Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/427 E. 2022/227 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/427 Esas
KARAR NO : 2022/227

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 10/07/2019
KARAR TARİHİ : 29/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA; davacı vekilinin 10/07/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; …(T.C No:…) isimli şahsın, müvekkil şirket’in sağlık sigortası güvencesi kapsamında bulunduğunu, …’nın 27.12.2014 tarihinde araç içi trafik kazası sebebi ile tedavi gördüğünü, söz konusu kaza nedeni ile ortaya çıkan tedavi giderlerinin müvekkil şirket tarafından karşılandığını, bu esnada …’nın davalı … nezdinde de aynı süre için teminat sağlayan geçerli bir sigorta poliçesi bulunduğunu, müvekkil şirket tarafından tespit edildiğini, …’nın 31.639,09-TL’lik tedavi masrafının müvekkil şirket tarafından ödendiğini, 05.11.2015 tarih ve … sayılı yazı ile davalı …’ya bildirildiğini, söz konusu yazı ile …’dan; müvekkil şirket tarafından karşılanan 31.639,09-TL’lik tutarın; bildirilen hesaba ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalı … tarafından müvekkil şirket’e herhangi bir ödeme yapılmadığını, huzurdaki davaya konu olayda davalı … TTK 1467. Maddesi (a) fıkrası kapsamında çifte sigortaya muvafakat etmiş bulunduklarını, hal böyle olunca her iki şirketin de poliçesinin eki maddesi uyarınca, tamamı müvekkil şirket tarafından karşılanan tedavi masraflarmın her iki sigortacı tarafından sigorta edilen bedel oranında karşılanması gerektiğini, anılan nedenlerle davalı …’ın da, müvekkil şirket’i poliçe limit ve teminatı kapsamında ve sigorta edilen bedel oranında tazmin etmesi gerektiğini, müvekkil şirket’in tüm iyi niyetli girişimlerine rağmen ödeme yapmayan davalılar hakkında söz konusu rücu alacağının tahsili için … 2. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlatıldığını, müvekkil tarafından önce arabuluculuk başvurusu yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle itirazın iptaline; davaya konu itirazın yapıldığı icra takibinin devamına, davalının icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin 02/09/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlık bakımından iş mahkemelerinin yetkili olması nedeniyle davanın görev yönünden reddine karar verilmesini, dava konusu alacak bakımından zamanaşımı süresi dolduğunu, davacı şirketin, dava dilekçesinde, kazalı sigortalı ile akdettiği sigorta sözleşmesine istinaden karşılanan tedavi giderlerinin müvekkil kurumdan rücuen tahsilini istediğini, sigorta şirketlerinin halefiyet ve halefiyete dayalı rücu hakkından söz edilebilmesi için “yapılan ödemenin sigortacılık mevzuatına ve tekniğine uygun bir ödeme olması ve “ sigorta şirketinin halefiyet hakkının bulunması” koşullarının gerçekleşmesi gerektiğini, bu iki unsurun birarada bulunması durumunda sigorta şirketinin yaptığı ödeme için halefiyeti ve halefiyete dayalı rücu hakkı söz konusu olacağını, sigorta şirketinin rücu hakkı, sigorta şirketinin yaptığı ödemenin, akdedilen sigorta poliçesi/sözleşmesi hükümlerine, özel şartlara ve poliçeler için Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen Genel Şartlara uygun bir ödeme niteliği taşıması gerektiğinden, poliçe/ sözleşme hükümlerine, poliçe/ sözleşme genel ve özel şartlarına aykırı ya da uygun olmayan ödemeler bakımından sigorta şirketinin rücu hakkından söz edilemeyeceğini, müvekkil kurumun trafik kazaları sonucu oluşan tedavi giderlerinin ödenmesi usul ve esaslarının belirlenmesi konulu 2012/5 sayılı Genelgenin “6111 Sayılı Kanununun Yürürlük Tarihinden Sonra Verilen Hizmetler” başlıklı 1. Maddesinde, “Trafik kazasının oluş tarihine ve kazazedenin genel sağlık sigortalısı olup olmadığına bakılmaksızın 25/02/2011 tarihinden itibaren Kurumla sözleşmeli/protokollü üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca verilecek tüm sağlık hizmet bedelleri Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) hüküm ve ekleri esas alınarak Kurumca karşılanacağı…” düzenlendiğini, müvekkil kurumun trafik kazaları sonucu oluşan tedavi giderleri nedeniyle oluşan sorumluluğunun sınırı açıkça belirlendiğini, bu kapsamda yasal düzenleme dikkate alınarak, trafik kazaları nedeniyle oluşan tedavi, tıbbi malzeme, ilaç, refakatçi ve yol giderleri müvekkil kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri uyarınca karşılanmadığını, ancak, müvekkil kurum tarafından karşılanmayan iş göremezlik, maddi-manevi tazminat talepleri ve bakıcı giderleri yönünden ise sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğini, davalı şirket tarafından müvekkil kurum … Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi’ne (Eski Unvan : … Güvenlik Merkezi) 05/11/215 tarihinde, kazalı Öykü Yüzbaş’ın tedavisi için sarfedilen 31.639,09 TL tedavi giderinin 2918 sayılı Yasa’nın 98. Maddesi uyarınca ödenmesi talep edildiğini, müvekkil kurum kayıtlarında yapılan incelemede, 27/12/2014 tarihi itibariyle sigortalı … adına müvekkil kurumla anlaşmalı sağlık hizmet sunucuları tarafından müvekkil kuruma fatura edildiğini, trafik kazası provizyon tipli tedaviye rastlanılmadığı görülmekle birlikte, Özel Kent Hastanesi tarafından 27/12/2014 tarihinde 5.861,65 TL tedavi gideri fatura edildiği ve bu tutarın müvekkil kurum tarafından karşılandığı anlaşıldığını, kazalı sigortalı …’nın tedavisi için sağlık hizmet sunucusu tarafından müvekkil kuruma fatura edilen tedavi giderleri müvekkil kurum tarafından karşılandığından , müvekkil kurumun sigortalı ve davacı sigorta şirketine ödemekle yükümlü olduğu tedavi gideri bulunmadığını, bu nedenlerle görev itirazının kabulü ile davanın görevsizlik nedeniyle reddine, zamanaşımı def’inin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … SİGORTA A.Ş. Vekilinin 09/09/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Sağlık Sigortası kapsamında sigortalı bulunan …’ın,27.12.2014 tarihinde tedavi gördüğü ve huzurdaki davanın 10.07.2019 tarihinde açılmış bulunduğunu, mevcut tedaviye ilişkin talep haklarının zamanaşımına uğradığını, huzurdaki davanın, hem TTK’nun 1420. Maddesinde ve hem de Sağlık Sigortası Genel Şartları’nın 16. Maddesinde belirlenmiş olan zamanaşımı süresinin geçmesinden sonra açılmış bulunması nedeniyle, zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini,
dava dilekçesinde, kendi şirketleri nezdinde sigortalı olduğu beyan edilen …’nın tedavi tarihinde müvekkil sigortacı şirket nezdinde de sigortalı olmadığını, dava konusu olayda Müşterek Sigorta bulunduğu tespit edilecek olsa dahi, TTK 1466/2 gereğince sigorta sözleşmesinde yazılı olarak müteselsil sorumluluk esası kabul edilmediğinden, davacı yanın kendi payından fazla ödeme yapmış olsa dahi, müvekkil şirkete karşı rücu hakkı bulunmadığını, bir an için sorumluluk halinin söz konusu olduğu varsayılsa dahi, müvekkil Sigortacı şirketin poliçe şartlarının, poliçe limitlerinin ve katılım paylarının nazara alınması gerektiğini, davacı yanca sigortalıya yapıldığı belirtilen 31.639,09 TL tutarında ödemeye sebep Sağlık Sigortası Poliçesi kapsamında, sigortalının poliçe teminatlarından yararlanma ve herhangi bir ödeme talebi ulaşmamış olduğu gibi, herhangi bir sağlık kuruluşundan da, bu tedaviye konu belirtilen gider bakımından herhangi bir provizyon istemi olmadığını, sigortalının birden çok poliçesi olması halinde, kendi menfaatine olan poliçeden yararlanmak istemesi ve iradesini, yararlanmak istediği poliçeden yana kullanmasına rağmen, davacı yan tarafından, sigortalının bilgisi ve rızası olmaksızın diğer bir sigortacı şirkete başvurarak tazminat talep etmesi hali, sigortalının poliçesindeki hasarsızlığın bozulacak olması ve müteakip poliçelerde hasar/prim oranına göre daha yüksek prim ödemesi sonucuna katlanması anlamını taşıdığını, sigortalının menfaatlerine aykırı olarak, bilgisi ve izni olmaksızın müvekkil sigorta şirketinden tazminat talep edilmesinin haksız ve hukuka uygun olmadığını, sigortalının irade serbestisi hakkını kısıtladığı ve tüketici olarak haklarını zedelediğini, somut olayda yürürlükte olan poliçelerde aynı tedavi giderlerinin tamamını küver altına alan teminatlar bakımından ‘çifte sigorta’ hükümleri uygulanması gerektiğini, ancak somut olayda “müşterek sigorta” hükümleri uygulama alanı bulmadığını, somut olayda anılan şekilde bir müteselsil sorumluluk olmadığından davacı yanın müvekkil şirkete rücu imkanı bulunmadığını, müvekkil şirket direkt olarak davacının ödeme yaptığı miktarın yarısından sorumlu tutulamayacak; davaya konu edilen tedavilere ilişkin ödemelerin; Davacı şirket tarafından yapılıp yapılmadığı, Davacı şirketin haklı bir ödeme yapmış olup olmadığının, gerek mahiyetleri ve gerek yapılış tarihleri itibariyle müvekkil Sigortacı Şirketin poliçe teminatları kapsamında kalıp kalmadığının, poliçe kapsamına girmeyen ödemeler olup olmadığının, zikredilen fatura ve harcamalar ile, hastane kayıtları arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının ve uygulanan operasyon ile yapılan harcamaların uyumlu olup olmadığı hususlarının mahkeme nezdinde tespit ettirilmesi gerektiğini, bu nedenlerle müvekkil şirket aleyhine açılan haksız davanın zamanaşımı yönünden reddine, somut olayda, esasen tedavi tarihi itibari ile …, müvekkil şirket nezdinde sigortalı bulunmadığından, pasif husumet nedeni ile davanın reddine, … olması nedeniyle, davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu olmayan müvekkil şirkete karşı açılan davanın reddine, dava konusu olay bakımından Müşterek Sigorta hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin tüm beyanlarımız saklı kalmak ve kabul anlamına gelmemek kaydı ile; Müşterek Sigorta hükümlerinin dikkate alındığı durumda dahi, sigortacılar arasında poliçelerinde müteselsil sorumluluk açıkça kabul edilmemiş olduğundan davacı şirketin müvekkil şirkete karşı rücu hakkı bulunmaması nedeni ile davanın reddine, gerek davacı şirketin ve gerek davalı müvekkil şirketin poliçe teminatları kapsamında bulunmadığı tespit edilecek olan tüm davacı istemlerin reddine ve kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için sorumluluk hali söz konusu olsa dahi, müvekkil Sigortacı şirketin poliçe şartlarının, poliçe limitlerinin ve katılım paylarının nazara alınmasına, davacı yanın, koşulları bulunmayan icra inkar tazminatı istemlerinin reddine ve davacı yanın takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sübuta erecek olması halinde, davacı yan aleyhine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmolunmasına, davanın esası bakımından, haksız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA; davacı vekilinin 23/11/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; …(T.C. No:…) isimli şahsın, Müvekkil Şirket’in sağlık sigortası güvencesi kapsamında bulunmadığını, … 27.12.2014 tarihinde araç içi trafik kazası sebebi ile tedavi gördüğünü, söz konusu kaza nedeni ile ortaya çıkan tedavi giderleri Müvekkil Şirket tarafından karşılandığını, …’nın yaralanmasına sebep olan ve kusurlu durumda bulunan … plakalı aracın davalı şirket nezdinde karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası olduğu Müvekkil Şirket tarafından tespit edildiğini, …’nın 31.639,09-TL’lik tedavi masrafının Müvekkil Şirket tarafından ödendiği, 11.11.2015 tarih ve 22-2015-316 sayılı yazı ile davalı şirkete bildirildiğini, söz konusu yazı ile davalı şirketten; Müvekkil Şirket tarafından karşılanan 31.639,09-TL’lik tutarın; ilgili mevzuat hükümleri gereğince bildirilen hesaba ödenmesi talep edildiğini, ancak davalı şirket tarafından Müvekkil Şirket’e herhangi bir ödeme yapılmadığını, Müvekkil Şirket’in tüm iyi niyetli girişimlerine rağmen ödeme yapmayan davalılar hakkında söz konusu rücu alacağının tahsili için … 2. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlatıldığını, davalı tarafın haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazı sonucunda duran takibin devamını sağlamak amacıyla tarafımızca önce arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabuluculuk son tutanağından anlaşılacağı üzere anlaşma sağlanamadığından işbu davayı ikame etme zorunluluğu hâsıl olduğunu, davalı şirketin, ilgili mevzuat uyarınca icra takibine konu edilen borcu ödemeleri gerektiğini bilmesine rağmen kötü niyetli olarak zaman kazanmak amacı ile borca itiraz ettiğini, somut olayda davalı Müvekkil Şirket’e ödenecek tutarı hesap edebilecek, belirleyebilecek konumda bulunduklarından aleyhlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, icra dosyasında yer alan diğer borçlular tarafından yapılan itiraz neticesinde , … 5 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ikame edilen itirazın iptali davası halen derdest olduğunu ve huzurdaki davanın … 5 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…Esas sayılı dava dosyası ile tensip ile birleştirilmesini, davalının itirazı kötü niyetli, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan itirazın iptali ile takibin devamına;aynı zamanda dava konusu edilen tutarın likit ve belirlenebilir olduğundan davalıların ayrıca takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak yapmış olduğu itirazın iptaline; davaya konu itirazın yapıldığı icra takibinin devamına; davalının icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine; karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin 27/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı araç müvekkil şirket tarafından 28.03.2014-2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no.lu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, 25.02.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih 6111 sayılı yasanın 59. Maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun değişen 98. Maddesindeki Trafik kazalarındaki acil sağlık ve tedavi hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan karşılanacağı hükmü nedeni ile tedavi masraflarından …’nın sorumlu olduğunu, bu gerekçe ile tedavi masraflarından müvekkilin sorumlu olmadığını, müvekkil şirketin, Sosyal Güvenlik Kurumu’na, tedavi hizmetleri için kanun öncesi dönem için 9.106.610,24 TL ve kanun sonrası dönem için 117.797.212,77 TL olmak üzere toplam 126.903.826,01 TL prim aktarımı gerçekleştirildiğini, prim aktarımı neticesinde 6111 sayılı yasa uyarınca, müvekkil şirketin tedavi giderlerinden sorumluluğu kalmadığını, trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve … Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için … Hesabı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarıldığını, söz konusu tutarın, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebildiğini, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve … Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülüklerinin sona erdiğini, müvekkil şirketin aktarım yükümlülüğünü yerine getirdiğini, dolayısıyla tedavi gideri teminatı kapsamındaki yükümlülüğünün sona erdiğini, … GSS Müdürlüğü Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı’nın 04.10.2013 gün … sayılı yazısı ile trafik kazalarından doğan tedavi giderlerinin; refakatçi gideri, yol masrafı, ilaç masrafı, tıbbi malzeme masrafı gibi sair tüm masraflar dahil olmak üzere … tarafından karşılanacağının ifade edildiğini, bu nedenle refakatçi gideri talebinin …’ya yöneltilmesi gerektiğini, sigorta meblağ sigortası olmadığından, teminatın kendiliğinden ödenmediğini, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkil şirketin sorumluluğunun mali mesuliyet poliçesindeki limitler ile ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, yapılacak yargılamada tarafların kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, davayı kabul etmemekle birlikte temerrüt süresi, kaza tarihinden itibaren değil; delillerin tümünün müvekkil şirkete tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başlayacağını, hasarın sigorta tazminatı kapsamında yer alıp almadığının, kusur durumunun yani ödemeye esas alınabilecek tüm belgelerin toplanmasından önce sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleşmeyeceğini, bu nedenlerle yapılan ödemeler ile müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığının tespiti ile davanın, maddi tazminat talepleri …’nın sorumluluğunda olduğundan reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz 17/06/2020 tarihli celse ara kararı gereğince; Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller ve dosya incelenerek davacının özel sigorta kapsamında karşılamış olduğu tedavi giderlerinin tespiti, gerçekleşen kazadaki araçların kusur durumunun oransal olarak tespiti, ödenen tedavi giderlerinin ZMMS kapsamında ve yeni genel şartlar uyarınca davalı … sigortanın sorumlu olup olmadığı, davalı …’nın mevzuat kapsamında sorumlu olup olmadığı, sorumlular ise davalıların ayrı ayrı sorumlu olduğu miktarın tespiti yapılarak davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı varsa her davalı açısından miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişi Sigortacı …, Doktor …, Kusur Bilirkişisi …’ın 18/08/2020 tarihli raporunda özetle; Kusur durumu değerlendirilmesi neticesinde; … plakalı otomobil sürücüsü …’in mağdur yolcu …’nın yaralanması ile neticelenen dava konusu trafik kazasında % 25 (yüzde yirmi beş) oranında tali derecede kusurlu olduğu, … plakalı otomobil sürücüsü …’ın mağdur yolcu …’nın yaralanması ile neticelenen dava konusu trafik kazasında % 75 (yüzde yetmiş beş) oranında asli derecede kusurlu olduğu, mağdur yolcu …’nın kendi yaralanması ile netlicelenen trafik kazasında illiyeti görülmediğinden olayda kusursuz olduğu, tedavi giderleri yönünden inceleme neticesinde; Fatura detaylarının tetkikinde kullanılan tıbbi malzemelerin kazaya bağlı hasarın tedavisi için kullanıldığı anlaşıldığından talep edilen 29.504.03 TL’nin kadri maruf olduğu, sigorta kapsamı yönünden değerlendirme neticesinde; … tarafından karşılanan 5.682,08 TL sağlık hizmet bedelli ödemesinden sonra tedaviye bağlı 29.504,03 TL harcama gideri bakımından …’nun herhangi bir sorumluluğunun kalmadığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91.maddesine göre davalı sigorta şirketinin sigortalısı araç sürücüsünün %25 kusuru oranında … Sigorta A.Ş.’nin 7.376,02 TL ile sınırlı olarak sorumlu olduğu, görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememiz 12/10/2020 tarihli celse ara kararı gereğince; Dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdi ile tarafların itiraz ve beyanlarının somut bir şekilde değerlendirilmesi, tedavi giderlerinin KTK mad. 98 kapsamında olup olmadığı, fatura harcamaları, tarih ve kaza dikkate alınarak belirlenmesi, sağlık hizmet gideri veya iyileşme gideri olarak talep konusu tedavi giderlerinin tasnif edilmesi ve harcamanın ve tedavinin niteliğine göre davalının sorumluluğunun saptanması konusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişi Sigortacı …, Doktor …, Kusur Bilirkişisi …’ın 16/11/2020 tarihli raporunda özetle; Olayın olduğu 27.12.2014 günü kaza sonrası …’nin ilk olarak … Hastanesi’ne götürüldüğünü, burada kendisine ilk müdahalenin yapıldığını, …’nın …’nin personeli olduğundan devlet hastanesinin tedavisini reddettiğini, çalıştığı …’ne gittiğini, … … için …’a 288,65 TL miktarlı fatura düzenlediğini, … Hastanesinin tetkikler sonrası 29.12.2014 günü aynı scansta 2 ameliyat yaparak gerekli masraflara dair faturalar düzenlediğini, hastanın hastaneye – ilk girişi olarak da 26.12.2014 tarihinde bir acil giriş kaydı oluşturulduğunu, buna dair bir masraf çıkartmamakla birlikte sonraki işlemler için …’a 5.573,00 TL fatura çıkardıklarını, diğer masrafları davacı sigorta şirketinden talep edildiğini, … yaptığı incelemede …Hastanesi’nin … ile ortopedi branşı yönünden anlaşması bulunmadığını tespit ettiğini, …’nın ilk götürüldüğü … Hastanesi’nden acil durumunun sona erdiğine dair bilgilendirilerek …’ne götürüldüğünü, SUT madde 2.2. gereği trafik kazalarında ilk müdahale anlaşmasız bir Sağlık Hizmeti Sağlayıcı’da yapılsa da ilk tedavinin masrafları … tarafından karşılanacağından …’nın itiraz etmeyecek olduğunu, acil durum ortadan kalktıktan sonraki yapılan işlemler çeşitli şartlara bağlı olarak … tarafından ödendiğini, ancak …Hastanesi’nin … için çıkardığı ve …’dan talep etliği faturanın incelendiği ve içeriğinin tamamen trafik kazasına bağlı yaralanmanın tedavisine ait giderleri kapsadığını, … ise …Hastanesi’nin kendisiyle ortopedi tedavileri konusunda anlaşmasının bulunmadığını ve bu yaralının …Hastanesine götürüldüğünde de acil durumun sona erdiği ve ödeme yapmaması gerektiğini beyan etiğini, fatura bedelinin (29.504,03 TL) tamamının … tarafından ödenmesi gerektiği, SUT hükümlerine göre ödenmesini kabul ettiği takdirde ödenecek tutarın 5.682,08 TL olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememiz 25/05/2021 tarihli celse ara kararı gereğince; Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, tarafların bilirkişi raporlarına karşı beyan ve itirazları ve dosya incelenerek davacının özel sigorta kapsamında karşılamış olduğu tedavi giderlerinin tespiti, tedavi giderlerinin KTK mad. 98 kapsamında olup olmadığı, fatura harcamaları, tarih ve kaza dikkate alınarak belirlenmesi, sağlık hizmet gideri veya iyileşme gideri olarak talep konusu tedavi giderlerinin tasnif edilmesi ve harcamanın ve tedavinin niteliğine göre davalıların sorumluluğunun saptanması, ödenen tedavi giderlerinin ZMMS kapsamında ve yeni genel şartlar uyarınca davalı … sigortanın sorumlu olup olmadığı, davalı …’nın mevzuat kapsamında sorumlu olup olmadığı, sorumlular ise davalıların ayrı ayrı sorumlu olduğu miktarın tespiti yapılarak davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı varsa her davalı açısından miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda uyuşmazlığı nihai çözüme bağlayacak nitelikte inceleme yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişiler Sigortacı …, SUT Uzmanı …., … Uzmanı …’in 24/09/2021 tarihli raporda özetle; TTK 1472. ve Sağlık Sigortası Genel Şartları’nın 11. maddesine göre …’ya karşı dava açan sigorta şirketinin sigortalısının alacaklarına halef olarak ödediği tedavi giderlerini, sorumluluğu oranında …’dan talep etme hakkı bulunduğu ya da 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Devir, temlik, haciz ve Kurum alacaklarında zamanaşımı” başlıklı maddesine göre “Kurum nezdinde doğan alacakların devir ve temlik edilemeyeceği” yönündeki değerlendirme, dava konusu olay yukarıda verilen açıklamalar doğrultusunda ele alınıp değerlendirildiğinde; dava dışı sigortalı …’nın geçirdiği araç içi trafik kazasının 27/12/2014 tarihinde meydana geldiği, bu tarihin 04/04/2015 tarihli 6645 sayılı değişiklik ile ilgili maddenin düzenlemesine ek ibarenin konulmasından önce olduğu, her ne kadar 2013 yılı Sağlık Uygulama Tebliği’nin Danıştay tarafından iptal edilmemiş ve yürütmesi durdurulmamış olduğunu 2.2.(19) numaralı maddesinde “SUT ve ekleri esas alınarak Kurumca / karşılanacaktır.” şeklinde hüküm bulunduğundan dava konusu sağlık giderlerinin … tarafından SUT hükümleri çerçevesinde karşılanması gerektiği görüş ve kanaatini taşımakla birlikte; davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun resmi (SUT) fiyatları üzerinden mi yoksa piyasa fiyatları (fatura tutarları) üzerinden mi ödeme yapacağı hususunun mahkeme takdirinde olduğunu, bu nedenle yukarıda hem resmi SUT fiyatlarına göre hem de dosyaya sunulan fatura tutarlarına göre 2 farklı hesaplama yapıldığını, dosyada mevcut tedavi giderlerini gösterir … kaydı (Genel Sağlık Sigortası … takip Listesi) incelendiğinde; “Takip Tarihi: 27/12/2014, Tesis Adı: …, Branşı: Ortopedi ve Travmatoloji, Toplam Tutar: 5.573,00 TL, Kesinti Tutarı: 0,00 TL” olarak görüldüğü, ancak; Davalı … Vekili …’ün … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaplı 04/12/2010 tarihli dilekçesine ekli belgeler arasında yer alan, … Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi’nin İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Hukuk Servisi’ne hitaplı 27/11/2020 tarihli … sayılı … A.Ş. konulu yazısında; “Söz konusu rapor gereği …Hastanesi adına 5.573,00 TL anapara, 1.102,99 TL yasal faiz olmak üzere 6.675,99 TL’lik borç girişi yapılmış ve Kurumumuz alacaklarından tahsil edilmiştir.” denildiği, böyle bir durumda, netice itibariyle, … tarafından 27/12/2014 tarihli tedavi için hiçbir ödeme yapılmamış olduğu, dolayısıyla, davalı …’nın trafik kazası ödemeleri çerçevesinde sorumluluğu bulunduğu, dosyada mevcut tedavi giderlerini gösterir … kaydı (Genel Sağlık Sigortası … Takip Listesi) incelendiğinde; “Takip Tarihi: 07/11/2015, Tesis Adı: … Hastanesi, Branşı: Acil Tıp, Toplam Tutar: 21,14 TL, Kesinti Tutarı: 0,00 TL” olarak görüldüğünü, … tarafından bu meblağ dışında ödeme yapıldığını gösterir başka bir belge dosyaya sunulmamış olduğundan, davalı …’nın 23/02/2015 tarihli tedavi için trafik kazası ödemeleri çerçevesinde sorumluluğu bulunduğu, ortaya çıkan sağlık sorunu meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşmuş ve bu kazanın fiili sonucu olduğundan, trafik kazalarında tedavi sürecinin bir bütün olduğu ve sebep sonuç ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, trafik kazaları sonucu ortaya çıkan (trafik kazası ile illiyet bağı bulunan) tüm sağlık sorunlarının hayatı veya vücut bütünlüğünü tehdit etsin ya da etmesin (SUT’ta tanımlanan acil hal kapsamına girsin ya da girmesin) Karayolları Trafik Kanunu çerçevesinde ele alınarak, tedavi sona erinceye kadarki sağlık harcamalarının ödemesinin bu doğrultuda yapılması gerektiğini, trafik kazalarındaki tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödeneceği yönündeki kanun hükümlerinde; …’nın sadece ilk tedavi giderlerini ödeyeceğinin, buna mukabil devam eden sonraki tedavilerde herhangi sorumluluğu bulunmadığının hüküm alına alınmadığı, ilgili kanun değişikliği maddelerinde böyle bir hüküm bulunmadığını, dolayısıyla trafik kazasıyla illiyet bağı bulunan tüm tedavi giderlerinin mevzuat doğrultusunda … tarafından karşılanması gerektiği, dava konusu olayda iki farklı sigorta bulunduğu, bunların bir tanesinin “… Sigorta A.Ş. Trafik Sigorta Poliçesi Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi” (davalı taraf), diğerinin ise “… A.Ş. Grup Sağlık Sigortası Sözleşmesi” (davacı taraf) olduğunu, dosya içerisinde, “sonraki ve/veya önceki sigortacıların onay verdiklerine” dair herhangi bir belgeye rastlanılamadığını, sigortalının aynı tarihte (aynı günde) sigortalanmaması, ayrıca birlikte hareket edilmemesi ve rizikoyu birlikte taşıma niyetlerinin bulunmaması söz konusu olduğundan Müşterek Sigortanın varlığından söz edilmesinin mümkün olmadığını; dava konusu olayda, farklı kişiler için bir tanesi “Trafik Sigorta Poliçesi” diğeri “Grup Sağlık Sigorta Sözleşmesi” olmak üzere iki farklı sigorta türünün varlığı nedeniyle Kısmi Sigortadan söz edilmesinin de mümkün görünmedi dosyada mevcut Ölümlü / Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı’na bakıldığında; Sürücü …”ın sevk ve idaresindeki … plaka numaralı araç ile Sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka numaralı aracın çarpışması sonucu trafik kazasının meydana geldiği ve bu kazada yolcu konumunda bulunan …’nın yaralandığını, … plaka numaralı aracın sigortacısı … Sigorta A.Ş., … plaka numaralı diğer aracın sigortacısı ise … Sigorta Şirketi olduğunu, sunulan 13/08/2020 tarihli Bilirkişi Kurul Raporunda, trafik bilirkişisi tarafından, “… plakalı otomobil sürücüsü …’in mağdur yolcu …’nın yaralanması ile neticelenen dava konusu trafik kazasında %25 oranında tali derecede kusurlu” olduğu şeklinde oran belirlendiğinden; davalı … Sigorta A.Ş.’nin 9625 kusur oranı kadar sorumluluğu bulunduğunu, heyette Trafik Uzmanı bulunmadığından kusur ve kusur oranı yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, ancak mahkemeye sunulmuş olan 13/08/2020 tarihli Bilirkişi Kurul Raporunda, trafik bilirkişisi tarafından, kusur oranlarının tespit edildiği görüldüğünden, bu rapordaki kusur oranları dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) hükümleri doğrultusunda ve SUT eki listelerde yer alan resmi fiyatlar üzerinden hesaplama yapıldığından, davacı … Şirketi’nin davalı …’ndan yasal faizi hariç 8.615,81 TL alacaklı olduğunu, bu meblağın yasal faizinin 2.875,53 TL olduğu, davalı …’nun Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri doğrultusunda resmi fiyatlar üzerinden ödeme yapması gerektiği yönünde hüküm kurulması halinde; diğer davalı … Sigorta A.Ş.’nin kusur oranına göre ödemesi gereken meblağın yasal faizi hariç 5.755,82 TL olduğunu, aksi yönde bir hüküm kurularak davalı …’nun resmi fiyatlar (SUT fiyatları) üzerinden değil de fatura tutarları üzerinden ödeme yapmasına karar verilmesi halinde, davacı … Şirketi’nin davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan yasal faizi hariç 31.639,09 TL alacaklı olduğunu, bu meblağın yasal faizinin 10.559,55 TL olduğunu, davalı …’nun fatura bedelleri üzerinden ödeme yapması halinde diğer davalı … Sigorta A.ş.’nin ödemesi gereken meblağın bulunmadığını, davacı … A.Ş.’nin davalı … Sigorta A.Ş.’ye hitaplı talep dilekçesine dosya içerisinde rastlanılamadığından faiz hesaplaması yapılamadığını; … Sigorta A.Ş.’nin … İl Müdürlüğü’ne hitaplı 05/11/2015 tarihli talep dilekçesinin … kayıtlarına giriş tarihi 13/11/2015 olarak görüldüğünden bu tarihin faiz başlangıç tarihi olduğunu, faiz bitiş tarihinin ise dava tarihi (10/07/2019) olarak kabul edildiğini, Borçlar Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu’na göre sözleşme ile tespit edilmeyen hallerde kanuni faiz uygulandığını, 01/01/2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ve halen Kanuni Faiz oranının yıllık %49 olduğu, %20’den az olmamak üzere İcra İnkâr Tazminatına hükmedilmesinin mahkemenin takdirinde olduğu, görüş ve kanaatine varılmıştır.
Takip konusu, … 2. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası incelenmiş, davacı alacaklı vekilinin her üç davalı borçlulara karşı, 37.556,44 TL asıl alacağın (37.364,19 TL’nin … Sigorta A.Ş ile … A.Ş’den, 192,25 TL’nin Sosyal Güvenlik Kurumundan) tahsili amacı ile 21/12/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, her üç davalı borçlunun takibe karşı yasal sürede itiraz ettiği, davacı vekilinin ise, İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davacılar vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 27/10/2021 havale tarihli ıslah dilekçesinde; davaya konu icra takibinde davalı …’nın sorumlu olduğu bedelin 192,25 TL belirtildiği, talebimizi bilirkişi raporu ile davalı …’nın asıl alacakta 8.615,81 TL olduğu tespit edildiğinden davalı … açısından icra takibindeki 192,25 TL’lik talebimizi 8.423,56 arttırarak 8.615,81 TL’nin kabulüne karar verilmesini talep ettikleri ve ıslah harcını yatırdığı görülmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava, sağlık sigortası poliçesi kapsamında trafik kazası sonucu ödenen tedavi giderinin rücuan tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf, sigortalısı …’nın 27/12/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, tedavi giderlerini kendisi tarafından karşılandığını, ödenen tedavi giderlerinden davalı … sigortanın müşterek sigorta kapsamında sorumlu olduğunu, davalı …’nın da kanun gereği sorumlu olduğunu iddia ederek davalıların … 2. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takbine yapmış olduğu itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı … zamanaşımı defi ileri sürerek sorumlu olmadığını beyan etmiş, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Davalı … Sigorta, zamanaşımı defi ileri sürerek …’nın sigortalısı olmadığını, sorumlu olmadığını, beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Birleşen davada, yine davacı aynı gerekçelerle 27/12/2014 tarihli kaza nedeniyle davalı … Sigorta aleyhine başlatılan … 2. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı(yeni esas … E.) icra takibine davalının yaptığı itirazın iptalini talep etmiştir.
Dosya kapsamından, davacının sigortacı olduğu, dava dışı … A.Ş’nin sigorta ettiren, yine dava dışı …’nın sigortalı olduğu, sigorta başlangıç tarihi 01.06.2014, bitiş tarihi 01.06.2015 olan sağlık sigorta poliçesinin düzenlendiği, 27/12/2014 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil arasında meydana gelen trafik kazasında … plakalı aracın içerisinde yolcu konumunda olan davacının sigortalısı …’nın yaralandığı, meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsünün %25, .. plakalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu, davalı … Sigortanın … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olduğu, birleşen davada davalı … Sigortanın … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olduğu, davacının sigortalısının kaza nedeniyle tedavi gördüğü, tedavi giderlerinin davacı tarafça karşılandığı ve ödenen sigorta bedelinin rücuen tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı davalıların itirazı üzerine iş bu itirazın iptali davalarının açıldığı anlaşılmıştır.
Trafik kazaları nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının … tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla, 25.02.2011 tarihli Resmî Gazatede yayımlanarak yürürlüğe giren, 13.02.2011 tarih 6111 sayılı kanunun 59. maddesi ile 2918 sayılı KTK nun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklikle trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşların sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğu zorunlu okarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiştir.27.08.2011 tarihli 28038 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte belirtilmiştir. Yönetmeliğin 4.maddesinin 1.fıkrasında yer alan”…Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresi Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliğinin Başbakanlık ve Başbakanlık ve Hazine Müsteşarlığına karşı açmış olduğu iptal davası neticesinde Danıştay Onbeşinci Daire’ nin 2013/7713 esas,2016/1779 karar ve 16.03.2016 tarihli kararı ile iptal edilmiştir. 2918 sayılı KTK nun 98. maddesi sağlık hizmet bedellerinin ödenmesine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/10-1156 esas, 2013/339 karar ve 13.03.2013 tarihli ilamında, …’nın süresinde aktarılmayan prim ve katkı payları için sigorta şirketlerine karşı 5510 sayılı Kanunun 89.maddesine göre takip yaparak tahsil yetkisi bulunduğu gözetildiğinde, trafik kazası nedeniyle, sigortalıya yapılan tedavi giderleri için 6111 sayılı Kanunun 59.maddesi ile 2918 sayılı Kanunun 98. maddesinde yapılan değişikliğinin yürürlük tarihi olan 25.02.2011 tarihinden itibaren, sigorta şirketlerine, güvence hesabına, sürücü ve işletene karşı, kurumun rücu hakkının sona erdiğinin kabulü gerektiği belirtilmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri yönünden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam etmektedir.
Somut olayda, davacının talep ettiği tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu’nu ilgilendirmekte olup; talep edilen tedavi giderinin tamamının özel hastanede yapılan tedaviye ilişkin belgeli giderler olduğu da dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkememizce hükme esas alınan son bilirkişi raporunda uzman doktor bilirkişi; ortaya çıkan sağlık sorununun meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşmuş ve bu kazanın fiili sonucu olduğundan, trafik kazalarında tedavi sürecinin bir bütün olduğu ve sebep sonuç ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, trafik kazaları sonucu ortaya çıkan (trafik kazası ile illiyet bağı bulunan) tüm sağlık sorunlarının hayatı veya vücut bütünlüğünü tehdit etsin ya da etmesin (SUT’ta tanımlanan acil hal kapsamına girsin ya da girmesin) Karayolları Trafik Kanunu çerçevesinde ele alınarak, tedavi sona erinceye kadarki sağlık harcamalarının ödemesinin bu doğrultuda yapılması gerektiği, somut olaydaki tedavi giderlerinin kaza ile illiyet bağı bulduğu ve KTK m.98 kapsamında olduğu belirtilmiştir.
6111 sayılı Kanun’un 59. ve geçici 1. maddeleriyle, trafik kazasından kaynaklanan yaralanmalar nedeniyle yapılacak belgeli tedavi giderlerinden …’nın sorumlu olduğu benimsenmiş; anılan Kanun’a bağlı olarak çıkartılan tebliğ/ genelge ve yönetmelikte ise, …’nın sorumlu olduğu tedavi gideri bedellerinin, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) hükümlerine göre belirleneceği düzenlenmiştir. Ancak; Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 14.11.2013 tarihinde yürütmesinin durdurulması ve daha sonra, 16.03.2016 tarih- 2013/7713 Esas ve 2016/1779 sayılı kararı ile “Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 4/1. maddesinde yer alan “… Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiştir. Anılan iptal kararı gereği, 6111 sayılı Kanun kapsamında kalan belgeli tedavi giderleri için SUT esaslarının uygulanması imkanı kalmamıştır. Bu itibarla SUT’a göre hesaplama yapılmasını gerektiren bir durum da somut olayda mevcut değildir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 2020/207 E. 2021/511 K. Sayılı, “Öte yandan, 27.08.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. Bendinde de; “trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları tedavinin gerektirdiği tüm sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanır” düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 4. maddesinin 1. Fıkrasının iptali istemiyle Danıştay 15. Dairesi 2013/7713 Esas sayılı dosya ile dava açılmış, Danıştay 15. Dairesince “2918 sayılı Kanun’un 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle; Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin 14/11/2013 tarihinde yürütmesinin durdurulmasına, 16/03/2016 tarihinde de “Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “…Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiştir. O halde trafik kazalarına bağlı acil hal teşkil eden tedavi giderlerinden özel veya devlet hastanesi ayrımına gidilmeksizin ve SUT konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın “tüm” tedavi giderleri Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacaktır. Bu durumda, davacı taraf faturaya istinaden tedavi gideri talep ettiğine göre davalı … yönünden de SUT konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın yasa kapsamındaki tedavi giderlerinden sorumlu olduğu gözetilerek yapılan tedavilerin sigortalının yaralanmasının mahiyeti ile uyumlu olduğu, özel hastane fiyatlarına göre makul olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olmakla taleple bağlılık ilkesi uyarınca davalı … yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.” şeklindeki ilamı da bu yöndedir.
Uyuşmazlık açısından yapılan değerlendirmede; 6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK 98. maddesindeki, trafik kazaları sebebi ile üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşların sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır düzenlemesinden anlaşıldığı üzere trafik kazası sonucu yaralanan kişinin tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşana kadar yaptığı tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağı, bir başka anlatımla KTK 98.maddesindeki değişikliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte zorunlu mali sorumluluk sigortacısının tedavi harcamaları konusunda bir sorumluluğunun kalmadığı, bilirkişi raporunda somut olayda davaya dayanak yapılan harcamaların … kapsamındaki tedavi giderlerinden olduğunun belirlendiği, nitekim tedavi giderlerinin belgeye dayalı sağlık hizmet gideri olduğu ve belgeye dayalı tedavi giderlerinde SUT hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı dosya kapsamından anlaşıldığından tedavi giderlerinin tamamından davalı … sorumlu olduğu, asıl ve birleşen dosya davalıları sigortacı şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla asıl davada … Sigorta açısında itirazın iptali davasının ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Asıl davada davalı …bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 31.639,09 TL olan tüm tedavi giderlerinden sorumlu ise de davacının ıslah suretiyle davalı … yönünden davasını alacak davasına çevirdiği ve … yönünden 8.615,81 TL talepte bulunduğu anlaşıldığından ıslah dilekçesi ve taleple bağlılık kuralı gereğince davalı … açısından alacak davasının kabulüne, 8.615,81 TL alacağın davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine, faiz talep edilmediğinden faize hükmedilmemesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada;
-Davalı … Sigorta açısından itirazın iptali davasının REDDİNE,
-Davalı … açısından alacak davasının KABULÜNE, 8.615,81 TL alacağın davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine,
-İtirazın iptali davası reddolduğundan harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 80,70 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Harçlar Yasası uyarınca belirlenen 588,54 TL karar harcından peşin alınan 453,58 TL harcın mahsubu ile 134,96‬‬ TL bakiye ilam harcının davalı … harçtan muaf olduğundan davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
-Davacı tarafından yatırılan 453,58 TL peşin harç ile 44,40 TL başvurma harcı toplamı 497,98‬ TL harcın davalı … harçtan muaf olduğundan davacı üzerinde bırakılmasına,
-Davacı tarafından yapılan 4.930,20 TL yargılama giderinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
-Davalı … Sigorta duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT 13/4 maddesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı … Sigorta A.Ş.’ne verilmesine,
-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davanın kabul ve reddolunan miktarları dikkate alınarak davalı Allinz Sigorta açısından davanın tamamı reddedildiğinden 660,00 TL’nin davacıdan, 660,00 TL’nin davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Birleşen davada;
-Birleşen davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 107,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 24,40 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, davalı … Sigorta A.Ş ve birleşen dava davalısı …Sigorta’nın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2022

Katip
E-imzalıdır.

Hakim
E-imzalıdır.