Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/124 E. 2020/192 K. 02.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/124 Esas
KARAR NO : 2020/192

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/02/2017
KARAR TARİHİ : 02/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; müvekkilinin 06/01/2014 tarihinde davalı … Sigorta nezdinde sigortalı … ve … plakalı araçlarin sebebiyet verdiği kaza neticesinde yaralandığını, müvekkilinin yolcu konumunda olduğunu ve kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kaza sebebiyle geçici ve kalıcı vücut fonksiyon kaybı yaşadığını, müvekkilinin uğradığı yaralanma nedeniyle bir süre bakıma muhtaç olduğu ve hastanelere gidiş-geliş, yemek, refakatçi vb masraflarda bulunacağı, davalı şirketin müvekkilinin maluliyetinden ve SGK’nun karşılamadığı tedavi ve bakıcı giderlerinin teminatından sorumlu olduğunu, davalıya başvuru yapıldığı ancak müvekkili zararlarının tam olarak karşılanamdığını bildirmekle davanın kabulüne, tazminata olay tarihi itibariyle ticari temerrüt-avans faiziyle tahsil edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği görülmekle davalı vekilin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; kazaya karışan … plakalı aracın … poliçe nolu zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile müvekkili şirket nezdine sigortalı bulunduğunu, davacının müvekkili şirkete başvuruda bulunduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmamasına maluliyet durumu net olmamasına ve eksik evrak bulunmasına rağmen müvekkili şirketin iyi niyetli olarak 31/01/2017 tarihinde 22.483,00 TL ödeme yaptığını, davaya konu yaralanmaya neden olan 2.kazada müvekkili şirkete sigoratlı … plakalı araç sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmadığını, bu nednele müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle müvekkili şirket açısından faiz talebi haksız ve mesnetsiz olduğunu bildirerek: dava açılmadan önce usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın usul ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizin 02/10/2017 tarihli 2017/171 Esas 2017/723 Karar sayılı kararı ile davacı vekili ve davalı … Sigorta A.Ş vekilinin vermiş oldukları dilekçelerinde sulh olduklarını bu nedenle davanın konusuz kaldığını bildirdiklerinden; … Sigorta A.Ş açısından davanın konusuz kalması sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına, … Sigorta A.Ş açısından açılmış olan davanın bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, yargılamaya yeni esas üzerinden devamına şeklinde karar verilmiştir. Ancak davacı tarafça tefrik edilen dosyanın işleme alınması ve yargılamaya devam edilmesi yönünde talepte bulunmaması nedeniyle tefrik işlemleri yapılamamıştır. Re’sen mahkememizce dosya ele alındığında davacı …’ın 03/09/2017 tarihinde vefat ettiği tespit edilmiştir. Bunun üzerine hak kaybı oluşmaması amacıyla tefrik işlemleri mahkememizce yapılarak tefrik edilen dava iş bu esas numarasına kaydedilmiştir. Bu esas üzerinden muris …’ın nüfus kayıt tablosundan tespit edilen mirasçılarına oluşturulan tensip zaptı ve tayin edilen duruşma günü tebliğ edilmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı …, 06.01.2014 tarihinde … ve … plakalı araçların sebebiyet verdiği trafik kazasında yaralandığını, davalılar … Sigorta ve Halk Sigorta’nın ilgili araçların ZMMS poliçeleri uyarınca meydana gelen zararlardan sorumlu olduklarını iddia ederek trafik kazası sonucu uğradığı maddi zararların davalılardan tahsilini talep etmiştir. Yargılama sırasında davacı taraf, davalı … Sigorta ile sulh olunduğunu beyan ederek davalı … Sigorta A.Ş açısından karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini talep etmiş, diğer davalı … Sigorta açısından davaya ise devam ettiklerini bildirmiştir. Bunun üzerine mahkememizin 02/10/2017 tarihli 2017/171 Esas 2017/723 Karar sayılı kararı ile davalı … Sigorta A.Ş açısından davanın konusuz kalması sebebi ile karar verilmesine yer olmadığına, … Sigorta A.Ş açısından açılmış olan davanın bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, yargılamaya yeni esas üzerinden devamına şeklinde karar verilmiştir. Tefrik edilen dosya yukarıda açıklanan nedenlerle yeni bir esasa kaydedilememiştir. Bu sırada, re’sen mahkememizce dosya ele alındığında davacı …’ın 03/09/2017 tarihinde vefat ettiği tespit edilmiştir. Yani yargılamanın devamı sırasında(03/09/2017 tarihinde) davacı vefat etmiştir. Bu noktadan sonra davacı … muris olarak anılacaktır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28/1. maddesi gereğince, gerçek kişiler yönünden maddi hukuk bakımından hak ehliyeti ve usul hukuku bakımından da taraf ehliyeti ölümle son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölen tarafın mirasçılarına karşı veya onun mirasçıları tarafından davaya devam edilip edilmeyeceğini tespit için, bir ayrım yapmak gerekir; yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılarına geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır; bu davalara ölen tarafın mirasçılarına karşı (veya mirasçıları tarafından) devam edilmesine imkan yoktur. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara, ölen tarafın mirasçılarına karşı (veya mirasçılar tarafından) devam edilir. Mirasçıları da ilgilendiren davalar, ölen tarafın mirasçılarına geçen alacakları, hakları ve mallarına (4721 sayılı TMK m. 599) ilişkin davalardır. Bunlar malvarlığı haklarına ilişkin davalardır. İş bu dava malvarlığı hakkına ilişkin olup, mirasçıları ilgilendiren niteliktedir. Bu halde, TMK m.599 uyarınca ölen tarafın mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşları olarak hep birlikte takip ederler. Mirasçılar arasında kanundan doğan bir mecburi dava arkadaşlığı söz konusu olur. HMK m.60’da belirtildiği üzere; mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerinde de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Dava arkadaşlarında eksiklik bulunduğunda söz konusu davayı mevcut davacılar tek başına yürütemez ve davacı taraftaki eksiklik giderilmeden mevcut davacılar hakkında hüküm verilemez. Bu eksiklik dava takip yetkisi eksikliği olup, giderilmez ise dava usulden reddedilir.
Dava devam ederken davacı ölürse, davacının mirasçılarına usulüne uygun olarak tebligat yapılmalı, mirası reddetmeyen mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak davada yer almaları sağlanmalı, mirasçılardan bazısı duruşmaya gelmezse veya gelen mirasçılar davayı takip etmediklerini bildirirlerse gelmeyen mirasçıların veya davayı takip etmeyen mirasçıların davaya muvafakatinin sağlanması, olmazsa gelen mirasçılara terekeye temsilci atanmasını sağlamak için süre verilmelidir.
Somut olayda; öncelikle mahkememizce düzenlenen tensip zaptının 1 numaralı ara kararı ile; “Murisin Nüfus Kayıt Örneğinde belirlenen mirasçılar olan …, … ve …’ın dava dilekçesi ve tensip zaptı ile birlikte mirası kabul edip etmedikleri, mirası reddetmemişlerse yasal mirasçı sıfatıyla davayı takip edip etmeyecekleri hususunda beyanda bulunmalarına,” karar verilerek, tensip zaptı ve duruşma günü ihtaratlı olarak tespit edilen mirasçılara tebliğ edilmiştir. Tensip tutanağı ile belirlenen 13/05/2019 tarihli duruşma celsesine muris …’ın mirasçıları …, …, …, … katılmış ve davayı takip ettiklerini beyan etmişlerdir. Söz konusu duruşmanın 1 numaralı ara kararı ile davacı mirasçılarına mirasçılık belgesi sunmaları için süre verilmiş, … tarafından sunulan… tarihli … 3. Noterliğinin … yevmiye numaralı mirasçılık belgesinin incelenmesinde, muris …’ın mirasçılarının …, …, …, …, … ve… isimli çocukları olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine tespit edilen diğer yasal mirasçılar … ve …’un davaya dahilinin sağlanması için duruşma gününü bildirir ihtarlı tebligat yapılmış, ancak adı geçen mirasçılar duruşmaya katılmadığı gibi davayı takip edip etmedikleri konusunda beyanda da bulunmamıştır. Bu sebeple davayı takip eden mirasçılara 09/09/2019 tarihli duruşmanın 2 numaralı ara kararı ile mirasçılardan … ve …’un davaya muvafakatlerini sunması için 1 aylık kesin süre verilmiştir. Verilen süre içerisinde davayı takip eden mirasçılar tarafından diğer mirasçıların muvafakatlerinin sunulmaması üzerine 18/11/2019 tarihli duruşmanın 2 numaralı ara kararı ile: “Davayı takip eden mirasçılar vekiline diğer mirasçıların muvafakatini alması veya terekeye temsilci atanması davası açması için duruşma zaptının tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen süre içerisinde diğer mirasçıların muvafakatının alınmaması veya dava açılmaması halinde davanın dava şartı yokluğundan reddedileceğinin ihtarına” karar verilmiş ve söz konusu ara karar ihtarıyla birlikte davayı takip eden mirasçılar vekiline tebliğ edilmiştir. Mirasçı …’un 05/12/2019 havale tarihli beyanı ile davaya muvafakat ettiğine dair belge sunduğu ancak verilen süre içerisinde diğer mirasçı …’un davaya muvafakatinin sunulmadığı ve tereke temsilcisi atanması için dava açılmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davanın devamı sırasında davacı …’ın vefat ettiği, TMK m.599 ve HMK m.59 uyarınca murisin mirasçıları arasında mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğu, HMK m.60 uyarınca tüm mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak davayı birlikte yürütmesi gerektiği, murisin yasal mirasçılardan …, …, …, …’ın davayı takip ettiği, mirasçı …’un davaya muvafakatini sunduğu, ancak diğer mirasçı …’un davayı takip etmediği ve davaya muvafakati olduğunu gösterir bir belge veya beyan sunmadığı, davayı takip eden mirasçıların da kendilerine tanınan kesin süre içerisinde diğer mirasçı …’un davaya muvafakati olduğunu gösterir belge sunmadığı gibi tereke temsilcisinin atanması için de dava açmadığı anlaşıldığından, yukarıda açıklanan nedenlerle, aktif dava ehliyeti ve dava takip yetkisi bulunmadığından HMK m.114/1-d,e ve m.115/2 uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsil edilerek Hazineyi irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/03/2020

Katip
¸

Hakim
¸

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”