Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/211 E. 2020/31 K. 20.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/138 Esas
KARAR NO : 2020/32

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/03/2019
KARAR TARİHİ : 20/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu 14/03/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; satıcı durumundaki davacı müvekkil şirketle alıcı durumundaki davalı arasında bir taşınır satım sözleşmesi kurulduğunu, satım sözleşmesine ilişkin “Sipariş Formu” ile satım sözleşmesi kapsamında 775 Kg tutarındaki “Lazer kaynak tozu”nun davalıya satımı ve teslimi gerçekleştirildiğini, davalı adına 07.05.2018 tarih … no’lu 12.331,00 EURO bedelli irsaliyeli fatura tanzim edildiğini, faturada yazılı son ödeme tarihinin 06.07.2018 olduğunu, davalı taraf faturada yazılı olan vade tarihinde satım bedelini ödeyemeyeceğini bildirdiğini, bu kapsamda davacı müvekkili şirket emrine …bank/… şubesi nezdindeki çek hesabından 28.12.2018 tanzim tarihli 62.891,00 TL bedelli bir adet çek tanzim edip davacı müvekkili şirkete teslim edildiğini, irsaliyeli faturada belirtilen son ödeme tarihi 06.07.2018 olup davalı tarafından fiili ödemenin yapıldığı tarihin ise 28.12.2018 olduğunu, bu kapsamda davacı müvekkil şirketçe davalıya hitaben 28.12.2018 tarih … nolu KDV dahil 11.530,41 TL bedelli “kur farkı alacağı faturası” tanzim edildiğini, ancak işbu fatura bedeli davalı tarafından ödenmediği gibi fatura posta kanalıyla davacı müvekkili şirkete iade edildiğini, davalı taraf, satım sözleşmesinden kaynaklanan kur farkı borcunu ödemediği gibi işbu alacağın tahsili için … 26. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takip kapsamında borca ve yetkiye itiraz ederek takibi durdurduğunu, dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu ancak uzlaşılamadığını beyan ederek davalının … 26. İcra Müdürlüğünün … Esas, sayılı dosyasına yaptığı yetkiye ve borca itirazın iptaline, davalının inkar edilen alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu 11/04/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; işbu dava için yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, tarafların ödemenin çek ile yapılması konusunda anlaştıklarını, davacının ödeme tarihine kadar herhangi bir itirazda bulunmadığını, çek ödendikten sonra kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine fatura düzenlediğini, davacı tarafından 07.05.2018 tarihinde müvekkiline irsaliyeli fatura ile mal teslimi yapıldığını, davacı söz konusu ürünü teslim ettiğinde 07.05.2018 tarihinde tanzim edilen 28.12.2018 vade tarihli 62.891,00 TL bedelli çeki de teslim aldığını, yani tarafların ödemenin 28.12.2018 tarihinde yapılması ile ilgili zımnen anlaştıklarını, artık taraflar arasında bir vade anlaşmasından bahsedilemeyeceğini, zira 5941 sayılı Çek Kanunu taraflar arasındaki vade anlaşmasına itibar ettiğini, 07.05.2018 tarihinde tanzim edilen çekin davalı tarafından kabul edildiğini ve taraflar arasında bir vade anlaşması gerçekleşmiş olduğunu, davacının teslim anında aldığı çekin tahsil edilmesinden sonra fatura düzenlemesinin haksız kazanç elde etme amacı ve kötü niyet taşıdığını ortaya koyduğunu, taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi bulunmadığını, dolayısıyla taraflar arasında davacının kur farkı alacağı isteyebileceği yönünde sözleşmesel bir hüküm de bulunmadığını, davacı 07.05.2018 tarihinde teslim yaparken aynı anda müvekkilden çek alıp 28.12.2018 vade tarihli 62.891,00 TL bedelli çekin ödenmesini beklediğini, dolayısı ile artık taraflar paranın ülke parası ile 28.12.2018 tarihinde 62.891,00 TL bedelle ödenmesi konusunda anlaşmış olduklarını, somut olayda müvekkiline herhangi bir fatura tebliğ edilmediğini, davacı tarafından tanzim edilen faturada da ödeme günündeki döviz satış kuru şerhi yer almadığını, dolayısıyla davacının döviz kuru talep etmesinin haksız kazanç elde etme gayesi güttüğünü, taraflar arasında borcun yenilenmesi sözleşmesi olmadığı için davacı hem çek alıp hem de alacak davası açabileceğini, davacı yan müvekkil tarafından verilen çekteki 28.12.2018 tarihini beklemek istemeseydi alacağı için dava da açabileceğini, ancak davacı bu hakkını kullanmayarak 28.12.2018 tarihini beklediğini, mezkur tarihte ödeme geldikten sonra hemen kur farkı faturası düzenlemesinin de davacının kötü niyetli hareket ettiğini ortaya koyduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce, 30/09/2019 celse ara kararı uyarınca, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, tarafların ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, … tarafından ibraz edilen 04/11/2019 tarihli raporda; “davacı tarafından 07.05.2018 tarih … no’lu 12.331 Euro tutarındaki faturanın tahsil tarihindeki Euro karşılığını talep edebileceği görüşünde olması halinde; davacı …Tic. A.Ş.’nin davalı … Dış Tic. Ltd. Şti.’den 11.530,71 TL kur farkı alacağı olduğu, davalı … Teknoloji İmal. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin … 26. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın yersiz olduğu ve takibin devam etmesi gerektiği, mahkemenin tarafların ödeme tutarında anlaştıkları ve anlaşılan tutar üzerinden çek tanzim edildiği, kur farkı talep edileceğine dair taraflar arasında sözleşme, sipariş formu ya da geçmişten beri gelen uygulamanın bu yönde olduğuna dair herhangi bir belge bulunmaması sebebiyle, davacının 07.05.2018 tarih … no’lu 12.331 Euro’luk faturanın tahsil tarihindeki Euro karşılığını talep edemeyeceği görüşünde olması halinde: davacı … Tic. A.Ş.’nin davalı … Dış Tic. Ltd. Şti’den herhangi bir alacağının bulunmadığı, davalı …Dış Tic. Ltd. Şti.’nin … 26. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın yerinde olduğu, davacının 07.05.2018 tarih … no’lu 12.331 Euro’luk faturanın tahsil tarihindeki kur farkını talep edemeyeceği, fakat fatura üstünde tanınan vade tarihinden 175 gün sonra ileri tarihli çekin tahsil edilmesi nedeniyle faiz talep edebileceği görüsünde olması halinde; davacı … Tic. A.Ş.’nin davalı … Dış Tic. Ltd. Şti.’den 10.855,30 TL akdi faiz alacağı olduğu, ticari faiz uygulanması halinde ise faiz alacağının 5.879,95 TL olarak hesaplandığı, davalı ….Dış Tic. Ltd. Şti.’nin … 26. icra Müdürlüğünün … Esas. Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptal edilmesi ve takibin hesaplanan faiz alacağı üzerinden devam etmesi gerektiği” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce davaya dayanak … 26. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, tetkikinde; davacının davalı … Ltd. Şti aleyhinde asıl alacak 11.530,41 TL’nin tahsili bakımından 27/02/2019 tarihinde takibe geçtiği, dosyamız davalısı … Tic. Ltd. Şti’nin 28/02/2019 tarihli dilekçesi ile … 26. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine, borca ve yetkiye itiraz ettiği görülmüştür.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; davacı tarafın faturadan kaynaklı kur farkı alacağı olduğu iddiasıyla başlattığı … 26. İcra Müdürlüğünün …E.sayılı icra takibine karşı davalı tarafın borçlu olmadığını iddia ederek yapmış olduğu itirazın iptaline ilişkindir.
Dosya kapsamından, taraflar arasında taşınır satışı ilişkisi kurulduğu, ilişki kapsamında “Lazer Kaynak Tozu” makinasının 12.331,00 EURO bedel karşılığında davalı tarafa satıldığı, davacı tarafından 07.05.2018 tarihli 12.331,00 EURO bedelli faturanın düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, faturada son ödeme tarihinin 06.07.2018 olarak belirtildiği, davalı tarafından 28.12.2018 keşide tarihli 62.891,00 TL bedelli çek ile 28.12.2018 tarihinde ödeme yapıldığı, davacı tarafından 28.12.2018 tarihli 11.530,41 TL bedelli kur farkı alacağı konulu faturanın keşide edilerek davalı tarafa gönderildiği, anlaşılmıştır. Davacı taraf, makina satış bedeline ilişkin faturada ödeme tarihinin 06.07.2018 tarihi olarak belirtildiğini, davalı tarafından ödemenin çek ile fiili olarak 28.12.2018 tarihinde yapıldığını, fiili ödeme tarihi ile son ödeme tarihi arasında kur farkı alacağı meydana geldiğinden uyuşmazlık konusu 28.12.2018 tarihli 11.530,41 TL bedelli faturanın tanzim edildiğini beyan etmiştir. Davalı taraf, 28.12.2018 keşide tarihli 62.891,00 TL bedelli çekin 07.05.2018 tarihinde mal teslimi sırasında davacıya verildiğini, davacının çeki alarak ödemenin 28.12.2018 tarihinde yapılacağını kabul ettiğini, kur farkı alacağı talep edemeyeceğini beyan etmiştir. Dosya kapsamındaki belgelerden ve tarafların beyanlarından; uyuşmazlığın kur farkı alacağından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında uyuşmazlığın çözümlenmesi amacıyla tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu ve sahibi lehine delil olma vasfına sahip olduğu, dava konusu 28.12.2018 tarihli 11.530,41 TL bedelli kur farkı alacağına ilişkin faturanın davacı kayıtlarında yer aldığı ancak davalının kayıtlarında yer almadığı, davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede kur farkına esas 07.05.2018 tarih 704473 numaralı 12.331,00 Euro bedelli faturanın 07.05.2018 tarihinde 62.891,81 TL olarak kaydedildiği, ödemeye ait kaydın 08.05.2018 tarihinde 28.12.2018 vadeli 62.891,91 TL’lik çek bedeli olarak oluşturulduğu, davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede kur farkına esas 07.05.2018 tarih … numaralı 12.331,00 Euro bedelli faturanın 07.05.2018 tarihinde 62.891,81 TL olarak kaydedildiği, ödemeye ait kaydın 07.05.2018 tarih ile 28.12.2018 vadeli 62.891,91 TL’lik çek bedeli olarak kaydedildiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kur farkı alacağından kaynaklanmaktadır. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır. Davacı tarafından düzenlenen faturanın Euro cinsinden olduğu görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davalının çekle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekir. Ayrıca davacı tarafın ticari defterinde kur farkına esas faturaya ilişkin olarak 08.05.2018 tarihinde 28.12.2018 vadeli 62.891,91 TL’lik çek ile ödeme yapılacağına ilişkin kayıt yer alması da çekin malın teslim anında ödeme olarak alındığını, ödeme vadesinin taraflarca 28.12.2018 tarihi olarak kararlaştırıldığını göstermektedir. Bu sebeple de davacı taraf kur farkı alacağı talebinde bulunamaz. Nitekim Yargıtay 19 HD. 2017/4782 E. 2018/5802 K. Sayılı; “Dava, kur farkı alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı alacağının tahsili için davalı tarafından verilen çekleri teslim almış olmakla çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır.” şeklindeki ilamı da bu yöndedir. Tüm bu nedenlerle; kur farkı alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf, 12/10/2019 tarihinde davanın tamamen ıslahına dair dava dilekçesi sunarak; davanın HMK m.111 uyarınca terditli dava haline getirildiğini beyan ederek öncelikle asli talep olarak kur farkından kaynaklanan 11.530,41 TL tutarındaki alacağın tahsili istemiyle başlatılan … 26. Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, asli talebi yerinde görülmez ise feri talebi olarak bilirkişi raporunda hesaplanan 10.855,30 TL tutarındaki akdi faiz alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bu hususun irdelenmesi gerekmektedir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15.12.2016 tarih 2016/9929-12268 E/K sayılı ilamında, “ıslah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi” olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah halleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur. Bilindiği üzere, davacının sonuç talebini terditli dava haline dönüştürmesi kısmi ıslah niteliğindedir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 4. Cilt 6. Baskı, S:4015). Davanın tamamen ıslah edilmesi hâlinde, dava dilekçesi dâhil yapılmış olan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır. Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekir.(HGK, 29.06.2011 gün ve 2011/1-364 E., 453 K.). Davanın kısmen ıslahında ise; davada yapılmış olan belli bir usul işlemi ıslah edilir (düzeltilir) ve bundan sonraki usul işlemlerinin (ıslah edilen usul işlemi ile ilgili oldukları ölçüde) yapılmamış sayılması sağlanır.(Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, C: IV, İstanbul 2006 s. 4014). Sonuç olarak belirtmek gerekirse; davanın tamamının ıslahı demek davacının dava dilekçesinden itibaren ileri sürdüğü hususları bir yana bırakarak davasını yeni bir nedene dayandırması demektir. Somut olayda davacı taraf, ıslah dilekçesinde davasını terditli hale getirerek önceki dava konusunu oluşturan talebini asli talep olarak ileri sürmüş, ayrıca önceki dava konusundan bağımsız bir feri talep eklemiştir. Esasında davacı davanın konusunu ve nedeninin tamamen değiştirmemiş, önceki davadaki konusunu koruyarak davayı terditli hale getirmiştir. Bu nedenle davacı tarafından yapılan ıslahın, davanın tamamen ıslahı niteliğinde olmadığı, kısmi ıslah niteliğinde olduğu kanaatine varılarak değerlendirme yapılmıştır. Burada üzerinde durulması gereken husus, dava dilekçesinde dava konusu edilmiş olan talep hakkındaki davanın terditli hale getirip, dava konusu edilmiş olan talebin asli talep olarak, dava konusu edilmemiş olan farklı bir kalem alacak talebinin kısmi ıslah yoluyla davaya dahili ile feri talep olarak kabul edilmesinin mümkün olup olmadığıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 111. maddesi gereğince, terditli davada, davacı aynı davalıya karşı aralarında hukuki veya ekonomik bağlantı bulunan birden fazla talebini, aralarında aslilik veya fer’ilik ilişkisi kurarak aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Somut uyuşmazlıkta; dava konusu edilen kur farkı alacağı ile kısmi ıslah yoluyla feri talep olarak eklenen akdi faiz talebi arasında aslilik-ferilik ilişkisi bulunmadığı, taleplerin birbiri yerine geçebilecek nitelikte olmadığı, feri talebin dava konusu edilen asli talepten tamamen farklı ve bağımsız bir alacak kalemini oluşturduğu anlaşıldığından dava konusu edilmeyen bir şeyin kısmi ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle feri talebin reddine karar verilmiştir. Ayrıca feri talebin dava konusunu oluşturduğunun kabul edilmesi halinde dahi, davacı tarafın ticari defterinde kur farkına esas faturaya ilişkin olarak 08.05.2018 tarihinde 28.12.2018 vadeli 62.891,91 TL’lik çek ile ödeme yapılacağına ilişkin kayıt oluşturulması nedeniyle ödeme vadesinin taraflarca 28.12.2018 tarihi olarak kararlaştırıldığı ve belirtilen günde ödeme yapıldığı anlaşıldığından temerrüt olgusunun gerçekleşmemesi nedeniyle temerrüt faizi alacağı talebinin kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle de talebin reddi gerekmektedir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 54,40 TL’nin, peşin alınan 196,92 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 142,52 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen masraf olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı tarafın yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/01/2020

Katip …
¸

Hakim … ¸