Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/885 E. 2019/949 K. 08.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/885 Esas
KARAR NO : 2019/949

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 25/09/2018
KARAR TARİHİ : 08/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; … 2. Asliye Tic. Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyası ile alınan 13/06/2018 tarihli bilirkişi raporuna istinaden … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalıya 07/0/8/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının borca ve tüm ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, … 2. Asliye Tic. Mah. … D.iş sayılı dosyası ile 2018/382 Karar numaralı kararında 3.000,00 TL değer kaybına hükmettiğini, … 17. Noterliği’nin … yevmiye numaralı … tarihli ihtarnamesi ile 06/07/2018 tarihinde borçluya tebliğ edildiğini, davalı tarafından 25/07/2018 tarihinde 608,00 TL ödeme yapılmış olduğunu ve alacağın bakiyesinin ödendiğini, söz konusu ödemenin neye dayanılarak yapıldığını anlamadığını, bu sebeple 608,00 TL’nin mahsup edilerek 2.392,00 TL değer kaybı ve 1.161,12 TL mahkeme ve noter masrafları faizleri ile birlikte icra takibine konulduğu bildirmekle itirazın iptaline, alacağın ihtar tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte takibin devamına, %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; davaya konu araçta meydana gelen değer kaybı miktarının davacı tarafa ödendiğini, değer kaybının 608,00 TL olarak tespit edildiğini, müvekkilinin değer kaybından sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise değer kaybının ne şekilde hesaplanacağı, ZMMS sigortası genel şartları A.5.a maddesi ve ekinde yer alan esaslara göre belirlenmesi gerektiğini belirtmekle dava konusu talebin daha önceden davacıya ödenmiş olması sebebiyle davanın reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce … 2. Asliye Tic. Mah. Müzekkere yazılarak … D.iş sayılı dosyasının uyap üzerinden dosyamız arasına alındığı görüldü.
… 3. İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosya örneğinin uyap üzerinden dosyamız arasına alındığı görüldü.
Davalı …’ya müzekkere yazılarak davaya konu hasar dosyasının dosyamız arasına alındığı görüldü.
Sigorta Bilgi ve Gözetim …(…)’e müzekkere yazılarak … ve … plaka sayılı araçlara ait tüm hasar kayıtlarının mahkememiz dosyası arasına alındığı görüldü.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi sigorta hukuku uzmanı … ve makina mühendisi …’a tevdii edilmiş olup, bilirkişilerin mahkememize sunmuş olduğu 18/06/2019 tarihli raporunda; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2002/130-E 2002/4512-K sayılı ilamında “…tamamen onarılmış olsa bile kazaya uğrayan araba, tahribatın izlerini taşıyacağından onarıldıktan sonra mübadele (rayiç) değerinin olaydan önceki mübadele değerinden az olacağının kabulü gerekir. Aracın onarılmış durumdaki değeri, ne kadar iyi onarılmış olursa olsun, kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşüktür ve bu da cari değerinden kaybettirmektedir…” denilmektedir. Yargıtay17. Hukuk Dairesinin 29.05.2017 tarih, 2016/14573 E ve 2017/6035 K sayılı kararında “Yeni KMA ZMMS (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel Şartlar C.10 maddesi ile 12.08.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan KMA ZMMS Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni genel şartlar C.11 maddesine göre genel şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır” denilmiştir. T.C. … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi E. 2017/344 K. 2017/351 Sayılı kararına göre: ‘ZMSS Genel Şartlar A.5/1-a maddesine göre. “…Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır.” Söz konusu hüküm dikkate alındığında araçta meydana gelen değer kaybının Genel şartlar ekinde yer alan esaslara göre yapılması gerekmektedir. Mahkemece temin edilen bilirkişi raporunda, genel şartlar yürürlüğe girmeden önceki Yargıtay uygulamasına dayanılarak değer kaybı belirlenmiş olup, Mahkemece bu rapor esas alınarak hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.’ Araçlarda oluşan değer kaybının, araçtaki kaporta ve şasi hasarıyla doğru orantılı olacağı tartışmasızdır. Kaporta saçlarının düzeltilip yeniden boyanma işlemleri sonucu bu parçalardaki orijinal boya kalınlığı değiştiğinden, bu durum aracın ikinci el değerinin düşmesine neden olmaktadır. Tampon, cam, far, gibi plastik parçaların ve radyatör, fan motoru, vb. gibi vidayla ve cıvatayla değiştirilen tampon demiri, radyatör vb. mekanik parçaların değer kaybı oluşturmadığı bilinmektedir. Dava konusu … plakalı … marka … tipi 2014 model ve kaza tarihinde 34.576 Km’deki araçta başvuru konusu trafik kazası nedeniyle meydana gelen ve değer kaybına etki edecek işlemlerin değiştirilen parçalar: yok. Düzeltilen parçalar: sağ ve sol şasi kolları olduğu tespit edilmiştir. Dosya içeriğine göre dava konusu aracın 04.04.2018 tarihli işbu kazası dışında eski kazasının olmadığı tespit edilmiştir. Araçta yapılan onarım işleminin, orijinal yedek parçalarla ve yetkili serviste yapıldığı tespit edilmiştir. 13.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda, araçta şasi kollarının boyanmasının değer kaybına etki etmediği hususu yeterince dikkate alınmadığından bu raporda yapılan değerlendirmeye itibar edilememiştir. Dava konusu aracın kaza tarihi itibariyle ikinci el hasarsız piyasa rayiç satış değeri, yapılan piyasa araştırmasına göre, rutin pazarlık payı da düşüldüğünde ekte sunulan belgelerde de görüldüğü üzere 57.000,00 TL civarındadır. Aracın Km değeri 15.000’in üstünde olduğundan: Hesaplanan değer kaybı: 798,00 – (798,00 x 0,130507) = 693,85 TL’dir. Aracın kazadan önceki değeri 57.000,00 TL ve kazadan sonraki onarılmış haldeki ikinci el rayiç satış değeri, hasarın ağırlığına, değiştirilen parçaların cins ve araçtaki konumuna, aracın marka ve modeline, eski kaza geçmişine, Km seviyesine, ikinci el Pazar payına göre 56.300,00 TL’dir. Dolayısıyla araçtaki değer kaybı 700,00 TL’dir. Davalı şirketçe davacıya 608,00 TL ödendiğinden davacının talep edebileceği bakiye maddi zararı 92,00 TL’dir. Sigorta poliçesi ve sigortacılık yönünden inceleme ve değerlendirme: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 19.10.2015 tarih, 2015/2163 E., 2015/10755 K. sayılı ilamı ile; “Araçta meydana gelen değer kaybı, aracın kaza tarihindeki hasarsız 2. el piyasa değeri ile hasarı onarıldıktan sonraki 2.el piyasa rayici arasındaki farktır. Eksik inceleme ile hükme elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece, konusunda uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamına göre davaya konu kaza sebebiyle davacı tarafa ait araçta meydana gelen değer kaybının hesaplanması, (aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, km’si vs göre piyasa rayici belirlenerek) araçtaki hasarın giderilmesi için makul onarım süresinin ve bu süre içinde emsal nitelikteki bir aracın (davacı tarafından kaza olmasaydı dahi yapılması gereken yakıt vs gibi zorunlu giderler indirildikten sonra) davacının yaptığı iş, araca olan ihtiyaç durumu, kiralama ücretinin tespiti hususlarında dosyada bulunan bilirkişi raporunun da irdelenip değerlendirildiği ayrıntılı, açıklamalı ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” Buna göre; sigorta şirketi değer kaybından sigortalısının/sürücünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde sorumlu olabilecektir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2013/5199 K. 2013/10140 27.6.2013 tarihli kararında; “Davalı … davacıların desteğinin yolcusu olduğu aracın trafik sigortacısı olup, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 93. ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik’in 24. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiği tarihte sigortaya konu motorlu aracın cinsine göre Hazine Müsteşarlığınca asgari tutarı belirlenen tarifedeki limitler uyarınca sınırlı sorumludur.” demek suretiyle kaza tarihindeki limitlerin esas alınması gerektiğini belirtmiştir. Bu halde; davalı … azami 33.000,00-TL’dan sorumlu tutulabilecektir. Sigorta poliçesinin 11.11.2017 tarihinde tanzim edilmiş olması karşısında (26.04.2016 tarihli Torba Yasa ile yasal dayanak bulan) 01.06.2015 tarihli trafik sigortası genel şartlarının uygulanmasının gerektiği, ancak aşağıda detayı verilen iptal kararları kapsamında iptaline karar verilmemiş kriterlerin hesaplamada esas alınabileceği kanaatindeyiz. Danıştay 15. Dairesi tarafından 2015/5277 E. sayılı dosyasından verilen yürütmeyi durdurma ve akabinde 27.06.2018 tarihinde 2018/6093 K. sayılı iptal kararı gereği; 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (01.06.2015 yürürlük tarihli) Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın ve ekindeki iptal edilen bölümler: 2. Teminat Dışı Kalan Haller2) Ana iskelet ve şaside hasar olmaksızın, vidalı parçalarda yapılan onarım/değişim ile giderilebilen hasarlar, Aracın kaza anındaki rayiç değerinin %25’ini aşan değer kaybı talepleri, Kaza tarihi ile ihbarın tarihi arasında araç üzerinde mülkiyet değişikliği olan araçlar ile ilgili talepler, Kısa sürelik kiralık araçlar, taksi, dolmuş, uzun süreli ( bir yıl veya daha uzun) kiralık araçlarda eksper tarafından hesaplanan değer kaybı tutarının %50’sini aşan talepler, test aracı, koleksiyon ve antika sayılan araçlardaki hasar sebebiyle yapılan değer kaybı talepleri, Sigortacılık tekniği açısından; sigortacı ancak gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğundan teknik inceleme neticesinde hesaplanan değer kaybı bedelinden sorumlu tutulabilecektir. Davalı araç sahibi ve sürücüsü, KTK 85. mad. düzenlemesi dikkate alındığında, tehlike sorumluluğu nedeniyle zarardan sorumlu olacaktır. Madde hükmüne göre; Değişik 1. fıkra: 4199 – 17.10.1996) Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. KTK 85/5 maddesine göre; “(Değişik 4. fıkra: 4199 – 17.10.1996) İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” düzenlemesi gereğince araç maliki ve işleticisi olan davalı meydana gelen zarardan araç maliki olmasından dolayı tehlike sorumluluğu bulunması sebebiyle kusursuz olarak, araç sürücüsünün kusuru ile sebebiyet verdiği zarardan sorumluluğu bulunmaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15.06.2015 tarih, 2014/384 E., 2015/8640 K. sayılı ilamı;“Buna göre, anılan trafik kazasında davalıların işleteni, sürücüsü ve sigortacısı olduğu araçla plakası belirlenemeyen meçhul araç birlikte sebebiyet verdiklerinden bilirkişi raporuyla belirlenen tüm zarardan müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına dayalı olarak sorumlu olacakları tartışmasızdır. O halde, mahkemece davalıların bilirkişi raporuyla belirlenen tüm maddi zarardan müştereken ve  müteselsilen sorumlu tutulması gerekir.” ile uygulamada yerini aldığı üzere kazaya sebep olan aracın işleteni ve sürücüsünün müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilmelidir.Diğer davalı yönünden ise %100 kusur oranında her halükarda reel piyasa değeri kapsamında hesaplanan değer kaybına hükmedilebileceği kanaatindeyiz. Zira; sigorta şirketleri ancak poliçe genel ve özel hükümleri kapsamında ve teminat limiti ile sorumlu tutulabilecekken, sigortalı gerçek ya da tüzel kişi haksız fiil kapsamında gerçekte neden olduğu zarardan sorumlu tutulabilecektir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 08.02.2016 tarih, 2015/11635 E., 2016/1209 K. sayılı ilamı ile; “Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereği araç değer kaybının doğrudan zarar olması sebebiyle zorunlu trafik sigortası teminatının kapsamında kaldığı; ancak kazanç kaybının dolaylı zarar olduğu hususları da göz önünde bulundurularak, davacının talep ettiği alacaklar hakkında karar verilmesi gerekirken; davacı talebi içindeki farklı alacak kalemlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle davacı talebi hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.” Bu durumda da, hasar bedeli, değer kaybından sigorta şirketinin sorumluluğu araç maliki ve sürücü ile birlikte bulunmaktayken, manevi tazminat ve gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri teminat dışı haller arasında sayılmıştır. Buna davalılardan sigorta şirketinin diğer davalılar ile beraber değer kaybından sorumluluğu bulunmasına rağmen kazanç kaybından sorumluluğu bulunmamaktadır. Her ne kadar, haksız eylem sorumlularına karşı açılan tazminat davalarında, maddi ve manevi tazminatlara maddi ve manevi zararların oluştuğu tarih olan “olay” tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte ise de; KTK’nın 99’ncu maddesi ve Yargıtay uygulamasına göre, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi gereğince ödenmesi gereken maddi tazminatın, daha önce sigorta şirketine başvurulmuş ise-başvuru tarihinden itibaren “8 işgünü sonraki” tarihten itibaren, sigorta şirketine başvurulmamış ise dava ya da takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili gerekmektedir. Bu nedenle; Sigorta şirketi yönünden; başvuru dilekçesinin sigorta şirketine ulaşmış olması ve 8 iş günlük süre hitamında ödeme yapılmamış olması karşısında 8 iş gününün sona erdiği tarihte temerrüt gerçekleşmiş olacaktır. Davacı tarafından davalıya 06.07.2018 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası 18.07.2018 tarihinde mesai saati bitimi sona ermektedir. Bu durumda davalı … bakımından temerrüt bir sonraki iş günü olan 19.07.2018 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır.Diğer davalı malik yönünden ise; haksız fiilin yani trafik kazasının meydana geldiği tarihte temerrüt gerçekleşmiş olacağını bildirmekle sonuç olarak; Davacının davalı … şirketinden talep edebileceği bakiye değer kaybı zararının 92,00 TL olduğu, sigorta şirketi ile diğer davalının bu bedelden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, başvuru tarihine göre temerrüt tarihinin 19.07.2018 olarak belirlendiği görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı tarafça trafik kazası nedeniyle aracında meydana gelen değer kaybı bedelinin … Mahkemesindeki D.İş. Dosyası üzerinden belirlenen bedelden davalı … tarafından takipten önce yapılan ödeme bedelinin düşülerek kalan değer kaybı bedeli ile işlemiş faiz, mahkeme ve noter masrafları ile buna ilişkin işlemiş faizlerin icra takibine konulması üzerine davalı … şirketinin borca ve ferilerine itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce ön inceleme duruşması icra edildikten sonra tahkikata geçilmesine karar verilmiş olup mahkememizin 4 numaralı ara kararı gereğince Yargıtay içtihatları doğrultusunda rapor alınması için tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, hasar kayıtları incelenerek aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı. Davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları, değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız 2. El piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki 2. El piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının kusur oranının tespit edilerek belirlenmesi ve davacının davalıdan değer kaybına dayalı takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda rapor alınmış olup hükme elverişli 17/06/2019 tarihli makine ve sigorta uzmanı bilirkişi heyet raporuna göre Dava konusu aracın kaza tarihi itibariyle ikinci el hasarsız piyasa rayiç satış değeri, yapılan piyasa araştırmasına göre, rutin pazarlık payı da düşüldüğünde ekte sunulan belgelerde de görüldüğü üzere 57.000,00 TL civarındadır. Aracın Km değeri 15.000’in üstünde olduğundan hesaplanan değer kaybı: 798,00 – (798,00 x 0,130507) = 693,85 TL’dir. Aracın kazadan önceki değeri 57.000,00 TL ve kazadan sonraki onarılmış haldeki ikinci el rayiç satış değeri, hasarın ağırlığına, değiştirilen parçaların cins ve araçtaki konumuna, aracın marka ve modeline, eski kaza geçmişine, km seviyesine, ikinci el Pazar payına göre 56.300,00 TL’dir. Dolayısıyla araçtaki değer kaybı 700,00 TL’dir. Davalı şirketçe davacıya 608,00 TL ödendiğinden davacının talep edebileceği bakiye maddi zararı 92,00 TL olduğu anlaşılmakla sigorta şirketi değer kaybından sigortalısının/sürücünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde sorumlu olabilecektir.
Poliçeye göre davalı … azami 33.000,00-TL’dan sorumlu tutulabilecektir. Sigorta poliçesinin 11.11.2017 tarihinde tanzim edilmiş olması karşısında 01.06.2015 tarihli trafik sigortası yeni genel şartlarının uygulanması gerekeceğinden KTK 85/5 maddesine göre; “(Değişik 4. fıkra: 4199 – 17.10.1996) İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” düzenlemesi gereğince araç maliki ve işleticisi olan davalı meydana gelen zarardan araç maliki olmasından dolayı tehlike sorumluluğu bulunması sebebiyle kusursuz olarak, araç sürücüsünün kusuru ile sebebiyet verdiği zarardan sorumluluğu bulunmaktadır.
Bu durumda hasar bedeli ve değer kaybından sigorta şirketinin sorumluluğu araç maliki ve sürücü ile birlikte bulunmaktayken, manevi tazminat ve gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri teminat dışı haller arasında sayılmıştır. Buna göre davalılardan sigorta şirketinin diğer davalılar ile beraber değer kaybından sorumluluğu bulunmasına rağmen kazanç kaybından sorumluluğu bulunmamaktadır.
KTK’nın 99’ncu maddesi ve Yargıtay uygulamasına göre, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi gereğince ödenmesi gereken maddi tazminatın, daha önce sigorta şirketine başvurulmuş ise başvuru tarihinden itibaren “8 işgünü sonraki” tarihten itibaren, sigorta şirketine başvurulmamış ise dava ya da takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili gerekmektedir. Bu nedenle sigorta şirketi yönünden başvuru dilekçesinin sigorta şirketine ulaşmış olması ve 8 iş günlük süre hitamında ödeme yapılmamış olması karşısında 8 iş gününün sona erdiği tarihte temerrüt gerçeklekleşeceğinden davacı tarafından davalıya 06.07.2018 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası 18.07.2018 tarihinde mesai saati bitimi sona ermektedir. Bu durumda davalı … bakımından temerrüt bir sonraki iş günü olan 19.07.2018 tarihinde gerçekleşmiş olacağından davanın kısmen kabulü ile takibin 92,00 TL üzerinden devamına, 92,00 TL ye 19/07/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacak miktarı üzerinden belirlenen % 20 icra inkar tazminatı olan 18,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M… : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile takibin 92,00 TL üzerinden devamına, 92,00 TL ye 19/07/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, % 20 icra inkar tazminatı olan 18,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 61,38 TL harçtan mahsubu ile bakiye 16,98 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.320,25 TL yargılama giderinden davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 33,79 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından belgelendirilen herhangi bir masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 92,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/10/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸