtina edeceği satılan mal maliyeti ve pazarlama satış dağıtım giderleri payı düşümü neticesinde 3 ay süre için davacının mahrum kalacağı karın 111.282,60 TL olduğu, davacının iş bu davada USD cinsinden kar mahrumiyeti talep ettiği, dava tarihi itibariyle hesaplanan kar mahrumiyetinin USD karşılığının 57.540,12 USD olduğu alınan son mali bilirkişi raporundan anlaşılmakla 57.540,12 USD kar kaybı bedelinin dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun 4-a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının cezai şart alacağı davasının REDDİNE,
2-57.540,12 USD kar kaybı bedelinin dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun 4-a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 34.644,89 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 166,90 TL + 8.912,10 TL ıslah harcından oluşan toplam 9.079,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 25.565,89‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 166,90 TL peşin harç ile 8.912,10 TL ıslah harcından oluşan toplam 9.079,00 TL harcın davalılardan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından ceza-i şart bedeline yönünden davanın reddine karar verilmiş olmakla yatırmış olduğu 667,30 TL harç bedeli davacının üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan; posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 3.804,88 TL yargılama giderinden davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 3.532,70 TL yargılama giderinin davalılardan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yapılan; posta, tebligat, müzekkere masrafından oluşan toplam 44,00 TL yargılama giderinden davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 3,15‬ TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalılar tarafına verilmesine,
Bakiye kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 42.408,58 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
9-Davalılar tarafı duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 5.861,40 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalılara verilmesine,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”