Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/619 E. 2022/106 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/619 Esas
KARAR NO : 2022/106

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 20/11/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, Tekstil alanında faaliyet gösteren ve genellikle yurt dışına ürün satışı yapan bir firma olduğunu, ticari kazanç sağlamak gayesiyle bir çok yurt dışında gerçekleştirilen tekstil fuarlarına katılım sağladığını, müvekkil şirket ile davalı … Tic. Ltd. Şti. arasında 25/09/2019-27/09/2019 tarihinde yapılacak …’da gerçekleşen … Fuarı İçin “fuar Katılım Sözleşmesi” akdedildiğini, müvekkil şirketin, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince üzerine düşen edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin; tanıtım suretiyle taahhüt ettikleri edimlerini yerine getirmemekle birlikte, taraflar arasında sözleşme akdedilmeden önce yazılı ve sözlü taahhütleriyle müvekkil şirketin iradesi haksız fiille sakatlanarak sözleşme imzalanmasına sebebiyet verdiğini, müvekkil beyanına göre taraflar arasında imzalanan sözleşmenin bir nüshasının müvekkil şirkete verilmediğini, müvekkil şirketin iradesi sakatlanarak imzaladığı ve davalı yanca tek taraflı olarak düzenlenmiş olan sözleşmenin bir nüshasının kendisine verilmemesi sebebiyle sözleşmenin içeriğine ilişkin bilgi edinemediğini, davalı … Ltd. Şti. tarafından düzenlenen ve tanıtılan 25-27 Eylül 2019 tarihinde yapılacak olan … Fuarı müvekkil şirketin, ürünlerini yurt dışı pazarlama amacına yönelik olarak, ilgisini çektiğini, davalı şirketçe fuarın birçok reklamının yapıldığını, fuarı tanıtan broşürde, fuara katılım sağlandığı takdirde vaat edilen hizmetlerin yer aldığını, … tekstil pazarında ticari gelir elde etme amacına uygun bulduğunu ve fuara katılım sağlamak istediğini, böylece taraflar arasında yapılan müzakereler sonucunda anlaştıklarını, taraflar arasında sözleşme akdedilmeden önce davalı şirket tarafından müvekkil şirkle gerçekleşen fuar hakkında “fuar tanıtım broşürleri” ile ilgili tanıtım yapıldığını, broşürde yer alan fuarla ilgili esaslı unsurların gerçekleşmediğini, katalogda katılımcı ülkelerin Türkiye, Nijerya, Belçika, Almanya İtalya, Azerbeycan, Çin Lübnan ve İngiltere’den katılan firmalar olacağı taahhüt edildiğini ancak fuara yalnız … ve Türkiye’den firmalar katıldığını, prestij sahibi büyük tekstil firmaları olan …, …, …, …, …, … ve birçok markanın fuara katılım sözleşmesi ile katılacağının belirtildiğini ancak söz bahsi firmaların hiçbirinin katılmadığını, müvekkil şirkete fuarda … alanında ürünlerini sergileyebileceğinin taahhüt edildiğini, söz bahsi taahbütün yerine getirilmediğini, … alanın fuar boyunca kapalı tutulduğunu, fuarın, 25.09.2019 ve 26.09.2019 tarihleri arasında 2 saat geç açıldığını, müvekkil şirketin yetkilisi tarafından video ve fotoğraf suretiyle kayıt altına alındığını, T.C. Abuja Bülyükelçiliği’nden fuarın nasıl gerçekleştirildiği, eksiklikleri ile katılımcı firmaların memnuyetini tespit etmek adına ticaret müşaviri …’ün tutanak tuttuğunu, davalı şirketin, sözleşme uyarınca edimini ayıplı olarak ifa ettiğini, müvekkil şirketi maddi zarara uğrattığını, 8 günlük yasal süre içerisinde davalı şirkete … 29. Noterliği, …. yevmiye no’lu, … tarihli ihtarname keşide edildiğini, keşide edilen ihtarnameye davalı yanca ihtarnamede sayılan hususların ve taleplerin kabulünün mümkün olmadığı yönünde cevap verildiğini, bu nedenlerle şimdilik 1000 TL olmak üzere davanın kabulüne, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 17/12/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesine konu ettiği tüm iddiaları ile ilgili olarak fuar süresince ve yasal 2 günlük süre içerisinde hiçbir itirazının bulunmaması karşısında, davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu edilen miktarın belirli olması karşısında, dava şartı eksikliğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu belgelerin taraflarına tebliğ edilmediğini, davacıya sözleşmenin bir örneğinin verilmediği iddiası gerçek dışı olduğunu, dava konusu sözleşme hükümlerinin davacı için bağlayıcı olduğunu, sözleşme karşısında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu 25-27 Eylül 2019 tarihleri arasında …’da gerçekleştirilen …fuarının, Nijeryalı bir organizatör firma tarafından düzenlendiğini, müvekkilin bu fuara ülkemiz milli katılımını gerçekleştirdiğini, davacının iddialarının aksine, müvekkil tarafından sözleşmeye konu tüm edimler eksiksiz olarak yerine getirildiğini, 25-27 Eylül 2019 tarihleri arasında düzenlenmiş olan fuarda, broşürde de belirtilmiş olduğu üzere her gün saat 10.00’da açılıp, 18.00’da kapandığını, fuarın ilk günü, resmi açılış saat 12.00’da yapıldığını, saat 10.00’dan itibaren fuarın açıldığını, dava dilekçesinde ifade edildiği gibi, fuarın geç açılması ya da erken kapanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bu nedenlerle zamanaşımı ilk itirazın dikkate alınmasını ve bu itirazın kabulünü, neticede haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Davacı taraf, davalı ile 25/09/2019-27/09/2019 tarihleri arasında yapılacak … için fuar katılım sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirket tarafından iradesi sakatlanarak ve yanıltılarak sözleşmenin akdedildiğini, fuarın tanıtım broşüründe belirtildiği gibi olmadığının, katılım sayısının söylenildiği gibi olmadığını iddia ederek aldatma nedeniyle haksız fiil hükümlerine göre meydana gelen zararın tazmin edilmesini talep etmiştir. Davalı taraf, davacının iddialarının doğru olmadığını sözleşmenin 7. ve 35. maddesi uyarınca fuara katılma ve organizasyona dair bir taahhütte bulunmadığını, ihbarın süresinde yapılmadığını beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Dosya kapsamından; davacı tarafından …tarihinde … 29. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile irade sakatlığı, haksız fiil ve ayıp sonucu oluşan zararların ve ödenen fuar ücretinin ve emek kaybının ödenmesinin davalıya ihtar edildiği, davalı tarafından … tarihinde … 33. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiği, sözleşmenin 7. ve 37. maddeleri kapsamında taleplerin kabulünün mümkün olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde; sözleşmenin 25/09/2019 tarihinde akdedildiği, davacının fuar katılımcısı, davalının organizatör olarak belirlendiği, sözleşme konusunun Lagos Fashion 25/09/2019-27/09/2019 fuarına ilişkin olduğu, sözleşmenin 7. maddesinde fuar katılımcısının organizatör firmanın ziyaretçi sayısı ve iş bağlantısı yapma konusunda bir taahhüdü olmadığını kabul edeceğinin düzenlendiği, sözleşmenin 37. maddesinde katılımcı firmanın organizatör personelinin sözlü olarak bir takım taahhütlerde bulunduğu gerekçesiyle sözleşme maddeleri dışında hareket edemeyeceğini, personelin yazılı olmayan sözlü taahhütlerinden organizatör firmanın sorumlu olmayacağının düzenlendiği görülmüştür.
Davacı vekili 26/08/2020 tarihinde sunduğu dilekçesiyle HMK m.180 uyarınca davasını tamamen ıslah ettiğini beyan ederek yeni bir dava dilekçesi sunmuştur. Yeni dava dilekçesinde sözleşme bedelinden 2.000,00 Euro indirim ve 50.000,00 TL ayıptan kaynaklı zararın tahsili talep edilmiştir. Tam ıslahla birlikte sunulan dava dilekçesinin incelenmesinde; davacının ayıplı ifa nedeniyle TBK m.227 uyarınca sözleşme bedelinden 2.000,00 Euro indirim talep ettiği ve davalı yanca sözleşmedeki edimlerin gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklı olarak ticari kazanç kaybı ve fuarın bitiminden beş buçuk ay sonra fuarda sergilenen mallar teslim edildiğinden, geç teslim nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep etmiştir. Davalı taraf, ıslaha karşı beyan dilekçesinde; dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah ile davaya dahil edilemeyeceğini beyan ederek ıslahın reddini talep etmiştir.
Burada üzerinde durulması gereken hususlar, söz konusu taleplerin tam ıslah yoluyla davaya dahilinin mümkün olup olmadığıdır. Tarafların iddia ve savunmaları ile bunların dayanağı olan vakıaların belli bir yargılama kesitine kadar mahkemeye sunulmasını sağlamaya yönelik olarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun öngördüğü kurum, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağıdır. Buna göre, davacı, talebini ve bunun dayanağı olan vakıaları, dava dilekçesiyle mahkemeye iletebilir. Bu dilekçede ileri sürmediği talep ve vakıaları ise, cevaba cevap dilekçesinde mahkemeye serbestçe sunabilir. Bu çerçevede, talep sonucunu arttırabilir (iddiasını genişletebilir), değiştirebilir; keza, talebini dayandırdığı vakıaları değiştirebilir ve bunlara ilaveler yapabilir (iddiasını genişletebilir ve değiştirebilir). Aynı şekilde davalı da, savunmasını dayandırdığı vakıaları cevap dilekçesinde ileri sürebildiği gibi, bunları vereceği ikinci cevap dilekçesinde değiştirebilir (savunmasını değiştirebilir) yahut bunlara ilave başka savunma sebepleri ileri sürebilir (savunmasını genişletebilir). Ancak, ikinci dilekçeler (davacı bakımından cevaba cevap, davalı bakımından ise ikinci cevap) verildikten sonra, artık taraflar taleplerini ve bunların dayanağı olan vakıaları, kural olarak değiştiremez ve arttıramazlar. Bu yasağa, iddianın ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı adı verilmektedir. Davacı açısından değerlendirildiğinde iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı olarak nitelendirilen bu yasağın kapsamına, dava dilekçesinin unsurlarından; HMK m. 119/I-ğ’de yer alan “talep sonucu” ile HMK m. 119/I-e’de yer alan “davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıalar girer. Buna göre, davacının söz konusu bu kapsamı değiştirmesi yahut arttırması, cevaba cevap layihasından sonra, kural olarak yasaktır. (Yargıtay 7. HD 2014/8824 E. 2014/16450 K. ). Ayrıca dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/4-1193 E. 2016/800 K. sayılı ilamında; dava dilekçesinde vakıanın neticesi olan taleplerden bir kısmı hakkında dava açılmış ancak bir kısmı hakkında açılmamış ise, vakıa aynı olsa dahi vakıanın neticesi olan farklı bir kalem talebin ıslah yoluyla davaya dahiline olanak bulunmadığına karar vermiştir. Ayrıca ıslah bir usul hukuku imkanı olduğundan, maddi hukuk işlemi yapılamaz. Buna bağlı olarak davadan önce veya dava dilekçesiyle yenilik doğuran bir hakkı kullanan davacı ıslahla bunu geçersiz kılamaz. Somut olayda; davacının … tarihinde keşide ettiği … 29. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin geçersizliği nedeniyle haksız fiil ve ayıplı hizmet sonucu oluşan 5.460,00 EURO fuar ücreti, iki kişilik uçak masrafı 9.912,00 TL, otel masrafı 5.294,00 TL ve fuara hazırlık ve emek kaybı için 120.000,00 TL’nin iadesini talep ettiği, yani davacının sözleşmenin dönme hakkını kullanıp ödenen bedelin iadesi ile yaptığı masrafların ve uğradığı zararların tazminini talep ettiği, dava dilekçesinde uyuşmazlık konusunu bedel iadesini içeren sözleşmeye aykırılık ve ayıplı hizmet sebebiyle sözleşmeden dönme olarak belirttiği, dava dilekçesi içeriğinde ihtarname konusu taleplerin dava konusu olduğunu belirttiği, davanın tamamen ıslahı üzerine sunduğu yeni dava dilekçesinde uyuşmazlık konusunu ayıplı hizmet neticesinde sözleşme bedelinden indirim ve uğranılan zararın tazmini olarak belirttiği, uğranılan zararları ticari kazanç kaybı ve malların geç teslim edilmesinden dolayı uğradığı zarar olarak beyan ettiği anlaşılmakla davacının TBK m.227 uyarınca sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, sözleşmeden dönme açıklamasının yenilik doğuran hak olduğu ve maddi hukuka ilişkin olduğu, davacının daha sonrası kullandığı seçimlik hakkını ıslah ile geçersiz kılarak sözleşme bedelinde indirim talebinde bulunamayacağı, ancak TBK m227/4 uyarınca sözleşmeden dönmeyi durum haklı göstermiyorsa hakimin satış bedelinden indirilmesine karar verebileceği, bu durumun da ıslahı gerektirmediği, ticari kazanç kaybının dava dilekçesindeki taleplerle aynı olduğu, malların geç teslim edilmesinden kaynaklı zarar talebinin dava konusu edilmeyen yeni bir talep ve vakıa olduğu, davalının bu konuda açıkça muvafakati bulunmadığı, ıslah ile dava konusu edilmeyen bir talebin davaya dahil edilmesi mümkün bulunmadığı, davanın tamamen ıslahı suretiyle aynı vakıaların korunarak yeni vakıalar ve talep eklenmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılarak davacı vekilinin davanın tamamen ıslahı talebinin ve ıslah sonrası sunmuş olduğu yeni dava dilekçesinin, yeni taleplerin ıslahla dava konusunu oluşturması mümkün olmadığından, ıslah ile kullanılan seçimlik hak değiştirilemeyeceğinden ve diğer taleplerin de dava dilekçesindeki taleplerle aynı olduğundan usule uygun olmadığı kanaatine varılmakla değerlendirmeye alınmamasına, yargılamanın daha önce taraflarca verilmiş dilekçeler, beyanlar ve mahkememizce belirlenen uyuşmazlık konuları ve talepler yönünden devam olunmasına karar verilmiştir.
Yargılama sırasında dinlenen davacı tanığı … beyanında; …’in komşusu olduğunu,… olarak bu fuara kendilerinin de katıldıklarını, fuarla ilgili zararlarının olduğunu, satış yapamadığını, satış konusunda garanti verildiğini ama satışın tek tük olduğunu, defileler olacak, fuar alanı çok güzel olacak şeklindeki beyanlarla fuara katılmaları konusunda davalının kendilerini ikna ettiklerini, fuarla ilgili bir alan olmayıp, pazar şeklinde bir alan kurulduğunu, firmaların sadece Türkiye ve Nijerya’dan olduğunu, öncesinde kendilerine gösterdikleri firmaların fuar alanında olmadığını, ürünlerin 6 ay sonra geldiğini, fuar alanında elektrik ve ışıklandırmanın iyi olmadığını, katılım sağlayarak ürünlerini sergilediklerini ve müşteri gelmediğini, defilenin de yapılmadığını, bu yüzden satış yapamadıklarını, fuarın geç açılıp erken kapatıldığını, fuar için götürülen kendilerine ait ürünlerinin 6 ay sonra getirildiğini ve ulaşan ürünlerin kullanılamaz halde olduğunu ifade etmiştir. Davacının diğer tanığının dinlenmesi için yazılan talimat yerine getirilemediğinden iade edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendiriliğinde; … ilişkin …Ticaret Müşaviri tarafından hazırlanan gözlemci raporunda; diğer ülkelere ait stantlara gösterilen ilgi ile Türk stantlarına gösterilen ilgi arasında bir fark bulunmadığı, fuara ilginin yeterli olmadığı, tanıtım faaliyetlerinde ana organizatör tarafından fuarın tanıtımı yapıldığı ancak Türkiye katılımına yönelik faaliyete rastlanmadığı, tanıtım faaliyetlerinin yeterli olmadığı, organizatörün firmaların sorunu olduğunda yardımcı olduğunu, organizatör personelince katılımcı firmalara verilen destek hizmetlerinin yeterli olduğu, stant ve dekorasyonun uygun olduğu, organizatör tarafından verilen firma listesindeki tüm firmaların fuara katıldığı, Türk firmalarına ait stantların ziyaretçilerinin girdiği kapıda yer aldığı için uygun bir pozisyonda olduğu, firmalara taahhüt edilen stant yerlerinin tahsisinde herhangi bir sorunla karşılaşılmadığı, organizatörün bilgilendirme dosyasını zamanında firmalara gönderdiği ve bilgilerin güncel olduğu belirtildiği, raporda ayıpla ilgili bir tespit olmadığı, aydınlatma, stant malzemesi, stant yeri açısından bir sorun olmadığı, fuarın geç açıldığına ilişkin bir tespit bulunmadığı, ayıp konusunda somut bir delil bulunmadığı, gözlemci raporunun bu durumu doğruladığı, gözlemci raporunda fuarın tanıtımının yeterince yapılmadığı ve fuara ilginin yetersiz olduğunun tespit edildiği, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesinde fuar katılımcısının organizatör firmanın ziyaretçi sayısı ve iş bağlantısı yapma konusunda bir taahhüdü olmadığını kabul ettiğinin düzenlendiği, dolayısıyla davalının sözleşmenin 7. maddesi kapsamında sorumluluğunun bulunmadığı, davacının fuara katıldığı, fuar katılım sözleşmesindeki imzanın davacı tarafından inkar edilmediği, dolayısıyla davacının sözleşme ile bağlı olduğu, davacının tacir olarak basiretli davranma yükümlülüğünde olduğu, dolayısıyla sözleşme hükümlerinin haksız şart olduğu iddiasının dinlenemeyeceği, tanık anlatımlarında katılımcı sayısı ve satışa ilişkin garanti verildiği iddia edilse de sözleşmede bu konuda bir hüküm olmadığı, ayrıca sözleşmenin 37. maddesinde katılımcı firmanın organizatör personelinin sözlü olarak bir takım taahhütlerde bulunduğu gerekçesiyle sözleşme maddeleri dışında hareket edemeyeceğini, personelin yazılı olmayan sözlü taahhütlerinden organizatör firmanın sorumlu olmayacağının düzenlendiği, dolayısıyla personeller tarafından verilen sözlü taahhütlerden davalının sorumlu olmadığı anlaşılmakla somut olayda; sözleşme kurulum aşamasında irade sakatlığı halinin mevcut olmadığı, ayıplı hizmet olmadığı, fuara yönelik ilgi ve katılımcı sayısına ilişkin davalının taahhüdünün bulunmadığı ve bu hususta sözleşmenin 7. Maddesi uyarınca sorumlu olmadığı, personelleri tarafından verilen sözlü taahhütlere ilişkin davalının sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılarak davacının sözleşmeye aykırılık, ayıp ve haksız fiile dayalı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,3‬0 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/02/2022

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.