Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/2 E. 2019/793 K. 16.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/2 Esas
KARAR NO : 2019/793

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 02/01/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkil …, davalı aleyhine … 24. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibini başlattığını, davalı vekili 05/11/2018 tarihinde icra ödeme emrine itiraz ettiğini, yapılan itiraz üzerine icra müdürlüğünce icra takibini durdurulduğunu, davalı … ile müvekkil …’ın babası … arasında eskiden gelen bir dostluk ve ticari ilişkinin olduğunu, davalı … ticari iş ve faaliyetlerle uğraşan bir iş adamı iken zor zamanlarından belirli meblağlarda borç para aldığını, davacı tarafın babasının vefat etmesiyle beraber … ailesi davalıdan bu paranın karşılığını talep ettiğini, kendilerini sürekli oyalamış herhangi bir ödeme yapmadığını, davalı şahsın kendi el yazısıyla asıllarını mahkemeye sunulan bonoları tanzim ettiğini ve imzalayarak davacı şahsa teslim ettiğini, bonoların ödeme günü geldiğinde davalının parasının olmadığını, ticari olarak çıkmaza düştüğünü ifade ettiğini, … ili … ilçesi … mevkii 3111 parsel, 4312 metrekarelik parsel ile 3112 parsel 1670 metrekarelik parselidavacı adında tescil ettireceğini ifade ettiğini, devir işleminde tapuları devrini yapacağını ve bonoları geri alacağını, davacı müvekkilin davalının bu parsellerin maliki olmadığını, davalının eşinin adına ait olduğunu belli bir süre sonra öğrendiğini, davalı tarafın bu şekilde oyalamasıyla bononun vade tarihinden 3 yıl geçmesiyle kıymetli evrakın vasfını yitirdiğini, davalı tarafın borcunu ödemekten imtina ettiğini, … 3. Noterliği üzerinden borcu hatırlatmak ve ödeme gayesinde olup olmadıklarını öğrenme için yasal son ihtarımız diyerek gönderilen ihtarı 27 Eylül 2018 tarihinde kızı …’nın tebliğ aldığını,davalı yanın herhangi bir itirazının ve ödemesinin olmadığını, davalı taraf ile davacının kardeşi … ile yapılan görüşmeler neticesinde davalının arapça olarak tüm konuşmalarında borcunu kabul ettiğini, davalı …, bonoyu tanzim eden borçlu konumunda iken evraka bir de eski şirketlerinden tasfiye edildiğini, … A.Ş kaşesini vurduğunu, davalı hem şirketinin hem de şahsın bizzat borçtan sorumlu olduğunu bildirerek, davanın kabulüne ve her türlü yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekilinin sunmuş olduğu 13/03/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkinin hiçbir zaman mevcut olmadığını, davalı tarafın iddia ve ikrarına göre huzurdaki davanın adi bir borç ilişkisinin olduğunu, borç ilişkisini kabul etmediğini ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin olduğunu, dava olarak kabul edilse bile zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmadığından dava şartı noksanlığından reddinin gerektiğini, sunulan belgelerde tahrifat olduğunu, davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının senette … adlı şirketin kaşesi olduğunu ve davalı ile bu şirketin beirlikte sorumlu olduğunu iddia ettiğini, bu iddiaların mesnetsiz olduğunu ve karşılığının bulunmadığını, senetteki … adlı şirketin kaşesini görmediklerini, … adlı firmanın yetkilisinin kaşe ve imzasının da mevcut olmadığını, davacının hayali ve yüksek meblağlarda borç verdiği iddasının yanında ek olarak taşınmaz devrine yönelik talepleri de hukuki karşılığı olmayan iddialar olduğunu, davalı müvekkil ve çocuklarnının borcu kabul ettiklerinin ses kaydının arapça kayıtlarının olduğunu, ses kaydının ne zaman, kimler arasındaki konuşmalar olduğu ve detayların gerçeğe uygun olup olmadığının dosyaya bir katkısı olmayacağının ve bunun suç ihbarı olarak kabul edilmesi gerektiğini, dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, ve her türlü yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; zamanaşımına uğramış kambiyo senedine dayalı takibe yönelik itirazın iptaline ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev alanı TTK m.4 ve m.5 hükümlerinden tanımlanmıştır. Davanın ticari dava olarak kabulü ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da düzenleme konusu yapılmış hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenleme konusu yapılmıştır.
Dava konusu senette davacı lehtar, davalı ise keşideci sıfatı taşımaktadır. Ne var ki senet zamanaşımına uğramış olmakla kambiyo vasfını yitirmiş, taraflar arasındaki temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı vasfına dönüşmüştür. Bu durumda TTK 732. maddesi uygulama yeri bulmadığından mahkemenin görev durumu temel ilişkinin ticari iş kapsamında bulunup bulunmadığı sonucuna göre belirlenecektir.
Somut olayda; taraflar arasındaki temel ilişkinin borç ilişkisinden kaynaklı para alacağı olduğu, davacının babası tarafından davalıya verilen borç paranın iadesi için senet tanzim edildiği, tarafların tacir olduğu yönünde bir iddia bulunmadığı gibi ticaret sicil kayıtlarında gerçek kişi tacir olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı, davacı tarafın tacir olmadığı yönünde beyanda bulundukları, uyuşmazlığın kaynağının ticari nitelikte olmadığı, adi ödünç para verme ilişkisinden kaynaklandığı, zamanaşımına uğrayan bonoların kambiyo senedi niteliğinde olmadığı anlaşılmakla ticari dava niteliğinde bulunmayan uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Mahkememizce görevsizlik kararı verilmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK 331.maddesi uyarınca harç ve masrafların görevli mahkemede nazara alınmasına,
Dair; tarafların yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16/09/2019

Katip … ¸

Hakim … ¸