Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/620 E. 2019/1125 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/620 Esas
KARAR NO : 2019/1125

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 04/07/2018
KARAR TARİHİ : 07/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili tarafından sunulan 04/07/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden … A.Ş.nin davalı şirket … A.Ş.’de dava konusu teşkil eden 26 Nisan 2018 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı tarihi itibariyle toplam 33.448.330.550 adet, diğer davacı müvekkillerinden …’ün 766 adet, …’ün 383 adet, …’ün 766 adet, …’nun 766 adet ve …’ün 766 adet hissenin sahibi olduklarını, davalı şirketin diğer hissedarlarından dava dışı …’ün ise davalı şirkette 766 adet, …’ün ise … adet hissenin sahibi olduklarını, …’ün hakim ortağı olduğu … A.Ş.’nin ise aynı tarih itibariyle 33.448.333.231 adet, … ‘nin hakim ortağı olduğu, … A.Ş. ise 33.448.158.093 adet hissenin sahibi olduğu, yani … ve …’nin davalı şirketin hem doğrudan hem de dolaylı yoldan birlikte hakim ortağı konumunda olduklarını, müvekkillerinin azınlık pay sahibi olduğu … firmasının 26 Nisan 2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının 6 numaralı gündem maddesi altında alınan ve sadece hissedar olan bazı yönetim kurul üyelerine “kazanç payı dağıtımına ilişkin” karar ile Türk Ticaret Kanunun 395 ve 396 maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma ve rekabet yasağına ilişin verilen izinlere dair 9 numaralı gündem maddesi altında alınan kararların açıkça kanuna, davalı şirketin esas sözleşmesine ve objektif iyi niyet ile dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilleri adına ikame edilen işbu dava ile iptali talep edilen 6 nolu gündem maddesine ilişkin yalnızca kazanç payına ilişkin kararın iptali talep edilmekte olduğunu, aynı gündem maddesi içinde karara bağlanan kar payı dağıtımına ilişkin herhangi bir taleplerinin bulunmadığını, kazanç payı adı altında yapılan bu ödemenin esasen “örtülü kar dağıtımı” niteliğinde olduğu, bahsi geçen şahıslara menfaat sağlandığını, ödemenin amacının performansı ya da başarıyı ödüllendirmek olmadığını, icra görevi bulunmayan yönetim kurulu üyelerine kazanç payı dağıtılırken, davalı şirkette yönetime ve şirket faaliyetlerine daha çok katkısı olan icra görevi bulunan yönetim kurulu üyelerine herhangi bir kazanç payı dağıtılmaması, kazanç payı dağıtılmasının gerçek amacının farklı olduğunun ortaya koyulmakta olduğunu, tüm bu hususlar karar bağlanırken kararın sebebi hakkında somut ve denetime elverişli hiçbir açıklama yapılmaması da bu durumu teyit ettiğini, davalı şirkette hiçbir icrai görevi haiz olmayan … ve …’ye kazanç payı ödenmesine karar verilmesi, davalı şirketin esas sözleşmesinin 27. Maddesine açıkça aykırı olduğunu, davalı şirketin ana sözleşmesinde herhangi bir “imtiyazlı pay” öngörülmediğini, bahsi geçen yönetim kurulu üyelerine kazanç payı adı altında bir ödeme gerçekleştirilmek suretiyle söz konusu yönetim kontrolüne sahip yönetim kurulu üyeleri nezdinde zenginleşme, azınlıktaki diğer pay sahipleri nezdinde ise fakirleşme yaratıldığını, yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395. Ve 396. Maddeleri kapsamında verilen izinlere ilişkin karar, oy hakkından yoksunluk hükümlerinin ihlal edilmiş olması sebebiyle iptal edilmesi gerektiğini, … ile …’nin hakimiyetine sahip oldukları … ve …’in de oydan yoksun olmalarına rağmen, davalı şirket genel kurulunda oy kullanıldığını, … ve …’in hakim ortakları … ve …’nin önemli etkisinde olduğunun açık ve bu nedenle davalı şirketin pay sahibi olan bu şirketlerin oydan yoksun olmaları gerekirken genel kurul sırasında oy kullanılmış olmalarının TTK’nın 436/1 hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, söz konusu kararın afaki iyi niyet ve dürüstlük kuralına da aykırı olduğu ve azınlık hissedarların menfaatlerine halel getirecek nitelikte olduğunun da sahip olduğunu beyan ederek davalı şirketin 26 Nisan 2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının 6 numaralı gündem maddesi altında alınan “kazanç payı dağıtımına” ilişkin karar ile 9 numaralı gündem maddesi altında alınan kararın TTK’nın 446. Maddesi uyarınca iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davacı … ile … ve …’nin kardeş ve … şirketine miras yoluyla ortak olduklarını, her üç ortak kardeşin, müvekkili şirkette eşit olarak %33,33’er paya sahip olduklarını, davacıların iptalini talep ettikleri 6 numaralı karar da Genel Kurulun oylanmasından ve onayından geçtiğini, davacıların gündemin 6. Maddesine istinaden alınan kar dağıtımı kararın da itiraz etmeyerek, kar payı dağıtımını ve oranlarını kabul ettiklerini, gerek müvekkili şirketin esas sözleşmesinde ve gerekse de mevzuatta kazanç payının tüm yönetim kurulu üyelerine ödenmesi gerektiği yönünde herhangi bir düzenleme bulunmadığını, bundan dolayı Yönetim Kurul üyelerine kazanç payı ödenip ödenmemesi veya sadece bir kısım yönetim kurulu üyesine kazan payı ödenmesinin anonim şirketin en üst karar organı olan genel kurulun münhasır takdir yetkisine sahip olduğunu, bu takdirde hakkının kullanılmasının yerindelik denetimine tabi tutulamayacağının açık olduğunu, müvekkili şirketin genel kurulu, kazanç payı dağıtımına ilişkin takdir yetkisini kullanırken, yönetim kurulu üyesi olma sıfatıyla şirkete yapılan katkıları ve eşitlik ilkesine de nazara aldığını, ayın konumda olan üyeler arasında hiçbir ayrım yapmayarak tamamen objektif davranıldığını, müvekkili şirketin yönetim kurulundaki icracı olmayan Yönetim Kurulu üyeliği “herhangi bir … şirketinden maaş almayan” anlamına geldiğini, davacının iddia ettiğinin aksine “fiilen çalışmayan” veya “icrai görevi bulunmayan” anlamına gelmediğini, yönetim kurulu üyesi olmayan sebebiyle sağladıkları katkı dolayısıyla genel kurul tarafından icracı olmayan üyelere objektif kritere istinaden kazanç payı ödenmesi yasaya, şirket esas sözleşmesine ve iyi niyet kurallarına ve eşit işlem ilkesine tümüyle uygun olduğunu, müvekkili şirket yönetim kurulu toplantılarına katıldığını, müvekkilinin şirketin sevk ve idaresinde aktif rol oynadığını, yönetim kurulu üyesi olmaları sebebiyle gerek TTK gerekse vergi, sosyal güvenlik ve iş kanunları çerçevesinde hukuki ve mali sorumluluk üstlenmekte olduğunu, davaya konu Genel Kurulda yapılan oylamada TTK’nın 436. Maddesine riayet edildiğini, nitekim …, …, … ve …’un TTK 395 ve 396 kapsamında verilen izin ve yetkilere dair yapılan oylamada oy kullanmadıklarını, şirket nezdinde pay sahibi olan … A.Ş. Ve … A.Ş.’nin gündem maddelerinin oylamasında oy kullanmaları, pay sahipliği hakkının bir gereği olduğundan, bu şirketlerin, yapılan oylamada temsilcileri aracılığı ile oy kullanmaları haklı ve hukuka uygun olduğunu, nitekim TTK madde 436 düzenlenmesinde pay sahibinin ortağı olduğu ya da yönetiminde yer aldığı şirketlerin oy haklarının kısıtlanmadığını, bu kapsamda … A.Ş. Ve … A.Ş. pay sahipliğinden doğan haklarını kullanarak, oylarını kullandıklarını, … A.Ş’nin müvekkili şirketin yönetim kurulu üyesi olmadığını, sadece pay sahibi hissedarları ve bu oylamada oyda yoksunluk hesabında dikkate alınan TTKnın 436/1. Maddesi uyarınca oydan yoksunluklarının bulunmadığını ve TTK’nın 436. Maddesinin düzenlemesinde tüzel kişi pay sahiplerinin ortağı olduğu ya da yönetiminde yer aldığı şirketlerdeki oy hakları hiç bir şekilde kısıtlanmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirketin 26/04/2018 tarihli genel kurulunda görüşülen 6.gündem maddesinin TTK 511. hükmüne uygun olup olmadığı, 9.gündem maddesi ile alınan karar da oy mahrumiyetinin bulunup bulunulmadığnın tespiti ile 6 ve 9. Maddelerin iptalinin gerekip gerekmediği hususlarında rapor düzenlenmek üzere resen tayin edilen Ticaret ve Borçlar Hukuku Öğretim Üyesi Bilirkişi Dr. … ve Mali Müşavir Bilirkişi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti; yönetim kurulu üyelerine kazanç payı verilmesine ilişkin kararın TTK. M. 436/1 hükmünde öngörülen oy yasağına aykırı olarak alınması, yönetim kurulu üyelerine kardan pay verileceğine ilişkin esas sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmaması, bütün yönetim kurulu üyelerine eşit olarak dağıtılmaması, yönetim kurul üyelerine şirketi daha karlı bir hale getirmeleri için teşvik edici bir amaçla verilmemesi, keyfi olarak alınan bir karar olması ve örtülü kazanç niteliğinde olması nedenleriyle iptal edilmesi gerektiği, yine yönetim kuruluna TTK. M. 395 ve 396 hükümleri gereğince yetki verilmesine ilişkin kararın TTK. M. 436/1 hükmüne aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi gerektiği hususlarını 17/05/2019 tarihinde rapor etmişlerdir.
Mahkememizce davalı şirketin ana sözleşmesinin 26-27. Maddeleri dikkate alınarak yönetim kurulu üyelerine kazanç payı ödemesinin bu maddelere uygun şekilde yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, davalının bu yöne ilişkin itirazlarının değerlendirilmesi oydan mahrum olan kişilerin kullandıkları oyların düşümü sonucunda kalan oyların toplamının basit çoğunlukla kararın alınması için yeterli olup olmadığının belirlenmesi açısından bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, dosyamız önceki kök raporu tanzim eden bilirkişiler Ticaret ve Borçlar Hukuku Öğretim Üyesi Bilirkişi Dr. … ve Mali Müşavir Bilirkişi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti; önceki kök raporlarında bildirmiş oldukları görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı, bu nedenle kök rapor ile bildirilen tüm hususların 27/09/2019 tarihinde ek raporları ile birlikte aynen rapor etmişlerdir.
TTK’nun 446. maddesine göre toplantıda hazır bulunupta karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın olumsuz oy kullanmış olsun veya olmasın çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ileri süren pay sahipleri iptal davası açabilecekleri, TTK’nın 445.maddesinde de 446.madde de belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararlarına aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabileceği düzenleme konusu yapılmıştır.
Davacılar tarafından davalı şirketin 26/04/2018 tarihli Genel Kurulunda alınan 6 ve 9 numaralı kararlarının iptali talep edilmiş olup, davacıların 26/04/2018 tarihli Genel Kurula katıldıkları, 6 ve 9 numaralı kararlara muhalif kaldıkları ve muhalefet şerhlerini tutanağa yazdırdıkları, davalarını da Genel Kurul Tarihinden itibaren 3 aylık süre içerisinde açtıkları anlaşıldığından, TTK.’nun 445 ve 446.maddesinde yer alan genel kurul kararının iptali davası açma şartlarının yerine getirildiği sonucuna varılmıştır.
Davalı …Ş.’nin yönetim kurulu üyelerinin …, …, …, …, …, …, … ve … olduğu ticaret sicil özetinin yapılan incelemesinden anlaşılmıştır.
İptali talep edilen gündemin 6. maddesinde alınan karar ile ilgili olarak; şirketin 2017 yılı karından 2.700.000,00 TL tutarındaki kazanç payının icra görevi olmayan yönetim kurulu üyelerine dağıtılmasına, bu tutarın 1/2’sinin …, 1/2’sinin …’ye verilmesine ilişkin kararın pay sahiplerinden … A.Ş. Temsilcisinin 33.448.330.550 adet, … temsilcisinin 766 adet, … temsilcisinin 383 adet, … temsilcisinin 766 adet, … temsilcisinin 766 adet, … temsilcisinin 766 adet olmak üzere toplam 33.448.333.997 adet olumsuz oya karşılık toplantıya katılına diğer pay sahipleri … A.Ş. Temsilcisinin 33.448.333.231 ve … A.Ş. Temsilcisinin 33.448.158.093 olumlu oyu olmak üzere toplam 66.896.491.324 adet olumlu oy ve oy çokluğu ile alındığı, TTK’nun 436 maddesinin 1. Fıkrası uyarınca pay sahibi yönetim kurulu üyeleri … ve …, … ve …’un pay sahipliğinden doğan oy haklarını kullanmadıkları, davacıların genel kurulun 6. gündem maddesinde kabul edilen kazanç payı ödemesine ilişkin karar ile dolaylı biçimde şirket karından bu yönetim kurulu üyelerinin menfaat temin ettikleri, kazanç payı adı altında yapılan bu ödemenin örtülü kar dağıtımı niteliğinde olduğu, …’ün … Holding’in hakim konumundaki pay sahibi olan …’in …’nin de … Holding’in hakim konumundaki pay sahibi olan …’in hakim ortağı olduğunu, bu kişilere kazanç payı adı altında ödeme yapılmasının bu miktarın davalı şirketin tüm hissedarlarına temettü olarak dağıtılması yerine sadece yönetim kontrolünü elinde bulunduran hissedarlara verilmesinin eşit işlem ilkesine aykırılık teşkil edeceğini bildirerek iptalini talep etmişlerdir.
TTK.’nun 511. maddesinde yönetim kurulu üyelerine kazanç paylarının sadece net kardan ve ancak kanuni yedek akçe için belirli ayrım yapıldıktan ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin %5 i oranında veya esas sözleşmede öngörülen daha yüksek bir oranda kar payı dağıtıldıktan sonra verilebileceği düzenleme konusu yapılmıştır.
Davalı şirketin incelenen ticari defterlerindeki kayıtlarına göre konsolide bilançolarının kar dağıtımına esas alınan tutarının 2017 yılı itibariyle raporlanan tutar ile uyumlu olduğu, 6. madde kapsamında alınan karara dayalı olarak şirket ortaklarına dağıtılan 1.ve 2. temettülere yönelik herhangi bir itiraz bulunmadığı, TTK.’nun 511. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak kazanç payı dağıtımı yapılmadığı, davacıların itirazlarının icracı olmayan şirkette aktif görevi bulunmayan şirketteki hakim ortaklıkları nedeniyle yönetim kurulunda bulunan pay sahiplerine kar payına ek olarak kazanç payı altında örtülü bir kar dağıtımı yapılmasının eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu iddiasına yönelik olduğu görülmüştür.
TTK.’nun 511. maddesine göre yönetim kurulu üyelerine kazanç payları sadece net kardan ve ancak kanuni yedek akçe için belirli ayrım yapıldıktan ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin %5’i oranında veya esas sözleşmede öngörülen daha yüksek bir oranda kar payı dağıtıldıktan sonra verilebileceği, TTK.’nun 394. maddesinde de yönetim kurulu üyelerinin tutarı esas sözleşme veya genel kurul kararı ile belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebileceğinin kararlaştırıldığı, davalı şirketin esas sözleşmesinin 27. maddesi ile net kardan zarar düşüldükten sonra kalan %5’inin ödenmiş sermayesinin %20’sini buluncaya kadar yedek akçeye ayrılacağı, 1. temettü dağıtıldıktan sonra kalandan en fazla %10’unun yönetim kurulu üyelerine, %10’unun da şirketin müdür ve müstahdemlerine dağıtılabileceğinin hüküm altına alındığı, ödenecek kazanç payının ana sözleşmeye uygun olarak yeterli nisap sağlanarak alındığı, şirket ana sözleşmesinde kazanç payının yönetim kuruluna verilebileceğinin kararlaştırıldığı, yönetim kurulu üyeleri arasında icracı-icracı olmayan ayrımının yapılmadığı, 1. temettü ödendikten sonra kalandan ödenecek %10 tutarın yönetim kurulu üyelerine ödenmesine karar verilmesinin genel kurulun takdirinde olduğu, bu durumun diğer yönetim kurulu üyeleri bakımından bir eşitsizlik yarattığı düşünülse bile davacılar dışında başka itiraz edenin bulunmadığı, kararın ortakların hukukunu etkiler yanının olmadığı, (İstanbul BAM 12. H.D.’nin 2017/333 Esas, 2017/619 Karar, 21/12/2017 tarihli ilamı bu yöndedir.) TTK.’nun 511. maddesi hükmüne uygun olduğu, kazanç payının teşvik tedbiri olduğu, TTK.’nun 511. maddesine ve TTK.’nun 394. maddesine aykırı olmayan 6. maddenin iptali gerekmediği, TTK.’nun 511 ve 394. maddelerine uygun olarak alınan kararın pay sahipleri arasındaki TTK.’nun 357. maddesi uyarınca eşit işlem ilkesine de aykırı olmadığı anlaşıldığından bilirkişi raporundaki görüşten ayrılınarak bu maddenin iptali isteminin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından iptali talep edilen gündemin 9. maddesi ile alınan karar açısından; yönetim kurulu üyelerine TTK’nun 395 ve 396. maddeleri hükümleri gereğince yetki verilmesine ilişkin kararın … A.Ş. temsilcisinin 33.448.330.550 adet, … temsilcisinin 766 adet, … temsilcisinin 383 adet, … temsilcisinin 766 adet, … temsilcisinin 766 adet, … temsilcisinin 766 adet olmak üzere toplam 33.448.333.997 adet olumsuz oya karşılık toplantıya katılan diğer pay sahipleri … A.Ş. temsilcisinin 33.448.333.231 ve … A.Ş. temsilcisinin 33.448.158.093 olumlu oyu olmak üzere toplam 66.896.491.324 adet olumlu oyu ve oy çokluğu ile alındığı, TTK’nun 436 maddesinin 1. fıkrası uyarınca pay sahibi yönetim kurulu üyeleri … ve …, … ve …’un pay sahipliğinden doğan oy haklarını kullanmadıkları, dava konusu şirketin yaklaşık %67 oy oranına sahip …. ve … Holding’in olumlu oyları ile alındığı, alınan kararın davacı tarafından …’ün … A.Ş.’nin, …’nin de … Holding A.Ş.’nin hakim hissedarları oldukları, bu sebeple bu şirketlerin de oy hakkından mahrum oldukları alınan kararın TTK’nun 436/1. maddesi hükmüne aykırı olması sebebiyle iptal edilmesini talep ettikleri görülmüştür.
TTK’nun 395. Maddesinin 1. Fıkrasında “Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz.”, TTK’nun 396. Maddesinin 1. Fıkrasında ” Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Gündemin 9. Maddesinin pay sahibi yönetim kurulu üyelerinin oydan mahrumiyeti dikkate alınarak oy kullanmamaları sonucu oy çokluğu ile alındığı, TTK.’nun 436/1. maddesi uyarınca oy hakkından mahrum olan bu yönetim kurulu üyeleri oy kullanmış olsalar bile diğer olumlu oyların toplamından oydan mahrum olan yönetim kurulu üyelerinin oyları düşüldüğünde geriye kalan oy miktarının sonuca etkili olmadığı, somut olayda tartışılması gerekli olan husus yönetim kurulu üyesi …’ün …’in, …’nin … A.Ş.’nin hakim hissedarları durumunda olmasının … ve …’in de TTK’nun 436/1. maddesi uyarınca oydan mahrumiyetini gerektirip gerektirmediği noktasında toplanmaktadır.
TTK.’nun 436/1. maddesinde pay sahibinin kendisi eşi alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri yada hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya her hangi bir yargı kurumu yada hakemdeki davaya ilişkin olarak müzakereler de oy kullanamayacağı, TTK 436/2. maddesinde ise şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetim de görevli imza yetkisine haiz kişilerin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylarda doğan oy haklarını kullanamayacakları düzenleme konusu yapılmıştır. Yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy hakkından yoksun oldukları gibi bir birlerinin ibrasında da oy kullanamayacakları düzenleme konusu yapılmıştır.
Pay sahibi olan yönetim kurul üyeleri … ve …’nin pay sahipliklerinden doğan oy haklarını kullanmadıkları, TTK’nun 436/1. maddesinde hakim şirketin oydan yoksunluğuna dair herhangi bir hüküm bulunmadığı, …, …’in oy hakkını temsilci aracılığı ile kullandığı, … ve …’nin bu şirketleri genel kurulda temsil etmedikleri, … ve …’ye TTK’nun 395 ve 396. maddeleri kapsamında izin verilmesinin kanun, ana sözleşme, objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil etmediği (İstanbul BAM 13. H.D.’nin 2017/197 Esas, 2017/244 Karar, 18/05/2017 tarihli ilamı ve Yargıtay 11. H.D.’nin 2016/12080 Esas, 2018/5297 Karar sayılı, 13/09/2018 tarihli ilamı da bu yöndedir.) anlaşıldığından bilirkişi raporundan ayrılınarak davalı şirketin genel kurul toplantısında alınan 9 nolu gündem maddesinin iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamının ve delilerinin değerlendirilmesi sonucunda davalı şirketin 26/04/2018 tarihinde yapılan tarihinde yapılan 2017 yılına ait Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 6 ve 9. gündem maddelerine ilişkin kararların Ana Sözleşme, Kanun, Objektif, iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, iptalini gerektirecek herhangi bir hususun gerçekleşmediği anlaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL’nin, peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile eksik olan 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 138,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.. 07/11/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

HARÇ BEYANI
44,40 TL K.H.
35,90 TL P.H.
8,50 TL B.İ.H.

DAVALI YARGILAMA GİDERİ
138,00 TL POSTA
138,00 TL TOPLAM YARGILAMA