Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/372 E. 2021/974 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/372 Esas
KARAR NO : 2021/974

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2019
KARAR TARİHİ : 15/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 20/06/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin … cami müştemilatında iştigal ettiğini, davaya konu çekte keşideci sıfatıyla derneği temsilen imzası bulunan …’nin, mevcut yönetim tarafından görevine son verildiğini, 14.05.2018 tarihine kadar münferiden temsil ve ilzam yetkisine sahip olduğunu, 2018 Nisan ayı başlarında ardarda gelen ödeme emirleriyle belirtilen dernek yöneticisinin mevcut yetkilerini kötüye kullanmak ve bir takım hilelerle(evrakta sahtecilik) değişik bankalardan onlarca çek koçanı aldığını, bunları dernek kayıtlarına geçirmeden uhdesinde tuttuğunu, işbirliği yaptığı kişi ve kurumlar üzerinden bazen sahte içerikli faturalar da kullanarak piyasaya sürdüğünün anlaşıldığını, 14.05.2018 tarihinde dernek başkanı …’nin yetkilerine son verilerek uhdesinde tuttuğu boş çekleri iade etmesi için … 6. Noterliği … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname gönderildiğini, akabinde hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, ancak sabık yönetici çek koçanlarını iade etmediğini, yine aynı yöneticinin haksız olarak uhdesinde bulundurduğu boş çeklerin iptali için … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi …Esas sayılı dosya ile dava ikame edildiğini, boş çek yaprakları kıymetli evrak hükmü kazanmadığından davanın reddine karar verildiğini, … tarafından mevcut durum belgeleriyle birlikte ilgili bankalara bildirildiğini, eski yönetim kurulu başkanı …’nin davanın ikame edildiği tarih itibariyle muttali olunan hileli yollarla piyasaya sürmüş olduğu dernek çekleri nedeniyle vücut verdiği zararın 5.000.000,00 TL civarında olduğunu, sabık dernek başkanı, uhdesinde tuttuğu çek yapraklarının bir kısmını yetkilerinin elinden alınmasından sonra da keşide ederek piyasaya vermeye devam ettiğini, davaya konu etmiş olunan takibe dayanak çek de temsil ve ilzam yetkisi olmadan piyasaya verdiği çeklerden olduğunu, bu nedenle açıkça imzaya itiraz ettiklerini, davalının bankaya ibraz ettiği çek de lehtar olarak gözüken …’nin, derneği dolandıran …’nin gelini, avalist …’nin ise oğlu olduğunu, lehtar ile vekil eden dernek arasında hiçbir mal veya hizmet ilişkisi bulunmadığını, …’nin çekleri doğrudan davalıya vermeyerek gelini ve oğlu üzerinden aktarmasının nedeninin davalıya 3. Kişi sıfatı kazandırarak iyi niyet karinesinden faydalanmasını sağlamayı amaçladığını, bu işlemde davalı ile danışıklı hareket ettiğini, hatta çek karşılığında bir bedel alınmayarak davanın sonucuna göre paylaşımda bulunacaklarını, davalı işyeri ile yapılan arabulucu görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlandığını, bu nedenlerle kötü niyet ile açılan takibin durudulması akabinde iptaline, takibe konu edilen çek bedellerinin borçlu olmadığımızın tespitine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 02/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının, söz konusu çeke yönelik çek iptali davası açmamasının yanında ödeme yasağı kararı dahi aldırmamasının davacının iddialarının sadece soyut birer iddiadan ibaret olduğunu, davacı tarafça çeklerin şirket rızası dışında ellerinden çıktığı iddia olunmuşsa da çekler kaybolduktan yahut çalındıktan sonra ödeme yasağı kararı talebinde bulunma yada çek iptali davası açma gibi hukuki imkanları kullanmayıp müvekkile karşı sadece menfi tespit davası açılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, davacının, …’nin müvekkile doğrudan çekleri vermeyip gelini üzerinden müvekkile aktardığını, bu şekilde müvekkilin iyiniyet karinesinden faydalanmasını sağlamayı amaçladığını ifade ettiğini, ancak müvekkilin davacı ile … arasındaki husumeti bildiğini gösteren veya diğer taraflarla danışıklı olduğu ispatlayan hiç bir delilin dosya da bulunmadığını, müvekkilin davacı ile eski dernek başkanı ile aralarında var olduğu beyan edilen husumetten haberi olmadığını, dava dilekçesinde müvekkilin eski dernek başkanıyla danışıklı hareket ederek dolandırıcılık suçunu da işlediklerinden bahsedildiğini, davacının bu yönde herhangi bir şikayeti dahi olmadığını, davacının sadece soyut iddialar ortaya atarak müvekkili mağdur etmeye çalışmaktan öteye geçemediğini, müvekkilin, almış olduğu çek üzerindeki imzanın yetkili kişi tarafından atılıp atılmadığını inceleme veyahut araştırma yükümlülüğü bulunmadığını, bunun yanında temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olmasının ciro zincirini etkilemediğini, davacının dava dilekçesinde imzaya itiraz ettiğini, davacı aleyhine başlatılan … 31. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasına yönelik hiç bir itirazda bulunmadığını, icra dosyasına ödenmiş olan paranın taraflarına ödenememesi yönünde verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının, yeterli hukuki şartlar oluşmadığından ve davacının iddialarını ispat edecek delilleri sunmamış olmasından dolayı kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 20/01/2020 tarihli celse ara kararı gereğince; Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davacı derneğin defter ve kayıtları, karar defteri, yönetim kurulu ve genel kurul kararları incelenerek çekin keşide tarihi itibariyle dernek temsil yetkisinin kime ait olduğunun tespit edilmesi eski dernek başkanı hasan çelebinin temsil yetkisinin kaldırılması kararı da dikkate alınarak derneğin kim tarafından ve ne şekilde temsil edildiğinin tespiti ile dava konusu edilen çekin dernek kayıtlarında yer alıp almadığının, çekin ileri tarihli olarak düzenlenip verilip verilmediğinin belirlenmesi noktasında rapor alınmasına karar verilmiş olup, Bilirkişi …tarafından ibraz edilen 26/10/2020 tarihli raporda özetle; davanın konusu olan 30.05.2018 tarihli …Bankası … Şubesine ait 59.000.-TL tutarlı çek, Davacı Camii Derneği adına … tarafından …-…’ye keşide edilmiş, …-… ise çeki …’ye ciro etmiş ve … çeki şahsen davalı …’e ciro etmiş olup, …’nin oğlu …nin de çekte avalist olarak yer aldığı, eski dernek başkanı …’nin temsil yetkisinin 12.05.2018 itibariyle kaldırılarak, davacı derneği temsil ve … ile …’ın müşterek yetkili kılındığı, haliyle Çekin keşide tarihi olan 30.05.2018 itibariyle davacı camii derneğinin çek keşide etmeye yetkili olanlarının …ile …olduğu, ticari bir faaliyeti bulunmayan ve tacir olmayan, Camii Müştemilatı içinde bulunan yerlerden kira geliri, üyelerden aidat geliri ve cami cematinden bağış geliri elde eden davacı derneğin incelenen 2018 yılı yevmiye ve kebir defterinde; menfi tespit davasına konu edilen 30.05.2018 tarih ve 59.000.- TL. bedelli çeke ait bir kaydın bulunmadığı, menfi tespite konu edilen 30.05.2018 tarihli çekin dernek kayıtlarında yer almadığını, çekin … tarafından temsil yetkisi iptal edilmeden önce ileri tarihli olarak düzenlenip verildiğine ilişkin kaydın bulunmadığını, diğer bir ifade ile çekin ileri tarihli düzenlenediğinin ıspata muhtaç olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce celp edilen … 31. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında; davacı/alacaklının 79.303,72 TL alacağın tahsiline ilişkin icra takibine geçtiği, davalı 24/08/2020 tarihli dilekçesi ile takibe, borca, faize ve borcun tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; yetkisiz temsil nedeniyle davacının dava konusu çekten ve … 31. İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı icra takibinden borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Davacı taraf, eski dernek başkanı …’nin göreve son verildikten sonra derneğe ait bulunan çek defterini kullanarak bir takım çekleri tedavüle soktuğunu, dava konusu çekinde davacı adına eski dernek başkanı … adına imzalanıp, lehdarı …’ye ciro edildiğini, …’nin o tarihte yetkisiz temsilci olması sebebiyle dava konusu çekten borçlu olmadığını, davalının bankaya ibraz ettiği çekte lehtar olarak gözüken …’nin, derneği dolandıran …’nin gelini, avalist …’nin ise oğlu olduğunu, lehtar ile vekil eden dernek arasında hiçbir mal veya hizmet ilişkisi bulunmadığını beyan ederek … 31. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibinden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu çekin incelenmesinde; keşidecisinin … Derneği olduğu, çek bedelinin 59.000,00 TL olduğu, … emrine düzenlendiği, keşide tarihinin 30/05/2018 olduğu, …’nin avalinin bulunduğu, …’ tarafından çekin …’ye ciro edildiği, … tarafından …’e ciro edildiği ve çekin son hamilinin … olduğu görülmüştür. Dava konusu çekin keşideci sıfatıyla davacı derneği temsilen …’ tarafından keşide edildiği konusunda taraflar arasında uyuşmalık bulunmamaktadır.
Dosya kapsamından; …’nin 14/05/2018 tarihine kadar münferiden derneği temsil ve ilzam yetkisine sahip olduğu, 14/05/2018 tarihinde …”nin yetkilerine son verilerek uhdesinde tuttuğu boş çeklerin iade edilmesi için davacı tarafından … 6. Noterliğinin … tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiği, keşide tarihi olan 30/05/2018 tarihi itibariyle davacı dernek yetkililerin müştereken … ve … olduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davacı derneğin incelenen 2018 yılı yevmiye ve kebir defterinde; menfi tespit davasına konu edilen 30.05.2018 tarih ve 59.000.-TL. bedelli çeke ait bir kaydın bulunmadığı, ayrıca karar defterinde de söz konusu çeke ait alınmış bir kararın bulunmadığı, davacı Derneği 12.05.2018 tarihine kadar temsil ve ilzama yetkili olan …”nin yetkileri iptal edilmeden önce 30.05.2018 tarihli çeki düzenlemiş olduğuna ilişkin davacı dernek defterlerinde kayıt olmadığı ve bu çekin dava dışı …’ye verildiğine ilişikinde herhangi bir kaydın mevcut olmadığı, menfi tespite konu edilen 30.05.2018 tarihli çekin dernek kayıtlarında yer almadığı, çekin … tarafından temsil yetkisi iptal edilmeden önce ileri tarihli olarak düzenlenip verildiğine ilişkin kaydın bulunmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce, davalı tarafa çekin karşılığında para verilip verilmediği, para verilmemiş ise mal veya hizmet verilip verilmediği konusunda beyanda bulunması ve buna ilişkin fatura, dekont ve belgeleri sunması için 2 haftalık kesin süre verilmiştir. Davalı tarafından sunulan 18/04/2018 tarihli protokolün incelenmesinde; davalı …’in …’den olan 59.000,00 TL alacağına istinaden dava konusu çeki devraldığı, …’nin nakit aldığı borcuna karşılık çeki teslim ettiğini beyan ettiği görülmüştür.
Tahkikat aşamasında davalının isticvap olunmasına karar verilmiştir. Mahkememizin 15/12/2021 tarihli celsesinde davalının isticvap sorgusu yapılmıştır. Davalı asil isticvap konuları hakkında: dava konusu çeki …’den aldığını, …’yi oğlu … vasıtası ile tanıdığını, …’nin ona dernek başkanı olduğunu söylediğini, 2018 yılı Nisan veya Mayıs ayında …’nin kurs ve yurt yaptırmak için kendisinden borç para istediğini, oğlu …’yi yakın tanıdığı olduğu için dava konusu parayı verdiğini, 60.000,00 TL’ye yakın miktarda parayı elden … bulvar pastahanesinde verdiğini, …’nin dernek yetkilisi olduğunu bildiğini, hatta başkanı olduğunu bildiğini, … ve …’yi de tanıdığını, şahsi alacağının …’ye karşı olduğunu ancak ona derneğin çekini verildiğini, …’den toplam 3 çek aldığını, …’yi ortak bir arkadaş çevresinden tanıdığını, borç para vermesi karşılığında sadece çeki aldığını, başka bir şey almadığını, …’ye ve derneğe yardımcı olmaya çalıştığını, dava konusu protokolü …’nin hastalığı sebebiyle yaptıklarını, …’nin ölümlü dünya bu çekler senin elinde bulunsun diye çekleri kendisine verdiğini beyan etmiştir.
TTK’nin 372. maddesi gereğince; şirket ünvanı altına atılan imzanın şirketi sorumlu kılabilmesi için, imzanın şirket adına imza yetkisini haiz kişiler tarafından atılması zorunludur. Ayrıca, aynı Kanun’un 818. maddesinin göndermesi ile çekler hakkında da uygulanması gereken 678. maddesi gereğince; “temsile selahiyetli olmadığı halde” temsilci sıfatı ile imza eden kişinin çekten dolayı şahsen sorumlu olduğunun kabulü gerekir (HGK’nin 03.12.2004 tarih, 2013/12-1355E. 2014/994K. Sayılı kararı). Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/13108 E. 2017/4146 K. Sayılı; “Takip dayanağı çekin incelemesinde, keşide tarihinin ilk önce 03.03.2010 şeklinde olduğu, daha sonra keşide tarihinin 03.03.2011 olarak tashih edilip keşideci temsilci tarafından paraf edildiği görülmektedir. Dosya içerisinde bulunan ticaret sicil kayıtlarına göre davacının 03.03.2010 tarihinde keşideci şirketin temsilcisi olduğu ancak 03.03.2011 tarihinde ise keşideci şirketin temsilcisi olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, keşide tarihinin değişikliği konusunda herhangi bir açıklama yapmaksızın çekin keşide tarihini 03.03.2011 olarak kabul edip buna göre menfi tespit talebinde bulunmuştur. Ortaya çıkan duruma göre davacının çekin tashihli hali olan 03.03.2011 tarihinde keşideci şirketin temsilcisi olmadığından TTK’nın 818/1-c maddesi yollaması ile aynı Yasanın 678. maddesi gereğince temsile yetkili olmadığı halde temsilci sıfatıyla çek keşide ettiği için bu çekin ödenmesinden şahsen sorumlu olması gerekir. ” şeklindeki ilamı da bu yöndedir.
TTK’nın 686. maddesine göre; Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Poliçe herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, birinci fıkrada yazılı hükümlere göre hakkı anlaşılan yeni hamil, ancak poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisabında ağır bir kusur bulunduğu takdirde o poliçeyi geri vermekle yükümlüdür. TTK’nın 687/1 maddesi “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü haizdir. Aynı yasanın 818. maddesi uyarınca aynı hüküm çekler hakkında da geçerlidir.
Dosya içeriğinden ve delillerden; dava konusu çekin keşide tarihi itibariyle dernek yetkilisinin … olmadığı, keşide tarihi itibariyle davacı derneğin …ve … ile birlikte müştereken çift imzayla temsil edildiği, ancak dava konusu çekin keşide tarihi itibarı ile davacı adına kambiyo senedi tanzim etme yetkisi bulunmayan yetkisiz temsilci … tarafından keşide edildiği anlaşılmakla dava konu çek nedeniyle TTK m.678 uyarınca sadece imza eden …’nin sorumlu olduğu ve davacının sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Ek olarak; davalı tarafından sunulan protokolde davalının dava dışı …’den şahsi alacağına karşılık dava konusu çekin devredildiğinin belirtildiği, davalı asilin isticvap sorgusunda …’nin dernek yetkilisi olduğunu bildiğini, … ve …’yi de tanıdığını, şahsi alacağının …’ye karşı olduğunu ancak kendisine derneğin çekinin verildiğini beyan ettiği dikkate alındığında dava konusu çekin davalının …’DEN şahsi alacağına karşılık devir alındığı, davalının dernek adına çeki keşide eden ve sonra ciranta sıfatıyla çeki gelininden alıp borcuna karşılık kendisine veren …’nin çeki gelini … emrine düzenlendiğini, çeki keşide eden ve kendisine devreden …’nin şahsi borcu için derneği borçlandırdığını, …, lehtar … ile avalist …arasındaki akrabalık ilişkisini bildiği anlaşılmış olup, davalının çekin iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket ettiği ve ağır kusurlu olduğu sonucuna varılarak; davacı ile … arasında ticari bir ilişki bulunmaması nedeniyle davacı derneğin borçlu olmadığı yönündeki şahsi definin davalıya karşı ileri sürülebileceği ve bu nedenle de davacının davalıya karşı dava konu çek nedeniyle borçlu olmayacağını belirtmek gerekir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, davacının … 31. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, davalının ağır kusurlu olduğu sabit ise de kötüniyetli olduğu dosya kapsamında sabit olmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE, davacının … 31. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 4.030,29 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 1.007,58 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.022,71‬‬ TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.007,58 TL peşin harç ile 44,40 başvurma harcı olmak üzere toplam 963,18 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 941,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen yargılama masrafı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 8.470,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. Maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; Tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/12/2021

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.