Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/213 E. 2021/732 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/213 Esas
KARAR NO : 2021/732

DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 24/03/2020
KARAR TARİHİ : 12/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin bir iş insanı olarak borsada yatırım yapmakta olduğunu, 2018 yılında davalılar arasında yer alan … A.Ş.’nin ( … ) sermaye piyasasında işlem gören paylarından (ortaklığın sermayesini temsil eden ve sahibine ortaklık hakkı veren menkul kıymetler) satın aldığını, 2018 yılının Temmuz ayında, ulusal basın-yayın organlarında çeşitli tarihlerde …’ın … ile ilgilendiği ve …’yı satın almak için görüşmelerin başladığını, …’ın …’nın %75 payını satın almak için 90 milyon Avro (lot başına 1,09 Avro) teklif ettiği ileri sürülmüş ancak davalı şirketin söz konusu haberlerle ilgili kamuyu aydınlatma platformu (KAP) üzerinden açıklama yapmadığını, daha sonra 2018 yılının Ağustos ayının sonunda ise, yine ulusal basın-yayın organlarında çıkan haberlerde …’ın …’yı satın alma görüşmelerinin askıya alındığını, görüşmelerin zora girdiği haberlerinin çıktığını, yine davalı şirketin söz konusu haberlerle ilgili KAP açıklaması yapmadığını, süreçle ilgili davalı şirket tarafından çıkan haberlere herhangi bir yalanlama yapılmadığını, müvekkilinin tüm diğer menkul yatırımcıları gibi, …’nın … tarafından satın alınmasına ve satın alma fiyatının 90 milyon Avro olacağına ilişkin haberlerin doğru olduğuna güvenerek ya yeni pay alımı gerçekleştirdiğini ya da payların fiyatı halihazırda yüksek iken elde bulunan payların satışı yapılmayarak tutmaya devam edildiğini, satış görüşmelerinin başladığına dair haberlerin yapıldığı gün olan 04.07.2018 tarihinde … paylarının (günün en yüksek değeri) 5,48 TL’den işlem gördüğünü, satın alma görüşmelerinin askıya alındığına dair haberlerin yapıldığı gün olan 29.08.2018 tarihinde ise Teknosa paylarının (günün en düşük değeri) 3,81 TL’den işlem gördüğünü, 2018 yılının sonunda ise, 2,95 TL seviyesine kadar gerilediğini, sermaye piyasasının güven, açıklık ve kararlılık içinde çalışmasını, tasarruf sahiplerinin hak ve yararlarının korunmasını düzenlemek ve denetlemek amacıyla kurulan Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) ise, 30.05.2019 tarihli ve …sayılı Sermaye Piyasası Kurulu Bülteni’nde C. Suç Duyurusu, İdari Para Cezası ile Diğer Yaptırım ve Tedbirler başlıklı bölümde l.a. başlığında “Şirket’in (…’nın) satışına
ilişkin 04.07.2018, 18.07.2018 ve 29.08.2018 tarihlerinde basında çıkan haberler hakkında gerekli özel durum açıklamalarının yapılmaması” ve bu eylemlerin ‘77-/5.1 sayılı Özel Durumlar Tebliği’nin 6. maddesinin üçüncü fıkrası ile 9. maddesinin ikinci fıkrasına aykırılık teşkil etmesi sebebiyle Teknosa’ya 92.883 TL tutarında idari para cezası verdiğinin duyurulduğunu, müvekkilinin idari para cezasına konu eylemler nedeniyle uğradığı gerçek zararın bilirkişi marifetiyle tespiti ve hesaplanmasının gerektiğini, davacının zararının tahsili için Arabuluculuk Bürosuna müracaat edildiğini, ancak anlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin, Teknosa şirketi ve yönetim kurulu üyelerinin gerekli özel durum açıklamalarını yapmaması sebebiyle uğradığı zararın tazminine ilişkin belirsiz alacak davası açma zorunluluğunun doğduğunu, Sermaye Piyasası Kurulu’nun 30.05.2019 tarihli ve 2019/29 sayılı Haftalık Bülteni’nde yayımlanan kararı, bu karara dayanak olan müzekkere, inceleme raporu ve ekleri ile diğer tüm belgelerin davanın temelini oluşturması nedeniyle Sermaye Piyasası Kurulu’na müzekkere yazılarak bunların istenilmesini, belirsiz alacak davasının kabulü ile, bilirkişi raporuyla belirlenecek zarar miktarından sonra talebi arttırmak kaydıyla, 5.000,00-TL tazminatın, haksız fiile ilişkin bilgi sahibi olunduğu 30.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı üzerinden faizi ile tahsilini ve tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Yetki itirazını müteakip zamanaşımı itirazında bulunulduğunu, Huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesinin mümkün olmadığını, davacının … nezdinde ne zaman pay sahibi olduğu ve eğer payları elden çıkardı ise bu işlemi hangi tarihte yaptığına ilişkin bilgi sahibi olduğunu, davacının payları iktisap ettiği rakam ve elden çıkardığı rakamı, başka bir deyişle malvarlığında meydana geldiğini iddia ettiği eksilmeyi basit bir matematikle hesaplayabilir durumda olduğunu, davacı tarafın, davalıların kamuyu aydınlatma yükümlülüğünü ihlal ettiği ve bu sebeple kendisinin maddi zarara uğradığına ilişkin iddiasının ikna edici bir biçimde ve somutlaştırma yükümlülüğüne ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 190 ve 194’ün öngördüğü şekilde delilleri ile birlikte ortaya koyamadığını, davacı vekilinin aynı konuya ilişkin farklı mahkemelerde huzurdaki dava dışında iki farklı davanın bulunduğunu, huzurdaki dava ile birlikte toplamda üç farklı davanın ikame etmiş olduğu HMK m.166 uyarınca davaların birleştirilmesini talep ettiği, davacının davalıdan haksız fiilden kaynaklanan tazminat talebinde bulunabilmesi için aranan şartların gerçekleşmediğini, davacının, haksız fiilin unsurları olan hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve bu zarar ile … ve davalı yönetim kurulu üyelerinin SPK Tebliği m.9/2 hükmüne aykırı olduğu iddia edilen eylemleri arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu ispatlamak zorunda olduğu halde bu anlamda hiçbir delil sunmadığını, davacının, ne şekilde ve nasıl zarara uğradığını dava dilekçesinde izah dahi edemediğini, huzurdaki davanın sayılan sebeplerin yokluğundan ötürü reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde, herhangi bir şekilde …’ya ait payları hangi tarihte iktisap ettiğini, payları elden çıkardı ise bu eylemde hangi tarihte bulunduğu konusunda açıklama yapmaktan imtina ettiğini, bu nedenle, davacının var olduğu iddia edilen zararı herhangi bir biçimde ortaya koyamadığını, davacının … nezdinde pay satın alma ve elden çıkarma tarihlerinin MKK’dan celbini talep etme ve ilgili belgelerin dava dosyasına sunulduğunda beyanda bulunma haklarının saklı tutma zorunluluğunun hâsıl olduğunu, davacının dava dilekçesinde … nezdinde pay senedi satın aldığını belirtmiş, davacı satışın gerçekleşmemesi nedeniyle zarar ettiğini iddia etmekteyse de hangi tarihte ve hangi tutar üzerinden kaç adet hisse satın aldığını, söz konusu hisseleri satıp satmadığını, sattıysa ne zaman hangi tutar üzerinden sattığını açıklamaktan ve bu anlamda uğradığı zararı somutlaştırmaktan imtina ettiğini, zararın varlığı somut biçimde ortaya konmadığı sürece tazminat talep edilmesinin mümkün olmayacağını, davacının dava dilekçesinde, açıkça medyada çıkan haberlere güvenerek ya yeni pay alımı gerçekleştirdiğini ya da payların fiyatı yüksek iken payları elinde tutmaya devam ettiğini belirttiğini, bu kapsamda, (a) bendinde belirtilen, sermaye piyasası araçlarının alım veya satımının kamuyu aydınlatma belgesine dayanmaması koşulunun karşılandığını, medyaya sızan haberler nedeniyle tasarruf işleminde bulunan davacının, kendi verdiği karardan ve aldığı ticari riskten dolayı …’ya ve diğer davalılara sorumluluk atfetmesinin hukuk güvenliğini sarsacak nitelikte olduğunu, kamuyu aydınlatma prensibinin amacının, kamunun ve yatırımcının doğru bilgilendirilmesi olduğunu, yatırımcıların söylentilere dayalı tasarruflarda bulunmalarının, … ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna başvurmasının hukuk mantığına ters olduğunu, davacının dava dilekçesinde iddiasını somutlaştırma ve delil gösterme yükümünü yerine getirmediğinden, davayı belirsiz alacak davası olarak ikame ettiğinden ve zamanaşımına uğramış olmasından dolayı, davanın usul yönünden reddini, aksi takdirde dosyanın davaya bakmaya yetkili İstanbul Anadolu Mahkemelerine gönderilmesini ve aynı konuda açılmış diğer iki dava ile birleştirilmesini, usule ilişkin itirazlarının kabul edilmemesi halinde davanın, esastan reddini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı … A.Ş. hisselerine sahip olan davacının … A.Ş. hakkında basında çıkan haber nedeniyle davalı … A.Ş.’nin gerekli açıklamayı yapmaması nedeniyle uğradığı zararın davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce 06/10/2021 tarihli celsede kurulan ara kararlar yerine geldiğinde, bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, dosyanın 16/02/2021 tarihli celsede, davacı tarafça takip edilmediğinden bahisle HMK 150 md gereğince işlemden kaldırılmış olduğu, davacı vekilinin 16/02/2021 tarihli dilekçesi ile dava dosyasının yenilenmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 03/03/2021 tarihli ara kararı uyarınca dosyanın bilirkişiler tevdine karar verilmiş olup, dosya bilirkişiler …, …, …, … ve …’na verilerek; dosya ve davalı … A.Ş ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaparak; davalının basında çıkan haberlerden dolayı gerekli açıklamayı yapmamasından dolayı davacının zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarının ne kadar olduğuna dair rapor düzenlemelerinin istenilmesine karar verilmiş olmakla, bilirkişi heyeti tarafından 09/07/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; “SPK md. 32 bağlamında davacının, davalıların kusurlarını SPKn md. 32 f. 1 hükmüne göre ispat yükü altında olduğu, SPK’nın idarî işleminin SPKn md. 32 f. 1’de düzenlenen kusur kapsamında değerlendirilmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, davacının zararının 204.948,63 TL alış-satış işlem zararı ve 267,44 TL işlem komisyonu olmak üzere toplam 205.216,07 TL hesaplandığı, SPK’nın idari işleminin kamuya duyurulmasından 5 ay 23 gün önce Davacının elindeki tüm Teknosa paylarını satması ve zararını realize etmesi sebebiyle, davacının zararı ile davacının iddia ettiği hukuka aykırılık arasında illiyet bağının kurulmasının mümkün olmadığı, davacının zarar tarihinden altı aylık hak düşürücü süre içerisinde tazminat talebini beyan etmemesi sebebiyle talep hakkının düştüğünün (zamanaşımına uğradığının gerekeceği), TTK md. 553 BK md. 49 Bağlamında yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda davacının doğrudan zararını davalı yönetim kurulu üyelerine yöneltebileceği, somut olayda sorumluluğun koşulları olan zarar, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık, illyet bağı ve kusur unsurlarının gerçekleştiği, davalıların sorumluluğuna gidilebileceği yönündeki tespit ve kanaatlerini” rapor etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Davacının, davalıların yönetim kurulu üyesi olduğu davalı … A.Ş. hakkında … şirketinin bu şirketi satın alacağına dair medyada çıkan ve davalı şirket tarafından da yalanlanmayan haberlere istinaden yüksek meblağlardan satın aldığı hisse değerlerinin, satın alma işleminin gerçekleşmemesi nedeniyle düştüğü ve davalıların kusurlu hareketleri ile zarara uğramasına sebep oldukları iddiası ile zararının davalılardan tazminini talep ettiği, davalıların öncelikle yetki ve zaman aşımı yönünden ve ayrıca davacının haksız fiilin unsurları olan hukuka aykırı fiil, kusur, zararın varlığı ve davalıların kusuru ile oluştuğunu ispatlaması gerektiğinden ve bu zarar ile davalıların SPK Tebliği m.9/2 hükmüne aykırı olduğu iddia edilen eylemleri arasında uygun illiyet bağı bulunmadığından bahisle davanın esastan da reddi gerektiğini savundukları görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı şirket hakkında basında çıkan haberlere istinaden davalı şirket ve yönetim kurulunun gerekli açıklamaları yapıp yapmadığı, açıklamalar yapılmamış ise davacının bundan ötürü zararının doğup doğmadığı, davacının zararı var ise bunun davalıların kusurlu eylemleri sonucunda oluşup oluşmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır,
Davalılar vekilince yetki itirazında bulunulmuş ise de, davaya bakmaya mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla, yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekilince belirsiz alacak davası açılamayacağına yönelik itirazları yerinde görülmemekle reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça davalı şirket payları 08.08.2018 tarihinde satın alındığı ve 07/12/2018 tarihinde satıldığı, davacının dayandığı Sermaye Piyasası Kurulu kararının 30/05/2019 tarihli olduğu ve 30/05/2019 yayınlandığı, huzurdaki davanın ise 24/03/2020 tarihinde açıldığı, bu tarihler dikkate alındığında, davacının Sermaye Piyasası Kurulu tespitinden haberdar olmadan yaklaşık 6 ay önce davalı şirket hisselerini sattığı ve dolayısı ile davacının paylarını kendi iradesiyle satması ve zarara uğramasının, davacının dava konusu ettiği davalıların hukuka aykırı eylemlerini öğrendiği tarihten 6 ay kadar önce gerçekleştiği mahkememizce konusunda uzman bilirkişiler vasıtasıyla yaptırılan inceleme neticesinde aldırılan tarafsız, bilimsel veriler ve dosya kapsamı ile uyumlu, denetime açık bilirkişi raporunda tespit ve rapor edilmiştir.
6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 15/1. maddesinde, sermaye piyasası araçlarının değerini, fiyatını veya yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyebilecek nitelikteki bilgi, olay ve gelişmelerin, ihraççılarca veya ilgili taraflarca kamuya açıklanacağı; yine aynı kanunun 32/6. maddesinde kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan tazminat talebinin dördüncü fıkradaki zararın meydana geldiği tarihten itibaren altı ay içinde zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiştir.
Davacının davalı şirket hisselerini satın aldığı tarih ile hisseleri sattığı tarihlere göre dolayısı ile zararının oluştuğu tarih ve ayrıca davanın açıldığı tarih dikkate alındığında ve SPK 32. maddesindeki “Kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan tazminat talebi, dördüncü fıkradaki zararın meydana geldiği tarihten itibaren altı ay içinde zamanaşımına uğrayacağına” ilişkin düzenleme göz önünde bulundurulduğunda, davanın zararın gerçekleştiği tarihten itibaren 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşılmakla, davacının davasının zamanaşımı nedeni ile reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 59,30-TL’nin, peşin alınan 85,39-TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 26,09-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
dair davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede İSTİNAF YOLU açık olmak üzere karar verildi. 12/10/2021

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”