Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/654 E. 2019/1252 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/654 Esas
KARAR NO : 2019/1252

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ : 04/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; müvekkili …’nin pay sahibi ve münferiden temsil ve imzaya yetkili tek müdürünün … olduğunu, …’in 11/01/2019 tarihinde şahsına ait aracını …’de … yakınlarına park ettiğini, otomobile döndüğünde sağ arka kelebek camının tamamen kırıldığını ve torpidoda bulunan keşidecisi … olan çek koçanlarının çalındığını tespit ettiğini ve buna istinaden suç duyurusunda bulunulduğu, gazeteye ilan verildiği, keşidecisi müvekkili olan çeklerin boş olduğu ve üzerinde imza olmadığını, müvekkil şirketin keşidecisi olduğu çeklerin zayi olduğu gerekçesiyle … 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde … E. Sayılı dosyasında toplam 17 adet çekin iptaline ilişkin dava açıldığını, söz konusu çeklerin 2 adet çeki ilk lehtar olarak cirolamadığının görüldüğü, mahkemenin davayı haklı görerek çeklerin kötü niyetli kişilerin elinde olması ve kullanılması riski bulunduğundan ödemeden men kararı verilmesi talebinin kabul edildiğini ve ilgili bankalara müzekkere yazıldığını, … bankasından verilen cevapta davaya konu çeklerden … ve … seri numaralı çeklerin bankaya ibraz edildiğinin öğrenildiği, ilgili yazı doğrultusunda … seri numaralı çekin 27/05/2019 tarihinde … tarafından …’da bulunan …bankası … şubesine ibraz edildiğinin tespit edildiği, çalıntı çekin lehtarı ile müvekkil şirket arasında ticari veya herhangi bir ilişki bulunmadığını, herhangi bir ticari faaliyet gerçekleşmediğini ve bu yüzden hukuki bir ilişkinin de olmadığını, davalı şirketin çeki hangi hukuki ilişki çerçevesinde ve hangi ticari faaliyet çerçevesinde aldığını ispat etmekle yükümlü olduğunu, çekin müvekkil şirketten hırsızlık yoluyla elinden çıktığını ve çekte bulunan imzanın sahte olduğunu, olayla ilgili suç duyurusunda bulunulduğunu, gazeteye ilan verildiğini, çeklerin zayi nedeniyle iptali için mahkemeye başvuru yapıldığını, kötü niyetli davalının müvekkil şirketin keşidecisi olduğu çekleri tedavüle soktuğunu, 52401 seri numaralı çalıntı çekin keşide tarihi 25/05/2019 olduğunu, ibraz tarihinin ise 27/05/2019 tarihli olduğunu, çalıntı çeke ilişkin ciro zincirine bakıldığında ise yalnızca 2 gün içerisinde 6 kere ciro edildiğinin görüldüğü, silsilesinde adreslerin birbirinden ayrık olduğunu, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ciro işleminin kötü niyetli yapıldığını bildirerek müvekkil şirket ile davalı arasında herhangi bir ilişkinin olmadığını iddia ettiğini ve çekten dolayı borçlu olmadığının tespit edilmesini talep ve dava etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkememizce yapılan inceleme sonucunda;
1.1.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 3/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre :
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
Dava, menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davalarının konusu belli bir paranın ödenmemesine ilişkindir. Belirli bir paranın “ödenmemesi”, ödenmesini de kapsar. Nitekim doktrinde belirtildiği üzere menfi tespit davalarında davacı borçlu olmadığının tespitini talep etmesine rağmen davanın konusu maddi anlamda bir alacağa ilişkin olduğundan alacak davalarında olduğu gibi ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Esasında ispat yükü yer değiştirmemekte tarafların sıfatı nedeniyle ispat yükü davalı alacaklıda üzerindedir. Dolayısıyla menfi tespit davalarının da konusu belli bir paranın ödenmesine ilişkin alacak davası niteliğinde olduğundan TTK m.5/A’da düzenlenen dava şartı olan zorunlu arabulucuk müessesine tabi olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde, davanın menfi tespit davası olduğu, menfi tespit davasının konusunun belirli bir paranın ödenmesine ilişkin olduğu, zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 655,18 TL harçtan mahsubu ile bakiye 610,78 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davalı tarafın yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/12/2019

Katip …
¸

Hakim … ¸