Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/788 E. 2019/112 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/788 Esas
KARAR NO : 2019/112

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/08/2018
KARAR TARİHİ : 14/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
.Davacı vekili tarafından sunulan 29/08/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili …, …, … ve …’in ortağı olduğu … adlı tekstil firmasında, 2000 yılının Ağustos ayından itibaren 18 yıl boyunca çalıştığını, bu işyerinde maaşlı bir şekilde maaşının dışında da pirim usulüyle iş yaptığını, tüm firma bağlantıları ve alım satımlar ile müvekkilinin ilgilendiği yıllarca … adlı firmaya hizmet ettiğini, firmadan ayrılmak istediğini bildirdiğinde ise firma yetkilelerinden … ve mali müşavir … nın da bulunduğu bir görüşmede müvekkilinin hemen ayrılacağını söylediğini …’inde müvekkiline kendilerine bir senet vermedikten sonra arılamayacağını, müvekkilinin satış yaptığı firmaların hamen borcu olduğunu, müvekkilinin ayrıldıktan sonra kendilerinin bu borcu tahsil etmekte zorlanacaklarını söylediği ve teminat olsun diye kendilerine bir senet imzalamasını söylediğini, tehditle müvekkilinden senet istediğini, müvekkilinin senet imzlamayacağını borçlu olan firmaların borcundan kesinlikle kendisinin sorumlu olmadığını söylediğini, abisinin de firma yetkilisi olmasına duyduğu güvenle ve firmaların yıllardır olduğu gibi borcuna sadık olacağı düşüncesiyle istemeyerek de olsa firmanın borçları kadar 400.000,00- 500.000,00 meblağ için senet imzalamayı kabul ettiğini, ancak …’in firmaların toplam borcunun ne olacağını bilmediğini, müvekkilinin davalı …’e borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin hakkında kötü niyetli açılan … 8. İcra Dairesinde açılan … Esas Sayılı icra takibinin durdurulmasına, kötü niyetli hareket ederek müvekkilinin ticari ve ailevi hayatına onarılmaz zararlar veren davalının aleyhine takip tutarının %20’si oranında tazminata hükmedilmesine ve davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, bu senet nedeniyle başlatılan takip dolayısıyla müvekkilinin sonradan telafisi imkansız zararlara duçar olma durumu söz konusu olduğundan, telafisi imkansız zararlara muhatap olmamak adına mümkünse teminatsız, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda uygun görülecek bir teminat mukabilinde İhtiyati tedbir kararı verilmesine, vezneye davalı tarafından yatırılan teminat karşılığında paranın davalıya geri ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama harç ve giderleri vekalet üceritinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 18/09/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın davaya konu senedin verilme sebebine ilişkin olarak her ne kadar kendi içinde çelişkili birden fazla sebep ileri sürmüşse de taraflar arasında temelde hukuki bir ilişkinin varlığını açıkça kabul ettirdiğini, Yargıtay yerleşik kararları uyarınca borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfetine sahip olduğunu, bu sebeple bir defa senette malen ya da nakden kaydı yazılmışsa buna uymak gerektiğini, bu kayıtların aksinin savunulmasının senedin talili anlamına geldiğini, bu halde de senedi tatil edenin savını katılmak zorunda olduğunu, davacının kendi beyanına göre 18 yıldan beri sigortalı işçi olarak çalışması sonucu aldığı ücret ve primle haciz tutanaklarıyla sahip olduğu üzere değeri milyonlar eden banka hesapları, son model lüks araçlar ve gayrimenkule sahip olması hukuki ve mantıki izahtan vareste bir durumda olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 14/02/2019 tarihli dilekçesi ile mahkememizde görülen davalarından ve bu dava ile ilgili tüm taleplerinden müvekkillerinin talebi üzerinde vazgeçtiklerini, açılan bu davadan tüm sonuçları ile beraber feragat ettiklerini ve karşı taraftan herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
Davadan feragat HMK. nun 307 ve 309. maddelerin hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir.
HMK nun 310. maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davacı vekilinin vekaletnamesindeki yetki durumu incelendiğinde, davadan feragate yetkili olduğu saptanmaktadır. Feragat bildirimi de HMK. nun 310. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Feragat bildirimi de HMK. nun 310. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Bu yasal nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL’nin, peşin alınan 62.185,09 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 62.140,69 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 102.640,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair tarafların yokluğunda, tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/02/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …