Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/353 E. 2020/25 K. 13.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/353 Esas
KARAR NO : 2020/25

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 13/06/2019
KARAR TARİHİ : 13/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu 13/06/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin optik ve gözlük alanında faaliyet gösteren dükkanı işlettiğini, davalı … şirketinin müvekkile dükkanında birçok kaliteli gözlüğün olduğunu ve bunları hırsızlık, yangın gibi riskli işlere karşı sigorta yaptırması teklifinde bulunduğunu, davalı … şirketinden dükkanı incelemeye geldiklerini ve dükkanın sigorta yapmaya uygun ve sigorta kapsamında olduğunu belirttiğini, bu doğrultuda müvekkil ile sigorta şirketi arasında Kobi Paket Sigorta Poliçesi isimli, … poliçe numaralı, … Acente numaralı … A.Ş’nin acente olduğu, 05/01/2016 başlangıç tarihli, 05/01/2017 bitiş tarihli sigorta sözleşmesi imzaladıklarını, müvekkile ait dükkana 28/05/2016 tarihinde hırsızın girdiğini, müvekkilin işyerinde toplam 24.168,72 TL tutarında zarar olduğunu, yaşanılan bu hırsızlık nedeniyle olayın davalı şirkete bildirildiğini, davalı şirket tarafından ekspertiz çalışması yapılarak hasarın ödenmesi kararı verildiği ancak herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle davalı şirketle tekrar görüşüldüğünü ve davalı şirketin müvekkile ödeme yapılmayacağını bildirdiğini, müvekkil zararını davalı şirketten alamadığı için arabuluculuğa başvurduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde de davalı şirketin bu zararı ödemeyeceklerini bildirdiğini ve bu sebeple uzlaşılamadığını bildirerek hırsızlık olayının davalı şirket ile müvekkil arasında yapılan sigorta sözleşmesi kapsamında ve tarihleri içerisinde olduğunu, hırsızlık olayından dolayı uğramış olduğu 24.168,72 TL zararın davalı … şirketinden tazminini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı … şirketine yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 28/06/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu hasarın 28/05/2016 tarihinde meydana geldiğini, davacının müvekkil şirketten hasar tazmin talebinin 24/11/2016 tarihinde reddettiğini, davacı tarafın davayı 13/06/2019 tarihinde açtığını, zamanaşımı tarihi olarak hasar tarihi yada hasar talebini red tarihi başlangıç tarihi olarak kabul edilse bile 2 yıllık zamanaşımını geçtiğini, müvekkil şirket ile davacı arasında Kobi Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkil şirketin sigorta poliçesinden sorumluluğunun poliçe teminatı ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, dava konusu hasarın 28/05/2016 tarihinde meydana gelen hasar müvekkile bildirilen yazılı cevap ile reddedildiğini, davacı ile müvekkil şirket arasında imzalanan Kobi Paket Sigorta Poliçesinin özel şartları içerisinde bulunan “hırsızlık teminatı; güvenlik birimleri ile doğrudan bağlantılı alarm sistemi veya demir parmaklık, kepenk, gece bekçisi, güvenlik kamerası tedbirlerinden en az birinin alınmış olması kaydıyla geçerlidir” düzenlemesinin yer aldığını, sözleşmede yazılı olarak belirtilen bu şartın yerine getirilmediğini, dükkanda bulunan kameranın olaydan önce arızalı olduğunun ekspertiz tarafından tespit edildiğini ve raporlandığını, davacı tarafın zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığını ve miktarın fahiş olduğunu bildirerek öncelikle davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış olması ve dava konusu hasarın poliçede özel şartlarında düzenlenen poliçe teminat kapsamında olmaması sebebiyle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava, sigorta poliçesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı … şirketiyle Kobi Paket sigorta poliçesi akdettiğini, işyerinde hırsızlık olayı meydana geldiğini ve zarara uğradığını, davalı tarafın zararlardan sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olduğunu iddia ederek meydana gelen zararın tazminini talep etmiştir. Davalı taraf, ödeme talebinin reddedilmesinden itibaren 2 yıllık süre geçtiğinden alacağın zamanaşımına uğradığını beyan ederek zamanaşımı def’i ileri sürmüş, olayın sigorta poliçesi teminatı kapsamına girmediğini beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Dosya kapsamından, davacı ile davalı … şirketi arasında, başlangıç tarihi 05.01.2016, bitiş tarihi 05.01.2017 olan “Kobi Paket Sigorta Poliçesi” düzenlendiği, sigortalı işyerinde 28.05.2016-30.05.2016 tarihleri arasında hırsızlık olayının meydana geldiği,30.05.2016 tarihinde sigortalı tarafından olayın davalıya ihbar edildiği, ekspertiz talebi üzerine 05.08.2016 tarihinde ekspertiz raporunun düzenlendiği, davalı şirketin 24.11.2016 tarihli cevabı ile ödeme talebini reddettiği, davacı tarafından TTK m.5/A uyarınca 09.05.2019 tarihinde zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğu, arabuluculuk sürecinin 27.05.2019 tarihinde sona erdiği, iş bu davanın ise 13.06.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır .
Uyuşmazlık, davada uygulanması gereken zamanaşımı süresinin ne olacağı, ceza zamanaşımının uygulanıp uygulanamayacağı ve nihai olarak dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktalarındadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 1420. maddesinde; “sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482.madde hükmü saklı kalmak üzere sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zaman aşımına uğrar.” hükmü düzenlenmiştir. Zamanaşımının başlangıcı muacceliyet tarihidir. Türk Ticaret Kanunu’nun 1427. maddesi gereğince, sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. Somut olayda, hırsızlık olayının gerçekleştiği tarih olan 30.05.2016 tarihinde davalı … şirketine ihbarda bulunulduğundan, TTK‘nın m.1427/2. fıkrası gereğince ihbardan kırkbeş gün sonra istem muaccel olacağından dava konusu tazminat talebinin 15.07.2016 tarihinde muaccel olduğu ve davanın en geç 15.07.2018 tarihinde açılması gerektiği, davalı … şirketinin ödeme talebini reddettiği 24.11.2016 tarihi dikkate alınsa bile davanın en geç 24.11.2018 tarihinde açılması gerektiği, ancak davacı tarafından bu sürelerden sonra 2 yıllık zamanaşımı süresinin bitiminden sonra 09.05.2019 tarihinde arabuluculuk yoluna başvurulduğu ve davanın 13.06.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmakla tazminat talebinin TTK m.1420 uyarınca zamanaşımına uğradığı kanaatine varılmıştır.
Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/1492 E. 2018/1221 K. Sayılı; “Sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK nun 1420. maddesinde zamanaşımı düzenlenmiştir. Düzenlemede “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482’nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır “ ifadelerine yer verilmiştir.Bu alacağın muacceliyet tarihi ise, TTK nun 1427/1. madde hükmü yollaması İle 1446. maddesi hükmü uyarınca yapılacak ihbar borcunun doğduğu tarihten itibaren olacaktır.1446 . maddede , sigorta ettirenin rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildireceği, 1427/2.fıkrada ise, sigorta tazminatı ve bedelinin , rizikonun gerçekleşmesine müteakip ve riziko İle ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmalar bitince ve herhalde 1446 ‘ncı maddeye göre yapılacak ihbardan 45 gün sonra muaccel olacağı belirtilmiştir.Bu durumda, davacı sigortalının ,davalı … şirketine ihbarı en geç 12.03.2015 tarihinde yaptığı kabul edilse dahi ,yasa gereğince 45 gün sonra yani 27.04.2015 tarihinde muaccel olan tazminat talebinin iki yıl sonra olan 27.04.2017 tarihinde zamanaşımına uğramasına rağmen davacı davasını 2 yıllık zamanaşımı süresinden sonra 08.12.2017 tarihinde açmıştır.Davacı müvekkilinin oyalandığını iddia etmiş ise de, davacı , sigorta şirketinin tazminat talebini red tarihi olan 15.05.2015 tarihinden itibaren dahi iki yılık süre içinde dava açmamıştır. Davacının bir diğer iddiası, hırsızlık olayı ile ilgili ceza davası açıldığı ve bu durumda 6098 sayılı TBK nun 72. maddesi gereğince uzamış ceza zamanaşımı uygulanması gerektiğine ilişkindir.Davacı , davalı … şirketine karşı davasını haksız fiil hükümlerine göre değil ,sigorta sözleşmesi hükümlerine göre ileri sürmüştür.Uzamış ceza zamanaşımı hükümlerinin iş bu davada sigorta şirketine karşı uygulanması mümkün değildir.Yukarıda ifade edildiği üzere, sigorta ilişkisinden doğan her türlü talep hakkı iki yıllık zamanaşımı süresine tabidir.Zamanaşımı süresini değiştiren sözleşme hükümleri geçersizdir.Zamanaşımın başlangıç tarihi alacağın muaccel olduğu tarihtir.TTK 1420/2’de , diğer kanunlardaki hükümler saklı tutularak , zamanaşımı süresi İle ilgili olarak başka kanunlarda farklı bir düzenleme yapılabileceği öngörülmüştür. Nitekim , 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 109. maddesinde TTK 1420 ‘den daha değişik bir düzenleme mevcuttur. Ancak söz konusu düzenleme somut uyuşmazlığa ilişkin değildir.” şeklindeki ilamında; sigorta ilişkisinden doğan her türlü talep hakkının muaccel olduğu tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve bu davalarda TBK m.72’de düzenlenen ceza zamanaşımı hükmünün uygulanamayacağını belirtmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i değerlendirilmek suretiyle dava konusu tazminat isteminin TTK m.1420 uyarınca zamanaşımına uğradığı kanaatine varılarak HMK m.142 uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 54,40 TL’nin, peşin alınan 412,75 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 358,35 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/01/2020

Katip …
¸

Hakim … ¸