Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/721 E. 2019/673 K. 26.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/721 Esas
KARAR NO : 2019/673

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 01/08/2018
KARAR TARİHİ : 26/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; müvekkilinin 20/11/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucunda davalı tazminatında olan Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi kapsamında tazminat ödemesi için davalıya başvuru yapıldığını, ancak davalının 27/03/2017 tarihli cevabı ile bu talebe olumsuz cevap verildiğini ve ödeme yapılmadığını, 10/05/2017 tarihinde müvekkili tarafından Sigorta Komisyonuna başvuru yapıldığını, komisyon tarafından alınan 29/06/2017 tarihli bilirkişi raporunu ile müvekkilinin %33,2 oranında maluliyet nedeni ile … hesabından 57.500,00 TL tazminat alınması gerektiği tespit edildiğini, 24/07/2018 tarihli uyuşmazlık hakem kararı ile başvurularının bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilen 57.500,00 TL için ıslah yapılmaması nedeniyle talebe bağlılık ilkesi gereğince 5.000 TL ödendiğini, 52.500,00 TL bakiye tazminat için 15/08/2017 tarihinde … 4. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalının 24/08/2017 tarihinde sadece 52.500,00 TL asıl alacağı ödediğini ve ferilerine itiraz ettiğini beyan etmekle itirazın iptali ve takibin devamına, 8.969,26 TL’nin 24/08/2017 tarihi itibariyle temerrüt faizi ile birlikte ödenmesine, %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği görülmekle, davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle;6704 Sayılı Kanun gereği dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartı bulunduğunu, alacaklı vekili tarafından ıslah edilmeyen 52.500,00 TL tazminat yönünden mevzuata uygun olarak başvuru yapılmadan aleyhe ilamsız icra takibi başlatıldığını, anapara dışında ödeme yapılmasının mümkün olmayacağını, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini bu sebeple faiz ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını beyan etmekle davanın reddine, icra takibinin iptaline, davacı hakkında %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce uyap sistemi üzerinden celp edilen … 4. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; 52.500,00 TL 15/08/2017 faiz başlangıç tarihi asıl alacağın tahsili için takip başlattığı görüldü.
Mahkememizce uyap sistemi üzerinden 2017/28058 Esas sayılı takip dosya örneğinin celp edildiği görüldü.
Mahkememiz dosyası toplanan deliller ışığında bilirkişi heyeti makine mühendisi … ve aktüer …’a tevdii edilmiş olup, bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 24/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Olay yerine intikal eden Trafik Polis Memurları tarafından tanzim olunan “Trafik Kazası Tespit Tutanağı”‘na göre; 37.22497,41.14422 koordinattı olay yeri yerleşim yeri dışı, devlet karayolu, bölünmüş, tek yönlü, 12 metre şerit genişliğinde, asfalt kaplama, yüzey kuru, yatay güzergâh virajlı, düşey güzergâh eğimli, vakit gece, hava ve görüş açık olup mahalde yol şerit çizgisi, 2 metre genişliğinde banket bulunmakta, görüşe engel cisim, yoldan kaynaklanan sorun, aydınlatma, yaya kaldırımı, trafik işaret levhası, yolda çalışma, trafik lambası, kavşak, geçit bulunmamaktadır. “Kaza Özeti”‘nde; sürücü …’in idaresindeki … plakalı otomobil ile … mevkiine geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek sağ ön tampon kesimleri ile istikametine göre yolun sağ kısmındaki arıza şeridinde park halinde bulunan sürücü …’ın … plakalı kamyonun sol arka kısmına çarptığı belirtilmiş, kazanın oluşumunda sürücü …’in KTK 84/12 kodlu kuralı (park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında kurallara uygun olarak park etmiş araçlara çarpma) kuralını ihlalden tek kusurlu olduğu, diğer sürücünün kusurunun olmadığı görüş ve kanaatine yer verilmiştir. Çizilen “Kaza Krokisi”nde; sürücü …’in yönetimindeki otomobil ile orta refüj ile bölünmüş, 12 metre şerit, 14 metre platform genişliğindeki 3 şeritli yolun sağ şeridinde düz seyir halinde iken yolun sağında bulunan 2 metre genişliğindeki arıza şeridine yönelerek park halindeki kamyonun arka sol kesimine çarptığı, kamyonun tamamen arıza şeridi kesiminde bulunduğu resmedilmiştir. Seyir halindeki otomobil sürücüsü …, olay günü 26 yaşında olup yeterli (E) sınıfı sürücü belgesine 2005 yılından itibaren haizdir. Alkol durumu bilinmemektedir. Park halindeki kamyonun sürücüsü …, olay günü 34 yaşında olup yeterli (C) sınıfı sürücü belgesine 1990 yılından itibaren haizdir. Kazazede otomobil yolcusu davacı …, 23.02.2014 doğumlu olup olay günü yaklaşık 3 yaşındadır. Baş ve yüz bölgesinden yaralanmıştır. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 157/b maddesi-“sürücü kusurlarının tespiti” ile ilgili bendi; “adli mevzuat ve yargılama hükümleri saklı kalmak üzere, trafik kazalarına karışanların kusur durumları; 2918 sayılı Kanun ve bu Yönetmelikte belirtilen kurallar, şartlar, hak ve yükümlülükler ile asli kusur sayılan haller dikkate alınarak belirlenir. Kaza mahallinde yapılan incelemeler sonunda tespit edilen iz ve delillere ilave olarak kazaya karışanların olay hakkındaki ifadeleri ile varsa tanık ifadeleri de kusur durumunun tespitinde dikkate alınır” şeklindedir. Kazada kusurlu hareketlerden herhangi biri, kazaya karışan araç sürücülerinden birden fazlası tarafından yapılmış veya kaza bu hareketler dışında kurallarla, yasaklamalara, kısıtlamalara ve talimatlara uyulmaması nedenlerinden doğmuşsa, karayolunu kullananlar için kusur oranı yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir (K.T.K. Mad. 84). Bu kapsamda dosya muhteviyatında olayla ilgili olarak taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçlarından savcılık tarafından yürütülen hazırlık tahkikatı ile ikame edilmiş ise ceza yargılamasına ait belge ve bilgiler, sürücü ve görgü tanıklarının beyanları, olay yerine ve taşıtlara ait fotoğraflamalar, olay anını gösteren araç içi-dışı kamera görüntüleri bulunmamakta, dolayısıyla olayda etkili olabilecek başkaca unsurların varlığı bilinmemektedir. Olay yerine sürücü tarafından düz gelinmektedir. Bilindiği üzere kaza ve arıza gibi zorunlu nedenlerle kullanılması gereken banket (arıza-emniyet şeridi) seyir veya manevra şeritleri olmayıp daimi düz çizgi tipindeki yer işaretlemeleri ile de sürücüler bilgilendirilmektedir. Sürücülerin genel trafiğin bünyesinde barındırdığı, gece vakti gündüz vakitlerine nazaran daha çok artan değişik kaza risk ve tehlikeleri nedeniyle dikkatlerini daha çok yoğunlaştırmaları, müteyakkız davranarak yola ve çevrelerine gereken dikkat ve özeni göstermeleri, hem kendilerinin hem de trafikte bulunan diğer sürücü, yolcu ve yayaların can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürmemek adına tedbirli ve kontrollü ilerlemeleri, genel trafiği tehlikeye düşürecek hareketlerden sakınmaları, hızlarını yolun icap ve şartlarına göre ayarlamaları, olası kaza tehlikesini öngörerek önleyici etkili tedbirleri zamanında almaları, tehlikeleri ön görmeleri gerekmektedir. Normal şartlar altında gece vakti far görüş mesafesinde görüşün açık ve görüşe engel bir durumun bulunmadığı mahalde ilerleyen dikkatli, tedbirli, güvenli sürüş ve görüş melekeleri yerinde olan bir sürücünün yolun ilerisinde arıza şeridinde vaziyette duran kamyonu zamanında görememesi, şerit takibi yapamaması, olası kaza tehlikesini savuşturmak adına zamanında etkili fren veya uygun direksiyon manevrası tedbiri alamaması için olumsuz bir neden bulunmamaktadır. Zorunlu nedenlerle arızalanan veya keyfi nedenlerle kısa süreli duraklayan veya uzun süreli park halinde duracak taşıtların mümkün mertebe seyir şeridi üzerinde en az yeri işgal edecek şekilde sağına yanaştırılıp vaktin gündüz veya gece olmasına göre yeterli mesafede arkasından yaklaşan sürücüleri uyarıcı emniyet tedbirlerinin alınması, bu önlemler alınana kadar da dörtlü ikaz lambalarının yakılması, yol şartlarını dikkate almaları, tehlikeleri ön görmeleri gerekmektedir. Üçgen reflektörler, motosikletler ve motorlu bisikletler hariç tüm motorlu taşıtlarda bulundurulması gereken ekipmanlardandır. Bilindiği üzere T.C.K. 22/2 maddesinde; “taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” şeklinde tanımlanmıştır. Meydana gelen trafik kazası, dikkatli, tedbirli ve özenli davramlması halinde önlenebilir niteliktedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda; karayolu-trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar, trafik-yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri, şerit-taşıtların bir dizi halinde güvenle seyredebilmeleri için taşıt yolunun ayrılmış bir bölümü, taşıt yolu (kaplama)-karayolunun genel olarak taşıt trafığince kullanılan kısmı, banket-yaya yolu ayrılmamış karayolunda, taşıt yolu kenarı ile şev başı veya hendek iç üst kenarı arasında kalan ve olağan olarak yayaların ve hayvanların kullanacağı, zorunlu hallerde de araçların faydalanabileceği kısım olarak tanımlanmıştır (K.T.K. Mad. 3). Gabari, araçların yüklü veya yüksüz olarak karayolunda güvenli seyirlerini temin amacı ile uzunluk, genişlik ve yüksekliklerini belirleyen ölçüler olup karayollarında trafiğe çıkarılacak araçlarda yüklü ve yüksüz olarak uyulacak boyutlar için azami genişlik 2,55 metredir (K.T.Y. Mad. 128). Gidiş istikametinde tek yönlü, 12 metre platform genişliğindeki yolun sağ kenarında 2,00 metre genişliğinde arıza şeridi bulunmaktadır. Kaza krokisine göre sağ şeride taşmadan tamamen arıza şeridinde park halinde bulunan … plaka sayılı kamyonun tipi ve ne amaçla park halinde olduğu, gece vakti arkasında reflektör önlemi alınıp alınmadığı bilinmemekle birlikte seyir şeridine tecavüz etmediği, arkasından yaklaşan taşıt sürücüleri için tehlike arz etmediği, seyir halindeki … plakalı otomobilin kamyonun solundan temassız ve tehlikesiz ilerleyebileceği 12 metre genişliğinde yeterli boşluk bulunduğu anlaşılmaktadır. Karayolları Trafik Kanununda ve Yönetmelikte yazılı kayıt ve şartlar dışında ve aksine bir işaret bulunmadıkça yerleşim yeri dışında bölünmüş yollarda azami hız sınırı 110 km/saat olup (K.T.Y. Mad. 100) sürücüler aksine bir karar alınıp işaretlenmemişse belirtilen hız sınırlarını aşmamak zorundadırlar (K.T.K. Mad. 51). 2918 sayılı K.T.K.’nun 52. maddesinin ise oldukça açık olup sürücülerin hızlarını yol, trafik, görüş vb. durumuna göre ayarlamaları gerekmektedir. Teknik olarak çarpışma sırasında ortaya çıkan momentum, kütleler, hız, çarpma açısı ve temas eden yüzeylerin sönümleme özellikleri ile değişmektedir. Örneğin 120 km/saat hızla düz bir duvara çarpma sırasında ortaya çıkan momentum ile 60 km/saat hızla birbirlerine doğru yaklaşan araçların kafa kafaya çarpışması sırasında ortaya çıkan momentum benzer etkiye sahiptir. Sonuçları bilinen Euro Ncap-önden çarpışma testleri 64 km/saat, yan çarpışma testleri 50 km/saat, yaya testleri 40 km/saat hızda gerçekleştirilmektedir. Hızın artması ile hem kaza ihtimali artmakta, taşıt kontrolü güçleşmekte, durma mesafesi uzamakta, hem görüş açısı daralmakta, hem de kaza sonuçları ağırlaşmakta, çarpma anında transfer edilen kinetik enerji de o kadar yükselmekte, kaza anında enerjinin transfer edildiği araç, aracın içinde bulunan insanlar ve aracın çarptığı araç, engel ya da yaya o kadar zarar görmektedir. Saatte 80 km/saat hızla seyreden bir araçta bulunan bir kişinin ölme ihtimali, saatte 30 km/saat hızla giden bir araçta bulunan bir kişiye göre 20 kat daha fazladır. Ortalama hızın %5 artması, yaklaşık olarak tüm yaralanmalı kazalarda %10, ölümlü kazalarda ise %20 düzeyinde artışa yol açmaktadır. Kaza ihtimali ve kaza sonuçları ile ilişkisi nedeniyle hız, temel bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Aşırı hız, yasal hız sınırlarına; uygun olmayan hız ise, çevresel koşullara göre uygun hız sınırının üzerine çıkılması anlamına gelmektedir. Her iki durumda da meydana gelebilecek kazalar yasal hızda ya da uygun hızda oluşabilecek hasarın üzerinde olmaktadır. Dolayısıyla hızın kontrol edilmesi durumunda çoğu kaza önlenebilir ve oluşabilecek zarar ve kayıplar azaltılabilir niteliktedir. Euro Ncap testlerinde önden çarpışma testlerinin 64 km/saat, yan çarpışma testlerinin 50 km/saat, yaya testleri ise 40 km/saat hızda gerçekleştirilmektedir. Fren dinamiğinde reaksiyon zamanı ise, bir şeyin ya da tehlikenin görülüp anlaşılması ile ona karşı etkilenme, yani gerekli tedbiri almaya başlama arasında geçen süre yani sürücünün fren yapmasına neden olan engeli görmesi ile ayağını fren pedalı üzerine koyması arasında geçen süredir. Bu sürenin içinde algılama, ne olduğunu fark etme, karar verme, ayağı gaz pedalından fren pedalına geçirme süreleri bulunmaktadır. Bu süre sürücünün yeteneklerine, o andaki fizyolojik ve psikolojik durumlarına, şahıslara özgü karakteristikler ile dış etkenlerin çeşitlerine bağlı olarak en az 0,3 ve en çok 1,7 saniye sınırları arasında ^^ değişmekte ise de, ortalama olarak 0,5-0,6 saniye kabul edilmektedir. Fren reaksiyon zamanı ise, bir tehlike anında, şoförün fren pedalına basmasından aracın fren sisteminin etki göstermeye başlamasına kadar geçen süredir. Mekanik ve hidrolik frenlerde ortalama 0,1-0,2 saniye ve havalı frenlerde ise 0,2-0,6 saniyedir. Toplam reaksiyon zamanı ise, sürücü ve fren reaksiyon zamanlarının toplamı olup tehlike halinde ortalama 0,75 saniyedir. Araçların, yapım ve kullanma bakımından karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uyması, esasları yönetmelikte belirtilen şekilde ve tarzda teknik şartlara uygun durumda bulundurulması zorunludur (K.T.K. Mad. 29,30). Karayolunda trafiğe çıkan bütün araçların, nicelik ve nitelikleri yönetmelikte belirtilen şartlara uygun ışık donanımı bulundurmaları zorunludur. Işık donanımına ait ayrıntılar yönetmelikte gösterilir (K.T.K. Mad. 63). Araçların sürülmesi sırasında ışıklarının kullanılması bakımından uzağı gösteren ışıkların (uzun huzmeli farlar), yeterince aydınlatılmamış tünellere girerken, benzeri yer ve hallerde uzağı gösteren ışıkların yakılması mecburidir. Ancak, sürücünün yeterli mesafeyi açık olarak görebildiği ve kendi aracının da yeterli uzaklıktan görülebileceği hallerde, uzağı gösteren ışıklar yerine yakını gösteren ışıklar kullanılabilir. Yakını gösteren ışıkların (kısa huzmeli farlar), aydınlatmanın yeterli olduğu kesimlerde kullanılması mecburidir (K.T.K. Mad. 64, K.T.Y. Mad. 127). 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uyarınca, araçların yapım ve kullanım bakımından karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uyma zorunluluğunu yerine getirmek üzere, motorlu araçlar ve römorklarına ait aydınlatma ve ışıklı sinyal cihazlarının motorlu araçlara ve römorklarına yerleştirilmesi ile ilgili AT Araç Tip Onayı Belgesi verilmesine ilişkin hükümleri ve bunların uygulanmasına ait usul ve esasları belirlemek amacıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından 10.08.2000 tarih ve 24136 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Aydınlatma ve Işıklı Sinyal Cihazlarının Motorlu Araçlara ve Römorklarına Yerleştirilmesi İle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği-(76/756/AT)'”de; farların geometrik görülebilirlik alanı, derece ve açılarla belirtilmiştir. Araçların, esasları yönetmelikte belirtilen şekilde ve tarzda teknik şartlara uygun durumda bulundurulması zorunludur {K.T.K. Mad. 30). Far menzili-farın ışık demetinde, belirli bir aydınlatma şiddetine eriştiği uzaklık, görüş uzaklığı-aydınlatılmış görüş alanında bulunan bir cismin henüz görünebilir olduğu uzaklıktır. Pratikte menzil olarak klasik halojen kısa huzmeli farlar 25-40 metre, uzun huzmeli farlar ise 40-80 metre ilerisini aydınlatacak kapasitede ve ayardadır. Sürücülerin geceleri yakın ilerisi görülmeyen mahallerde yakın ve uzağı gösteren ışıkların ardı ardına ve sıra ile yakılması trafikte seyir güvenliğini arttırmaktadır. Hadisenin meydana geliş şekline ve sonuçlarına göre; sürücü …’in gece vakti far donanımı açık halde seyir halinde olması gerektiği, olay anındaki uyku, yorgunluk, alkol vb. fizyolojik durumu bilinmemekle birlikte otomobili güvenle sevk ve idare edemeyecek seviyede bir hızla seyir halinde olduğu, direksiyon hakimiyetini ve kontrolünü kaybederek seyir şeridini terk etmeye başladığını ve yolun sağına park halindeki kamyonun üzerine doğru yönelmeye başladığı algılayamadığı, zamanında fren tedbiri ve direksiyon manevra tedbiri uygulayamadığı, tehlikeleri ön görmediği, dikkate almadığı kamyonun arka kesimlerine çarparak dalgın, dikkatsiz, tedbirsiz ve özensiz davrandığı mütalaa edilmiştir. K.T.K.’nun 85’inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan araçlar trafikten men edilir (K.T.K. Mad. 91). … plakalı otomobilin olay tarihini kapsar şekilde geçerli zorunlu trafik sigortasının bulunmaması trafik idari para cezasını, taşıtın trafikten men edilmesi gibi bazı yaptırımları gerektiren hususlar olup kazanın oluşumunda teknik olarak etkisi bulunmadığı, meydana gelmesi muhtemel kaza gibi risk ve hallerde oluşabilecek zarar ve ziyanı sürücü ile otomobil maliki-işleteninin üstlendiği mütalaa edilmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda; durma-her türlü trafik zorunlulukları nedeni ile aracın durdurulması, duraklama-trafik zorunlulukları dışında araçların, insan indirmek ve bindirmek, eşya yüklemek, boşaltmak veya beklemek amacı ile kısa bir süre için durdurulması, park etme-araçların, durma ve duraklaması gereken haller dışında bırakılması olarak tanımlanmıştır (K.T.K. Mad/3). Görevli kişilerce, verilen dur emrinde, sesli, işaretli dur emrinde veya kırmızı ışıklı, işaret levhalarına uyularak veya önündeki araçların durması ve arıza halleri gibi her türlü trafik mecburiyeti nedeni ile durdurulması halleri ” Durma” dır (K.T.Y. Mad. 111). Durma halleri dışında yolcu indirip bindirmek, yük yüklemek veya boşaltmak veya beklemek amacı ile araçların kısa süreler içinde durdurulması “Duraklama” dır. Duraklama, bekleme amacı ile yapılırsa, bunun süresi en çok 5 dakikadır. Bu sürenin geçirilmesi park etme sayılır (K.T.Y. Mad. 112). Park etme, araçların durma ve duraklama halleri dışında, genelde uzun süreli olarak bekletilmek üzere bırakılmasıdır. Aracın çalışır durumda olması veya içinde insan bulunması park etme amacını değiştirmez (K.T.Y. Mad. 114). Zorunlu haller dışında yerleşim yerleri dışındaki karayollarında, taşıt yolu üzerinde duraklamak (K.T.Y. Mad. 113/ı), park etmenin ve duraklamanın yasak olduğu yerlerde taşıt yolu üzerinde park edilmesi (K.T.Y. Mad. 115/a) yasaktır. Yerleşim birimleri dışındaki kara yolunda zorunlu haller dışında taşıt yolu üzerinde duraklamak veya park etmek yasaktır. Zorunlu hallerde gerekil önlemleri almadan duraklayan veya parkeden sürücüler ile zorunlu haller dışında duraklayan veya parkeden sürücüler … lira para cezası ile cezalandırılırlar (K.T.K. Mad. 59). Park etmenin yasak olduğu yerler ve haller: taşıt yolu üzerinde, duraklamanın yasaklandığı yerlerde, park etmenin trafik işaretleri ile yasaklandığı yerlerde,… park etmek yasaktır. Bu madde hükümlerine uymayan sürücüler … lira para cezası ile cezalandırılırlar. Yasaklara aykırı park edilmiş araçlar trafik zabıtasınca kaldırılabilir. Yasaklanan yerlerde ve hallerde park edilmiş olan araçların hangilerinin hangi şartlarda, kaldırılıp götürüleceği, götürülme sırasında zarara ve ziyana uğratılmaması için alınacak önlemler ile kaldırma ve götürme giderlerinin tahsili usul ve esasları yönetmelikte gösterilir. Kaldırılıp götürülen araçların giderleri ile verilen ceza, sürücüsü veya sahibince ödenmeden araç teslim edilmez (K.T.K. Mad. 61). Yerleşim birimleri dışında durma ve park etme hallerinde tedbirlerin alınması bir özen ve tedbir gereğidir. Teknik arıza, kayma, yolda ani olarak meydana gelen bir bozukluk veya heyelan, yükün kayması ve düşmesi ve benzeri gibi mecburi hallerin yerleşim birimleri dışındaki karayolunda taşıt yolu üzerinde meydana geldiği takdirde, araç sürücüleri, bütün imkanları elverdiği ölçüde kullanarak hareket ettirme, itme ve benzeri şekil ve surette, araçlarını karayolu dışına, bu mümkün olmaz ise, bankette, bu da mümkün değilse taşıt yolunun en sağına almak ve her durumda yol, hava ve trafik şartları ile gece ve gündüz olmasına göre, gerekli güvenlik ve uyarı tedbirlerini derhal alıp uygulamakla yükümlüdürler (K.T.Y. Mad. 116). Duraklamalarda; duraklama için en uygun yerin seçilmesi, bulunulan şeritte en az yer işgal edilmesi, varsa banketlerden yararlanılması. duraklama amacı uzun süre beklemeyi gerektiriyorsa, motorun durdurulması, uygun vitese takılması, el freni ile tespit edilmesi, gerekli hallerde park ışıklarının yakılması, yolun eğimi gerektiriyorsa, uygun tekerleklere uygun yönde takoz konulması, diğer araçların geçişini ve yayaların yürümesini zorlaştırmayacak, yüklerin boşaltılması veya yüklenmesi sırasında başkalarına zarar vermeyecek, karayolu yapısını bozmayacak ve kirletmeyecek şekilde tedbirler alınması mecburidir (K.T.Y. Mad. 117). Herhangi bir arıza veya trafik kazası nedeniyle karayolunda sürülemeyecek araçlar için aşağıdaki esas ve usuller uygulanır. Durumlarına göre bozulan araçlar için park etme ve duraklamada alınacak önlemlerden gerekli olanlar uygulanmakla birlikte: yol, hava ve trafik durumu ile gece ve gündüz olusuna göre nizami park ve kuyruk ışıkları yakılmadığı, yakılamadığı veya yakılması halinde dahi 150 metre mesafeden diğer araç sürücüleri tarafından açıkça görülemediği takdirde, bozulan aracın ön ve arkasına uygun yerlere diğer araç sürücülerinin 150 metre mesafeden açıkça görebilecekleri şekilde birer kırmızı yansıtıcı veya kırmızı ışıklı cihaz konulması, dönemeç veya tepe üstü gibi yerlerde, kırmızı ışık cihazı veya kırmızı renkteki yansıtıcının aracın ön ve arkasında en az 30’ar metre mesafede olacak ve diğer araç sürücüleri tarafından en az 150 metreden açıkça görülebilecek şekilde yerleştirilmesi, otobüs, kamyon ve çekicilerin karayolu üzerinde arıza ve uzun süreli bırakılması halinde, normal hava şartlarında en az 150 metreden net olarak görülebilecek şekilde 150×25 cm. ebadında Avrupa Topluluğu Direktifleri ve Avrupa Ekonomik Komisyonu Regülasyonlarından ECE 70’deki teknik şartlara uygun engel işaretinin konulması mecburidir. Bozulan araç, tehlikeli madde taşıyorsa her durumda kırmızı ışıklı cihaz kullanacak ve devamlı şekilde başında beklenmek suretiyle gözetim altında bulundurulacaktır. Yukarıda belirtilen tedbirlerin alınması tamamlanıncaya kadar araçta acil uyarı (dörtlü ikaz) lambaları varsa bu lambaları veya dönüş lambaları birlikte yakılabiliyorsa bunların yakılması mecburidir (K.T.Y. Mad. 135). Kaza tutanağı ve krokisine göre; sürücü …’ın yönetimindeki kamyon ile bilinmeyen bir nedenle durmak ve park etmek amacıyla yolun sağ kenarında bulunan 2 metre genişliğindeki banket kesimine tamamen girdiği, sağ şeridi işgal etmediği, gece vakti far görüş mesafesinde düz yaklaşan sürücüler için görülebilir ve fark edilebilir nitelikte olduğu, trafik can ve mal güvenliğini olumsuz etkilemediği, sol arkasından kontrolsuz şekilde üzerine yönelen otomobilin sadmesine maruz kaldığı, kazaya engel olabilmek adına alabileceği herhangi bir tedbir bulunmadığı, alınmış veya alınmamış reflektör önleminin etkili rolü bulunmadığı mütalaa edilmiştir. Yolcu; aracı kullanan sürücü ile hizmetliler dışında araçta bulunan kişiler olarak tanımlanmıştır (K.T.K. Mad. 3). Karayollarından faydalananlar trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymak zorundadırlar (K.T.K. Mad. 47/d). Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur. Kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının şehiriçi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir (K.T.K. Mad. 78). Türkiye’de emniyet kemeri kullanımı, 18.06.1986 tarihinden itibaren şehirlerarası karayollarında otomobil ve tescil bakımından otomobil gibi işlem gören arazi taşıtları ve minibüslerde sürücüsü ve yanında oturan yolcular için başlatılmıştır. 01.01.1992 tarihinden itibaren ise şehir içi yollarda da ticari otomobil ve minibüsle yolcu taşımacılığı yapan araç sürücüleri hariç, otomobil ve otomobil gibi tescil işlemi gören arazi taşıtları ve minibüs gibi taşıtların sürücüleri ile ön koltuğunda oturan yolcularına emniyet kemeri takma mecburiyeti getirilmiştir. Bunu takiben, Türkiye’de imalatı yapılan araçlar ile yurt dışından ithaline izin verilenlerine üç (3) aylık süre tanınmış ve bu süre 11.01.1995 tarihinde sona ermiştir. Bu süre sonunda arka koltukta da emniyet kemeri kullanımı uygulamasına geçilmiştir. Kendi arasında (M1,M2 ve M3) olmak üzere üç sınıfa ayrılan (M) sınıfı taşıtlar genel olarak; en az dört tekerlekli ve yolcu taşımasında kullanılan motorlu araçlar, (Mİ) sınıfı taşıtlar ise; yolcu taşımasında kullanılan, sürücü dahil en fazla 9 oturma yeri olan motorlu araç olarak tanımlanmıştır (K.T.Y. Mad. 3). 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesi; “belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur. Kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının şehir içi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir” şeklindedir. 09.06.2008 tarih ve 26901 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile de 150. madde ile; Mİ sınıfı otomobil, M1G-N1G sınıfı arazi taşıtları, N1-N2-N3 sınıfı kamyonet, kamyon çekici, M2-M3 sınıfı minibüs ve otobüslerin bütün koltuklarında emniyet kemeri bulundurulması ve kullanılması zorunlu hale getirilmiştir. Yalnız araç dururken kullanılan koltuklar ile ayakta da yolcu taşıyan M2 ve M3 kategorisi Sınıf A ve Sınıf I otobüslerde, koltuklarda, emniyet kemeri bulundurulması zorunlu değildir. Ancak; yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan araç sürücüleri, yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüsler (umum servis araçları hariç) ile dolmuş otomobillerindeki yolcular, geri gitme veya park yerlerinde 25 km/s. geçmeyen hızla seyreden sürücüler, yakın koruma, harekât, tatbikat ve devriye görevi yürüten veya olaylara müdahale eden askeri ve genel kolluk görevlilerinden sürücü ve yolcu konumunda bulunanlar, görev ya da ekip çalışması ile özel pozisyonlarda bulunduklarında acil servis görevlileri, emniyet kemeri kullanmak zorunda değildir. …” şeklini almıştır. Taşıtların ön koltuğunda taşıma için 12 olan yaş sınırı 2008 yılındaki düzenleme ile 10 yaşına indirilmiştir. Yönetmeliğin 150. maddesinin beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onbirinci fıkraları yürürlüğe girinceye kadar, taşıtlarda sürücü yanındaki ön koltukta 10 yaşından küçük çocukların taşınması yasaktır (K.T.Y. Geçici Madde 4 – (Ek: RG-18/05/2007-26526) (Değişik:RG-9/6/2008-26901). Mİ, MİG, Nl, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda 150 cm’den kısa ve 36 kg’ın altındaki çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun bu Yönetmeliğin ekinde ver alan (1) sayılı cetvelde ver alan çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunludur. Ancak. 135 cm’den uzun çocuklar çocuk bağlama sistemleri verine ön koltukta oturmamak şartıyla diğer koltuklardaki emniyet kemerlerini kullanabilirler. Çocuk bağlama sistemleri olmayan Mİ. MİG, Nl, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda üç yaşın altındaki çocuklar taşınamazlar. Çocukların taksilerde seyahatleri sırasında, çocuk bağlama sistemleri kullanmaları, yok ise arka koltukta oturmaları zorunludur. Çocuklar, araçta hava yastığı devre dışı bırakılmadan, ön hava yastığı ile korunan bir yolcu koltuğunda yüzü geriye dönük çocuk bağlama sistemi kullanılarak taşınamazlar. Çocuk bağlama sistemleri kullanma zorunluluğu, bu ve ilgili yönetmelikler gereği emniyet kemeri veya isofix sistemi bulundurma zorunluluğu olmayan araçlarda aranmaz. Bu araçlarda çocukların arka koltuklarda taşınması zorunludur. Sağlık sorunları nedeniyle emniyet kemeri takamayacak kişilerin resmi veya özel sağlık kuruluşlarından emniyet kemeri takamayacağına dair sağlık raporu almaları gerekir. Bu kişiler raporda belirtilen süre zarfında emniyet kemeri takmaktan muaf tutulur. Bu raporların görevlilerce istenildiğinde, ilgili tarafından gösterilmesi zorunludur (K.T.Y. Mad. 150). Otomobil, kamyon, kamyonet, çekici ve her çeşit arazi taşıtları, şehirlerarası otobüsler ve minibüslerde “emniyet kemeri” EEC-77/541 sayılı Avrupa Topluluğu Direktifi veya ECE R 16 sayılı Avrupa Ekonomik Komisyonu düzenlemesine uygun nitelikte olacaktır. Mİ, M2, M3, MİG, Nl, N2, N3 ve N1G sınıfı araçlarda “çocuk bağlama sistemleri” TSE, ECE, R 44 (Güç Tahrikli Taşıtlarda Çocuk Oturakları İçin Bağlama Tertibatının Onayı ile İlgili Hükümleri) ile 77/541/AT Yönetmeliği veya TSE ECE R 16 (Motorlu Taşıtlar; I. Güç Tahrikli Taşıtlarda Emniyet Kemerlerine, Bağlama Sistemlerine, Çocuk Bağlama Sistemlerine ve İsofix Çocuk Bağlama Sistemlerine, II. Emniyet Kemerleri, Bağlama Sistemleri, Çocuk Bağlama Sistemleri ve İsofix Çocuk Bağlama Sistemleri ile Donatılmış Taşıtların Onayı ile İlgili Hükümlere, uygun durumda olacaktır.) Buna göre ağırlıklara göre gruplandırmanın; Grup 0; kütlesi 10 kg.’a kadar olan çocuklar için, grup 0+; kütlesi 13 kg.’a kadar olan çocuklar için, grup I; kütlesi 9 kg. ile 18 kg. arası olan çocuklar için, ç) Grup II; kütlesi 15 kg. ile 25 kg. arası olan çocuklar için, grup III; kütlesi 22 kg. ile 36 kg. arası olan çocuklar için (K.T.Y. Araçlarda Bulundurulması Gereken Teçhizat İle Bunların Niteliklerini Gösteren Cetvel-C). Kazazede yolcu …’in kilo ve boyu bilinmemekte ise de gelişim indeksine göre; 2 yıl 9 ay yaşındaki erkek çocuklar için kilo alt sınırı 10,71 kg, ortalama 14,1 kg, üst sınırı 17,7 kg, boy alt sınırı 65,3 cm, ortalama 93,5 cm, üst sınırı 102,5 cm’dir. … plakalı otomobil, 2000 model olup bütün koltuklarında emniyet kemeri sistemi bulunması gerekmektedir. Bilindiği üzere, aktif gergili 3 nokta asılışlı emniyet kemeri düzenekleri hem bel bölgesinden hem de göğüs bölgesinden kavrayarak, tek nokta asılışlı düzenekler ise bel bölgesinden kavrayarak önden çarpışmalarda, takla atmalarda ve devrilmelerde araç içerisinde savrulmalara engel olabilmek amacıyla tasarlanmışlardır. Çarpma sonucu savrulan insan vücudu mutlaka bir engelle durdurulur. Bir çarpma anında araç saniyenin ilk on salisesinde durmakta ise de eğer emniyet kemeri takılı değilse direksiyon, ön paneli ya da ön cam tarafından durdurulana kadar araç içinde bulunan kişiler aynı hızda hareketlerine devam eder. Doğru takılmış bir emniyet kemeri insan bedenini, çarpma etkisiyle vücutta meydana gelen sarsıntının kademe kademe azalmasını, kaza anında meydana gelen çarpma etkisini vücut yapısındaki en güçlü noktalara yöneltiirnesini, çarpma etkisinin vücutta tek noktada toplanmayıp dağılmasını, çarpışma anında koltuktan fırlamanın engellenmesini, hassas ve en önemli organların yer aldığı kafa ve omuriliğin herhangi bir yere çarpmasının önlenmesini sağlamakta ve korumaktadır. Üç noktalı emniyet kemerleri, otomobilde seyahat edenlerin ağır yaralanma risklerini % 45, kamyonetlerde % 60 oranında azalmakta, ölümlü kazalarda % 24,8’i hiç zarar görmeden kazayı atlatmaktadır. Olay anında yaklaşık 3 yaşında olan davacı …’in … plaka numaralı hangi koltuğunda ve ne şekilde oturduğu bilinmemekle birlikte olayda hayatını kaybeden ve muhtemelen otomobilin ön sağ koltuğunda oturan annesi …’in kucağında bulunabileceği, belli bir hızla ilerleyen otomobilin ön sağ kesimleri ile duran kamyonun arka sol kesimlerinin teması sırasında çarpışmanın şiddeti ve ani frenleme ivmesi ile otomobil içerisindekilerin öne doğru savrulmaları savrularak vücutlarının değişik noktalarını araç içerisindeki sert komponentler ile temas etmesi (başın cama, el-omuz-kol-bacak ve diz bölgelerinin ön konsol-kapı vb. kesimlerine), darbe ve sıkışma etkisine maruz kalmaları beklenen bir durumdur. Kol kasları 25 kilogramın üzerindeki bir güce genellikle dayanmadığından çarpma etkisinde kırılmaları muhtemel kol ve bacaklar ile imkansızdır. Bir duvara 50 km/saat hızla çarpma esnasında 4. kattan düşmeyle eşdeğer nitelikte iki tonu geçen bir etki oluşur. Mekanik gerdirmeli emniyet kemerleri yaklaşık 6-12 cm sonra harekete geçmekte, ayrıca kıyafetin cinsine, kemerin sıkılığına ve ayarlarına bağlı olarak koruma etkisi değişebilmektedir. Ön koltuktaki sürücü ve yolcuların kaza anında ölüm riskini %40-50 ve arka koltuktaki yolcular için %25 azaltan emniyet kemerlerinin tasarımı ve yerleşiminde insan iskeletinin yapısının özellikleri dikkate alınmasına rağmen tamamen kavraması durumunda boyun, baş bölgesinde, kısmen kavraması durumunda boyun, baş, alt bel, omurga, kullanılmaması durumunda boyun, baş, alt bel, omurga, femur, ayak bileği vb. bölgelerinden yaralanmaların mümkün olduğu bilinmektedir. Tıp literatüründe seat belt farktürü-emniyet kemeri kırığı adı altında incelenmekte olup boyun bölgelerindeki travma, emniyet kemeri takılı olsa dahi savrulma esnasında eklem nedeniyle sınırlı serbest hareket kabiliyeti olan başın aniden hareket etmesinden, ön kolon sıkışırken orta ve arka kolonların açılmasından, kompresyon, gerilme, rotasyon ya da makaslama etkilerine maruz kalmasından dolayı meydana gelebilmektedir. Tehlikeli bölge, kişilerin sağlık ve güvenlik yönünden riske maruz kalabileceği çevresinde bulunan bölge, maruz kişi ise tamamen veya kısmen tehlikeli bölgede bulunan kişi olarak tanımlanmaktadır. Açık tehlike; mevcut durumda normal davranışta bile her an kazaya açık olan durumlar, olası tehlike ise güvenli görünen durumda davranış, durum ve pozisyonun değişmesi ile kaza olasılığı olan durumlardır. Somut olayda davacının taşıt dışına fırlama vb. hadise yaşandığına dair tespit bulunmamasına rağmen baş bölgesinden kırık şeklinde yaralandığı dikkate alındığında koltuktan veya anne kucağından fırlayarak sert komponentler ile temas ettiği, seyahat esnasında yaklaşık 3 yaşındaki bir çocuktan kendi can güvenliği ve sağlığına göstermesi gereken azami dikkat ve özeni göstermesinin beklenemeyeceği. Medeni Kanun’un 10,11,13,14 ve 335. maddelerine göre; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti bulunduğu, erginliğin on sekiz yaşın doldurulmasıyla başladığı, yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkesin, Kanuna göre ayırt etme gücüne sahip olduğu, ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti olmadığı, ergin olmayan çocuğun, ana ve babasının velayeti altında olduğu, dolayısıyla bir yetişkin gibi davranması, emniyet kemeri kullanması veya çocuk koltuğuna oturmak istemesinin beklenemeyeceği, bilinçsiz veya kontrolsüz davranış sergilediğinden bahsedilemeyeceği, ebeveyn kontrolünde olduğu, ebeveynleri tarafından can güvenliği ve sağlığına azami dikkat ve özenin gösterilmediği, çocuk koltuğu ile taşınması durumunda yaralanmayacağı, kazanın meydana gelmesinde etkisi ve rolü bulunmamasına rağmen, zararın doğmasında ve artmasında etkili rolü ile illiyet bağı olduğu, kazazede yolcu …’e olayın meydana gelmesinde, yaralanması ile sonuçlanmasında atfı kabil kusur bulunmadığı mütalaa edilmiştir. Karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemler 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (K.T.K.) ve alınacak tedbirler ile ilgili olarak, gerekli görülen ve bunların uygulanmasına ait esas ve usulleri belirleyen Karayolları Trafik Yönetmeliği (K.T.Y.) ile belirlenmiştir. Bunlara göre; Sürücüler aksine bir işaret bulunmadıkça; araçlarını çok şeritli yollarda yol ve trafik durumuna göre hızının gerektirdiği şeritten sürmek, trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirmemek (K.T.K. Mad. 46/ b,c), trafik işaret levhaları, cihazları ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara, trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen kural, yasak ve zorunluluk veya yükümlülüklere uymak (K.T.K. Mad. 47/c,d), hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak (K.T.K. Mad. 52/b) zorundadır. Geçme, geçilecek aracın solundaki şeritten yapılır. Araçların sağından veya banketlerden yararlanmak suretiyle geçmek (K.T.K. Mad. 54/a), taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, sağa veya sola dönerken, karayolunu kullananlar için tehlike doğurabilecek şekilde davranmaları (K.T.K. Mad. 67/b), karayollarında, kamunun rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere zarar verecek şekilde, özel amaçlarla keyfi veya kasıtlı davranışlarda bulunmak suretiyle yaya veya araç trafiğinin seyir emniyetini ihlal etmek veya tehlikeye düşürmek suretiyle tedbirsiz ve saygısız davranışlarda bulunmaları ve araç sürmeleri (K.T.Y. Mad. 145/e) yasaktır. Araç sürücüleri trafik kazalarında; arkadan çarpma, park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında kurallara uygun olarak park edilmiş araçlara çarpma hallerinde asli kusurlu sayılırlar (K.T.K. Mad. 84/d,l). Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur (K.T.K. Mad. 78). Mİ, MİG, Nl, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda 150 cm’den kısa ve 36 kg’ın altındaki çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunludur (K.T.Y. Mad. 150). Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil/ehliyeti vardır. Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes. Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir. Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur. Ergin olmayan çocuk, anne ve babasının velayeti altındadır (M.K. Mad. 10,11,13,14,335). Olayda aksine davranarak sevk ve idaresindeki … plaka numaralı otomobil ile güvenle sevk ve idare edemeyecek seviyede uygun olmayan bir hızla seyir halinde olan, tehlikeleri ön görmeyen, gözetim ve denetimindeki yaklaşık 3 yaşındaki oğlu …’in emniyetsiz şekilde çocuk bağlama sistemsiz seyahat etmesine izin veren, otomobilin direksiyon hakimiyetini ve kontrolünü kaybederek seyir şeridini terk edip banket kesimine doğru park halindeki kamyonun üzerine yönelmesine neden olan, olası kaza tehlikesini savuşturmak adına fren ve direksiyon manevra gibi etkili tedbirleri zamanında uygulayamayan, dikkatsiz, tedbirsiz, özensiz ve kontrolsüz davrandığı mütalaa edilen sürücü …’in olayın meydana gelmesinde, zararın doğmasında ve artmasında %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu oiduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Sürücüler, trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen kural, yasak ve zorunluluk veya yükümlülüklere uymak (K.T.K. Mad. 47/d) zorundadır. Araç sürücüleri trafik kazalarında; yerleşim birimleri dışındaki karayolunun taşıt yolu üzerinde, zorunlu haller dışında park etme veya duraklama ve her durumda gerekli tedbirleri almama hallerinde asli kusurlu sayılırlar (K.T.K. Mad. 84/k).Olayda sevk ve idaresindeki … plaka numaralı kamyon ile seyir halinde iken yolun sağında bulunan arıza şeridi kesimine tamamen girecek şekilde park eden, karayolunun normal seyir şeridine tecavüz etme hali söz konusu olmayan, kamyonun arkasında reflektör önlemi alıp almadığı veya bu önlem alınana kadar dörtlü ikaz uyarı lambalarını yakıp yakmadığı bilinmemesine rağmen hava ve görüşün açık olduğu, görüşe engel bir durumun bulunmadığı düz mahalde arkasından yaklaşan sürücüler açısından geve vakti far görüş mesafesinde dahi açıkça görülebilir nitelikte olan, arkasından arıza şeridine kontrolsuz ve direksiyon hakimiyetini kaybederek giren otomobil sürtücüsünün yaklaşma tarzı dikkate alındığında konumu itibarı ile kazada etkili rolü bulunmayan, önüne aniden çıkma veya durma hali söz konusu olmayan, arka kesimlerine kontrolsüz şekilde yönelen otomobil sürücüsünün çarpmasında etkili bir rolü ve alabileceği tedbir bulunmadığı mütalaa edilen sürücü …’a olayın meydana gelmesinde atfı kabil kusur bulunmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır. Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur (K.T.K. Mad. 78). Mİ, MİG, Nl, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda 150 cm’den kısa ve 36 kg’ın altındaki çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunludur. Ancak, 135 cm’den uzun çocuklar çocuk bağlama sistemleri yerine ön koltukta oturmamak şartıyla diğer koltuklardaki emniyet kemerlerini kullanabilirler. Çocuk bağlama sistemleri olmayan Mİ, MİG, Nl, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda üç yaşın altındaki çocuklar taşınmazlar (K.T.Y. Mad. 150). Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir. Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur. Ergin olmayan çocuk, anne ve babasının velâyeti altındadır (M.K. Mad. 10,11,13,14,335). Baş ve yüz bölgesinden kırık şeklinde yaralanması ile sonuçlanan olay esnasında yaklaşık 3 yaşında olmasına rağmen ebeveyn denetimi ve gözetiminde … plaka numaralı otomobilde yolcu olarak emniyetsiz şekilde taşınmasına göz yumulan, trafik kurallarını tam olarak bilmesi, kurallara uygun ve bir yetişkin gibi davranması, kendi can güvenliği ve sağlığına gerekli azami dikkat ve özeni göstermesi, kendisini sakınması beklenmeyen, alabileceği herhangi bir tedbir bulunmayan, sadmenin etkisi nedeniyle otomobil içerisinde savrularak yaralandığı mütalaa edilen 2004 doğumlu kazazede çocuk …’in bilinçsiz ve kontrolsüz davranış faktörü bulunmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır. alacak hesabı yönünden inceleme; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2007/21-542 E. sayılı kararında özetle; “..Kısmi dava sonucunda, davanın reddine yada kabulüne karar verilmiş olması halinde, taraflar arasındaki borç ilişkisinin varlığı yada yokluğu da tespit edilmiş olur. Bu tespit zorunlu olarak borç ilişkisinin tamamını kapsar. Bu nedenle; kısmi dava sonucu verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümü, aynı maddi ve hukuki sebebe dayanan, sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturur. Kesin hüküm bulunan bir konuda ise, mahkemenin, bu yönün doğruluğunu yeniden inceleme ve araştırma konusu yapmasına hukuken olanak bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, ek davaya bakan mahkeme, kısmi dava sonucu verilen ve kesinleşen hükmün tespite ilişkin bölümüyle bağlıdır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup, resen göz önünde bulundurulur..” demektedir. Yine bu konudaki Yargıtay kararlarına göre asgari ücret artışları kamu düzenine ilişkin olmakla birlikte diğer tüm kazanılmış usulü müktesep hakların gözetilmesi gerekmektedir. Asgari ücret artışları dikkate alınarak yeniden hesap yapılması halinde belirlenecek tutar tutarı her halükarda Sigorta Tahkim Komisyonu dosyası ile 2017 yılına kadar bilinen asgari ücrete göre belirlenen zarar tutarını aşacaktır. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından alman hesap raporunda belirlenen zarar tutarı davalı bakımından usulü müktesep hak halini aldığından, söz konusu tutarın aşılması mümkün olmayacaktır. Kısmi olarak açılan ilk davadan sonra açılan yeni davalarda da kısmı taleplerde bulunulması halinde açılan her yeni davada değişen asgari ücretlere göre yeniden hesap yapılması halinde; asgari ücret değişikliğine bağlı olarak tazminat tutarı her seferinde artacağından haksız fiil sorumluları hiçbir şekilde borçtan kurtulmayacak ve sürekli dava tehdidi altında bulunacak ve sürekli ödeme yapmak zorunda kalacaktır. Bu durum borcun ve zararın kesinleşmesini ortadan kaldıracağından hiçbir şekilde kesin hükümden de söz edilmesi mümkün olmayacaktır. Nitekim ekte bir sureti sunulan Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2015/7567 E. Sayılı kararından da anlaşıldığı üzere; daha önce açılan ve kesinleşen davada tespit edilen zarar tutarının davalı lehine usuli kazanılmış hak halini alacağı ilk mahkemece verilen kararın kesin hüküm niteliğinde olacağı ve buna göre daha sonra açılan davada asgari ücret artışlarının dikkate alınamayacağı belirtilmektedir. Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; işbu raporda değişen asgari ücretlere göre yeniden hesap yapılmaksızın Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından belirlenen ve kesinleşen zarar tutarı aynen esas alınacaktır. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yapılan yargılama sonucu alınan hesap raporunda davacının maddi zararı 306.678,00 TL olarak belirlenmiştir. Ancak kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalının zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk üst limiti 57.500,00 TL dır. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hüküm altına alman tutarın tenzili ile davacının işbu dava kapsamında talep edilebilir bakiye alacak tutarının; 57.500,00 – 5.000,00 = 52.500,00 TL olduğunu, Yukarıda da belirtildiği üzere; davacı tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hüküm altına alınmayan 52.500,00 TL alacağın tahsili için … 4. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız takip yapılmış ve davalı tarafından söz konusu dosyaya sadece ana para tutarı olan 52.500,00 TL ödenmiş bakiyesi için itiraz edilmiştir. Bu duruma göre davacının 52.500,00 TL ana para alacağı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf davalının 52.500,00 TL ana parayı icra dosyasına ödemesi ile birlikte borçtan ve icra giderlerinden kurtulup kurtulmayacağı noktasmdadır. Davalı taraf cevap dilekçesinde Karayolları Trafik Kanunun 97.maddesine göre davacının dava açmadan önce başvuru koşulunu yerine getirmeden icra takibi yapması nedeniyle 52.500,00 TL ana para dışında bir sorumluluklarının bulunmadığını ve bu tutarın da icra dosyasına ödenmesi ile sorumluluklarının son bulduğu belirtilmiştir. Karayolları Trafik Kanunun 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 97.maddesi; Madde 97 – (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir. 01.06.2015 tarihinden sonra yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarının C.7 maddesi aşağıdaki gibidir; C.7. ARABULUCUYA BAŞVURU VE YETKİLİ MAHKEME (Başlığı ile Birlikte Değişik:RG-2/8/2016-29789) Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgâhının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna da başvurabilir. Ekte birer suretleri emsal olarak sunulan Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2016/13434 ile 2017/1541 E. sayılı emsal kararlarında özetle; 01.06.2015 tarihinden sonra yürürlüğe giren genel şartların ancak bu tarihten sonra akdedilen sigorta poliçeleri için uygulanabileceği belirtilmektedir. … Hesabının sorumluluğu poliçeye bağlı olmadığından, … Hesabının taraf olduğu durumlarda olay tarihine bakmak gerekecektir. Bu durumda; husustaki nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; dava konusu alacağı oluşturan kazanın gerek başvuruya ilişkin yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten gerekse de poliçe genel şartlarındaki değişiklikten önce meydana gelmiş olması, davacı tarafından Sigorta Tahkim Komisyonunda dava açılarak davacı lehine hüküm kurulması hususları birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda davacının dava veya takip yapmadan önce davalıya başvuruda bulunma zorunluluğunun bulunmadığı esasına göre davacının icra takibi kapsamında talep edilebilir alacağı hesaplanarak takdire sunulacaktır. Yukarıda belirlendiği üzere davacının davalıdan talep edilebilir ana para alacağı 52.500,00 TL dır. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilen karar ile davalı bakımından temerrüt tarihinin 27.03.2017 olduğu sabit olmuştur. Ancak; Davacı tarafından icra takibi yapılırken 52.500,00 TL.nın takip tarihinden itibaren işlemiş faiz ve icra masrafları ile birlikte 7 gün içinde ödenmesi talep edilmiştir. Bu durumda; Taleple bağlı kalınarak 52.500,00 TL bakımından icra takibinin yapıldığı 15.08.2017 tarihinden ödemenin yapıldığı 24.08.2017 tarihine kadar geçen süre için işlemiş faiz söz konusu olacaktır. Buna göre takip tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen dönemdeki işlemiş faiz tutarının; 15/08/2017 – 24/08/2017 tarihleri, 52.500,00 asıl alacak %9 oran *9 süre /365 = 116,51 TL olduğunu, Davalı tarafından her ne kadar 52.500,00 TL lık ödeme 7 günlük sürede yapılmış ise de; takip talebinde kısmi ödemelerin öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferilerden mahsubu talep edilmiştir. Davalı tarafından icra masrafları ile birlikte dosya borcunun tamamı ödenmemiş olduğundan icra vekalet ücretinin tam olarak hesaplanması gerekecektir. Bütün bu hususlara göre … 4.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilgili olarak davacınm 24.08.2017 ödeme tarihi itibariyle edilebilir bakiye alacak tutarı 8.696,26 TL olduğunu beyan etmekle sonuç olarak; … plaka numaralı otomobil sürücüsü …’in kazanın meydana gelmesinde ve yaklaşık 3 yaşındaki oğlu …’in yaralanması ile sonuçlanmasında, zararın doğmasında ve artmasında %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu, park halindeki … plaka numaralı kamyon sürücüsü …’a atfı kabil kusur bulunmadığı, … plaka numaralı otomobilde anne ve babasının denetim ve gözetiminde yolcu olarak bulunan yaklaşık 3 yaşındaki …’in olayın yaralanması ile sonuçlanmasında, zararın doğmasında ve artmasında kontrolsüz veya bilinçsiz herhangi bir davranışının söz konusu olmadığı, Dava konusu alacağı oluşturan kazanın Sigorta Şirketi/… Hesabına başvuru koşulunun yürürlüğe girdiği yasal düzenlemeden önce meydana gelmiş olması, davacı tarafından Sigorta Tahkim Komisyonunda dava açılarak alacağının belirli hale gelmesi ve davacı lehine hüküm kurulması dikkate alındığında davacının dava veya takip yapmadan önce davalıya başvuruda bulunma zorunluluğunun bulunmadığı esasına göre davalı tarafından icra dosyasına yapılan ödemenin tenzili sonucu davacının; … 4.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilgili olarak 24.08.2017 ödeme tarihi itibariyle; Talep edilebilir bakiye alacak tutarının = 8.696.26 TL olarak belirlendiği, sonuç ve kanaatini bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı tarafın tahkim komisyonu kararı ile elde ettiği ancak komisyon kararına esas bilirkişi raporunda belirlenen miktarı ıslah edemediği için kısmen tahsil ettiği bedel haricindeki kalan bedeli icraya koyması üzerine davalı … hesabının ferilerine itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafından bu olay nedeniyle Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuruda bulunulduğu ve Sigorta Tahkim Komisyonunun 2017/29035 E. Sayılı kararına göre; Davacının %33,2 maluliyeti ve davalının %100 kusur oranı üzerinden talep edilebilir maddi zarar tutarı 303.678,00 TL olarak belirlenmiş ve taleple bağlı kalınarak 5.000,00 TL hüküm altına alınmıştır. Kaza 20.11.2016 tarihinde meydana gelmiş olup, davalının kaza tarihi itibariyle sorumluluk üst limiti 57.500,00 TL’dir. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hüküm altına alınan 5.000 TL ana para ile yargılama giderleri … 4. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takibe konmuş ve davalı tarafından söz konusu dosya borcu ödenerek takip infaz edilmiştir. Davacı tarafından davalının zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumlu olduğu 57.500,00 TL’lik limitten Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından hüküm altına alınmayan bakiye (57.500,00-5.000,00) = 52.500,00 TL alacağın tahsili için … 4. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız takip yapılmış ve davalı tarafından söz konusu dosyaya sadece anapara tutarı olan 52.500,00 TL ödenmiş bakiyesi için itiraz edilmiştir. Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2017/29035 E. Sayılı kararı ile davacının %33,2 maluliyet oranı ve davalının %100 kusuruna göre maddi zararı 306.678,00 TL olarak belirlenmiştir.
01.06.2015 tarihinden sonra yürürlüğe giren genel şartların ancak bu tarihten sonra akdedilen sigorta poliçeleri için uygulanabileceği belirtilmektedir. … Hesabının sorumluluğu poliçeye bağlı olmadığından, … Hesabının taraf olduğu durumlarda olay tarihine bakmak gerekecektir. Dava konusu alacağı oluşturan kazanın gerek başvuruya ilişkin yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten gerekse de poliçe genel şartlarındaki değişiklikten önce meydana gelmiş olması, davacı tarafından Sigorta Tahkim Komisyonunda dava açılarak davacı lehine hüküm kurulması dikkate alındığında somut olayda davacının dava veya takip yapmadan önce davalıya başvuruda bulunma zorunluluğunun bulunmadığı esasına göre davacının icra takibi kapsamında talep edilebilir bakiye alacak miktarının 8.696,26 TL olduğu, … plaka numaralı otomobil sürücüsü …’in kazanın meydana gelmesinde ve yaklaşık 3 yaşındaki oğlu …’in yaralanması ile sonuçlanmasında, zararın doğmasında ve artmasında %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu, park halindeki … plaka numaralı kamyon sürücüsü …’a atfı kabil kusur bulunmadığı, … plaka numaralı otomobilde anne ve babasının denetim ve gözetiminde yolcu olarak bulunan yaklaşık 3 yaşındaki …’in olayın yaralanması ile sonuçlanmasında, zararın doğmasında ve artmasında kontrolsüz veya bilinçsiz herhangi bir davranışının söz konusu olmadığı 24/05/2019 tarihli hükme elverişli teknik bilirkişi raporundan anlaşılmış olup davanın kabulü ile davalının kısmen itirazının iptaline, takibin 8.696,26 TL üzerinden devamına, 8.696,26 TL ye ödeme tarihi olan 24/08/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, lacak likid ve belirlenebilir olduğundan % 20 icra inkar tazminatı olan 1.739,25 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile davalının kısmen itirazının iptaline, takibin 8.696,26 TL üzerinden devamına, 8.696,26 TL ye ödeme tarihi olan 24/08/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, %20 icra inkar tazminatı olan 1.739,25 davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 594,04 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 148,52 TL harçtan mahsubu ile bakiye 445,52 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 148,52 TL peşin harç, 1.368,70 TL müzekkere, posta, tebligat, bilirkişi ücretlerinden oluşan toplam 1.517,22 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.26/06/2019

Katip
¸

Hakim

¸”Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”