Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/230 E. 2020/581 K. 19.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/230 Esas
KARAR NO : 2020/581

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/06/2017
KARAR TARİHİ : 19/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 02/09/2006 günü saat 12:30 sıralarında davacı sürücü … yönetimindeki … plakalı aracın yaya olan davacı …’a çarpması neticesinde müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, … 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen bilirkişi kusur raporunda sürücünün asli müvekkilinin ise tali kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin yaklaşık olarak %90 iş görmezlik raporunun bulunduğunu, müvekkili …’ın yaşamış olduğu acı, keder ve ızdırap nedeniyle 100.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, müvekkilinin anne ve babasının da destekten yoksun kaldıklarını, bu nedenle anne … için 50.000,00 TL baba … için ise yine 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın araç sürücüsü ve işleteni ….’den müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiklerini, davalı sigorta şirketine müvekkili tarafından başvuru yapıldığını, davalı sigorta şirketi tarafından hasar dosyası oluşturulduğunu ve kazaya dair tüm evrakları eksiksiz sunduklarını ancak davalı sigorta şirketinin müvekkiline herhangi bir ödemede bulunmadığını bildirmekle, müvekkili …’ın daimi sakatlık tazminatı kalemlerinin tazmini için 100,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı sigorta şirketine karşı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak kaidesiyle bütün davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilleri … için 100.000,00 TL manevi tazminatın anne … için 50.000,00 TL baba … için ise yine 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın araç sürücüsü ve işleteni ….’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili mahkememize ibraz ettiği cevap dilekçesi ile, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, Karayolları Trafik Kanunu gereğince davacının usuli yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeksizin dava açtığından, davanın usulden reddinin gerektiğini, kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, kusur oranlarının tespitinin gerektiğini, müvekkili şirketin ancak sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, müvekkili şirket nezdinde sigortalı aracın kusurunun bulunmadığını, maluliyet oranının tespitinin gerektiğini, mahkeme nezdinde görülmekte olan davada bakıcı giderinin talep edilmesi durumunda reddinin gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere mahkemece tüm bakıcı giderlerinin tedavi teminatı kapsamında olduğuna dair karar verilmesi halinde 6111 sayılı yasa kapsamında SGK tarafından karşılanması gerekli işbu giderlerden müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının talebine konu geçici iş göremezlik ve tedavi gideri talebinin de reddinin gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere geçici iş göremezlik tazminatı 6111 sayılı yasa ve trafik sigortası genel şartları gereğince teminat dışı olduğunu, davayı kabul manasında olmamak üzere gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/07/2018 tarihli… Esas ve… Karar sayılı kararı ile “Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, davaya bakmaya İstanbul Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğuna, Karar kesinleştiğinde ve HMK’nun 20.maddesi uyarınca 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulması halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,” dair kararı ile dosyanın mahkememize gönderildiği, 2019/230 Esas sayılı sırasına kaydı yapılarak açık yargılamaya devam olunduğu görülmüştür.
Davalı … A.Ş.’ye müzekkere yazılarak … sayılı hasar dosyasıyla … plakalı aracın trafik poliçesinin mahkememiz dosyası arasına alındığı görülmüştür.
… 17. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosya örneğinin mahkememiz dosyası arasına alındığı görülmüştür.
.. Tıp Fakültesine müzekkere yazılarak davacı …’a ait tüm tedavi evraklarının mahkememiz dosyası arasına alındığı görülmüştür.
Mahkememiz dosyası İstanbul ATK’ya gönderilerek davacı …’ın muayenesi yapılarak 02/09/2006 tarihli kaza nedeniyle uğradığı geçici ve kalıcı maluliyet oranının ve davacının kaza tarihinden bugüne kadar bakıcı tarafından bakılmasının gerekip gerekmediğinin, sürekli bakıcılık durumunun oluşup oluşmadığının tespiti ile maluliyet tespitinin kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmeliğe göre yapılmasının talep edildiği, İstanbul ATK’nın mahkememize sunmuş olduğu … tarihli raporunda iyileşme süresi içerisinde 6 ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği ve %100 kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK’nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794).
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Davalı … açısından talep, 02/09/2006 tarihinde sürücü …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sebebiyet verdiği kaza sonucunda davacı …’ın %90 oranında maluliyete uğraması nedeniyle meydana gelen maddi zararın poliçe limitleri dahilinde karşılanmasına ilişkindir.
Davacılar vekili sunmuş olduğu dilekçesinde, ceza mahkemesindeki yargılama dikkate alındığında davanın zamanaşımına uğramadığını, davacı …’ın maluliyetinin sürekli arttığını beyan etmiştir.
… 17. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. … K. Sayılı ilamının incelenmesinde; davaya konu olay nedeniyle TCK m.89/1/2-b uyarınca sanık …’na adli para cezası verildiği görülmüştür. TCK m.89/1/2-b uyarınca işlenen fiillere ilişkin verilebilecek cezanın üst sınırı dikkate alındığında somut olayda TCK m.66 uyarınca ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında davacı …’ın kaza nedeniyle maluliyete uğrayıp uğramadığının, uğramış ise maluliyet oranının ne olduğu konusunda rapor tanzim edilmesi için dosya Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kuruluna sevk edilmiş, Kurulun 22/01/2020 tarihli raporunda, davacı …’ın 02/09/2006 tarihli kazaya bağlı yaralanması sebebiyle Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 21.12.2011 tarihli raporunda belirtilen mütalaayı değiştirecek bir husus bulunmadığı belirtilmiştir. Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 21.12.2011 tarihli raporunun incelenmesinde davacı …’ın %100 oranında maluliyete uğradığının tespit edildiği görülmüştür. Dolayısıyla davacı …’ın maluliyet oranı 21.12.2011 tarihli rapordan bu yana artmadığı ve %100 olması nedeniyle artmasının da mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda; davaya konu trafik kazası 02/09/2006 tarihinde gerçekleşmiş, dava 18/06/2017 tarihinde açılmış, davalı … Sigorta A.Ş de cevap dilekçesiyle süresinde zamanaşımı defi ileri sürmüştür. Kaza tarihinden dava tarihine kadar geçen sürede zamanaşımını kesen veya durduran bir sebep de bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre; eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’da öngörülen 8 yıllık dava zamanaşımı süresi ve KTK’nın 109. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından, davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … A.Ş hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 54,40 TL’nin, peşin alınan 683,45 TL harçtan mahsubu ile bakiye harç olan 629,05 TL’nin manevi tazminat talebi devam edilen 2020/606 E. Sayılı tefrik dosyasına aktarılmasına, aktarılması mümkün olmadığı takdirde bakiye olan 629,05 TL harcın talep halinde tefrik edilen 2020/606 E. Sayılı dosyasına yatırmak üzere davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdiren 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı tarafın yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/10/2020

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸