Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/676 E. 2019/372 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/676
KARAR NO : 2019/372

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2018
KARAR TARİHİ : 09/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 20/07/2018 tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin, davalılardan satış sözleşmesi uyarınca … ili, … ilçesi, … mahallesi … mevki 12711 Parsel 6. Kat 105 numaralı bağımsız bölümü (sözleşme eki planda 14 numaralı ofis olarak tanımlanmıştır.) 269,69 m2 olduğu ve mimari projesine uygun olarak inşa edildiğini taahhüdü ile satın aldığını, davalıların kusurları ile sözleşmeden doğan edimlerini gereği gibi ifa etmeyerek, müvekkilini zarara uğrattıklarını, taşınmazın davalılarca onaylı mimari projeye aykırı olarak ve taşınmazın bitişiğinde yer alan kat bahçesi ile taşınmazın arasındaki duvar kaldırılarak taşınmaz alanına dahil edildiği ve taşınmazda yapılan büyümenin yaklaşık brüt 90 m2 olduğu ve bu büyüme ile mevcut kullanım alanının brüt 219 m2 brüt alana sahip hale geldiğinin ortaya çıktığını, taşınmazın davalıların gerek sözleşme öncesi gerekse müşterek kusuru ile projeye sözleşmeye ve kanuna aykırı şekilde ve taahhüt edilen m2’nin altında teslim edildiğini, davalıların TBK 112. madde ve diğer TBK hükümleri gereğince ve ayrıca sözleşme öncesi kusurlu hareketlerinden dolayı … ilkesi çerçevesinde müvekkiline karşı borca aykırılıktan sorumlu olduklarını, davalıların kusurlu fiilleri nedeniyle, müvekkilinin yüksek bedel ile dolar üzerinden ödeme yaptığı taşınmazının değerinin düştüğünü, kredi alınamaz hale geldiğini, müvekkilinin davalıların sözleşmeden doğan borcunu gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle maddi manevi zarara uğradığını bildirerek davanın kabulüne, doğan fazlaya ilişkin müvekkili hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 1000 TL maddi zararın ve 5000 TL manevi zararın, TBK 112 ve ilgili maddeler ile … ilkeleri kapsamında dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tazmin edilerek, müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı … Ticaret A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, davacının iddialarının yerinde olmamakla birlikte davaya konu taşınmazın teslim süresi gözetildiğinde ayıp ihbarında bulunmayan davacı taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının davaya konu taşınmazı müvekkili şirket ve diğer davalı şirketten 05.04.2013 tarihinde satın aldığını, davacının taşınmazla ilgili talebinin uygun olmadığını, davacının davaya konu taşınmazı teslim alırken herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini ve taşınmazı olduğu gibi kabul ettiğini, mevcut durum ve ilgili mevzuat gereği davacıya tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, dava konusu olayda davacı tarafından talep edilen manevi tazminatın şartları oluşmadığından davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının manevi tazminat talebinin fahiş olmakla birlikte zenginleşme amacı taşıdığını, davacının manevi bir zarara uğradığı iddiasının ispat yükünün kendisinde olduğunu, bir kimsenin, manevi tazminat talep edilebilmesi için şahsiyet hakkına hukuka aykırı bir tecavüzün ve manevi zararının bulunması, uygun illiyet bağının bulunması ve davalının sorumlu olmasını veya kusursuz sorumluluğunu gerektirir bir durumun bulunması gerektiğini, davacının satış işlemi neticesinde uğramış olduğu manevi zarar bakımından müvekkili şirketin herhangi bir taahhüdü ve sorumluluğu bulunmadığını bildirerek davanın öncelikle esasına girilmeksizin usulden reddine, kabul olunmaması durumunda esastan reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı …vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin sözleşmeden doğan taahhüdünü tam ve eksiksiz şekilde yerine getirmiş olduğunu, sözleşme konusu taşınmaza ilişkin 05.04.2013 tarihli teslim tutanağının olduğunu, buna karşın ve üstelik 5 yılı aşkın bir süreden sonra davacının ileri sürdüğü bıı iddianın gerek zamanaşımı gerekse hak düşürücü süre yönünden dinlenebilir olmadığını, davacının bir ayıplı satış iddiasında bulunduğu da dikkate alındığında davanın görev yönünden de reddinin gerektiğini, diğer taraftan davacının esaslı bir delile dayanmadığından zararını belirsiz diyerek 1.000 TL gibi sembolik bîr değerle açtığını, davanın bu yönden de reddi gerektiğini, davacının iddiasının aksine, satış sözleşmesinin hiçbir yerinde ve hiçbir maddesinde 269,69 m2’lik bir taşınmaz satıldığının yazılı olmadığını, iddiasını sözleşmeye dayandırmadığından mesnetsiz davanın reddî gerektiğini, davacının manevi tazminat talebinin ise haksız ve hukuki mesnetten mahrum olduğunu, ayıplı bir satıştan söz edilecek olsaydı dahi Yüksek Yargıtay kararlarına göre, malvarlığına yönelik, eksik ve ayıplı işler nedeniyle manevi tazminat talep edilemeyeceğini bildirerek davanın reddini talep etmiştir.
Dava; taraflar arasındaki gayrimenkul satış sözleşmesine aykırılık nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dosya içerisinde bulunan satış sözleşmesi örneğinden taraflar arasında gayrimenkul satış sözleşmesi bulunduğu, davacının davasında gayrimenkul satış sözleşmesine aykırılık nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararının tazminini istediği görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan gayrimenkul teslim tutanağında, taraflar arasındaki satışa konu gayrimenkulün davacıya 05/04/2013 tarihinde teslim edilmiş olduğu görülmüştür.
Türk Borçlar Kanunun 244.maddesine göre: bir yapının ayıplı olmasından doğan davalar mülkiyetin geçmesinden başlayarak 5 yılın ve satıcının ağar kusuru varsa 20 yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrayacağı hükmünü içermektedir. Davalı … San. A.Ş. vekili davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı itirazında bulunmuş, davacının ayıptan doğan zararının taşınmazın mimari projeye aykırı olarak yapıldığı, mevcut kullanım alanının taahhüt edilenden az olduğu iddiasına ilişkin olduğu, dosya kapsamı itibariyle davacı tarafından var olduğu iddia edilen ayıbın ağır kusura dayalı bir ayıp olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının davasını TBK.244/3 maddesinde yazılı 5yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açmamış olması nedeniyle davacının maddi ve manevi tazminat davalarının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL’nin, peşin alınan 102,47 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 58,07 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Maddi tazminat talebi yönünden, davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13.maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücreti, reddedilen kısmı aşamayacağından 1.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Manevi tazminat talebi yönünden, davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan vekalet ücreti, maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.725-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.09/04/2019

Katip …

Hakim …

Harç Beyanı
K.H.= 44,40 TL
P.H.= 102,47 TL
İ.H.= 58,07 TL