Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/564 E. 2021/57 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/564 Esas
KARAR NO : 2021/57

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2015
KARAR TARİHİ : 28/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 24/06/2015 tarihli dava dilekçeside; .. lisansı ile faaliyet gösteren tedarik şirketi olan davalıdan, iki ayrı abone dosyası ile elektrik aldığı, ilk abone numarasında işlem gören tesis için 31/12/2010 tarihinden 17/12/2014 tarihine dek 56 adet fatura ile, diğer abone ile işlem gören tesis için 30/10/2010 tarihinden 31/12/2013 tarihine kadar 31 adet fatura ile elektrik satın aldığı, tüm faturalarını eksiksiz ve zamanında ödediği, ancak aylık faturalarda abonelik tarihinden bu yana sürekli kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, dağıtım ve iletim bedeli ile … fon payı bedeli ve başkaca kalemlerin faturalara yansıtıldığı, bu bedellerden kayıp kaçak ve kayıp kaçak üzerinden alınan … payı, enerji fonu, belediye tüketim vergisi ve KDV’nin haksız ve hukuka aykırı alındığı, yüksek yargı tarafından bu bedellerin müşterilere iade edilmesi gerektiğinin belirlendiği ve yerleştiği, bu bağlamda bahsi geçen faturalarda herhangi bir hizmet karşılığı olmadığı halde kötü niyetli başka kullanıcıların kaçak kullanımının kendilerinden tahsil edilmesinin hukuk devleti anlayışına ters düştüğü gerekçesiyle, bahsi geçen bu faturalar içeriklerinde bu kalemler nedeniyle alınan haksız tahsilatların belirlenebilen karşılıklarının iadesi için açılan icra takibine haksız itiraz edildiği belirtilerek … 7.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında 314.723,49-TL’lik haksız kesintilere dayalı takibe yapılan itirazın iptali ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı talep ve dava olunmuştur.
Davalı …’ın yasal sürede verdiği cevap dilekçesi ile öncelikle, davanın dayandığı iki adet abone sözleşmesinden dolayı, bu sözleşmelerde, aradaki sözleşmeden kaynaklanan ihtilaflarla ilgili İstanbul Mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığı, bu sözleşmelerde davacının da imzasının bulunduğu belirtilerek HMK’nun 17.maddesi uyarınca yetki itirazında bulundukları, bu itiraz doğrultusunda yetkinin kesin yetki haline dönüştüğü belirtilerek yetkili İstanbul Mahkemelerine dosyanın gönderilmesinin istendiği, esas yönünden de EPDK kararları uyarınca tedarikçi şirket olarak usule uygun fatura düzenledikleri, ayrıca alacaklarının zaman aşımına uğradığı ve husumet yönünden de bu davanın muhatabının dağıtım şirketi olan … A.Ş.’ye yöneltilmesinin gerektiği gerekçesiyle usulden davanın reddini istedikleri anlaşılmıştır.
… 7.İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyası getirilmiş, yapılan incelemesinde; Davacı tarafından davalı aleyhine toplam 314.723,49-TL üzerinden ilamsız icra takibinin yapıldığı davalının yasal süresi içinde ödeme emrine itiraz ettiği takibin durduğu görülmüştür.
… 3. ATM ‘nin … Esas sayılı dosyasında … A.Ş.ve … Aş. İle elektrik faturalarına yansıtlan kayıp kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ,dağıtım bedeli iletim bedeli ile bu bedeller üzerinden alınan KDV ve TRT payı enerji fonu belediye tüketim vergisi kesintilerinin haksız olarak tahsil edildiği iddiası ile yapılan ilamsız icra takibine davalıların itirazı üzerine itirazın iptali davası açılmış, davalılardan … A.Şnin yasal süresi içerisinde yetki itirazında bulunmuş, … 3 ATM nin … esas …Karar sayılı ilamı ile davalı … A.Ş. Nin yetki itirazının kabulü ile bu davalı açısından dosya mahkememize gönderilmiş, Mahkememizce davalı … A.Ş. açısından yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, taraflar arasındaki elektrik satış sözleşmesi kapsamında tüketilen elektriğe ilişkin fatura bedeline yansıtılan kayıp kaçak, sayaç okuma, dağıtım, iletim bedelinin vs. davalılardan tahsiline ilişkindir.
6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikler birlikte değerlendirilerek; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan ve halen derdest olan davalar, 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasada yapılan değişlikler nedeniyle konusuz kaldığı, Yargılama ve yargılama harç giderleri kural olarak davada haksız çıkan tarafa HMK 326/1. Madddesi uyarınca yükletileceği, Davayı Kazanan taraf davayı bir vekil aracılığı ile takip ettiyse haksız çıkan tarafın HMK 321/1-ğ maddesi uyarınca vekalet ücreti ödemeye mahkum edileceği, Bir tarafın dava açldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olupta dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihatı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkması halinde yargılama giderlerine mahkum edilmemesi gerektiği, Bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olması sebebinden kaynaklandığı, Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişkliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı olmadığı anlaşılmakla; Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davacının davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, dava açıldığı tarihte yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle davacının dava açmasında haksız sayılacağı kabul edilemeyeceğinden davacı yararına maktu vekalet ücreti taktir edilmesine ve yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından; 6446 sayılı yasada, 6719 sayılı yasa ile yapılan değişiklik uyarınca konusuz kalan dava nedeniyle, bir karar oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davacı tarafından istinaf edilmiş olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2018/923 Esas, 2019/1307 Karar sayılı, 11/09/2019 tarihli ilamında; “… karar tarihinden sonra davacı şirketin … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı kararıyla iflasına karar verildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Yapılan değerlendirme sonunda; kural olarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 191. maddesi gereğince, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallarI üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesi uyarınca da masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Belirtilen hükümler gereğince; iflasın açılmasıyla taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229. maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Dairesine aittir.
Müflis, iflasın açılması ile hak ehliyetini kaybetmediği gibi dava ehliyetini de kaybettiği söylenemez. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflâs idaresine ait olacaktır. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, İİK’nın 194. maddesi gereğince müflisin davacı ve davalı bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durması öngörülmüştür.
İİK’nın 194. maddesine göre; “Acele haller müstesna olmak üzere iflasın açılması ile kural olarak müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ancak alacaklıların ikinci toplantısından on gün sonra devam olunabilir”
İflasın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, usul işlemleri farklılık arz eder.
Müflisin davacı olduğu davalarda; iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir. (İİK md. 245). Hiçbir alacaklı davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/7164 E – 2019/3248 K. sayılı ilamı)
Bu itibarla, belirtilen husus kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen incelenmesi gerektiğinden davacı … Ltd. Şti’nin yargılama bittikten sonra iflas ettiği, bu davanın henüz kesinleşmediği ve derdest olmaya devam ettiği, 2. alacaklılar toplantısının henüz yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla, İİK 194. madde uyarınca müflisin davacı yada davalı taraf olduğu tüm davalar için durma kararı verilmesi zaruri olduğundan ve bu husus kamu düzenine ilişkin olmakla, davanın 194. madde kapsamı dışında kalan istisna davalardan olmadığı da dikkate alınarak, HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca karar kaldırılarak İİK’nın 194. madde hükümlerine göre yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verildiği…” bildirilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2018/923 Esas, 2019/1307 Karar sayılı, 11/09/2019 tarihli ilamı doğrultusunda dosya Mahkememize gönderilmiş olup, Mahkememizin 2019/564 E.sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce … İflas Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … iflas sayılı dosyasında davacı müflis … ŞTİ’nin 2.alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı, iflas masasının oluşturulup oluşturmadığı sorulmuş, iflas idaresince verilen müzekkere cevabında müflis … LTD ŞTİ hakkındaki iflas kararının 06/03/2019 tarihinde kesinleştiği, 18/07/2019 tarihinde ikinci alacaklılar toplantısının yapılmış olduğu bildirilmiş, ikinci alacaklılar toplantı tutanağının Mahkememize gönderildiği, iflas idaresinin 11/03/2019 tarihli kararı ile iflas halinde … Tic Ltd Şti’nin dava ve takipleri ile masa tarafından gerekli görülmesi halinde açılacak takip ve davaları takip etmek üzere … Barosu avukatlarından Av. …’nun görevlendirildiği, iflas idaresi vekili olarak görevlendirilen Av. …’ya tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlandığı, iflas idaresi vekili Av. …’nun mahkememize hitaben göndermiş olduğu 26/01/2021 tarihli mazeret dilekçesinde yokluklarında karar verilmesini talep etmiş olduğu görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin Kararlarında; Anayasa’nın Vergi Ödevi Başlıklı 73. Maddesindeki “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanun ile konulur, değiştirilir veya kaldırılır” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak, sayaç okuma, dağıtım , perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve 2. Mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK ‘na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesinde şeffaf Hukuk Devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının dağıtım şirketleri yararına sebepsiz zenginleşme oluşturduğu ve bu nedenle de hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
17/06/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d), (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile Mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, tüketici hakem heyetlerinin ve mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde enerji piyasası düzenleme kurumunun kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile aynı zamanda 6446 sayılı yasaya eklenen geçici 19.madde ile; “bu maddeyi ihtas eden kanun ile öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü getirilmiştir. 6719 sayılı yasanın geçici 26. maddesi ile 6446 sayılı yasaya eklenen 20.maddesi; “kurul kararlarına uygun şekilde taahhuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizce 2015/1121 Esas sayılı dosya üzerinden 6446 sayılı kanuna 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile eklenen geçici 20. Maddesinin 1 numaralı fıkrasının Anayasa’nın 2, 13, 36 ve 40. Maddelerine aykırı olduğu bu nedenle iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuş , bu başvuru Anayasa Mahkemesince 27/06/2016 tarih itibariyle 2016/134 Esas numarasına kaydı yapılmıştır. Anayasa’nın 152/3 maddesine göre Anayasa Mahkemesi, mahkemelerden anayasaya aykırılık iddiası ile yapılan iptal başvurularını kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmez ise Mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizin 2015/1121 Esas sayılı dosyası üzerinden; Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurusuna başvurunun Anayasa Mahkemesine ulaşıp esas numarası almasından itibaren 5 aylık süre içerisinde Anayasa Mahkemesi tarafından bir karar verilmemiş olduğundan mahkememizce, Anayasa Mahkemesi’ne yapılmış olan başvuru sonucunun beklenmesi yönündeki ara kararından vazgeçilerek Anayasa’nın 152/3 maddesi gereğince yürürlükteki kanun hükümlerine göre karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikler ile kurulca düzenlemeye tabi olacak tarifeler sayılarak tanımları yapılmış ve kurulca düzenlemeye tabi tarifelerin doğrudan nihai tüketiciye veya nihai tüketiciye yansıtılmak üzere ilgili tüketiciye enerji tedarik eden lisans sahibi tüzel kişilere yansıtılacağı düzenlenmiştir. 6719 sayıl yasa ile, 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’na eklenen geçici 20.madde de; kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükmünün uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 6719 sayılı yasa ile değişik, 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu 17.maddesi de değişiklik sonrası 6446 sayılı yasa kapsamında düzenlenen ve bir sonraki dönem uygulanması öngörülen tarifelerin, ilgili tüzel kişi tarafından kurulca belirlenen usul ve esaslara göre, tarife konusu faaliyete ilişkin tüm faaliyet ve hizmet bedellerini içerecek şekilde hazırlanacağı ve onaylanmak üzere kuruma sunulacağı, kurulun mevzuat çerçevesinde uygun bulmadığı tarife tekliflerinin revize edilmesini isteyebileceği veya gerekmesi halinde resen revize ederek onaylayacağı, ilgili tüzel kişilerin kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamak ile yükümlü oldukları, tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağladığı, bir gerçek veya tüzel kişinin tabi olduğu tarifede öngörülen ödemelerden herhangi birini yapmaması halinde, söz konusu hizmetin durdurulabilmesini içeren usul ve esasların kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükmünü getirmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan ve halen derdest olan davalar, 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasada yapılan değişlikler nedeniyle konusuz kalmış olup, Yargılama ve yargılama harç giderleri kural olarak davada haksız çıkan tarafa HMK 326/1. Madddesi uyarınca yükletileceği, Davayı Kazanan tarafın davayı bir vekil aracılığı ile takip ettiyse haksız çıkan tarafın HMK 321/1-ğ maddesi uyarınca vekalet ücreti ödemeye mahkum edileceği, Bir tarafın dava açldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olupta dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihatı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkması halinde yargılama giderlerine mahkum edilmemesi gerektiği, Bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olması sebebinden kaynaklandığı, Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişkliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı olmadığı anlaşılmakla; Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davacının davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, dava açıldığı tarihte yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle davacının dava açmasında haksız sayılacağı kabul edilemeyeceğinden davacı yararına maktu vekalet ücreti taktir edilmesine ve yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından; 6446 sayılı yasada, 6719 sayılı yasa ile yapılan değişiklik uyarınca konusuz kalan dava nedeniyle bir karar oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Konusu kalmayan dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 59,30 TL’nin, peşin alınan 3.801,08-TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 3.741,78 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harç ile, yine davacı tarafından yapılan bozmadan önce 150,10-TL , bozmadan sonra 106,50 TL olmak üzere toplam 256,60 yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı iflas idaresine verilmesine,
4-Davacı iflas idaresi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL.maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı iflas idaresine verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair tarafların yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/01/2021

Başkan
E-İMZALI
Üye
E-İMZALI
Üye
E-İMZALI
Katip
E-İMZALI

Harç Beyanı
K.H.= 59,30 TL
P.H.=3.801,08-TL
İ.H= 3.741,78 TL

Davacı yargılama gideri
150,10 TL (bozmadan önce)
106,50 TL (bozmadan sonra )
Toplam: 256,60 TL

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.