Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/295 Esas
KARAR NO : 2019/1269
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 17/05/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı borçlu müteveffa …’nın müvekkil bankaya başvurusu üzerine müvekkil banka ile dava dışı borçlu müteveffa … arasında Genel Kredi Sözleşmesi ve Bankacılık Hizmetleri sözleşmeleri akdedildiğini, dava dışı borçlu müteveffa …’nın sözleşmelerden doğan borçlarını ödemediğini, borçlu müteveffa … … 2. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, hesap kat ihtarnamesinin dava dışı borçlunun tebliğ edilmesine rağmen borçlarını ödemediğini, … 29. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, dava dışı …’nın vefatı üzerine mirası reddetmeyen mirasçısı …’ya ödeme emri gönderildiğini, karşı davalının yetkiye ve borca itiraz ettiğini ve icra takibini durdurduğunu, borça ilişkin olarak arabuluculuğa başvurulduğunu, borçlu tarafın kötü niyetli olarak borcun ödenmemesi sebebiyle anlaşmaya varılamadığını, icra takibinin yetkisine yapılan itirazların mesnetsiz olduğunu, müteveffa … ile müvekkil banka arasında imzalanan sözleşmede yetkili mahkeme ve icra dairelerinin İstanbul Mahkemeleri ve İcra daireleri olduğunun belirtildiğini bildirerek bu doğrultuda davalı borçlunun icra dairelerinin yetkisine ve borca yapmış olduğu itirazın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; müvekkilin adresinin Bahçelievler’de bulunduğunu, bu yüzden davacı tarafından ikame edilen davada Bakırköy mahkemelerinin görevli olduğunun açık olduğunu, aynı durumun icra müdürlüğüne yapılan itiraz dilekçesinde belirtildiğini ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğini, müvekkil ile davacı arasında ticari nitelikte herhangi bir ilişkinin söz konusu olmadığını, davalı müvekkil, davacının müteveffa eşine çek taahhüt kredisi ve taksitli kredi kullandırdığını ve müteveffanın davacıya borçlu olduğuna ilişkin iddialar hakkında gerek müteveffa borçlunun sağlığında gerekse vefatından sonra müvekkilin hiçbir bilgisi olmadığını, müvekkilin iddia olunan borcun gerçekten olup olmadığını, varsa bile ödenip ödenmediğini bilmediğini, takip ve dava konusu yapılan miktarın kabul edilmesinin söz konusu olmadığını bildirerek huzurda ikame edilen davanın usul ve esas yönündeki itirazlarımız doğrultusunda reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davaya dayanak … 29. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, tetkikinde; davacının davalı … aleyhinde 205.209,50 TL asıl alacak, 403,68 TL masraf, 2.337,11 TL işlemiş faiz, 116,85 TL bsmv olmak üzere toplam 208.067,14 TL nin tahsili bakımından 20/06/2017 tarihinde takibe geçtiği, dosyamız mirasçısı davalı …’nın 22/10/2018 tarihli dilekçesi ile Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine, ayrıca borca ve ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Uyuşmazlık; davalı tarafından icra dairesinin yetkisine yapılan yetki itirazının yerinde olup olmadığı noktasındadır. Davacı taraf, dava dışı Müteveffa … ile Genel Kredi Sözleşmesinin akdedildiğini, müteveffa …’nın genel kredi sözleşmesinden doğan borçlarını ifa etmemesi üzerine kredi hesabının kat edildiğini, davalının müteveffanın mirasçısı olarak borçtan sorumlu olduğunu, davalı tarafın haksız olarak yetkiye ve borca itiraz ettiğini, müteveffa ile aralarında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 31. Maddesinde yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri olarak kararlaştırıldığını, TBK m. 89 uyarınca da alacaklının yerleşim yeri icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri olduğunu iddia ederek yetki itirazının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf, yerleşim yerinin Bahçelievler olduğunu beyan ederek HMK m.6 uyarınca yetkili icra dairesinin Bakırköy İcra Dairesi olduğunu iddia etmiştir.
Davaya konu icra takibinin incelenmesinde; davalı tarafın 22.10.2018 tarihli dilekçesiyle yetkili icra dairesinin Bakırköy İcra Daireleri olduğunu belirtip icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği görülmüştür. İtirazın iptali davalarında, geçerli bir icra takibinin olması dava şartıdır. İcra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapılmış olması halinde geçerli bir icra takibi olmadığından dava şartı yokluğundan dava usulden reddedilir. Somut olayda; hukuki ihtilafın icra dairesinin yetkisine ilişkin olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle davacı banka ile müteveffa arasında akdedilen yetki sözleşmesinin davalı mirasçıya intikal edip etmeyeceği, davalı açısından geçerli olup olmayacağı önem arz etmektedir. Yetki sözleşmesi, kuruluşu ve geçerliliği maddi hukuka ait olan ancak usul hukuku alanında sonuç doğuran usuli bir sözleşmedir. Usul hukukuna ilişkin işlem ve sözleşmeler, sadece ilgili taraflar arasında geçerlidir. Bu nedenle taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar usul hukukuna ilişkin olan yetki sözleşmesinin tarafı haline gelmez. Bir başka deyişle usul hukukuna ilişkin hak ve borçlar mirasçılara intikal etmez. Bu durum miras hukukuna ilişkin külli halefiyet prensibinin istisnasıdır. Bu nedenle davacı banka ile müteveffa arasında akdedilen yetki sözleşmesinin mirasçı davalı açısından geçerli olmadığı sonucuna varılmıştır.
Somut olayda, yetki sözleşmesi davalı mirasçısı açısından sonuç doğurmayacağından, yetkili icra dairesinin genel hükümlere göre belirlenmesi gerekir. İİK m.50’de; “…Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir…” şeklindeki düzenleme uyarınca yetkili icra dairesinin belirlenmesi hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur. Dava konusu kredi ilişkisinden kaynaklanan para alacağına ilişkindir. İİK m.50 ve HMK m.10 atfıyla TBK m.89/1 uyarınca, para borcu alacaklının yerleşim yerinde ifa edilir. Dava konusu uyuşmazlıkta, krediyi kullandıran banka şubesinin bulunduğu yerin ödeme yeri olduğu açıktır. Yani, tarafların sözleşme ilişkisinde ifa yeri anlaşılmaktadır. O da krediyi kullandıran banka şubesinin bulunduğu yerdir. Bu durumda ifa yeri, alacaklının merkez adresi değil, şube adresidir. Dosya kapsamındaki genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde kredi kullandıran şubenin Yenibosna Şubesi olduğu anlaşılmıştır. Yenibosna adresi Bakırköy Adliyesinin yargı çevresinde yer almaktadır. İfa yerine göre de yetkili icra dairesi Bakırköy İcra Dairesi’dir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/202 E. 2018/267 K.)
Ayrıca HMK m.6 gereğince davalının yerleşim yeri olan Bahçelievler ilçesi Bakırköy Adliyesi yargı çevresi içerisinde yer aldığından yetkili icra dairesi Bakırköy İcra Dairesidir. Somut olayda davacının icra takibini genel ve özel yetki kuralları gereği Bakırköy İcra Dairesinde yapması gerekirken, yetkisiz yerde yapması nedeniyle seçme hakkı davalıya geçmiştir. Davalı taraf da süresi içerisinde usulüne uygun olarak yapmış olduğu yetki itirazıyla yukarıda anılan kurallar uyarınca yetkili icra dairesi olan Bakırköy İcra Dairesi’ni seçmiştir.
Tüm bu nedenlerle, davalı tarafın icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz yerinde görülerek icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığı kanaatiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davaya konu icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde yapılmış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL’nin, peşin alınan 2.548,62 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 2.504,22 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı tarafın yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2019
Katip … ¸
Hakim … ¸