Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/701 E. 2019/635 K. 19.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/701 Esas
KARAR NO : 2019/635

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/07/2018
KARAR TARİHİ : 19/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; davalı şirket hakkında cari hesabından kaynaklanan faturaların ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında … 25. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının haksız itirazı sonucunda takibin durduğunu, davalı şirketin itiraz dilekçesinde yetkiye, borca ve ferilerine itirazı ettiğini ancak davalı şirketin adresinin … olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete vermiş olduğu hizmetleri faturalandırdığını, söz konusu hizmetin teslim alındığında yine aynı şekilde hizmet faturaları davalı şirket çalışanına imza karşılığı teslim edildiğini, davalı şirket borca itiraz ederken ödemeye dair herhangi bir dekont sunmadığını ve borcun ödenmediğini beyan ederek itirazın iptali ve takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ olduğu görülmekle, davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; müvekkilinin adresinin … olduğunu, yargı yetkisi İcra hukuku açısından Gaziosmanpaşa Adliyesi sınırları içerisinde bulunduğunu, müvekkiline teslim edilen fatura bedellerinin ödendiğini, davacı tarafa herhangi bir borçlarının bulunmadığını beyan etmekle davanın reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine yükletilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce celb edilen … 25. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; 1.300,36 TL seri B sıra 758252 nolu fatura alacağı, 226,69 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.527,05 TL’nin davacı-alacaklıdan tahsili amacıyla icra takibine geçildiğini, davalı-borçlu vekilinin itirazı üzerine takibin durduğu görüldü.
Mahkememiz dosyası toplanan deliller ışığında bilirkişi Mali Müşavir …’a tevdii edilmiş olup, bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 05/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı şirket tarafından ibraz edilen dava konusu, 2016 – 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin zamanında ve eksiksiz yapıldığını, ticari defter kayıtlarının düzenli, yasalara ve muhasebe tekniğine uygun olarak zamanında işlenmiş olduğunu, ticari defterlerinni birbirini teyit ettiğini, kayıtlarının düzenli, muhasebe ilkelerine ve yasaya uygun tutulduğu görülmekle 6102 sayılı TTK’nın 64. Maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesi de göz önüne alınarak, 2016/2018 yıllarına ait ticari defterlerinni sahibinin lehine delil vasfının bulunduğunu, davalı tarafın belirlenen inceleme gün ve saatinde ticari defter ibrazında bulunmadığını, davacı 2016/2018 yıllarına ait yevmiye defteri ve yardımcı defterleri bilirkişinin tarafına sunduğunu, ticari defterleri içeriği muavin dökümünde 120.01.342 … Şti. Cari hesabına borç alacak kaydı ile davalı adına kayıtlarının alındığını, davacının 2016/2018 yıllarının ticari defterlerine göre, davacının takibe dayanak faturasının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, takibe dayanak faturasının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, takibe dayanak fatura tarihi itibariyle davacının 10.438,38 TL davalıdan alacaklı olduğunu, davacı şirketin ortağına 10.438,38 TL ödeme yaptığının anlaşıldığını, davacının defterindeki bu kaydı veriye göre takibe dayanak faturadan 601,70 TL bakiye alacak kaldığını, 2017 yılı açılış kaydında davacının davalıdan 601,70 TL takibe dayanak faturadan olan 1.300,36 TL’ye çıkarıldığını, aleyhe olan kayıtların her zaman delil ittihaz olunabileceği ilkesi çerçevesinde davacının alacaklı görenmekle birlikte bu alacağın 698,66 TL alacağının olduğunu, takip tarihi itibariyle ticari defterlerindeki verilere geöre davacı kayden 1.300,36 TL alacaklı görünmekle birlikte bu alacağın 698,66 TL’lik kısmının hesap virmanları açıklamalı belgesiz kayda dayandığını, takipten sonra olmak üzere davalı hesabına 1.500,00 TL icra ve takip masraflarının borç olarak kaydedildiği hususlarının tespit edildiğini, davacının defterlerindeki 698,66 TL’lik davalı aleyhine borç kaydının belgelendirilmesinde; muhasebe verilerinin güvenilirliği, mali nitelikteki işlemlerin gerçek durumu yansıtan ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş objektif belgelere dayandırılarak defterlere kaydedilmesiyle sağlanmakta olduğunu ve bu nedenle muhasebe uygulamalarında kayıt araçları olarak adlandarılan belgelerin ve üzerinde kayıtların yapıldığı defterlerin önemenin büyük olduğunu, ekonomik bir olayın olşamsı için alış veya satış işleminni gerçekleşmesi gerektiğini, alış ve satış ilişkisi, borç ve alacak ilişkisini meydana getirdiğini, bu ilişkinin var olduğunun kanıtlanması için belge gerektiğini, alacak yaratan begle fatura, borcu gideren belge de makbuz olduğunu, kaydın esasının belge olduğunu, yevmiye defterine mali nitelikteki bir işlem kaydedilirken mutlaka bir belgeye dayanmasının zorunlu olduğunu, aksi takdirde defterlere kaydedilen işlemlerin dayanağı olmayan gerçek dışı birtakım yazı ve rakamlardan oluşur ki kanune bunun kabulüne olanak olmadığını, bu nedenle TTK’ya göre defter tutan bir tacirin belgeler hakkında bilgi sahibi olmasının gerektiğini, ticari bir işletmede mali nitelikteki işlemler nedeniyle oluşabilicek değer harektelrinin defterlerde yer alabilmesi, bunlara ilişkin objektif belgelerin bulunmasına ve söz konusu mali nitelikteki işlemlerin bu belgelere dayandırılarak defterlere kaydedilmelerine bağlı olduğunu, aslında mali nitelikteki işlemleri belirten objektif belgeler işletmeler için en önemli ham veri kaynakları olduğunu, muhasebenin sosyal sorumluluğunu yerine getirebilmesini sağlamak için işletmelerde amaca uygun bir finansal bilgi sisteminin kurulması ve işlerliğinin sağlanması gerektiğini, finansal bilgi sisteminde; işletme içinde kullanılan ve dış çevreden gelen belgelerin nitelikleri, belgelerin işletme içinde oluşturdukları bilgi akımı, işletmeye ilişkin belgelerin dışa iletilmesi konularının önemli yer tuttuğunu, her işletme büyüklüğüne ve faaliyet türüne göre belgeler ile bu belgelerin işletme içindeki akışını ve dış çevreye iletilmesi konularını muhasebenin temel kavramlarına, genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine, muhasebe standartlarına, muhasebe politikalarına ve işletme içi dinamiklere göre irdeleyerek yönlendirilmesi gerektiğini, muhasebe bilgi üreten bir sistem olduğundan üretilen bilgilerinde güvenilir olmasının temel koşulu olduğunu, bu konu ise söz konusu finansal bilgilerin belgelendirilmesi ile olanaklı olduğunu, muhasebe bilgilerinin bir taraftan ona gereksinim duyan işletme ile ilgili taraflara yararlı olabilmesi, diğer taraftan da muhasebe kayıtlarının geçerliliğinin kanıtlanabilmesi ve mali raporların objektif olarak hazırlanabilmesi için objektif belgelere dayandırıldığını, tekdüzen muhasebe sisteminde de açıkça belirtildiği üzere, muhasebenin temel kavramlarından “Tarafsızlık ve belgelendirme kavramı” muhasebe kayıtlarının gerçek durumu yansıtan ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş objektif belgelere duyandırılarak yürütlümesi, muhasebe teorisi ile muhasebeyi yönlendiren çeşitli yasaların gereği olduğunu, muhasebe teorisi ile muhasebeyi yönlendirilen çeşitli yasaların gereği olduğunu, Vergi Usul Kanunu’na göre mükelleflerin kural olarak vergi matrahının hesaplanması için gerekli tüm işlemleri gerek bu kanunun gerekse kanunun verdiği yetkiyle Maliye Bakanlığı’nca türü ve içeriği belirtilen niteliklere haiz olarak belgelendirmeleri gerektiğini, mükellefler üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtları tevsik etmek zorunda olduğunu, kanunen tutulması gereken defterlere kaydedilen işlemlerin muhakkak bir belgeye dayanması gerekli olduğunu, ayrıca defter tutmak zorunda olmayan mükellefler de vergi matrahlarının tespiti ile ilgili olarak işlemlerini belgelemek zorunda olduğunu, mali nitelikteki işlemlerin meydana getirdiği değer hareketlerinin, muhasebe organizasyonunun temel unsurlarından birisi olduğunu, belge “işlem” ve “kayıt” arasında köprü fonksiyonunu yerine getirmekte olduğunu, muhasebede ve dolayısıyla muhasebe organizasyonunda vazgeçilmez bir ilke niteliğinde olan belgeleme ilkesinin; belgesiz muhasebe kaydı olmaz, her kayıt yazılı bir orjinal belgeye dayanmalı, her muhasebe kaydının temeli muhasebe belgesidir. Bu itibarla bir tacirin ticari defterlerindeki kendi aleyhine olan kayıtlar her zaman delil ittihaz olunabilecek iken karşı taraf aleyhine olan kayıtlar mutlaka tevsik edilmelidir. Tarafların düzenlediği faturanın ne şekilde tebliğ edildiği incelemesinde; bilindiği gibi “Salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenlenen kişiyi, fatura düzenleyene karşı borçlu duruma düşürmez. Adına fatura düzenlenen kişinin borçlu sayılabilmesi için, V.U.K.’un 230. Mad.’ne göre hazırlanmış faturayı, TTK. 21/1 maddesi uyarınca usulüne uygun biçimde tebellüğ ettiği halde 8 gün içnide münderecatı hakkında itiraz etmemiş olması, ya da fatura konusu mal veya hizmetin adına fatura düzenlenen kişi veya kuruma tesliminin belgelenmesi gerekmektedir. Bu iki teslim veya tebliğden biri varit olmadan düzenlenen kişi veya kuruma tesliminin belgelenmesi gerekmektedir. Bu iki teslim veya tebliğden biri varit olmadan düzenlenen fatura borç doğurmaz.” davacının takibe konu alacağının dayanağı irsaliyeli faturası incelendiğinde ibraz olunan fatura üzerinde “teslim alan” kısmının imzalı oldukları görülmekle yasal süresi içinde itiraza uğramayan faturanın davalı aleyhine borç doğurduğu sonucuna varıldığını, ayrıca davalı vekilinin cevap dilekçesinde müvekkili şirketin davacının kendisine teslim edilen fatura bedellerinin ödenmiş olduğunu beyan etmiş olmakla esasen faturayı kabul ettiğini ikrar etmiş olduğunu, bu itibarla takibe dayanak faturanını davalı aleyhine borç doğurduğu sonucuna varıldığını, asıl borcun miktarı ve faiz konusunun irdelenmesinde; dava dosyasına sunulan deliller ve ticari defterler incelemesi sonucu davacının ticari defterlerinin delil niteliği, defterlerindeki verilere ve ibraz olunan faturaya göre takip ve dava tarihi itibariyle davcının takibe konu 601,70 TL davalıdan alacaklı göründüğü sonucuna varılmıştır. Davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda faiz hususunda yapılan tespitlerin; taraflar arasında akdi faiz yönünden bir sözleşme olmadığından ve takipten önce temerrüt oluşmadığından işlemiş faiz talebi yersiz olduğunu, yine taraflar arasında akdi faiz yönünden bir sözleşme olmadığından uyuşmazlığın 3095 sayıl ıyasa hükümlerine göre çözülmesi gerektiğini, 3095 sayılı yasanın 4489 sayılı yasa ile değişik 2/2 maddesinde ticari işlemde temerrüt faizinin “avans” oranında hesaplanacağı belirtilmiş bulunduğunu, ancak davacı takipte avans oranında düşük olan yasal faiz talep ettiğini, bu nedenle taleple bağlılık ilkesi gereği davacının belirlenecek asıl alacağına yasal faiz yürütülmesi gerektiğini, davacının alacak iddiasının benimsenmesi durumunda; merkez bankası verilerinden 03/07/2018 takip tarihi itibari ile yasal oranının %9 olduğu anlaşıldığından davacının belirlenen asıl alacağına takip tarihinde itibaren %9 ve değişen oranlarda kademeli olarak yasal faizi yürütülebileceği sonucuna varıldığını beyan etmekle kanaatini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;Dava; davacının cari hesaba dayalı fatura alacağını icra takibine koyması üzerine davalı şirket tarafından borca, yetkiye ve ferilerine itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacının ibraz olunan ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin tam olduğu, ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfının olduğu, davalının ticari defter ibrazında bulunmadığı, davacının takibe dayanak faturasının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının takibe konu alacağının faturaya dayandığı, takibe konu borcu oluşturan faturanın davalı aleyhine borç doğurduğu, takibe dayanak fatura tarihi itibariyle davacının 11.039,98 TL davalıdan alacaklı olduğu, ancak 17/12/2016 tarihli “CARİ HESAP VİRMANLARI” açıklamalı kayda göre davalının davacı şirketin ortağına 10.438,38 TL ödeme yaptığı anlaşılmakla ve takibe dayanak faturadan 601,70 TL bakiye alacağı kaldığını, taraflar arasında akdi faiz yönünden bir anlaşma olmadığından ve davalı tarafın takipten önce temerrüte düşürülmediği anlaşılmakla işlemiş faizin talep edilmeyeceği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile takibin 601,70 TL üzerinden devamına, 601,70 TL’ye takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan %20 icra inkar tazminatı olan 120,34 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile takibin 601,70 TL üzerinden devamına, 601,70 TL’ye takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminatı olan 120,34 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineyi irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücretinden oluşan toplam 744,50 TL yargılama giderinin davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 293,35 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 601,70 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesaplanan 925,35 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Karar kesinleştiğinde … 25. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının ilgili İcra Müdürlüğüne iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/06/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”