Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/368 E. 2021/726 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/368 Esas
KARAR NO : 2021/726

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/08/2016
KARAR TARİHİ : 06/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davacıların vefat eden … ’nın mirasçıları olduğunu, murisin erkek kardeşinin davalı şirket görevlileri aranarak vefat edenin davalı şirkete 96.756,41 TL elektrik faturası borcu olduğunu bildirdiğini, şirketin davacılara verdiği borcun davacılara ait olmadığını, vefat edenin 2003 senesinde söz konusu adresteki işyerinde kiracı olarak çalışmaya başladığını, 2006 yılı şubat ayında…’ndeki iş yerinde gerçekleşen büyük yangında vefat ettiğini, bunun üzerine işlere bir süre davacılardan vefat edenin eşi … ‘nın devam ettiğini, işler kötüye gidince 2008 yılı Şubat ayında işyerini kapatarak resmi her türlü kapanış işlemlerini gerçekleştirerek işyerinden ayrıldığını, davacı …’nın davalı şirkete elektrik aboneliğini de sonlandırmak istediğini bunun üzerine davalı şirketin elektrik sayacının kendilerine teslim edilmesi gerektiğini belirttiğini, davalının ödenmeyen bu kadar yüksek bedelli elektrik faturası sebebiyle elektriklerinde herhangi bir kesintinin olmadığını, bu ihmalkarlığın ve kötü niyetin faturasını davacılara yükletilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını, davanın kabulü ile 96.756,41 TL borçlu olmadığının tespitine, yargılama vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu şebeke elektrik satışına ilişkin sözleşmenin incelenmesinde tarife sınıfının ticarethane vasfında göründüğünü, davacı abonenin usulsüz elektrik enerjisi kullandığını, davacıların kusurlu olduğunu, aboneliği iptal etmeden iş yerini veya meskeni terk eden abonenin devralanla birlikte kaçak elektrik ve normal kullanımdan fiili kullanıcı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında mevcut olduğunu belirterek davacıların tüm beyan ve taleplerinin usul ve esas yönünden reddine yargılama ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 7. Tüketici Mahkemesinin 14/11/2017 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile “Dosyanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinin kesin yetkili olması nedeniyle Mahkememizin görevsizliğine” kararı verildiği, dosyanın … 24. Asliye Hukuk mahkemesine gönderilerek … Esas sırasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
… 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/03/2018 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği, mahkememizin 2019/368 Esas sırasına kaydı yapılarak açık yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce verilen 22/06/2020 celse tarihli ara kararı uyarınca, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, … A.Ş.’nin sistem kayıtları yerinde incelenerek, dosya içerisindeki müzekkere cevapları ve dosya incelenerek elektrik aboneliğinin davacılar tarafından sona erdirilip erdirilmediği, elektrik aboneliği sona ermemiş ise kimin kusurundan ileri geldiği, elektrik mevzuatı ve abonelik sözleşmesi dikkate alınarak tespitinin yapılması, tahakkuk edilen faturaların borcundan davacıların sorumlu olup olmadığının belirlemesi konusunda rapor alınmak üzere dosyanın Elektrik konusunda uzman … ve mali müşavir …’e tevdi edilmesine karar verilmiş olup, bilirkişi …ve … tarafından alınan 01/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacıların Faturalara İlişkin Elektrik Enerjisini Fiilen Kullanmadıklarından: Muris …, davalı şirket ile 04.04.2002 tarihinde “Elektrik Sözleşme” imzalamış ve 2006’Şubat ayında vefat edinceye kadar işyerini işlettiğini, 2008 yılı Şubat ayına kadar murisin eşi …’nın işletmeyi sürdürdüğünü ve 2008 yılı Şubat ayında kapatarak işyerini terk ettiğini, davacılar, 2008 yılı Şubat ayından sonra işyerinde elektrik enerjisi kullanmadıklarını, buna rağmen davalı şirket. 2009-2012 yılları arasında davacılara abone sıfatını taşıdıkları gerekçesiyle borç tahakkuk ettirildiğini, davacıların, 2002 yılı Nisan ayından işyerini kapattıkları 2008 yılı Şubat ayına kadar tükettikleri elektrik enerjisinin aylık ortalaması 1000 kWh olduğunu, halbuki, davacıların iş yerini kapattıktan sonraki dönemde tüketilen elektrik enerjisinin aylık ortalamasının 16.000 kWh olduğunu, iki dönem tüketimleri arasındaki büyük farkın, sözü geçen işyerini davacıların değil, sarfiyatı yüksek başka bir tüketicinin işlettiğini göstermekte olduğunu, davalı şirketin, elektrik sözleşmesindeki: “Fatura, üzerinde belirtilen süre içerisinde abone bu fatura bedelini ödemediği takdirde … A.Ş. tarafından abonenin elektriği kesilir. Elektriği kesiminden itibaren abone 30 gün içinde borçlarını ödeyerek ceryan açtırma işlemini yaptırmadığı takdirde abone hesabı tasfiye edilir ve bu sözleşme yürürlükten kalkar” hükmünü uygulasaydı davacıların davaya konu fatura dönemlerinde elektrik enerjisini kullanmadıklarını tespit edebileceğini, ayrıca, davalı şirketin, iş yeri sahibinden sorarak ve çevre araştırması yaparak fiili kullanıcıyı kolaylıkla tespit edebilecek olduğun, bundan dolayı davalı … A.Ş. tarafından tahakkuk ettirilen 49.058,53 TL asıl alacak, 87.144,97 TL gecikme zammı ve KDV ile toplam 136.203,50 TL fatura borçlarından davacı varisler …, … ve …’nın sorumlu olmadıkları kanaatine varıldığını, davacıların Abone Sıfatını taşıdıklarından fatura borçlarını ödeme sorumluluğu: Sayın Mahkeme abone sıfatını taşımaları nedeniyle elektrik enerjisini kullanmamış olsalar bile davacıların dava konusu fatura borçlarını ödemesi gerektiğine hükmederse; İstanbul BAM 3. H.D. 19.10.2017 tarih, 2017/23 E, 2017/185 K sayılı ilamı gereğince davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da davalı için gecikme zammından %50 indirim sağlayacağı nazara alınarak davacıların ödemesi gereken bedel 49.058,53 TL asıl alacak, 28.984,36 TL gecikme zammı, 5.217,18 TL KDV olmak üzere davacı varisler …., … ve …’nın sorumlu oldukları toplam bedel 83.260,07 TL olduğu..” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen 30/11/2020 celse tarihli ara kararı uyarınca, dosyanın önceki bilirkişilere tevdi ile dosyaya giren evraklar … ve icra takipleri, davalı kurumun sunduğu belgeler ve tarafların itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda dava tarihi olan 22/08/2016 tarihi itibariyle davacıların borçlu olduğu ve borçlu olunmadığı miktarların açıkça tespiti konusunda rapor alınmak üzere dosyanın Elektrik konusunda uzman … ve mali müşavir …’e tevdi edilmesine karar verilmiş olup, bilirkişi … ve … tarafından alınan 03/03/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; “Davacıların beyanları ve davalı şirketin itirazlarının incelendiği ve tek tek cevaplandırıldığı, cevaplardan görüleceği üzere, beyan ve itirazlarda kök rapordaki kanaatleri değiştirecek her hangi bir husus olmadığından kök rapordaki kanaatlerini muhafaza ettiklerini, Davacıların asıl borcunun 49.058,53-TL olduğu, Gecikme zammının 16.429,24-TL olduğunu, Gecikme zammı KDV’sinin 2.957,38-TL olduğu, Toplam borcun 68.445,85-TL olduğu davacıların dava tarihi itibariyle 68.445,85-TL borçlu olduğu kanaatine varıldığını, davacıların abone sıfatı ile dava tarihi itibariyle borçlu olmadığı miktarlar: davalı şirketin, davacılar hakkında … ile 13.12.2019 tarihinde 49.058,53 TL asıl alacak, 87.144,97 TL gecikme zammı ve toplam olarak da 136.203,50 TL üzerinden icra takibi başlattığını, davacıların abone sıfatıyla dava tarihi itibariyle toplam borçları 68.445,85-TL olarak hesaplandığından davacılar 136.203,50 TL- 68.445,85 TL = 67.757,65-TL’den borçlu olmadığını, davacıların, dava tarihi itibariyle 67.757,65 TL’den borçlu olmadığı..” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava, müteveffa …’nın elektrik aboneliğinden dolayı mirasçısı davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Dosya kapsamından, müteveffa …’nın 04.04.2002 tarihinde … abone numarası ile davalı ile abonelik sözleşmesi imzaladığı, sözleşme tarihinden …’nın vefat tarihine kadar işyerinin faaliyette olduğu, …’nın 2006 yılındaki vefatı üzerine eşi davacı … tarafından 2008 yılı Şubat ayına kadar işyerinin çalıştırıldığı, bu dönemlerde elektrik faturalarının ödendiği, bu döneme ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı, 2008 yılı Şubat ayında işyerinin kapandığı ancak elektrik aboneliği iptal ettirilmediği, bu tarihten sonra elektrik tüketiminin devam ettiği, davalı tarafından fatura tahakkuk ettirildiği, dava konusu bu döneme ilişkin borç olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacıların aboneliğin kapatılmasına yönelik talebine dosya kapsamında rastlanmadığından, davacıların davaya konu abonelik sözleşmesinden kaynaklı sorumluluğunun devam ettiğinin kabulü gerekir. Gelinen noktada uyuşmazlık konusu ise, aboneliği iptal ettirmedikçe abonenin fiili kullanıcının kullandığı elektrik bedelinden sorumlu olup olmayacağı hususundadır. Elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, elektrik sayacının muhafazası konusunda da sorumluluğu devam eder. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kaçak elektrik kullanımı ve normal kullanım bedelinden dolayı müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur. Her ne kadar somut olayda, abone vefat etmiş ise de eşi davacı … tarafından bu durum bildirilmemiş, abonelikten yararlanılmaya 2008 yılına kadar devam etmiş, bu döneme ilişkin faturalar ödenmiş olduğundan ve işyeri kapatıldığında aboneliğin iptali için başvuru yapılmadığından davacıların sorumluluğunun devam ettiği kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, uzun sayılabilecek bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen müteveffa … ile davalı arasında akdedilen 04.04.2002 tarihli abonelik sözleşmesindeki “Fatura, üzerinde belirtilen süre içerisinde abone bu fatura bedelini ödemediği takdirde … tarafından elektriğin kesileceği, hesabın tasfiye edileceğine” ilişkin hüküm ve yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davalı açısından müterafik kusur oluşturur. Ancak bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından, ana borçtan davacıların hukukî sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu halde ana para hariç gecikme zammından en fazla yasal faize kadar indirim gerektirir. Bu doğrultuda; her dava, dava tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerektiğinden, davacıların talebinin abonelik sözleşmesi kapsamında davalılara borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkin olduğundan, davalı tarafından başlatılan takipler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talep edilmediğinden, taleple bağlılık ilkesi gereğince dava tarihi itibariyle davacıların borçlu oldukları miktarın belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda hazırlanan ek raporda, gecikme zammında Yargıtay kararları uyarınca yasal faize kadar indirim yapıldığı, davacıların dava tarihi itibariyle 68.445,85 TL borçlu oldukları tespit edilmiştir. Talep 96.756,41 TL borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğundan, davacıların borçlu oldukları 68.445,85 TL bu miktardan çıkarılmış, davacıların netice itibariyle dava tarihi itibariyle 28.310,56 TL davalıya borçlu olmadıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davanın kısmen kabulüne, davacıların dava tarihi itibariyle davalıya 28.310,56 TL borçlu olmadıklarının tespitine, fazlaya ilişkin kısım açısından talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davacıların dava tarihi itibariyle davalıya 28.310,56 TL borçlu olmadıklarının tespitine, fazlaya ilişkin kısım açısından talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 1.933,89 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 1.653,00 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 280,89 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yatırılan 1.653,00 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 1.764,50 TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 516,28 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından belgelendirilen herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.246,58 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.697,96 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.06/10/2021

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır