Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/497 E. 2021/937 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/497 Esas
KARAR NO : 2021/937

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/08/2019
KARAR TARİHİ : 08/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 05/08/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının davalının müşterisi iken 10.07.2016 tarih, saat 15:30’da yapmış olduğu 8 lotluk … işleminin olağandışı koşullarda gerçekleştiğini, işlem anında diğer aracı kurumlarında … ortalamasının 5 olduğunu, davalı şirkette ise …’in 52 olduğunu, bu gerekçelere dayalı olarak davalı şirketin … numaralı işlemden kaynaklanan 18.680 USD tutarındaki bedelin davacıya ödenmemesine karar verdiğini, davacının müteaddit kere gerçekleştirilen işlemde mevzuata aykırılık bulunamadığını ve davalı şirketin haksız olarak el koyduğu 18.680 USD’nin kendisine ödenmesini talep ettiğini, bununla birlikte davalı şirketin haksız olarak el konulan bedeli ödemediğini, bunun üzerine davacının 29.11.2016 tarihli şikayet dilekçesi ile Türkiye Sermaye Piyasaları Kurulu Başkanlığı’na şikayette bulunduğunu ve mağduriyetlerinin giderilmesinin talep edildiğini, Türkiye Sermaye Piyasaları Kurulu Başkanlığı’nın 04.01.2017 tarihli yazısı ile şikayet işlemi dosyasının Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği 3 no.lu Müşteri Uyuşmazlıkları Hakem Heyeti’ne tevdi edildiğini, hakem heyetinin konuyu tetkik ettiğini, davalı şirketin savunmasını aldığını ve … tarih, …Esas, … Karar sayılı kararıyla 18.680 USD tutarındaki bedelin davacıya ödenmesine karar verdiğini, davalı şirketin 10 gün içinde karara itiraz etmesi üzerine dosyanın Sermaye Piyasası Kurulu Aracılık Faaliyet Dairesi Başkanlığı’nda ilgili kurula gönderildiğini, Kurulca … tarih, …E, … sayılı yazısı ile hakem heyeti kararının uygun bulunduğunu, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanlığı’nın … tarih, … sayılı yazısı ile Hakem Heyetine karşı gerçekleştirilen itirazın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, buna rağmen davalı şirketin bedeli iade etmemesi üzerine … 20. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, takip alacağına hakem heyeti karar tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami mevduat faizinin uygulanmasına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 16/09/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; TSPB Hakem Heyeti ve SPK kararlarının işbu davada bağlayıcılığının olmadığını, davalı şirket tarafından sunulan bilgi ve belgeler incelenmeden gerekçesiz olarak karar verildiğini, davalı şirket … değerlerinin rekabet koşulları altında belirlendiğini, bu hususta herhangi bir yasal sınırlamanın olmadığı gibi davalı şirketin … değerlerinin ortalamanın çok üzerinde olmadığını, haliyle davacı tarafın … değerleri nedeniyle zarara uğradığı iddiasının yerinde olmadığını, kısaca açıklamak gerekirse, … değerinin sermaye piyasası aracının alımı ve satımı arasındaki fark olduğunu, yatırım kuruluşları tarafından sunulan hizmetlerde uygulanacak spreadin türü ve miktarının tamamen rekabet ortamı içinde ticari bir karar olarak hizmet veren kuruluş tarafından belirlendiğini, bu hususun tespitine ilişkin herhangi bir yasal sınırlamanın olmadığını, uyuşmazlığa konu işlemin döviz paritesi üzerinden yapıldığı için yatırım kuruluşlarının spreadi belirlerken uluslararası piyasalardaki güncel fiyat durumları açısından yurt dışında faaliyet gösteren aracı kuruluşlardan fiyat alarak, Türkiye’de işlem yapan yatırımcılara sunduğunu, davalı şirketin spreadlerin diğer aracı kurumların uyguladığından ve piyasa koşullarından farklı olduğu yönündeki iddiaların haklılığının olmadığını, ayrıca davalı şirketin … değerleri ile diğer kurumlar arasındaki … değerleri farkının çok az olduğunu, davacı tarafın TSPB başvurusundan itibaren … değerine ilişkin rakamların sadece ondalık kısmına yer verdiğini ve sanki fark çok fazlaymış gibi bir izlenim yarattığını, davacı taraf ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme gereği yapılan tüm işlemlerin tarafların iradesine uygun olarak gerçekleştirildiğini, kabul anlamına gelmemek şartıyla bir an için davacı tarafın iddialarını ispatladığı düşünülse dahi davaya esas değerin 18.860 USD değil 3.200 USD olduğunu beyanla, davanın reddine, haksız ve kötü niyetli davacı tarafın %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce celp edilen … 20. İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı icra takip dosyasında; davacı/alacaklının 18.680 USD asıl alacak ve 1.874,02 USD işlemiş faiz olmak üzere 20.554,02 USD’nin tahsiline ilişkin icra takibine geçtiği, davalı 08/03/2019 tarihli dilekçesi ile takibe, ödeme emrine, borca, faize ve borcun tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizce verilen 08/07/2020 celse ara kararı uyarınca, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ticari defter ve kayıtları, sözleşme, sistem kayıtları ve dosya incelenerek dava konusu işlemin taraflar arasındaki sözleşme ve yasal mevzuat hükümlerine göre değerlendirilerek … hızının uygun olup olmadığı, davacının yapmış olduğu işlemlerin tespiti, meydana gelen zararın tespiti ve davalının sorumlu olup olmadığının belirlenerek davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda rapor düzenlenmek üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, …, … ve … tarafından ibraz edilen 25/12/2020 tarihli raporda özetle; “Mahkemece Heyetimize verilen görev çerçevesinde yapılan tespitler ve değerlendirmeler çerçevesinde, huzurdaki uyuşmazlığın Davacının hesabında kendisi tarafından gerçekleştirilen … (…) ya da Kaldıraçlı İşlem tabir edilen işlemde Davalı aracı kurumun işlem sisteminde davalının ilan ettiği alış ve satış fiyatları arasındaki farkın (…’in) piyasa ortalamasına kıyasla bariz derecede yüksek olması sebebiyle Davacının işleminin daha düşük fiyat seviyesinden stop-out olması (zorunlu pozisyon tasfiyesine uğraması) sonucunda görece daha yüksek bir zarara uğrayacağı iddiası ve oluşan zararın tamamının tazmini talebine karşılık Davalı aracı kurumun işlemin Davacının kendi iradesi ile taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve piyasa koşullarına uygun şekilde gerçekleştirildiği savunması şeklinde özetlenebileceği, davacının Kaldıraçlı İşlem yapmak üzere aracı kurum ile müşteri-aracı kurum ilişkisine girmesi ve bu amaçla imzaladığı, dosyada bir örneği bulunan sözleşmede ve eki belgelerde yüksek riskli yatırım tercihlerinde bulunmuş olması dikkate alınarak, yüksek getirinin ancak yüksek risk ile birlikte olabileceği, yüksek riskin negatif yönlü etkisi de gözetilerek yüksek zarar da ortaya çıkarabileceği konusunda Davacının bilgi sahibi olduğu sonucuna varmak gerektiği, Sermaye Piyasası Kanunu ve bu kapsamda yapılan ikincil düzenlemelerin aracı kuruma müşterisinin hak ve menfaatlerini koruma konusunda yükümler yüklediği; bu yükümlerin, dosyadaki SPK kararını Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB)’ne bildiren SPK yazısında yer aldığı; SPK’nın uyuşmazlık konusu Hakem Heyeti kararını onamasının gerekçesi olarak da SPK düzenlenmelerinde yer alan bu yükümlerin gösterildiği; bu çerçevede, huzurdaki olayda Davalı aracı kurumun Davacı müşterisinin hak ve menfaatlerini gözeterek işlem yapmasının gerektiği, bu konuda bir özen yükümlülüğünün bulunduğu, davacının XAGUSD sözleşmesini satın alma kararını ve ne miktarda satın alacağı kararını kendisinin verdiğini, işlem saatindeki genel piyasa koşullarını bilerek bu yatırıma girdiğini, piyasanın yönünün beklentilerinden farklı gelişmesi üzerine bir zarara katlanmasının kaçınılmaz olduğunu kabul etmek gerektiği, davacının … alım işleminin 17.69700 USD fiyattan gerçekleştiği ve 17,2300 USD fiyattan stop-out olduğu, bu işlemde …’in (17.6970 – 17,2300 = 0,4670 olduğu, bu …’in, aracı kurumun ilan ettiği ve dilekçelerde ve Uzman Mütalaasında belirtilen 0,3500’den 0,1170 kadar daha yüksek olduğu, davalı tarafça dosyaya sunulan Uzman Mütalaasının 20’nci sayfasında liste olarak verilen aracı kurumlarca ilan edilen …’ler arasında tek bir aracı kurum tarafından ilan edilen …’in 0,4280 olarak en yüksek değer olduğu, sonra gelen en yüksek …’in 0,3500 ile Davalı ve bir başka aracı kuruma ait olduğu; davalının uyuşmazlık konusu işlemde uyguladığı …’in ilan ettiği 0.3500 değil, 0,4670 olduğu, piyasada ilan edilen en düşük …’in 0,0190 olduğu dikkate alındığında davalı aracı kurum tarafından uygulanan … (0,4670) ile piyasadaki en düşük … arasındaki farkın oldukça yüksek (0,4480) olduğu, davalının huzurdaki olayda uyguladığı …’in piyasadaki en yüksek (bir kamu bankası iştiraki tek bir aracı kurumun uyguladığı) 0,4280 değerinden daha yüksek olduğu, bu durumun davalı aracı kurumun huzurdaki uyuşmazlıkta fiilen uyguladığı …’in fahiş olduğu kanaatini oluşturduğu, davalı aracı kurumun ilan ettiği …’den sonraki en yüksek …’in piyasada 0,1780 olduğu, davalının fiilen uyguladığı … (0,4670) ile davalının ilan ettiği …’den sonra piyasada uygulanan en yüksek … (0,1780) arasındaki farkın 0,2890 olduğu, bu değerin bir piyasa ortalamasından (0,084048) bariz şekilde yüksek olduğu, davalı aracı kurumun, uyuşmazlık konusu işlemde, sabit … uygulamamış olması sebebiyle, davacının satın alma işleminden sonra da …’i genişleterek davacının zararının daha da artmasına sebep olduğu, davalı tarafından dosyaya sunulan Uzman Mütalaasının 20’nci sayfasında yer alan çok sayıda aracı kurumun ilan ettiği …’lerin üst ucundaki (en yüksek) üç değer ile alt ucundaki (en düşük) üç değer hariç tutularak, kalan … değerlerin ortalamasının 0,084048148 olarak hesaplandığı, huzurdaki olayda davacının gerçekleşen zararının 18.680 USD olduğu, davalı aracı kurum, davacı ile yapılan işlemde, değişken … (Davacı işleme başladıktan ya da satın alma işlemini yaptıktan sonra değişen … uygulaması) yerine sabit … uygulasa idi davacının zararının 14.000 USD olacağı ve böylece davacının gerçekleşen duruma göre 4.680 USD daha az daha zarar etmiş olacağı, davalı aracı kurumun ilan ettiği spreadlerin piyasa ortalamasına göre bariz ve kanaatimizce fahiş şekilde davacı aleyhine farklı olduğu, bunun dosyada açık olan ve Uzman Mütalaasında da yer alan davalı aracı kurumun özen yükümü ve davacı müşterisinin menfaati ile kendi menfaatinin çatışması halinde müşteri lehine hareket etme yükümlülüğü dikkate alınarak, davalı aracı kurum piyasa ortalaması kadar … uygulasa idi davacının zararının 3.362 USD olacağı ve böylece davacının gerçekleşen duruma göre 15.318 USD daha az daha zarar etmiş olacağı, konusu itirazın iptali olan huzurdaki davada itirazın iptaline karar verilmesi halinde icra dairesince faiz hesaplamasının yapılacağı; davacı tarafın icra takip talebinde farklı ve dava dilekçesinde netice-i talepte farklı faiz ve muacceliyet talebinde bulunmuş olması sebepleriyle, faiz hesaplamasının Mahkemece çözülmesi gereken bir hukuki mesele olarak ortaya çıktığı değerlendirilerek, yukarıdaki zarar hesaplamalarına dayanarak faiz hesaplamasının bilirkişiliğimizce ayrıca yapılamadığı, tespit ve kanaatlerimizi, her türlü takdiri ve hukuk nitelendirme yetkisi münhasıran Sayın Mahkemeye ait olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen 01/02/2021 celse ara kararı uyarınca, dosyanın önceki bilirkişilere günsüz olarak tevdi ile davalı vekilinin sunmuş olduğu itirazların tek tek karşılanıp değerlendirilmesi ve nihai olarak davacının zararı konusunda kanaat bildirilmesi konusunda ek rapor düzenlenmek üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, …, … ve … tarafından ibraz edilen 29/03/2021 tarihli raporda özetle; “İşbu ek rapor bakımından, kök rapor’daki nihat tespitlerimizi ve kanaatlerimizi değiştirmeyi gerektirecek ek bir bilgi veya belge dosyaya girmediğinden, kök rapordaki kanaatimizi değiştirmeyi gerektirecek bir durum bulunmadığı” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen 03/06/2021 celse ara kararı uyarınca, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ticari defter ve kayıtları, sözleşme, sistem kayıtları, dosyada bulunan uzman görüşü ile bilirkişi kök ve ek raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi, davalının itirazlarının karşılanması ve dosya incelenerek dava konusu işlemin taraflar arasındaki sözleşme ve yasal mevzuat hükümlerine göre değerlendirilerek … hızının uygun olup olmadığı, davacının yapmış olduğu işlemlerin tespiti, meydana gelen zararın tespiti ve davalının sorumlu olup olmadığının belirlenerek davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda rapor düzenlenmek üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, …, …ve … tarafından ibraz edilen 05/10/2021 tarihli raporda özetle; “Davacı müşterinin imzaladığı Aracılık Sözleşmesi çerçevesinde, davacının yatırım yaptığı kaldıraçlı işlemlerinin yüksek riskli olduğundan haberdar olduğu, yüksek riske dayalı olarak yüksek kar elde edebileceği gibi, yüksek zarar elde edeceğini bildiği, davacının söz konusu kaldıraçlı alım satım işlemlerini bilerek isteyerek tüm riskleri göze alarak seçtiği, davacı ve davalı arasındaki Aracılık Sözleşmesinde, fiyat farklarının (…) değişken olarak belirlendiği, telefon konuşmasında davacının sabit fiyat farkı uygulamasına geçme talebi olduğu, ancak bu görüşmenin dava konusu olaydan önceki yada sonraki tarihte mi yapıldığının diva dosyasından tespit edilemediği, davalı aracı kurumun uyguladığı alım satım fiyat farklarının, piyasada fiyat veren diğer aracı kurumların alım/satım fiyatları ve fiyat farkları ortalamasının çok üzerinde yüksek olarak belirlendiği, davacı müşteri, davalı aracı kurumun fiyat farkları uygulamasını bilerek işlem yaptığı, iş mi yaptığı an itibarıyla 14.000 USD’lik zararı göze aldığı, bu nedenle aracı kurum tarafından sabit fiyat farkı uygulanmaya devam edilmesi halinde zorunlu tasfiye (stop-out) olmamakla beraber 14.000 USD zarar edeceği; bu çerçevede davalı aracı kurum tarafından tazmin edilmesi gereken zarar tutarının (18.680 USD – 14.000 USD = 4.680 USD) olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi kapsamında yapılan işlemler nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı taraf, davalı tarafın müşterisi olduğunu, 10/07/2016 tarihinde saat 15:30’da yapmış olduğu 8 lotluk XAGUSD işleminden davalının … ortalamasının yüksek olması nedeniyle 18.680,00 USD zarara uğradığını beyan ederek davalı tarafından … 20. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı taraf, … değerlerinin rekabet koşulları altında olduğunu, yapılan işlemin sözleşme ve mevzuata uygun olduğunu, davacının iddialarını ispatlaması düşünüldüğünde dahi dava değerini 3.200,00 USD olması gerektiğini, meydana gelen zarardan sorumlu olmadığını beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık; davacının 10/07/2016 tarihindeki kaldıraçlı alım-satım işleminin esas alınan … değerinin piyasa ortalamasının üstünde olması nedeniyle davacının zarara uğrayıp uğramadığı, meydana gelen zarardan davalının sorumlu olup olmadığı noktalarına ilişkindir.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları doğrultusunda tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davanın .. A.Ş. (…, Davalı) müşterisi …’nun (Müşteri, Davacı) 07.10.2016 tarihinde saat 15:30:08’de almış olduğu 8 lotluk … (gümüş/dolar) paritesi işleminde, alım ve satım fiyatları arasındaki farkın piyasa koşullarına göre bariz farklılık gösterecek şekilde oluştuğu, işlem anında diğer aracı kurumlarda … ortalamasının 5 iken…’de 52 olduğu, bu nedenle pozisyonun 15:31:15’de zorunlu tasfiyeye (otomatik kapatma, stop – out) tabi tutulması sonucunda,… numaralı işlemden hesabında oluşan 18.680 USD tutarındaki zararın tazmininin gerek Türkiye Sermaye Piyasası Birliği (TFSPB) Hakem Heyeti, gerekse Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından onandığı ancak buna rağmen davalının ödemede bulunmadığı iddiasına ilişkin olduğu, bunun üzerine icra takibine başlandığı, davacının söz konusu zarar nedeniyle ilk önce TSPB nezdinde uyuşmazlıklar için oluşturulan Hakem Heyetine başvurduğu ve ilgili Hakem Heyeti 29.03.2017 tarih ve 2017/60 sayılı karan ile şikayete konu işlemde 07.10.2016 tarihli diğer aracı kurumlara ait ortalama … 0,033 iken, …’ın .. ortalamaların çok üzerinde bulunması nedeni ile işlem zararı olan 18,680 USD’nin davalı tarafından davacıya tazmin edilmesine karar verildiği, davalının Hakem Heyeti kararına 14.04.2017 tarihli yazı ile TPSB nezdinde itirazda bulunması sonucunda, söz konusu itirazı inceleyen SPK özetle; Aracı Kurum’un yatırımcıya verdiği fiyatın Hİ-37. 1 sayılı “Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ’in (Hl-37.1 sayılı Tebliği) 24 ve 30/A maddelerine aykırılık oluşturacak şekilde yatırımcının aleyhine sapma gösterdiği tespit edilmiş, Hakem Heyeti Kararı’nın inceleme bakımından eksik olmasına karşın alınan kararın sonucu değiştirmemesi nedeniyle Hakem Heyeti Kararı’nın uygun bulunmasına (25.01.2018 tarih ve 4 sayılı SPK toplantısı) karar verildiği, taraflar arasında akdedilen Aracılık Sözleşmesi’nin 8. maddesinde “Müşteri gerçekleştireceği işlemlerin, kaldıraçlı varlıkAvarlık çifti alım satım fiyatları arasındaki farkın piyasadaki işlem hacmine göre değiştiği değişken … uygulamasına tabi olacağını kabul) ve beyan eder. Ancak, Aracı Kurum tarafından uygulamaya alınması halinde, Müşterinin kaldıraçlı varlık çifti alım satım fiyatları arasındaki farkın sabit olduğu … uygulamasından yararlanması mümkün olabilecektir.” şeklinde düzenleme yapıldığı, işlem günü 15:30:01-15:30:20 aralığında davalı tarafından uygulanan (ilan edilen) fiyat farkının sâbit 0,3500 olduğu, fiyatlar incelendiğinde işlem anı ile daha sonraki 10 saniye boyunca davalı tarafından verilen alım/satım fiyatları arasındaki farkın 0,3500 olarak seyrettiği, ancak davacının alım yaparken 15:30:02 anında kendi aliş fiyatının 17,6970 (aracı kurumu satış fiyatı) olduğu ve aynı anda satış fiyatının (aracı Kurumun alış) 17,3470 olduğu, devamında davalının alış fiyatının 15:31’de 17,2300’a düşmesi sonucu zorunlu tasfiyeye gidildiğinden işlem sonu alım satım farkının 0,4670 olduğu, bu durumun dosya kapsamı itibariyle sabit olması nedeniyle davalı vekilinin itirazları ile SPK’ya müzekkere yazılması talebinin yerinde olmadığı, davacı tarafından bu farkın bilindiği, davacının ileri tarihte fiyatların artabileceğini düşünerek bu işlemi yaptığı, davacı müşterinin imzaladığı Aracılık Sözleşmesi çerçevesinde, davacının yatırım yaptığı kaldıraçlı işlemlerinin yüksek riskli olduğundan haberdar olduğu, yüksek riske dayalı olarak yüksek kar elde edebileceği gibi, yüksek zarar elde edeceğini bildiği, davacının söz konusu kaldıraçlı alım satım işlemlerini bilerek isteyerek tüm riskleri göze alarak seçtiği, davacı ve davalı arasındaki Aracılık Sözleşmesinde, fiyat farklarının (…) değişken olarak belirlendiği, lakin telefon konuşmasında davacının sabit fiyat farkı uygulamasına geçme talebi olduğu, davalının sunduğu … tarafından hazırlanan uzman görüşünün 16. sayfasında bu durumun açıkça belirtildiği anlaşılmakla davalının uyguladığı alım satım fiyat farklarının, piyasada fiyat veren diğer aracı kurumların alım/satım fiyatları ve fiyat farkları ortalamasının çok üzerinde yüksek olsa da davacının davalının fiyat farkları uygulamasını bilerek işlem yaptığı, ancak davacının talebi ve sözleşme hükümleri kapsamında davalının sabit fiyat farkı uygulaması gerektiği, sabit fiyat farkının uygulanmasında zorunlu tasfiye (stop-out) olmayacağı fakat davacının 14.000,00 USD zarar edeceği, davacının işlem yaptığı an itibarıyla 14.000 USD’lik zararı göze aldığı, bu çerçevede davalının tarafından tazmin edilmesi gereken zarar tutarının 4.680 USD (18.680 USD — 14.000 USD) olduğu sonucuna varılmıştır.
İşlemiş faiz açısından yapılan değerlendirmede; TBK m.117. hükmü uyarınca davalının temerrüte düşmesi için davacının ihtarda bulunması gerektiği, takip tarihinden önce davacı tarafından ihtarda bulunulmadığından temerrüt olgusunun gerçekleşmediği anlaşıldığından davacının işlemiş faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline, takibin 4.680,00 USD açısından devamına, takip tarihinden itibaren 4.680,00 USD’ye 3095 SAyılı yasanın 4A maddesi uyarınca temerrüt faizi uygulanmasına, alacak yargılama ile tespit edilmekle likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, itirazın kısmen iptaline, takibin 4.680,00 USD açısından devamına, takip tarihinden itibaren 4.680,00 USD’ye 3095 SAyılı yasanın 4A maddesi uyarınca temerrüt faizi uygulanmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 1.691,16 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 1.783,58 TL peşin harcın mahsubu ile fazla harç olan 92,42 TL nispi karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.691,16 TL peşin harç ile 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.735,56 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 5.364,70 TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 1.344,05 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından belgelendirilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 10.427,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davanın kabul ve reddolunan miktarları dikkate alınarak 989,29. TL’nin davacıdan, 330,71 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/12/2021

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸