Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/927 E. 2019/1124 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/927 Esas
KARAR NO : 2019/1124

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/10/2018
KARAR TARİHİ : 07/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 05/10/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin iştigal konusunun inşaat işleri olduğunu, bu kapsamda “…”. “…” ve “…” isimli inşaat projelerinde yaptığı daireleri sattığını, davacı müvekkilinin davalı şirketin 150.000 hisse adedi ile 1/3 oranında pay sahibi ve ortağı olduğunu, ayrıca davalı şirket halka açık olmayan bir şirket olduğunu, davacı müvekkilinin hissedarı olduğu davalı şirketin 2017 yılı Genel Kurul Toplantısının 09/07/2018 tarihinde şirket merkezinde yapıldığını, davacı müvekkilinin Genel Kurul Toplantısına vekili aracılığıyla katılarak, alınan kararlara karşı muhalefet şerhi koyduğunu, davacı müvekkili şirketin finansal durumu ve şirketin müteahhitlik faaliyetleri çerçevesinde tamamladığı projelerde yapılan satışların ve bunların kanuna ve usule uygun yapılıp yapılmadığı hakkında gerekli ve yeterli bilgi alınamadığını, bununla birlikte müvekkili davacının, 2015 yılından bu yana şirket yönetiminden uzaklaştırıldığını, bu konuda şirket yönetimi yasaya ve dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde denetime elverişli olmayan ve şirketin gerçek finansal durumunu yansıtmayan faaliyet raporları ile genel kurul toplantıları yapmayı alışkanlık haline getiriğini, davalı şirketin 09/08/2017 tarihli 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu, alınan 3. Maddesinde yazılı olduğunun aksine 2017 yılı ile ilgili bilgi edinilebilecek açıklıkta net bir faaliyet raporu ve kar, zarar cetvelleri, bilançoları ve finansal tablolar şirketin gerçek durumunu görülmesine engel olacak şekilde hazırlandığından müvekkili tarafından faaliyet raporunun 3.382.055,53 TL’lik aktifler toplamı karşılığında özkaynak, 507.656,35 TL olarak görüldüğü, aradaki farkın tespiti için ticari defter ve kayıtlar üzerinde TTK 437. Maddesi ve 438. hükümleri kapsamında hem inceleme hem de davalı şirketin 2017 yılı tüm ticari defterleri üzerinde Özet Denetçi atanmasının talep edildiğini, söz konusu taleplerinden TTK 437 maddesi hükmü kapsamında “temsilcilerin mutabık kalacakları bir zamanda 2017 yılı defter ve belgeleri üzerinden Faaliyet Raporunda görülen 3.382.055,53 TL’ik aktifler toplamı karşılığında özkaynak tutarının 507.656,35 TL görülmesi arasındaki fark ve nedenler hususunda inceleme yapılması hususunda oy birliği ile verilmiş ise de; TTK 438 maddesi kapsamında 2017 yılında gayrimenkullerin ilan edilen fiyatları ile defterde görülen satış fiyatları arasındaki farkın araştırılması ve yeni proje geliştirilmemesinin nedenlerinin araştırılması amacıyla istenilen Özel Denetçi atanmasına ilişkin taleplerinin oy çokluğu ile red edildiğini, genel kurulun 4. Maddesi gereğince şirketin 2017 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesaplarının görüşülmesi ve tasdiki hususunun karar bağlanması, kar dağıtımı hakkında karar alınması görüşmelerinde müvekkili tarafından “Faaliyet Raporunda yeni proje almaya gidilmeyeceği yazılmış, bilançoda da şirketin üçüncü kişilerden alacakları olduğu yazılıdır. Biz bu nedenle, karın dağıtılmasını talep ediyoruz.” beyanları ile beraber muhalefet şerhi belirtilmiş ise de şirketin 2017 yılı faaliyet karının dağıtılmayarak şirket bünyesinde tutulmasına karar verildiğini, gündemin 5. Maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin 2017 yılındaki faaliyetleri ile ilgili olmak üzere ibrasının oylanması maddesi görüşülerken de her bir yönetim kurulu üyesi için ayrı ayrı ibra oylaması yapılması ve yönetim kurulu üyesi ortakların kendi ibralarında oy kullanmaması kuralı ihlal edildiğini, davacı müvekkilinin muhalif oyuna karşılık toplu ibra oylaması yapılarak çoğunluk kararı ile ibra kararı alındığını, genel kurulun 8. Maddesi ile “şirket ortak ve yöneticilerinin kendi kurdukları veya ortak oldukları şirketlere yeni proje geliştirme ve yöneticilerinin kendi kurdukları veya ortak oldukları şirketlere yeni proje geliştirme işlerini yönlendirdikleri iddiası nazara alınarak bu yönde izin verilmesine,” muhalefet ettiğimize yönelik muhalefet şerhine rağmen yönetim kurulu üyelerine TTK 395-396. Maddelerine göre şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı ile rekabet yasağını ortadan kaldıran yetkilendirmeye izin verildiğini, herhangi bir gerekçe amaç hedef belirtilmeksizin ve açıklama yapmaksızın verilen bu yetkilendirme hem kanuna hem de dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, yönetim kurul üyelerine 3 yıl görevlendirme ile seçilen … ve oğlu …’ın aile şirketi olan ve hala hali hazırda … ve diğer kardeşi …’ın ortağı olduğu … Tic. Ltd. Şti. ile bağlantıları mevcut iken TTK 395 ve 396 maddeleri kapsamında şirketle işlem yapma, şirketle borçlanma ile rekabet yasağını ortadan kaldıran genel kurul kararı dürüstlük kuralına aykırı ve iptalini talep etmek gerektiğini, bahse konu dava dışı şirketin inşaat işleri ile uğraşması ve hail hazırda bitirilmeyen inşaat projeleri söz konusu iken şirket yönetim kurul yetkililerine geniş yetkilendirme verilmesi endişe verici olduğunu, şirket ortağı müvekkilin haklarına zarar verme kastı ile işlem yapmaya açık ilgili Genel Kurulun 3, 4, 5, ve 8 nolu kararlarının iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalı vekili tarafından mahkememize sunulan 03/12/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2017 yılı Olağan Genel Toplantısını 2. Kez çağırmak suretiyle 09/07/2018 günü icra etmiş olduğu, söz konusu toplantıya ilişkin Türk Ticaret Kanununu ve Esas sözleşmenin aradığı tüm kurallara riayet edildiği, müvekkili şirketin ilk olarak 08/06/2018 günü 2017 yılı olağan Genel Kurul Toplantısını yapmak üzere davacı dahil tüm ortaklara usulüne uygun olarak çağrısını yaptığı, fakat davacının Türk Ticaret Kanunun 420/1 maddesinde verilen yetki kullanılarak finansal tabloların ve buna bağlı konuların ertelenmesi talebi üzerine toplantının ertelendiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde herhangi somut bir bulgu veya itiraza dayanmadan genel geçer itirazlarla dava ikame ettiğini ve tüm bulguların mahkeme eliyle bulunmasını talep ettiklerini, böylesi bir davanın herhangi bir somut delile dayanmadan açılması kanuni hakkın kötüye kullanılması olarak yorumlanması gerektiği, zira davacının daha önceki genel kurul toplantıları sonrasında da benzer davalar açtığını ve bu davalar da aleyhine sonuçlandığını, işbu davadaki işbu davadaki iddialar da gerçek duruma ve hukuka aykırı olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyamız tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek 09/07/2018 tarihli Genel Kurulda alınan 3-4-5-8 nolu kararların iptallerinin gerekip gerekmediği konusunda rapor edilmek üzere resen tayin edilen Mali Müşavir Bilirkişi … ve Hukukçu Bilirkişi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti; Davalı şirkette pay sahipleri ve hisse oranları 09/7/2018 tarihli genel kurul toplantısına ait Hazirun Cetvelinin incelenmesi neticesinde ;…’m 294.975 adet (294.975 TL), …’ın 5.000 adet (5.000 TL), …’in 25 adet (25 TL) pay sahibi olduğu, davalının inceleme gününe defter ve kayıt ibraz etmemesinden ötürü dosya muhteviyatı itibari ile sunulan deliler üzerinden inceleme yapıldığı, SMMM … müşavirliğini ve onayını üstlendiği kurumlar vergisi beyannamesinde, şirketin 2016 yılında dönem net 272.134,20 TL zarar ettiği, 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde geçmiş yıl karı ve zararının da olduğu, 2017 yılında şirketinin dönem net, 423.473,14 TL Kar elde ettiği ve 2016 yılı ile birlikte geçmiş yıl zararlarının 2017 yılı beyannamesinde 518.584,06 TL olduğu, 2018 yılında şirketin 9.765,18 TL dönem net karı elde ettiği, geçmiş yıl zararlarının geçmiş yıl karlarından mahsup edildiği, geçmiş zararlarının 257.661,05 TL Geçmiş Yıl Karının da 307.679,04 TL olduğu, Kurumlar vergisinde beyan edilen 2017 yılı 423.473,14 TL dönem net karının faaliyet raporu ile uyumlu olduğunun görüldüğü, İptali Talep Edilen Genel Kurul 3. Gündem maddesi ile ; Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunun Oy Çokluğu ile kabul edildiği şeklinde kararın alındığı, iptali talep edilen davalı şirket genel kurulunun 3 nolu gündem maddesi faaliyet raporu onaylanmasına ilişkin olduğu, bilirkişi heyetinde yer alan muhasip bilirkişi tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde faaliyet raporunun yasaya aykırı olduğu, bilançonun gerçeği yansıtmadığı yönünde bir tespitte bulunulmadığı gibi Genel kurul tutanağının incelenmesinden davacının bu kararla ilgili olarak sadece sözlü muhalefette bulunduğu ancak muhalefetinin zapta geçirilmesi talebinde bulunmadığı dolayısıyla anılan gündem maddelerinin iptali bakımından gerekli koşulların oluşmadığının düşünüldüğü, iptali talep edilen 4. Gündem maddesinde esas itibarıyla davacının anılan karara sadece sözlü muhalefette bulunduğu ve muhalefetin zapta geçirilmesini talep etmediği, bu durumda kararın iptalini talep edemeyeceği. ancak mahkemenin aksi kanaatte olması ve muhalefet şerhi koşulunun yerine getirildiğine kanaat getirmesi halinde kararın iptaline ilişkin olarak ticaret ortaklıklarının nihai amacı kar elde etmek ve bunu ortaklarına dağıtmak olduğu, bu amaca ulaşmak için ortaklığın bütün organlarının çaba harcayacağı, şirketlerin nihai amacından doğan bu kar payı ortaklar açısından müktesep hak teşkil edeceği (TTK md. 331, 452), şirket kar elde amacını terk edemeyeceği, saptıramayacağı, izlenmesini erteleyemeyeceği, bununla birlikte bu hakkın sınırsız olarak kullanılmasının da söz konusu olmadığı (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku, 11. Bası, İstanbul 2009, Nr. 899 vd.) bir başka anlatımla karın dağıtımına ilişkin ana sözleşmede ve kanunda öngörülen birtakım sınırlamalara uyulmak gerektiği, karın dağıtımına ilişkin karar münhasıran genel kurulun yetkisinde olduğu, istisnai hallerde karın dağıtılmamasına karar verilmesinin mümkün olduğu, kar payı ortakların müktesep haklarından olduğundan bunu sınırlamaya yönelik istisnai düzenlemelerin dar yorumlanması gerektiği, karın dağıtılmaması veya dağıtım oranının düşük tutulması yolu ile Şirketin yarar sağlayacağı, finans yükünün azalacağının muhakkak olduğu, bununla birlikte bu gerekçeye dayalı olarak kar payı dağıtmamak veya bu oranı düşük tutmak, pay sahibini anonim şirkete kar almak için katılan bir yatırımcı olmaktan çıkaracağı, kendisini zorla tasarrufları ile Şirketi destekleyen kişi durumuna sokacağı, oysaki yatırımcının amacı tasarrufları ile anonim şirketi desteklemek değil ona katılarak kar elde etmek olduğu (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Nr. 906) burada şirketin çıkarları ile ortakların çıkarları arasında bir denge gözetilmesi zorunlu olduğu, kar payının gereken biçimde dağıtılmaması sermaye şirketlerine karşı güven ve ilgiyi sarsabileceği, o nedenle kararın objektif ölçülere aykırı olmaması gerekeceği, genel kurul, bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, Kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebileceği (TK m. 523/2) öte yandan, kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payının belirlenemeyeceği, huzurdaki uyuşmazlıkta karın dağıtılmamasına ilişkin karar kanuna veya şirket esas sözleşmesine aykırılık teşkil etmemekle birlikte, karın dağıtılmaması gerekçesi davalı şirket tarafından ikna edici biçimde ortaya konulmadığından bu kararın dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle iptal edilebileceği, iptali talep edilen 5. gündem maddesi ile Yönetim kurulu üyelerinin 2017 yılındaki faaliyetleri ile ilgili olmak üzere ibra edilmelerinin görüşüldüğü, ortaklardan … vekili söz alarak ; “Yönetim kurulu Faaliyet Raporunda şirketin ileriye yönelik proje geliştirmesi, elindeki projeleri hayata geçirmesi ve yeni imalatlarla satış faaliyetlerini sürdürmesi zor uruma düşmüştür gerekçesi ile şirketin mevcut projeleri iktifa edecek yeni proje geliştirme ve alma yoluna gitmeyecektir denilmektedir. Haricen öğrenildiği üzere dairelerin satış ilanındaki fiyatları ile muhasebe kayıtlarındaki satış fiyatları arasında yaklaşık yarı yarıya fark olduğu, bu farka rağmen satılan dairelerin vadeli satıldığı ve şirkete nakit girişin sağlanmadığı, şirketin gayri faal duruma getirildiği bir dönemde yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı adı altında ücret verilmesi gibi hususları kabul etmediğimizi bundan dolayı yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılmasını talep etmiştir. Bu önerimizin tutanağa geçirilerek oylamasını talep ediyoruz dedi. Yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılmasını talep; … vekili Av. … tarafından 150.000,00 TL paya isabet eden olumlu oyu, buna 300.000 TL paya isabet eden olumsuz oy neticesinde Yönetim Kurul Üyelerine karşılık sorumluluk davası açılması teklifi oy çokluğu ile reddedildiği şeklinde karar alındığı, aynı gündem maddesi içerisinde yer alan Davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin ibrasında davacının sadece red oyu kullandığı ve sözlü veya yazılı muhalefetinin bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda esasen dava şartı olan muhalefet şerhinin eksikliği nedeniyle ibraya ilişkin hükmün iptali koşulu yerine getirilmediği, bununla birlikte mahkemenin aksi kanaatte olması ve muhalefet şerhi koşulunun yerine getirildiğine kanaat getirmesi ihtimalinde ibra ile ilgili değerlendirmenin şu şekilde yapılması mümkün olduğu, ibra, genel kurulun, yönetim kurulu üyelerine karşı karar şeklindeki bir irade açıklaması olduğu, genel kurul bu kararı ile, yönetim kurulu üyelerinin söz konusu dönemdeki işlemlerini hukuka ve ortaklık açısından işin gereğine uygun bulduğunu beyan etmekte olduğu, genel kurul, ibra kararı ile, yönetim kurulu üyelerini ilgili dönemdeki faaliyetleri sebebiyle sorumlu tutmayacağını açıklandığı, bu açıdan ibra bir menfi borç ikrarı niteliği taşıdığı, (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, N. 613). ancak ibra, ortaklık dışındakilere etkisi olmayan, tümüyle ortaklık içi bir hukuki işlem olduğu, bu nedenle, ibra, İsviçre-Türk Hukukunda, sadece ortaklığı ve belli şartlarda bazı pay sahiplerini bağlar (Akdağ Güney, Necla, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 2008, s. 157). TTK md. 436 (2)’ye göre ibra bakımından sadece yönetim kurulu üyesinin değil yönetime dahil diğer üyelerin de oy kullanma yasağı bulunup onların da ibra oylamasında oy kullanmamaları gerektiği, geçerli bir ibradan bahsedebilmek için ibranın TTK md. 436 (2)’de yer alan koşullara uygun yapılması gerekeceği, dosyanın incelenmesinden, anılan gündem maddesinde her ne kadar yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları belirtilmişse de ibra bakımından sadece yönetim kurulu üyesinin değil yönetime dahil diğer üyelerin de oy kullanma yasağı bulunup onların da ibra oylamasında oy kullanmamaları gerektiği, geçerli bir ibradan bahsedebilmek için TTK md. 436 (2)’de yer alan koşullara uygun yapılması gerekeceği, iptali talep edilen 5. Gündem maddesi bakımından yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibrasında oy kullanamayacakları da dikkate alındığında geriye kalan oyların ibra bakımından yeterli olmadığı anlaşıldığı, dolayısıyla söz konusu ibra kararının bu açıdan da iptali koşulu oluştuğu, iptali talep edilen 8. gündem maddesi ile ilgili olarak toplantı tutanağı incelendiğinde davacı vekilinin sözlü muhalefette bulunduğu ve muhalefetinin zapta geçirilmesini talep ettiği anlaşılmakta olduğu, bu gündem maddesi bakımından dava şartının yerine getirildiğinin düşünüldüğü, bu doğrultuda bu kararların iptal koşulunun oluşup oluşmadığının değerlendirildiği, yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma ve rekabet yasağı bakımından şirketle işlem ve rekabet yasağının amacı çıkar çatışması halinde şirketi korumak olduğu, anılan yasaklar mutlak nitelikte olmayıp genel kurulun izni halinde yönetim kurulu üyeleri bu yasaklardan muaf olacakları, burada sorun yönetim kurulu üyesinin, ortaklıkla işlem yapmasını ve rekabet etmesini mümkün kılan genel kurul kararma katılabilip katılamayacağı ve kendi lehinde oy kullanabilip kullanamayacağının söylenebileceği, gündemin 6. maddesi yönetim kurulu üyelerinin oydan yoksunluğu dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği, ibraya ilişkin gündem maddesinde de belirtildiği üzere Yargıtay yerleşik uygulaması oydan yoksunluk halinde bu kimselerin oyları düşüldükten sonra geriye kalan oyların kararın alınması bakımından yeterli olup olmadığına bakılarak bir sonuca varılması yönünde olduğu, huzurdaki davada yönetim kurulu üyelerinin 6. Gündem maddesinin onaylanmasında oy kullanamayacağı, TTK işlem yasağının ve rekabet yasağının kaldırılması bakımından ağırlaştırılmış bir nisabın öngörülmediği, davalı şirketin esas sözleşmesinde de aksi bir düzenleme olmadığı, o halde TTK md. 418 (2) gereği kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verileceği, bu durumda 6102 Sayılı YTTK’nm 436/1. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri kendileri ile ilgili rekabet yasağının kaldırılması oylamasında, anılan yetkinin verilmesine ilişkin karar ortak ile şirket arasında şahsi bir işe ilişkin olduğundan, oy yoksunluğu hali uygulanması gerektiği, ancak buradaki oy yoksunluğu yönetim kurulu üyesinin kendisi ile ilgili karara ilikin olduğu, diğer üyelerin yasaklarının kaldırılmasında yönetim kurulu üyesi oy kullanabileceği, davalı Şirket Genel Kurulunda TTK md. 395, 396 daki izinlerin verilmesine ilişkin oylama sonuçlarında …’m 294.975 adet (294.975 TL), …’m 5.000 adet (5.000 TL), …’in 25 adet (25 TL), …’m 150.000 adet (150.000 TL) pay sahibi olduğu, Yönetim Kurulu üyelerinin kendi yasaklarının kaldırılmasında oy kullanamayacaklarından …’a ilişkin yasak kalkmamış olacağı, zira …’m oyları dikkate alınamayacağından geriye kalan 5025 adet Kabul oyuna karşı 150.000 red oyu ile talebin GK da reddedildiği, buna karşın diğer üyeler bakımından …’ın oylarının tek başına yasağın kaldırılması için yeterli olduğu, o halde anılan gündem maddesi … bakımından iptal edilebilirken diğer üyeler bakımından iptal koşulu oluşmadığı, sonuç olarak iptali talep edilen 3, 4, 5 nolu gündem maddeleri bakımından muhalefet şerhinin zapta geçirilmesi talebi olmadığı, sözlü muhalefetin iptal davası açılabilmesi için gereken muhalefet koşulunun yerine getirilmesi bakımından yeterli olmadığı, bu yönü ile esasen dava şartı olan bu koşul yerine getirilmediğinden anılan maddelerin iptalinin talep edilemeyeceği, 8 nolu gündem maddesinde dava şartının gerçekleşmiş olduğunun kabul edilebileceği … dışında kalan üyelere TTK md. 395,396 ya istinaden izin verilmesine ilişkin kararın iptal edilemeyeceği, … bakımından ise izin verilemeyeceği sonuç ve kanaatlerini 07/10/2019 tarihinde rapor etmişlerdir.
TTK’nın 446. Maddesine göre toplantıda hazır bulunupta karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın olumsuz oy kullanmış olsun veya olmasın çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ileri süren pay sahipleri iptal davası açabilecekleri, TTK’nın 445.maddesinde de 446.madde de belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararlarına aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabileceği düzenleme konusu yapılmıştır.
Genel kurul kararlarının iptalinin istenebilmesi için genel kurul kararına muhalif kalmak yeterli olmayıp muhalefetin tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Genel kurul kararı alındıktan sonra tutanak içinde veya tutanak düzenlendikten sonra tutanak altında davacıların karara muhalif kaldığını belirtir beyanları ile birlikte imzalarının bulunması gerekmektedir. Karar aleyhine önerge verilmesi veya görüş açıklanması karara muhalif kalındığı şeklinde yorumlanamaz.
Davacı tarafından iptali istenen Yönetim Kurulunun faaliyet raporunun okunmasına dair 3. gündem maddesine ve Kar dağıtımı ve 2017 yılına ait bilanço ve kar zarar hesaplarının görüşülmesine yönelik 4. nolu gündem maddesine ilişkin alınan kararlara karşı davacının sadece sözlü muhalefetti bulunduğu, muhalefetini zapta geçirmediği, muhalefetinin zapta geçirilmesi talebinde de bulunmadığı, 3. ve 4. gündem maddesinin iptali bakımından kanunun aradığı ön şartın gerçekleşmediği anlaşıldığından, 3. ve 4. gündem maddelerinin iptaline yönelik talebin dava ön şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
5. nolu Yönetim Kurulu Üyelerinin 2017 yılındaki faaliyetleri ile ilgili olmak üzere ibra edilmelerine ilişkin olarak alınan karara yönelik olarak davacının sadece red oyu kullandığı ve sözlü veya yazılı muhalefetinin bulunmadığı, bu sebeple dava şartı olan muhalefet şerhinin eksikliği nedeniyle ibraya ilişkin hükmün iptali koşulunun yerine getirilmediği, bilirkişi raporu ile tespit edilmiş ise de TTK’nun 436/2. maddesinde şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişilerin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine karşı kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacakları düzenleme konusu yapılmıştır. İbranın veya ibra edilmemenin yönetim kurulu başkan ve üyeleri dışındaki ortakların oyları ile karara bağlanması gerekmektedir. Bu madde düzenlemesine aykırı davranılarak yöneticilerin ibrasına veya ibra edilmemesine ilişkin olarak alınan kararlar yoklukla malul olup, bu karara karşı ortaklar muhalefet şerhi koymamış olsalar bile dava açma hakkına sahip olduklarından, bilirkişilerin davacının sözlü veya yazılı muhalefetinin bulunmadığı bu nedenle dava açma ön koşulunun yerine getirilmediği yolundaki görüşünden mahkememizce ayrılınarak davacının dava açma hakkının bulunduğu sonucuna varılmıştır. 5. gündem maddesinin oylaması sırasında yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları, belirtilmişse de ibra bakımından sadece oylaması yapılan yönetim kurulu üyesinin değil, yönetime dahil diğer üyelerinin de oy kullanma yasağı bulunmakta olup, onlarında ibra oylamasında oy kullanmamaları gerekmektedir. Yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibrasında oy kullanamayacakları dikkate alındığından, 5. nolu gündem maddesi bakımından yönetim kurulu üyelerinin oyları çıkartıldığında geriye kalan oyların ibra bakımından yeterli olmadığı, ibraya ilişkin kararın yok hükmünde olduğu ancak davacının bu kararın iptali talebinde bulunduğu anlaşıldığından, talep ile bağlı kalınarak 5. nolu gündem maddesi ile alınan kararın iptaline karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. Maddelerine göre yetki verilmesine dair gündemin 8. maddesinin iptali talep edilmiştir.
TTK.nun 395.maddesi; (1) Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz.
(2) Yönetim kurulu üyesi, onun 393 üncü maddede sayılan yakınları, kendisinin ve söz konusu yakınlarının ortağı oldukları şahıs şirketleri ve en az yüzde yirmisine katıldıkları sermaye şirketleri, şirkete nakit veya ayın borçlanamazlar. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilirler. (2) (Değişik : 6335 – 26.6.2012 / m.17) Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü maddede sayılan yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir.
(3) 202 nci madde hükmü saklı kalmak şartıyla, şirketler topluluğuna dâhil şirketler birbirlerine kefil olabilir ve garanti verebilirler.
(4) Bankacılık Kanununun özel hükümleri saklıdır.
MADDE 396- (1) Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir.
(2) Bu haklardan birinin seçilmesi birinci fıkra hükmüne aykırı harekette bulunan üyenin dışındaki üyelere aittir.
(3) Bu haklar, söz konusu ticari işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her hâlde bunların gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar.
(4) Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarıyla ilgili hükümler saklıdır. Şeklinde düzenlenmiştir.
İptali istenen bu gündem maddesi ile ilgili olarak davacı vekilinin sözlü muhalefeti bulunduğu ve muhalefetinin zapta geçirilmesini talep ettiği, bu şekli ile dava ön şartının yerine getirildiği, TTK’da işlem yasağının ve rekabet yasağının kaldırılması bakımından ağırlaştırılmış bir nisap görülmemiştir. Davalı şirketin esas sözleşmesin de de aksi bir düzenleme bulunmamaktadır. TTK’nın 418/2. maddesi gereğince kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir. TTK 436/1. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri kendileri ile ilgili rekabet yasağının kaldırılması oylamasında oydan ve oy hakkından yoksundurlar. Buradaki oy yoksunluğu yönetim kurulu üyesinin kendisi ile ilgili karara ilişkin olup, diğer yönetim kurulu üyelerinin yasaklarının kaldırılmasında yönetim kurulu üyesi oy kullanabilir. Davalı şirketin genel kurulunda TTK’nun 395-396. maddelerindeki izinlerin verilmesine ilişkin oylamada …’ın 294.975 adet, …’ın 5.000 adet, …’in 25 adet, …’ın 150.000 adet oy ile temsil edildikleri, yönetim kurulu üyelerinin kendi yasaklarının kaldırılmasında oy kullanamayacakları, …’a ait oylamada …’ın pay adedine göre oy kullanmaması durumunda 5.025 adet kabul oyuna karşılık, 150.000 adet red oyu bulunduğu, bu durumda … bakımından 8. nolu gündem maddesinin iptali gerektiği, diğer yönetim kurulu üyelerine TTK’nun 395-396. maddelerindeki izinlerin verilmesine ilişkin olarak yapılan oylamada yönetim kurulu üyeleri oy kullanmasalar bile …’ın oyları tek başına yasağın kaldırılması için yeterli olduğundan, yönetim kurulu üyeleri … ve … açısından iptal talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Davalı şirketin 09/07/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3 ve 4 nolu kararlarının DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
-5 nolu kararın iptali talebinin KABULÜ İLE 5 NOLU KARARIN İPTALİNE,
-8 nolu kararın iptali TALEBİNİN KISMEN KABULÜNE, …’a TTK’nun 395. ve 396. maddelerine istinaden izin verilmesi yönelik alınan kararın İPTALİNE, diğer yönetim kurulu üyelerine TTK’nun 395. ve 396. maddelerine istinaden izin verilmesine yönelik kararın iptali talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL maktu harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik harç olan 8,50 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 1.796,75 TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmına tekabül eden 898,37 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap edilen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın red edilen kısmı üzerinden hesap edelin 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayacak olan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/11/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

HAR BEYANI
44,40 TL K.H.
35,90 TL P.H.
8,50 TL B.İ.H.