Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/646 E. 2018/1169 K. 27.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/646 Esas
KARAR NO : 2018/1169

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 12/02/2015
KARAR TARİHİ : 27/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 12/02/2015 tarihli dava dilekçesinde; Oybirliği ile alınan bir ortaklar kurulu olmaksızın temsil ve ilzam yetkisine sahip bir ortağın yapmış olduğu hukuki işlem ve tasarrufların geçerli olup olmadığı, şirket yönünden bağlayıcılığı bulunup bulunmadığı ve işletmeye ilişkin haklarının malikinin ortaklık olduğunun HMK’nun 106 maddesi uyarınca tespitine ilişkin tespit davası olduğunu, … Kolektif Şirketi … varisleri ve … ortaklığının 250 hissesinin, 9 hissesine sahip …’un hakim ortak konumundaki davacının iştiraki olmaksızın davalılara işletme ve bayilik sözleşmelerinin feshi ile ticari işletmenin devri yönünde yapmış olduğu hukuki işlem ve tasarrufların geçerli olup olmadığı, ortaklığı bağlayıp bağlamadığı ve şirket tarafından işletilen akaryakıt istasyonun işletilmesine yönelik hukuki haklarının malikinin kim olduğunun tespit edilmesi zorunluğu doğduğunu, açıkladıkları bu nedenlerle davalarının kabulü ile … Şirketi … varisleri ve … Ortaklığının 9/250 hissesine sahip …’un ortaklar kurulu olmaksızın davalı şirketlerle yapılan 01/01/1985 başlangıç tarihli işletme mukavelesi ve 20/01/2011 tarihli Otogaz bayilik anlaşması feshi ile … ilçesi … Çırpıcı 69/1 pafta, 194 ada, 155 parselde kain shell akaryakıt/ servis istasyonundaki ticari işletmenin devri yönünde yapmış olduğu hukuki işlem ve tasarrufların geçersiz olduğu ve ortaklık yönünden hukuki bağlayıcılığının bulunmadığının tespitine, davacı şirket tarafından işletilen … ilçesi … Çırpıcı 69/1 pafta, 194 ada, 155 parselde kayıtlı kain … akaryakıt/servis istasyonundaki işletmeden kaynaklanan hukuki haklarının malikinin … Kolektifinin şirketi … varisleri ve … ortaklığı olduğunun tespitine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …-… A.Ş. ve davalı … Gaz … A.Ş. vekili 04/05/2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle: ”… öncelikle müvekkil şirket ile akdedilmiş olan tüm sözleşmelerde özel yetki hükmü mevcut olup buna göre işbu davanın yetkisiz mahkemelerde açılmış olması nedeni ile reddi gerekmektedir.
davanın müvekkil şirkete karşı yönlendirilmesi haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkil şirketin davaya konu akaryakıt istasyonuna … ikmali yapmak dışında başkaca bir amacıda mevcut olmadığını, kaldı ki müvekkil şirket bu faaliyeti kapsamında yüzlerce bayi ile bayilik sözleşmesi akdedilerek akaryakıt sektöründe prensipli çalışması ve kaliteden ödün vermemesi ile tanınmış bir firma olduğunu, bu nedenlerle usulü itirazlarımız doğrultusunda karar verilerek iş bu davanın husumet ve yetki yönünden reddine karar verilmesini…” talep ettiği görülmüştür.
Davalı …’un 29/04/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikle tüm davalıların adresleri incelendiğinde şirket merkezlerinin İstanbul adliyesi yetki alanında bulunduğu, Bakırköy Mahkemelerinin bu nedenle yetkisiz olduğu, Esasa ilişkin itirazlarında ise: ”…1969 yılında kurulan kollektif şirkette müvekkilimiz 1973 yılında sigortalı eleman olarak çalışmaya başlamış ve kendisine verilen umumi vekalet ile şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili kılınmıştır ve bu işleri başarı ile götürmüştür, …’un ölümü ile birlikte müvekkilimiz şirket ortağı ve yetkili müdürü olarak 1995 yılından bu yana çalışmaktadır. Müvekkilimizin sigortalı olarak çalıştığı dönemden bu yana kıdem, ihbar, fazla çalışma gibi haklarının yanında ortak olarak çalışması da bulunmaktadır. …’un ölümünden sonra müvekkilimiz şirketi tek başına sırtlamış, diğer ortak ise şirkete hiçbir katkı vermemiştir. Zaten uzunca bir süreden beridir de bakıma muhtaç durumdadır… vs. Nedenlerle huzurdaki davanın tespit davası olarak da görülmesi mümkün olmadığından….” usulden ve esastan reddini talep ettiği görülmüştür.
… 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/172 esas, 2015/825 karar sayılı, 27/11/2015 tarihli yetkisizlik kararı nedeniyle dosya mahkememize 12/07/2018 tarihinde intikal etmiş olmakla, dosya esas defterimizin 2018/646 esas sıra numarasına kaydı yapılarak, yargılamaya mahkememiz 2018/646 esas sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.
Dava; dava dışı şirket … Kollektif Şirketi’nde davacının hakim ortak olması nedeniyle iştiraki ve onayı olmadan davalı ortağın işletme ve bayilik sözleşmelerinin feshi, ticari işletmenin devri yönünde yapmış olduğu hukuki işlemlerin geçerli olup olmadığının, ortaklığı bağlayıp bağlamadığının, hukuki hakların malikinin kim olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 106/2.maddesi uyarınca davada hukuki yarar dava şartıdır. Tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Tespit davası yolu ile, mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir (HMK’nın 106/1). Tespit davasının dinlenebilmesi için ayrıca davanın konusunun yalnız hak veya hukuki ilişkiler olabilmesi ve bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması gerekir. Davada tespit ile istenen hukuki koruma diğer dava çeşitleri (örneğin eda davası gibi)’den biri ile sağlanabiliyorsa bu durumda tespit davası açılmasında yarar bulunmamaktadır. Somut olayda davacının eda davası açması gerekirken tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddi gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/h maddesinde, hukuki yararın açıkça dava şartları içerisinde sayıldığı, HMK.nun 115 maddesi gereğince mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiğinden davacının bu davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaması nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 35,90 TL’nin, peşin alınan 27,70 TL harçtan mahsubu bakiye 8,20 TL’nin tahsil kabliyeti bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
5-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 2.180-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
dair davacı ve davalı … vekilinin yüzüne karşı diğer davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık sürede istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.27/11/2018

Katip …

Hakim …