Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/321 E. 2019/1363 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/321 Esas
KARAR NO : 2019/1363

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/12/2014
KARAR TARİHİ : 30/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; müvekkili …’nun Tasfiye Halinde … Ltd. Şti’nin yetkili ve sahibi olduğunu, davalının müvekkili aleyhine 4.000 TL lik senede istinaden … 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas numarası ile takip başlattığını, bu takibe istinaden müvekkil şirketin …’deki iş yerinde 15/11/2007 tarihinde haciz işlemi yapıldığını, bu hacizde şirketin 1 Servo 1200 S anfi, 1 Minton 1304 DVD, 4 siyah renkli kolonun muhafaza altına alındığını, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti için 03/01/2008 tarihinde … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde… Esas numarası ile menfi tespit davası açıldığını, mahkemenin 25/11/2009 tarih … numaralı kararı ile müvekkilinin borçlu olmadığına karar verdiğini, müvekkilinin haksız yere yapılan takip ve haciz nedeni ile uğradığı zararı davalıya gönderdiği ihtarname ile talep etmiş ise de davalı tarafından müvekkilin zararının karşılanmadığını, haciz sırasında salonun araçlarını sağlayan araçların haczedilip muhafaza altına alındığını, muhafaza altına alınan eşyaların bugüne kadar müvekkiline teslim edilmediğini, bu sebeple müvekkilinin düğün salonu olarak işlettiği yeri bir süre sonra kapatmak zorunda kaldığını, müvekkilinin haksız haciz neticesinde ekonomik anlamda büyük bir sıkıntı yaşadığını, düğün salonunun haciz yapılan tarihten 08/03/2010 tarihine kadar çalışmadığı için aylık ortalama 30.000 TL olan gelirini elde edemediğini, müvekkil şirketin iş yapamadığı gibi iki çalışanına 08/03/2010 tarihine kadar aylık 1.000 TL maaş ödemesi yapmaya devam ettiğini, yine aynı tarihe kadar aylık 1.500 TL kira ödemesi de yaptığını, bu sebeplerle öncelikle adli yardım ve davanın kabulü ile şimdilik 10.000 TL alacağın haczin yapıldığı tarih olan 15/11/2007 tarihinden bugüne kadar işlemiş yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği görülmekle, davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; müvekkilinin icra dosyasında temsil eden vekili, hukuka ve usulü uygun olarak söz konusu iş yerinde haciz işlemi için yetkili icra dairesinde talepte bulunduğunu, bu talebin icra müdürlüğünce onandığını, davacıya ait iş yerinde icra memuru marifetiyle haciz işlemi yapıldığını, yapılan hacviz işleminin ve icra takibinin tüm aşamalarıyla usulv e yasaya uygun olduğunu, davacının talebinin kazanç kaybı tazminine yönelik olduğunu, davacının zarara ilişkin iddiaları hiçbir somut delille desteklenmediğini, davacı tarafın illiyet bağının ispatina yönelik hiçbir evrak veya delil sunamadığını belirterek, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce celp edilen … 4. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davalı/alacaklının 4.000,00 TL asıl alacak, 12,00 TL komison, 86,12 TL protesto masrafı, 67,66 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.165,78 TL’nin davacı/alacaklıdan tahsilini talep ettiği, davacı/borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu görüldü.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/12/2018 tarihli … Esas … Karar sayılı kararı ile “davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20. Maddesi uyarınca 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulması halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Ticaret Mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar verilmiş olup mahkememize esas kaydı yapılıp açık yargılamaya devam olunmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava, haksız haciz nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı tarafından aleyhine icra takibi yapıldığını, 15.11.2007 tarihinde haciz işlemi yapıldığını iddia ederek haksız haciz nedeniyle uğramış olduğu zararın davalıdan tazminini talep etmiştir. Davalı taraf, 01.07.2016 tarihli duruşmada; inşaat işi ile uğraştığını, davacının düğün salonu inşaatının bir kısmını yaptığını ve karşılığında alacaklı olduğunu, davacı şirket yetkilisinin alacağın karşılığında senet verdiğini ve bunun üzerine icra takibi yaptığını beyan etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı tarafından icra takibi kapsamında davacı tarafa yapılan haciz işleminin haksız olup olmadığı, haksız haciz nedeniyle davacı tarafın zarara uğrayıp uğramadığı noktalarındadır.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 19/12/2018 tarihli … Esas … Karar sayılı kararında özetle; haciz işlemine konu icra takibinin kambiyo senedine dayalı olması, davacının tüzel kişi tacir, davalının gerçek kişi tacir olması sebepleriyle davanın mutlak ticari dava olduğundan bahisle görevli mahkemenin Asliye ticaret Mahkemesi olduğuna karar vermiştir.
Somut olayda; davalı taraf 23.09.2019 tarihli duruşmada tacir olmadığını işçi olduğunu beyan etmiş, davalının tacir olup olmadığının belirlenmesi için … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda da davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı bildirilmiş olup dosya içerisinde davalının gerçek kişi tacir olduğunu gösterir başka bir delil de bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalının gerçek kişi tacir olmadığı belirlenmiştir.
Dava konusu hukuki ihtilaf yukarıda anlatıldığı üzere haksız haciz nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkindir. Dolayısıyla yapılacak yargılamada uyuşmazlığın çözümlenmesi için yapılan haciz işleminin haksız olup olmadığı irdelenecek olup haciz işleminin yapıldığı icra takibinin türünün ve takip konusunun bir önemi bulunmamaktadır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev alanı TTK m.4 ve m.5 hükümlerinde tanımlanmıştır. Davanın ticari dava olarak kabulü ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olması zorunludur. Ayrıca tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da düzenleme konusu yapılmış hususlardan doğan hukuk davaları ile TTK m.4/1-b,c,d,e,f bentlerinde belirtilen hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenleme konusu yapılmıştır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2015/13385 E. 2015/13448 K. Sayılı; “Mahkemece, uyuşmazlığın bonodan kaynaklandığı, davanın ticari dava sayılması gerektiği, uyuşmazlığın çözümünün Asliye Ticaret Mahkemesinin görevinde olduğu belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından; dava konusu 03/09/2013 keşide, 03/11/2013 vade tarihli, 35.000,00 TL bedelli, keşidecisi davacı … , lehtarı … olan bonoya istinaden davalı tarafından, … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2014 gün ve …-… D. İş Es.-Kar. sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı alındığı, ardından … 33. İcra Müdürlüğü’nün … Es. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, … 6. İcra Mahkemesinin …-… E.-K. sayılı dosyasındaki 04/06/2014 tarihli kararıyla davacının borca ve imzaya itirazı kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Dava, haksız haciz nedenine dayalı olarak açılmış olan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup davaya bakmakla genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.” şeklindeki ilamında; haksız hacize dayalı tazminat davalarında haciz işleminin yapıldığı icra takibinin konusu bono olsa bile görevli mahkemenin genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar vermiştir.
Aynı konuya ilişkin olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2017/1995 E. 2018/588 K. Sayılı; “Somut olayda, haksız hacze dayanak teşkil edilen … İcra Müdürlüğü’ nün … takip sayılı dosyasında çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla gerçekleştirildiği, davacının tacir olduğu hususunda bir tartışma bulunmadığı, ancak davalınının ticari işletme veya şirket kaydı bulunmadığı dolayısıyla tacir olmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre..” şeklindeki ilamında, haciz işlemine konu icra takibinin kambiyo senetlerine mahsus takip olması, takip konusunun kambiyo senedi olması hallerinde bile görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu yönünde karar vermiştir.
Tüm bu açıklanan hususlar ve içtihatlar doğrultusunda; davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmaması nedeniyle tacir olmadığı anlaşılmakla TTK m.4 ve m.5 hükümlerine göre mahkememizin görevsiz olduğu, davaya bakmakla görevli mahkemenin HMK m.2 gereğince … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonucuna varılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanunda değişiklik yapılmasına dair Kanun’un 2. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye hukuk Mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacağından HMK m.114/1-c hükmü uyarınca, mahkememizin görevsizliğine, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, aynı konuda … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilmiş ve kesinleşmiş görevsizlik kararı bulunması nedeniyle olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan, mahkememiz kararı istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde; HMK m.21 ve m.22 hükümlerinde göre yargı yerinin belirlenmesi ve görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İstanbul Bölge Adliye mahkemesi 37. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın görev nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevli ve yetkili mahkemenin … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Aynı konuda … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilmiş ve kesinleşmiş görevsizlik kararı bulunması nedeniyle olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan, mahkememiz kararı istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 37. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretlerinin o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; davacı şirket yetkilisinin, davalı asil ve vekilin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/12/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸