Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/578 E. 2019/255 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/578 Esas
KARAR NO : 2019/255

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2017
KARAR TARİHİ : 20/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davası Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/965 esas, 2018/136 karar sayılı 07/02/2018 tarihli yetkisizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzii edilmekle dosyanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin bünyesinde faaliyet göstermekte olan … adresinde mukim, … isimli hastane işletmesine sağlanan elektrik dağımı hizmetlerinden … abone numarası ile faydalandığını, davalılardan … A.Ş. “dağıtım”; diğer davalıların ise “tedarikçi” şirketler olduğunu, Ocak 2008 tarihinden bugüne kadra muhtelif tarih aralıklarında davalı … A.Ş. Tarafından bölgede dağıtılan elektrik enerjisini davacıya tedarik ettiklerini, kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, PSH sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli ve TRT payı adı altında haksız ve hukuka aykırı olarak faturalara eklenen bu ücretleri ve bu haksız ücretlere tahakkuk ettirilen KDV tutarlarının davalı tedarikçi şirketlere ödendiğini, haksız olarak tahsil edilen bu bedeller nedeniyle, davalı “tedarikçi” firmalar (kendi ödemeleri ile sınırlı olmak üzere) “dağıtım şirketi olan davalı … A.Ş. ile birlikte “müştereken ve müteselsilen” sorumlu olduklarını, yargısal içtihatlarda dava konusu edilen bedellerin iadesinden davalı “dağıtım” şirketinin sorumlu olacağının açıkça belirtilmediğini, faturalarda kanuni karşılığı olmadığı açıkça belli olan, kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusurları ile alt yapısının eksikliklerinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüketimlerinin, dürüst abonelere yansıtılmasının kabul edilemez olduğunu, EPDK kurul kararlarının ve tebliğleri çerçevesinde elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları kayıp-kaçak sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticari ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet getirdiğinin izahtan vareste olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Anasayası’nın 73. maddesi gereğince vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulduiğu değiştirileceği veya kaldırılacağının ortada olduğunu, elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT yapının da kanunla getirildiğni ve kanunun verdiği açık ve şeffa yetkiye dayanarak tahsil edildiğini belirterek davanın kabulü ile dava konusu edilen geçmişe yönelik 10 yıldır tahsil edilmekte olan kayıp kaçak, dağıtım, iletim sayaç okuma, perakende satış hizmeti bedelleri ile (KDV ve TRT payının hesaplanmasında dava konusu bedellerin yer almadı ğı fatura miktarı üzerinden işlem yapılması gerekirken bu bedeller dahil edilerek yapılan hatalı hesaplamalar nedeniyle) fazladan ödenmiş olan KDV ve TRT payı bedellerine karşılı (fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla) kayıp kaçak enerji bedeli 200,00 TL, iletim bedeli 100,00 TL, dağıtım bedeli 100,00 TL, perakede satış hizmet bedeli 100,00 TL, sayaç okuma bedeli 100,00 TL, kayıp kaçak bedeli üzerdinden alınan enerji fon bedeli 100,00 TL, kayıp kaçak bedeli üzerinden alınan TRT payı bedeli 100,00 TL, kayıp kaçak bedeli üzerinden alınan BTV bedeli 100,00 TL ve KDV bedeli 100,00 TL olmak üzere HMK md. 107 uyarınca şimdilik toplamda 1.000,00 TL’nin davalı dağıtım şirketi … A.Ş. ile tedarikçi şirket vasfındaki diğer davalılardan (kendi tahsi ettikleri dönemlerle sınırlı olmak kaydı ile) dava tarihinden itibaren işlenecek ticari avans faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı taraflara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ödemiş olduğu kayıp kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, TRT payı, BTV, enerji payı ve KDV bedellirin tahsiline ilişkin olduğunu, davacı taraf ile müvekkili şirketler arasında birden fazla kere elektrik satış sözleşmeleri imzalandığını, davacı tarafın en son … Elektrik Enerjisi şirketi ile 01.06.2014, İçdaş Çelik şirketi ile ise 01.06.2015 tarihlerinde elektrik satış sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında imzalanan her iki sözleşmenin 27. Maddesinde “bu sözleşmenin yürürlükteki ilgili mevzuatın uygulanmasından doğacak anlaşmazlıkların giderilmesinde yetkili organ İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleridir.” öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile davanın yetki yönünden reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketlerin dağıtım şirketi olduğunu, dava konusu edilen bedellerin, müvekkili şirketlerin uhdesinde de olmadığını, kanunun ve kurul kararının uygulanmasından kaynaklanan ve davacı tarafından dava konusu edilen bedellerin müvekkili şirket tarafından ilgili dağıtım firmasına ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına ödendiğini, müvekili şirket ile ilgili olarak pasfi husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, kurul kararının iptali söz konusu olmadıkça müvekkili şirketin belirtilen bedelleri tahsil etmeme gibi bir yetki ve iradesinin söz konusu olamayacağını, kurul kararının aksine davranışın müvekkili şirketleri Enerji Piyasası Kanunu kapsamında sorumluluk altına sokacağını, davaya konu bedellerin davayanağı olan kararın idari yargıda iptali söz konusu olmadan adli yargı nezdinde söz konusu bedellerin dava konusu edilmesinin mümkün olmayacağını, davacı tarafın bazı bedellerin iadesini talep ettiğnii, ancak söz konusu taleplerin zaman aşımına uğradığını, dava konusuna ilişkin olarak 17.06.2016 tarihli resmi gazetede 6719 sayılı kanunun yayımlandığını, belitilen kanun uyarınca söz konusu bedellerin talep edilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu edilen bedellerin, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye, tarifelere ve tarafların iradesine uygun olduğunu, fatura içeriklerine TTK 21. madde kapsamında itiraz edilmediğini belirterek usül hukukan ilişkin itirazlarının kabulüne, davanın, TRT Genel Müdürlüğüne, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına, Tokat Belediyesine ve Tokat Vergi Dairesine ihbarına, davanın tüm istemleri ile birlikte reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına dair karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; elektrik tüketim bedeline yansıtılan kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, PSH sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedelinin istidadına ilişkindir.
Mahkememizce 2015/1121 Esas sayılı dosya üzerinden 6446 sayılı kanuna 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile eklenen geçici 20. Maddesinin 1 numaralı fıkrasının Anayasa’nın 2, 13, 36 ve 40. Maddelerine aykırı olduğu bu nedenle iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuş , bu başvuru Anayasa Mahkemesince 27/06/2016 tarih itibariyle 2016/134 Esas numarasına kaydı yapılmıştır. Anayasa’nın 152/3 maddesine göre Anayasa Mahkemesi, mahkemelerden anayasaya aykırılık iddiası ile yapılan iptal başvurularını kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmez ise Mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır.” hükmünü içermektedir.
Mahkememizin 2015/1121 Esas sayılı dosyası üzerinden; Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurusuna başvurunun Anayasa Mahkemesine ulaşıp esas numarası almasından itibaren 5 aylık süre içerisinde Anayasa Mahkemesi tarafından bir karar verilmemiş olduğundan mahkememizce, Anayasa Mahkemesi’ne yapılmış olan başvuru sonucunun beklenmesi yönündeki ara kararından vazgeçilerek Anayasa’nın 152/3 maddesi gereğince yürürlükteki kanun hükümlerine göre karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07/06/2017 tarihli 2016/20106 E. 2017/9319 K. ilamında: “Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.O halde mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” denildiğinden ilgili bozma ilamı ışığında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davalıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç, 128,36 TL müzekkere, posta, tebligat masraflarından oluşan toplam 157,56 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/03/2019
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”