Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/13 E. 2020/738 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/13 Esas
KARAR NO : 2020/738

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 07/01/2020
KARAR TARİHİ : 26/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili sunmuş olduğu 07/01/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ihyası talep edilen … Ltd Şti’nin hissedarları olduğunu, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicilinde kayıtlı olan … Ltd Şti’nin ticaret sicilinden resen terkin edildiğini, ihyası talep edilen şirket adına … , … Mah. … Mevki 186 ada, 3 parselde, 96/160 hisseli bir adet taşınmaz malvarlığı olup, müvekkillerinin bu taşınmazı satmak istediklerini, bu sebeple şirketin ihyası gerektiğini bildirerek; … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicilinde kayıtlı olan … San Ltd Şti’nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalı vekili sunmuş olduğu 31/01/2020 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili kurumun TTK m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, yapılan işlemin hukuka aykırı bir işlem olmadığını, müvekkili kurumun mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını,müvekkili kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğini bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını bildirerek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
6102 sayılı yasının geçici 7. Maddesi yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kanun kapsamında belirtilen şekilleri taşıyan anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın yapılır. Sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketler bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya yürürlük tarihinden itibaren iki yıl içinde münfesih olan anonim ve limited şirketler, Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre herhangi bir nedenle dağılmış olan kooperatifler, Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatifler, Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış ancak genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve kooperatifler, ilgili ticaret sicili müdürlüğünce resen veya herhangi bir kişi, kurum veya kuruluş tarafından kanıtlarıyla birlikte yapılacak bildirimleri de kapsayacak şekilde, ticaret sicili kayıtları üzerinden yapılacak incelemeyle tespit edilip resen terkin edilirler.
İhyası talep edilen şirketin sicil kaydı 6102 Sayılı TTK’nın Geçici 7. maddesi uyarınca 24/09/2013 tarihinde resen terkin edildiği, Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 01.07.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Anonim şirketler TTK.nun 559 Sayılı Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 01.07.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilir. Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dahilindeki şirketlere bir ihtar gönderilir. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilir. İhtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Davacının ihyasını istediği şirketin,5714 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Borsalar Kanunun 10.maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silindiği ticaret sicil müdürlüğünden gelen belgelerin incelenmesinden anlaşılmıştır.5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10/3.maddesinde; “Oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemeyeceği, hükmünü içermektedir.
Resmi gazetede 30/12/2012 gün ve 28513 sayıyla yayınlanan “Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in 1. maddesinin “d” bendinde; “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde; “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tahdadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddedeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tutulamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. Maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 esas 2017/1193 karar sayılı kararında; “…Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır. Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır. (Murat KaderoğluAnonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316,)
Davalı sicil müdürlüğünün terkin işlemleri sırasında kanunda olmayan bir hali esas alarak TTK geçici 7. madde uygulamak sureti ile terkin işlemin gerçekleştirmesi normlar hiyerarşisine aykırı olduğu gibi; davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK geçici 7.madde kapsamında yükümlendiği işlemleri nasıl yerine getirileceği geçici 7.maddesinin 4. Fıkrasında ayrıntılı olarak açıklanmıştır. TTK geçici 7/4-a maddesine göre: Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır şeklinde düzenleme yapılmıştır, davalı ticaret sicil müdürlüğü tarafından şirketin yetkili temsilcileri belirlenip bunlara ihtarname gönderilmeksizin sadece şirket adına ihtar çıkarılmış şirket adına çıkarılan ihtarda adres de bulunulmadığından iade edilmiş ve aynı durumda olan birçok şirketle beraber ilan yapılmıştır.
Ticaret sicil müdürlüğünce şirketin kaydının 5174 Sayılı Kanunun 10 ve 32. maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydı silinerek sicil kaydı silinmek üzere bildirildiğinden bahisle silindiği, bu sebebin geçici 7.maddede sınırlı olarak sayılan sebeplerden olmadığı ,aynı zamanda geçİci 7.maddenin 4/a maddesi hükmüne uygun olarak şirket yetkililerine gerekli ihtaratın yapılmadığı ,şirketin ticaret sicil kaydının terkin edilmesinin geciçi 7.madde hükümlerine aykırı olduğu bu nedenle 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulama yeri bulunmadığı sonucuna varılarak esasa girilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünce gönderilen belgelerden ihyası talep edilen şirketin 23/09/2013 tarihinde sicilden terkin edildiği, şirket adına … Mah. … Mevki 186 ada, 3 parselde, 96/160 hisseli bir adet taşınmaz olduğu, davacıların şirketin ihyasını istemekte hukuki menfaatleri bulunduğu, davanın … Ticaret Sicil Memurluğuna husumet yöneltilerek açılmasının yeterli olduğu anlaşıldığından: davanın kabulüne, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … Ltd Şti’nin adına kayıtlı … Mah. … Mevki 186 ada, 3 parselde kayıtlı 96/160 hisseli taşınmazın satışı ile sınırlı olmak kaydıyla ihyasına, karar kesinleştiğinde Ticaret Sicil Memurluğunda tescil ve ilanına, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı …Şti. adına kayıtlı … , … Mah. … Mevki 186 ada, 3 parselde kayıtlı 96/160 hisseli taşınmazın satışı ile sınırlı olmak kaydıyla ihyasına, karar kesinleştiğinde Ticaret Sicil Memurluğunda tescil ve ilanına,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli olan 54,40 TL karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı … ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım durumunda bulunduğundan, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/11/2020

Başkan Üye Üye Katip
E-imzalıdır. E-imzalıdır. E-imzalıdır. E-imzalıdır.