Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/965 E. 2019/501 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/965 Esas
KARAR NO : 2019/501

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2018
KARAR TARİHİ : 14/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 16/10/2018 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 01.06.2018 tarihinde, sözleşmenin imzalandığı tarihten 31/05/2019 tarihine kadar geçerli olmak üzere müvekkili satı, davalı tarafın alıcı olduğu süt alım satım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede; “meydana gelecek her türlü ihtilafın hal mercii İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleridir.” düzenlenerek mahkememizin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, davalı tarafça müvekkiline gönderilen “mutabakat mektubu” ile 31.08.2018 tarihi itibariyle müvekkilinin 538.591,59 TL alacak bakiyesi bulunduğunun bildirildiği, müvekkilince taraflar arasındaki süt alım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacakta mutabık olarak mektubu imzalandığını, ancak bakiye alacağın; 07.09.2018 tarihli 3 adet, 14.09.2018 tarihli 3 adet, 21.09.2018 tarihli 3 adet, 28.09.2018 tarihli 2 adet ve 30.09.2018 tarihli 2 adet fatura ile sabit olan toplam 743.432, 15 TL alacağın müvekkiline ödenmediğini, davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, sözleşmenin “cezai şart” başlıklı 11. maddesine göre; Satıcının süt parasını taahhüt edilen tarihte ödememesi, taraflar arasında anlaşılan miktarda sütün gerekçesiz olarak alacaklı tarafından alınmaması ve de alıcının herhangi sebeple taahhütlerine aykırı davranması halinde, satıcının 2 aylık süt alacağına karşılık gelen cezai şart tutarı alıcı tarafından satıcıya ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin alım satım sözleşmesine uygun olarak sütü teslim etmeye hazır olmasına rağmen alıcı tarafından süt alınmadığını, davalının sözleşmedeki taahhütlere uymadığını, açıklanan tüm sebepler ile davasının kabulüne, defter ve bilirkişi incelemeleri yapılarak belirlenecek müvekkilinin 2 aylık süt alacağına karşılık gelen, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak müvekkiline ödenmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; belirlenebilir alacaklar bakımından belirsiz alacak davası açılmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacının alacak iddiası belirli olup bu hususta ödeme emri dahi düzenlettirilerek müvekkil şirket aleyhinde takibe geçildiğini, bu nedenle, davacının ikame etmiş olduğu işbu davayı belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının alacak iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının alacak iddialarına dayanak olarak birtakım belgeler sunduğunu ancak faturalar müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini, bu şekilde taraflarınca faturalara itiraz hakkı da tanınmadığını, müvekkilinin, davacı ile yürütmüş olduğu ticari ilişkide ödemelerini zamanında ve eksiksiz olarak yaptığını, bu durumun bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacağını, alacağın likit ve muayyen olmadığını, bu bakımdan davacının icra inkâr tazminatı taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafından ikame edilen davanın, konkordato yargılaması tamamlanıncaya kadar bekletici mes’ele yapılması gerektiğini, davacı tarafın alacak iddiasına konu delillerinden birinin de müvekkili aleyhine başlatılan takip dosyası olduğunu, 11.10.2018 tarihinde düzenlenen ödeme emrinin İİK. m.294/1’in emredici hükümlerine aykırılık teşkil ettiğinden davacı tarafın bu delilinin değerlendirme altına alınmamasını ve davacı tarafın ödeme emri düzenlenmesini takiben alacak davası yolu ile bir kez daha ortaya koyduğu kötü niyetinin davanın reddi ile sonuçlandırılmasını talep ettiklerini, açıklanan nedenler ile; müvekkilinin davacıya karşı herhangi bir borcu bulunmadığından haksız ve kötü niyetli davanın reddine, takip kötü niyetli olmakla davacı aleyhine % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; taraflar arasındaki süt alım sözleşmesine aykırılık nedeni ile cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme ve bu sözleşme kapsamında satın alınan süt miktarı ve düzenlenen fatura ile taraflar arasındaki süt alım miktarı belli olduğundan sözleşmeye aykırılık nedeniyle sözleşme hükümlerince davacının talep edebileceği cezai şart alacağı belirlenebilir durumdadır.
6100 sayılı HMK’nun 115/2. maddesinde “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
HMK’nun 107.maddesinde belirsiz alacak davasının “…davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı yada değeri belirtmek sureti ile…” açılabileceği düzenlenmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerekir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır. Taraflar arasındaki sözleşme ve düzenlenen faturalar ile aylık süt alım miktarı belli olduğundan talep edilebilecek olan cezai şart alacağı miktarı da belirlenebilir durumdadır.
Davacının dava konusu ettiği alacak, belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğinden davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:.
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL’nin, peşin alınan 853,88 TL harçtan mahsubu fazla harç olan 809,48 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 6. maddesi gereğince, 2.725 TL maktu vekalet ücretinin yarısı olan 1.362,50 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/05/2019

Katip …

Hakim …

Harç Beyanı
K.H.= 44,40 TL
P.H.= 853,88 TL
İ.H.= 809,48 TL