Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/424 E. 2019/962 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/354 Esas
KARAR NO : 2019/985

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2019
KARAR TARİHİ : 14/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 13/06/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın merkezi Almayada bulunan ancak Türkiyede İstanbul sınırları içerisinde bürosu bulunan … isimli şirketin sahibi olduğunu, şirketin faaliyetini merkezi olan Almanyadan yürüttüğünü ve ithalat ihracat çalışmalarını sağladığını, mal alım satımı için çalışmak için çeşitli firmalarla çalışmak için irtibata geçtiğini, matbaa işlerinde kullanılmak üzere üretilen büyük rulo kağıtları alımı ve Almanyada’ki şirket merkezine göndermek üzere davalılardan …’nin sahibi olduğu … Grubu ile anlaşmaya gidildiğini, davalılardan şirket sahibi …’nin müvekkile hiçbir sıkıntı yaşanmayacağını ve yapılan bu ticaretin bir başlangıç olacağı beyanlarında bulunarak güven aşıladığını, anlaşmanın sağlandığı her iki tarafça da kabul edildikten sonra … Grubu olarak müvekkilin Almanyada bulunan şirket merkezine proforma faturalar gönderdiğini ve karşılığında ödemeler talep ettiğini, ödeme gelmeden anlaşma konusu malları temin ederek sevkiyat yapacağını bildirdiğini, müvekkile yaptığı güven aşılaması sözlerine istinaden … Grubuna ait olarak bildirmiş oldukları banka hesaplarına 16/03/2018 ve 10/07/2018 tarihleri arasında çeşitli zamanlarda kısım kısım ödeme yaptığını, ödeme yapıldıktan sonra sevkiyatın gerçekleşmediğini, bu yüzden şirket sahibi …’ye ulaştığını, sebep olarak kur artışı ve farkları nedeniyle sevkiyatın gerçekleşmediğini bildirdiği, sorun yaşamamak adına eski kur baz alınarak malların sevkini gerçekleştireceğini, bu şekilde … Grubu şirket hesabına 7.991.276,00 Euro gönderildiğini, para aktarımının bitimiyle davalı şirket sahibinin hiçbir malın sevkini gerçekleştirmediğini, dolandırıldığı iddiasıyla … Cumhuriyet Başsavcılığınca … soruşturma numarasıyla suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkilin kurmuş olduğu şirketin Almanya, Türkiye ve İran da bilinen ve güven duyulan bir şirket olduğunu, davalılardan … Grubu şirket sahibinin müvekkil …’ı dolandırıcı, alay edici davranışlarda bulunarak iyiniyet hükümlerine aykırı davrandığını bildirerek davalılar tarafından haksız olarak alınmış olan 7.991.276,00 Euro’nun davalılardan alınarak paranın gönderildiği tarihten itibaren işleyecek olan yasal faiz ile birlikte müvekkile iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, bir kısım davalılar vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği miktarın 7.991.276,00 Euro olduğunu, davanın açıldığı tarihteki kur karşılığı TL üzerinden harç yatırması, eksik harcın 492 Sayılı Harçlar Kanununca tamamlanması aksi halde dava şartı yokluğu nedeniyle karar verilmesinin gerektiğini, davacı tarafın yabancı uyruklu olduğunu, yabancı uyruklu kişilerin açtığı davanın görülebilmesi için teminat yatırmasının gerektiğini, davacının kimlik numarasınında eksik olduğunu, davacı şahsın dava dilekçesinde belirttiği gibi satış sözleşmesi ve yapılan bir havalenin olmadığını, davacı tarafın isminin dava dilekçesinde … ve … olarak yazıldığını, hangisinin ismi hangisinin soyadının olduğunun belli olmadığını, davacının … isimli şirketin sahibi olduğu bizzat davacı tarafından beyan edildiğini, davacının şirketin sahibi, hatta temsilcisi olmasının farklı şeyler olduğunu, davacının ödemelerini … Grubuna yapıldığını iddia ederek tüm … Şirketlerinin tek bir tüzel kişiymiş gibi bir yaklaşım içerisine girdiğini, her tüzel kişiliğin haklarının ve borçlarının ayrı olduğunu, isminin başında … kelimesi var diye bütün şirketleri sorumlu tutmanın yanlış olduğunu, dava dilekçesinde davalılardan müvekkili … ile dava dışı … şirketi arasında bir anlaşma yapıldığını, anlaşmanın değerinin 40 milyon lira olduğunu, davacı şirketin İstanbul da irtibart bürosu olduğunun bahsedildiğini, müvekkil …’nin …’ta 3 katlı işyerinin olduğunu ve köklü bir işyeri olduğunu, davacı şirketin sahibi olabilecek bir kişinin gelecek kağıtların gelmemesine rağmen hala Euro göndermeye devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı ve izah edilebilecek bir durum olmadığını bildirerek öncelikle harç eksiğinin tamamlanmasını, davanın reddi ile mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
1.1.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 3/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre :
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın alacak davası olduğundan zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-7155 sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun m.23 ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2.maddesi uyarınca Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın TTK’nun 5/A,6325 sayılı Kanunun 18/A-2 HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL ret harcından peşin alınan 90,34 TL harcın mahsubu ile arta kalan 45,94 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar …, …, …, … Tic. Ltd. Şti, … Media İletişim Hiz. Ltd. Şti duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalılara verilmesine,
5-Davalılar tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davalı tarafın yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2019

Katip … ¸

Hakim …
¸