Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/214 E. 2022/358 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/214 Esas
KARAR NO : 2022/358

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2020
KARAR TARİHİ : 18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ticaret ile uğraşan Irak vatandaşı müvekkilinin 25.09.2019 tarihinde bindiği … plakalı ticari taksi ile …’na giderken kaza yapması sonucu ağır yaralandığı, hayati tehlike bulunması nedeniyle yoğun bakımda tedavi altına alındığı, vücudundaki kırıklar nedeniyle çeşitli ameliyatlar geçirdiği, uzun süre yoğun bakım ünitesinde yattığı, sürekli hastane dışından bir takım malzemelerin temini gerektiği, yakınlarından birisinin sürekli olarak taksi ile hastaneye gidip gelmesi gerektiği, taksi ücretleri ödendiği, uzunca bir süre tedavi gördüğü, yüklü miktarda maddi bedel ödemek zorunda kaldığı, sakat kalmasından ve çalışma gücü kaybından dolayı ciddi oranda iş gücü kaybına uğradığı, davalı sigorta şirketine zararların tazmini için başvuruda bulunulmasına rağmen talebin reddedildiği, arabuluculuk başvurusunun anlaşamama ile sonlandığı, mahkemeye müracaat etme zarureti hâsıl olduğu diğer hususlarla birlikte belirtilerek davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte 500,00 TL iş gücü kaybı, 500,00 TL tedavi ve diğer giderler olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 22/04/2022 havale tarihli dilekçesi ile dava değerini toplamda 373.545, 96 TL bedele yükselttiği anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kuruma herhangi bir başvuru yapılmadığı, başvuru şartının gerçekleşmediği, davacı tarafın başvuru yapmadan dava yoluna gittiği, davanın usulden reddi gerektiği, kazaya karışan araç maliki sorumlu olduğundan ihbar yapılması gerektiği, gelir kaybına ilişkin dolaylı zararlardan, geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluk bulunmadığı, zarar görenler ve yakınları için destekten yoksun kalma tazminatı ve maluliyet halinde maluliyet tazminatı ödendiği, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık gideri teminatı kapsamında SGK’nın sorumluluğunda olduğu, başvuranın maluliyet oranını belgelendirmesi, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik esasları çerçevesinde rapor alınması, maluliyet oranının yetkili kurumlar tarafından tespiti, zararın ve kusur durumunun tespit edilmesi, kaza sırasında emniyet kemeri kullanmamışsa müterafik kusur indirimi uygulanması, SGK’nın ödemiş olduğu tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiği, sorumluluğun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğu, … Hesabının temerrüde düşmediği, karşı tarafın başvuru şartını yerine getirmediği, faizin dava tarihinden itibaren yürütülmesi gerektiği, ticari faiz talep edilemeyeceği, ancak yasal faizden sorumlu tutulabilecekleri, tazminat hesaplamasında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlarda belirtilen TRH tablosu ve teknik faizin uygulanması gerektiğini savunarak davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Dava konusu kazaya ilişkin maluliyet durumunun tespiti amacıyla İstanbul ATK Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunca 28/06/2021 havale tarihli raporu dosya arasına alınmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla Kusur, Aktüer ve SUT uzmanı bilirkişi heyetine tevdii edilen dosyaya 21/04/2022 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 25/09/2019 tarihinde … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının geçici, kalıcı maluliyete dayalı tazminat davası ile tedavi giderleri ile diğer giderlerinin davalıdan tahsiline ilişkin bedensel zararların tazminine ilişkin tazminat davasıdır.
Kazada sürücünün yeterli sınıf ehliyete haiz ve alkolsüz olduğu, dil farkı nedeniyle hız yapmasına engel olamayabileceği, değişen seyir şartlarında kaotik sürücü tavırlarının önceden tahmin edilmesinin imkansız olduğu, kazazedenin ticari otomobilde münhasıran-salt yolcu olarak bulunmasının teknik açıdan kazanın oluşumunda rol oynayan, etkili olan bir faktör olmadığı, … plaka numaralı ticari otomobil sürücüsü …’in %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu, … plaka numaralı ticari otomobil yolcusu davacının kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, kazanın meydana gelmesinde, dava konusu zararın doğmasında ve artmasında kusurlu başkaca kişi, kurum, kuruluş veya etkili faktör bulunmadığı hükme elverişli kusur raporu ile belirlenmiştir.
Dosya kapsamında alınan hükme elverişli kusur raporunda, bariyerlere çarpma ve takla atmalar esnasında otomobilin ön camından dışarıya fırladığına dair davacının kendisinin beyanı bulunduğu ve bu durumu ikrar ettiği, seyahati esnasında emniyet kemeri kullanmadığının açık olduğu, kendi can güvenliği ve sağlığına göstermesi gereken azami dikkat ve özen gereği emniyet kemeri kullanması durumunda yaralanma etkisinin azaltılabilmesinin mümkün olabileceği, emniyet kemeri hususunun zararın artmasında etkili bir faktör olduğu, yaralanması ile sonuçlanmasında illiyet bağı bulunduğu bu nedenle davacı yolcunun müterafik (ortak) kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, ticari otomobilde bulunan davacı yolcunun kaldığı otelin önünden havalimanına gitmek için varış noktasında taksimetrede yazacak taşıma ücretini ödemek kaydıyla müşteri olarak bindiği, kazanın havalimanına giderken meydana geldiği, aralarında ücrete dayalı maddi bir anlaşma bulunduğu anlaşılmakla hatır taşıması indirimi şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu kaza 01.06 2015 tarihinden sonra meydana gelmiştir. Anayasa Mahkemesinin 2019/40 sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunun 90. maddesine ilişkin verilen iptal kararından sonra verilen Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/3292 E sayılı emsal kararı “…Bu durumda mahkemece, ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, % 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nun 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, Dairemiz Yargıtay’da uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirdiği ancak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” şeklinde olup, buna göre 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarındaki hesap ilkelerinin uygulanma imkanı da ortadan kalkmıştır.
Her ne kadar 7327 sayı ve 09.06.2021 tarihli Kanunun 18. maddesi ile Karayolları Trafik Kanunun 90. maddesinde: “c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır..” şeklinde düzenleme yapılmış ise de anılan yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/14963 E. 2021/2953 K. 14.06.2021 tarihli kararı “Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı iptal kararı da gözetilerek, tazminat hesaplamalarında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’ndaki düzenlemelerin değil Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu düzenlemelerinin esas alınması, hesaplamaların TRH 2010 Tablosuna göre ve progresif rant yöntemiyle yapılması ilkeleri Dairemizce benimsendiğinden, tazminat hesap biçimine ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmemesine göre, davalı vekilinin diğer tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir….” şeklinde olduğundan iş bu kazanın 09.06.2021 tarihli yasal düzenlemeden önce meydana gelmiş olması ve yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay kararı dikkate alınarak hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri TRH 2010 yaşam tablosuna göre, bilinmeyen dönem kazançlar ise Yargıtay kararlarındaki gibi %10 artış ve iskonto esasına (progresif rant yöntemine) göre belirlenerek hesaplama yapılması gerekecektir.
25.09.2019 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalının zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk ölüm/sakatlık ve tedavi gideri teminatı bakımından ayrı ayrı 390.000,00 TL’dir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/16455 E. ile 2013/2073 E. sayılı kararlarında açıkça geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ve sakatlık teminatı limitine dahil olduğu belirtilmektedir.
Karayolları Trafik Kanunun 99. maddesi; “Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” şeklindedir. Bu durumda; dava dosyasında dava tarihinden önce davalı … Hesabına başvuru yapıldığına dair bir belge bulunmadığından davalının dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenememiştir. Olay Türk Ticaret Kanunun’da ticari iş olarak tanımlanan taşıma esnasında ve ticari nitelikteki takside meydana gelmiş olması nedeniyle avans faizine hükmedilmiştir.
Dava konusu olayda ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacının … Sığınmacı olmaması (… Vatandaşı olması) ve 5510 sayılı yasa kapsamına girmemesi nedeniyle dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun herhangi bir ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, hastanın tedavi gördüğü …’nin bir kamu hastanesi olduğu dikkate alındığında piyasa fiyatları üzerinden faturalandırma yapmasının mümkün görünmediği, bu nedenle hesaplamanın resmi SUT fiyatları üzerinden gerçekleştirilmesi gerektiği, davacı tarafından bakıcı tutulduğunu gösteren herhangi bir belge dosyaya sunulmadığı gibi İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun … Karar No.lu raporunda davacının ne kadar süre evde bakım ihtiyacı bulunduğuna ilişkin herhangi bir tespitin de bulunmaması nedenleriyle evde bakım hizmeti hesaplamasının yapılmadığı, davacının yol giderlerinin %20 müterafik kusur indirimli tutarı 237,60 TL, davacının tedavi giderlerinin %20 müterafik kusur indirimli tutarı 498,25 TL, davacının tıbbi malzeme giderlerinin %20 müterafik kusur indirimli tutarının 248,80 TL, davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre belirlenen maddi zarar tutarından %20 müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra davacı …’nin; geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 15.968,22 TL,sürekli iş göremezlik dönemine ait % 26 maluliyet oranı ile ilgili maddi zararının 357.577,74 TL olduğu hükme elverişli aktüer raporundan anlaşılmakla davacının belirlenen maddi zararlarının zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limitlerin içinde kaldığı, davalının dava tarihinden önce temerrüde düştüğü belirlenemediğinden temerrüt tarihinin dava tarihi olduğu, aracın ticari nitelikte taksi olması ve kazanın da taşıma sırasında meydana gelmesi nedeniyle avans faizine hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmakla davanın kabulü ile 374.530,61 TL tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Hesabından alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HMK 124/4. fıkrası “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde olup davacı aleyhine, davada HMK. 124. maddesi gereğince taraf olmaktan çıkartılan … Sigorta Şirketi lehine bu hüküm gereğince yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile 374.530,61 TL tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Hesabından alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı tarafça bedel arttırım dilekçesi ile fazladan yatırılan 5.103,21‬ TL harcın davacıya iadesine,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 25.584,18 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL peşin harç + 1.275,79 TL tamamlama harcından oluşan toplam 1.330,19 TL harcın mahsubu edilerek bakiye 24.253,99 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç ile 1.275,79 TL tamamlama harcından oluşan toplam 1.330,19 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 2.569,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 34.667,14 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-a-Mahkememizin 23/12/2020 tarihli 2 nolu ara kararı gereğince davada HMK.’nın 124. Maddesi gereğince taraf olmaktan çıkartılan … Sigorta Şirketi vekili lehine karar tarihi olan 2020 yılı itibariyle AAÜT m. 7/2 gereğince 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davada taraf olmaktan çıkarılan …Sigorta Şirketi’ne verilmesine,
b-Davada HMK. 124. maddesi gereğince taraf olmaktan çıkartılan … Sigorta Şirketi tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davada davacı vekili tarafından HMK. 124. maddesi gereğince taraf olmaktan çıkartılan… Sigorta Şirketi vekili ile arabulucuk süreci işletildiğinden arabuluculuk ücreti olan 1.320 TL bedelin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzlerine karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/05/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”