Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/616 E. 2020/543 K. 12.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/616 Esas
KARAR NO : 2020/543

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2019
KARAR TARİHİ : 12/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu 19/11/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 23/05/2019 tarihinde Katılma Sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme ile müvekkil 15-16 Haziran 2019 tarihinde yapılacak olan “…” organizasyonuna bedeli mukabilinde katılım hakkını elde ettiğini, müvekkilin üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı tarafın tüm görüşmelerde 12.000-13.000 arasında kişinin katılacağını ve tüm hazırlığın buna göre yapılmasının gerektiğini söylediğini, katılımcı sayısının müvekkilin ısrarla sormasına rağmen katılımcı sayısı hakkında garanti verdiğini beyan ettiğini, bu beyanlar doğrultusunda geleceği vaat edilen kişi sayısına göre hazırlık yaptırılmak suretiyle müvekkilin zarara uğradığını ve bu beyanlara itibar ederek iradesinin sakatlandığını, kişinin hataya düşmesi ile böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan şekilde yapılmayacak olmasına rağmen müvekkil katılımcı sayısı konusunda yanıltarak karşı tarafın hileli yaklaşımları neticesinde aldatıldığını, müvekkilin sözleşmeyi davalı tarafın baskısı ve aceleye getirmesi neticesinde imzaladığını, davalının beyanları doğrultusunda söylenen miktarda kişinin geleceği vaadi doğrultusunda 10.000 kişilik hazırlık yaptığını, 10.000 kişilik malzeme satın alıp etkinlik alanına getirildiğini, bu sözleşme nedeniyle müvekkilin zarara uğradığını ve ticari hayatını devam ettiremeyecek hale geldiğini, müvekkilin 2 günlük fuar alanı ücretini peşin ödediğini, hem organizasyon hem malzeme olarak zarara uğradığını, müvekkilin davalı tarafa 01/08/2019 tarihinde ihtarname gönderdiğini fakat olumlu yanıt alamadığını, 27/09/2019 tarihinde arabulucuya başvurulduğunu, 04/10/2019 tarihinde gerçekleşen arabuluculuk görüşmelerinin davalının yaklaşımları nedeniyle neticesiz kaldığını bildirerek müvekkil ile davalı taraf arasında imzalanan 23/05/2019 tarihli sözleşmenin hata ve hile nedeniyle feshine, müvekkilin 9.440,00 TL kira alacağının ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle müvekkile ödenmesine, müvekkilin sözleşmenin yerine getirileceği umuduyla yapmış olduğu şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL masrafın müvekkile ödenmesine, mahrum kalınan kar nedeniyle şimdilik tespiti mümkün olmayan belirsiz alacak davası olarak 100,00 TL zararın davalıdan tahsiline, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi ve tensip zaptının usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından sunulan 26/12/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının dilekçesinde belirsiz alacak davası olarak 100,00 TL zararın ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle ödenmesini talep ettiği, davacının belirsiz alacak davası açtığını, talebinde belirttiği … 23. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin 3 nolu bendinde cironun yapılamamasından dolayı toplam mahrum kalınan kârının 129.250,00 TL olduğunu açıkladığını, davacının mahrum kalınan kârını belirtmiş olduğunu, davacının belirttiği kâr üzerinden (129.250,00 TL) harcın tamamlanması gerektiğini, 15-16 Haziran tarihlerinde gerçekleşen “…” düzenleyicisinin dava dışı … A.Ş tarafından düzenlendiğini, davalı müvekkil şirket festivalin düzenleneceği mekanı/alanı … A.Ş’ye … Etkinliği mekan Kullanım Sözleşmesi ile kiralandığını, davacı tarafın festival sahibinin ve düzenleyicisinin davalı müvekkil şirket olduğu iddiasının gerçek dışı ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacı taraf ile davalı müvekkil şirket arasında 23/05/2019 tarihli stand yeri kiralama sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede kiralama bedeli, kiralama alanı, kiralama süresi ile tarafların hak ve yükümlülüklerinin açıkça belirlendiğini, festivale katılacak kişi yönünden bir taahhüt verilmediğini, tarafların tacir olduğunu ve ticari işlerini yaparken de basiretli bir şekilde hareket etmeleri gerektiğini, müvekkil şirketinde bu doğrultuda davrandığını, davacının hile yaklaşımı ve aldatma iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı katılımcı sayısının az olması sebebiyle aldatıldığını ve sözleşme ile bağlı kalmasının hakkaniyete aykırı olduğunu iddia ederek sözleşmenin feshini talep ettiğini, davacı her ne kadar sözleşme ile bağlı kalmasının hakkaniyete aykırı olduğunu iddia etmiş olsa da taraflar arasındaki sözleşmenin 16/06/2019 tarihinde sona erdiğini, sözleşmenin 23/05/2019 tarihinde akdedildiğini ve festivalin de 15-16 Haziran 2019 tarihinde gerçekleştiğini, davacının akde aykırılığı en geç 17/06/2019 tarihinden itibaren 7 gün içinde (24/06/2019 tarihine kadar) noter vasıtası ile bildirmesi gerektiğini, davacının sözleşmedeki açık ve kesin usule aykırı olarak sözleşmenin süresinin bitiminden 46 gün sonra bildirimde bulunduğunu, davacı sözleşme ile ticari hayatını devam ettiremez hale geldiğini ve sözleşmeye bağlı kalmasının kendisinden beklenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu iddia ettiğini, davacının söz konusu iddialarının kendisini mağdur göstermek ve haksız kazanç elde etmek olduğunu bildirerek dava şartı olarak davacı tarafa 129.250,00 TL üzerinden harç ikmal ettirilmesine, davacının tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; davacı taraf davalı ile arasında akdedilen katılım sözleşmesinin hata ve hile nedeniyle feshini, ödenen kira bedelini ve sözleşmenin hükümsüzlüğü nedeniyle uğradığı zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı taraf iddiaların doğru olmadığını, katılımcı sayısına ilişkin bir taahhüt verilmediğini, organizasyonu dava dışı … A.Ş.’nin düzenlediğini, kendisinin sadece mekanı kiraladığını, organizasyona dair bir sorumluluğunun bulunmadığı beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev alanı TTK m.4 ve m.5 hükümlerinden tanımlanmıştır. Davanın ticari dava olarak kabulü ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da düzenleme konusu yapılmış hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Dava konusu hukuki sebep, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı zarara ilişkindir. Bu nedenle davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı açıktır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafın tacir olup olmadığının belirlenmesi için … Ticaret Odasına ve … Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılmıştır. Tüm bu müzekkerelerin değerlendirilmesinde; davacı …’in tacir olmadığı, potansiyel vergi mükellefi olduğu, herhangi bir ticari, zirai ve mesleki yönden vergi kaydına rastlanılmadığı, gelirinin esnaf faaliyetini aşmadığı tespit edilmiştir. Dava konusunun da yukarıda açıklanan TTK m.4 belirtilen mutlak ticari davalardan olmaması nedeniyle mahkememizin görevsiz olduğu sonucuna varılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun 2.maddesinde Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacağından HMK’nın 114/c ve 138 maddeleri uyarınca, mahkememizin görevsizliğine, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 331.maddesi uyarınca harç ve masrafların görevli mahkemede nazara alınmasına,
Dair; tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2020

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸