Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/566 E. 2019/196 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/198 Esas
KARAR NO : 2019/93

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2013
KARAR TARİHİ : 11/02/2019
GEREKÇELİ KARAR YAZILIM TARİHİ : 22/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 31/01/2013 tarihli dava dilekçesinde, davalı ile 30/06/2004 tarihli acentelik sözleşmesi akdedildiğini, davalının acentelik sözleşmesinin feshedilerek vekillikten azledildiğini, bu hususun kendisine … 5.Not.nin … tarih … yevmiye nolu fesih ihtarnamesiyle bildirildiğini, acentelik münasebeti dolayısıyla vadesi gelmiş borcun ödenmesi, vadesi gelmeyenlerin ise vadesinde ödenmesi için davalıya ihtarname çekildiğini, davalının acentalık faaliyetinden doğabilecek borçlarından dolayı … Köyü … çiftliği mevkiinde kain taşınmazının 50.000 TL bedelle şirketleri lehine ipotek verildiğini, yapılan ihtarlara rağmen vadesi gelmiş borçların ödenmediğini, davalı borçlu aleyhine alacağın tahsilini teminen … 10. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, davalının kısmi itirazda bulunduğunu, borcun 1.975 TL’sini kabul ettiğini, bu kısım için icra dosyasına ödeme yaptığını, kalan kısmı için de itiraz ederek takibi durdurduğunu bildirerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalı borçlunun alacağın %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı vekili 08/04/2013 tarihli cevap dilekçesinde; SAY.nin 14 maddesi gereğince sigorta şirketi ile sigorta acentesi arasında 3 ayda bir hesap mutabakatı yapmasının zorunlu olduğunu, davacının acentelik ilişkisini devamı sırasında hesap mutabakatı yapmadığını, iptal edilen poliçelerin cari hesaba eklendiğini, müvekkili tarafından düzenlenmiş ancak primleri tahsil edilemeyen ve iptal edilen poliçelerin sanki sigorta sözleşmeleri yürürlükteymiş gibi müvekkili acentanın cari hesabına borç olarak kaydedildiğini, bu işlemin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sigorta şirketlerinin sigorta acenteliğini tesis ederken, acentelere prim tahsil etme yetkisini verdiğini, bu yetkinin yasal çerçevede tescil ve ilan edildiğini, uygulamada sigorta poliçelerinin peşin veya taksitli olarak düzenlendiğini, TTK.ya göre sigorta primi tahsil edilmedikçe sigorta şirketinin sorumluluğunun başlayamayacağı hükmünün yer aldığını, taksitli olarak tanzim edilmiş poliçelerde de tahsilat sorunu yaşandığını, peşinatı ödeyen sigortalıların devamındaki taksitleri ödeyemedikleri, poliçe primlerinin tahsilatında sıkıntı yaşandığını ve sigorta acenteleriyle ilgili mevzuat uyarınca sigorta sözleşmelerinin iptal edildiğini, sigorta şirketlerinin poliçe bazında cari hesapları takip etmediğini, veya ilgili acenteye sözleşmeyle ilgili verdikleri sürelere göre cari hesap tuttuklarını bu sebeple de iptal edilen poliçelerle ilgili sorun ortaya çıktığını, müvekkilinin yapmış olduğu poliçelerden dolayı sözleşme gereği davacı şirket tarafından ödenmesi gereken komisyon alacağının mevcut olduğunu, bu alacakların davacı şirket tarafından hesaba katılmadığını, davacı … şirketi tarafından müvekkili sigorta acenteliğinin acentelik sözleşmesinin 02/05/2011 tarihinde feshedildiğini, fesih işleminin tek taraflı olarak yapıldığını, bu tarihten sonraki vadeli poliçe primlerinin tahsilatının müvekkili tarafından yapılmasının engellendiğini bildirerek, açılan davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davaya dayanak … 10. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası getirilmiş, yapılan incelemesinde; davacı … Sig. Tarafından davalı … aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla 8.914 TL üzerinde icra takibi yapıldığı, davalının borcun 1.975 TL’sini kabul ettiği, 6.939TL’lik kısmına itiraz ederek, takibin durmasını sağladığı görülmüştür.
Mahkememizden verilen 01/10/2014 tarih ve 2014/382 esas, 2014/270 sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/11/2015 tarih ve 2015/9418 esas, 2015/12356 karar sayılı ilamında “…Dava, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshi sonrasında ve bu sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece dava konusu uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği gözetilerek bilirkişi raporu alınması yoluna gidilip alanan bilirkişi raporları uyarınca yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Ancak; davalı vekilince hükme esas alınan bilirkişi raporuna, taraflar arasında cari hesap mutabakatları yapılmadığı, müvekkilince düzenlenen poliçelerin bir kısmının iptal edildiği, iptal edilen poliçe primlerinin bilirkişilerce yapılan alacak hesabında dikkate alınmadığı, bir kısım poliçe primlerinin taksitler halinde ödendiği, fesih ihtarı sonrasında müvekkilinin prim tahsilatı yapma imkanının bulunmadığı, henüz vadesi gelmemiş primlerin sanki tahsil edilmişcesine alacak hesabına dahil edildiği, müvekkilinin fesih tarihi itibariyle davacı şirketten komisyon alacağı bulunduğu, bu alacağın yapılan hesaplamada dikkate alınmasının gerektiği belirtilmek suretiyle ciddi itirazlarda bulunulmuştur. Davalı vekilinin bilirkişi raporlarına yönelik ciddi itirazları karar gerekçesinde tartışılmadığı gibi hükme esas alınan bilirkişi raporlarında da bu hususlarda bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. O halde mahkemece, dava konusu alacağın dayanağını teşkil eden tüm poliçeler incelenip, bu poliçelerden iptal edilen olup olmadığı, varsa bu poliçelere ilişkin primlerin talep edilen alacaktan düşülüp düşülmeyeceği, davalı tarafından düzenlenmiş poliçelerden, fesih tarihi itibariyle muaccel olmaması nedeniyle tahsil edilememiş primlerin bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne olduğu, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinde taksitli prim ödemesi öngörülen poliçeler nedeniyle sözleşmesinin feshi halinde prim borçlarından sorumluluğa dair bir düzenlemenin bulunup bulunmadığı, davalının fesih tarihi itibariyle davacı şirkettten acentelikten kaynaklı komisyon alacağının olup olmadığı hususlarını da irdeleyecek biçimde ek bilirkişi raporu ya da oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucu uyarınca bir karar verimesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verimesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle bozulmuş olup, bozma ilamı kesinleşmekle, mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya mahkememiz 2016/198 esas sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamına uyma sonrası, mahkememizce bozma ilamı kapsamında dosya önceki bilirkişi heyeti Marmara Ünv. Öğretim Üyesi Doç. Dr. … ve Öğretim Görevlisi Mali Müşavir …’a verilerek ek rapor aldırılmıştır. Bilirkişiler tarafından sunulan 21/06/2017 tarihli ek raporunda, ” Yargıtay bozma kararından da anlaşılacağı üzere davacının davalıdan talep etmiş olduğu alacağını teşkil eden poliçelerin tamamı üzerinde inceleme yapılması gerektiği, davalı yanın davacı adına düzenlemiş olduğu poliçelerin iptal edilip edilmediği ve fesih tarihi itibariyle muaccel olmaması nedeniyle tahsil edilmemiş primlerin bulunup bulunmadığı hususlarında kanaate varılabileceği “bildirilmiştir.
Mahkememizce, poliçeler sunulduktan sonra verilen rapor ve ek rapor hüküm vermeye elverişli olmadığından dosyanın yeni bilirkişi heyetine verilerek, 04/07/2018 tarihinde Hukukçu bilirkişi Prof. Dr. … ve Banka ve Sigorta Uzmanı Bilirkişi … tarafından yeni bir heyet raporu aldırılmış olup, tanzim edilen raporda; Davalı acentenin ekli listede belirtildiği ve tespit edildiği üzere, yapılan açıklamalar ışığında net borcun 925 TL olduğu, Davalı acentenin mahsup edilmeyen başkaca bir borç-alacak bakiyesinin olmadığı bildirilmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; davacının toplam 6.939,00 TL’lik alacağının tahsili için yaptığı icra takibine davalının itirazı üzerine açılmış olan itirazın iptali davasıdır.
Davacı ile davalı arasında 30.06.2004 tarihinde acente sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmeye istinaden davalının acente olarak davacı adına işlemlerde bulunduğu, davacının … tarihli … yevmiye numaralı fesih ihbarnamesi ile acente sözleşmesini feshettiği, bu fesihten sonra davacı acentelik ilişkisi nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu miktarın ödenmesi için … tarih … yevmiye numaralı ihtarnameyi gönderdiği ve vadesi gelen borçların ödenmesini talep ettiği, davalının bu ihtarnameye cevaben davacıya vermiş olduğu 21.06.2012 tarihli yazısında borcun miktarının fazla olduğunu, vadesi gelen borçları ödediğini, vadesi gelmeyenlerin ise vadesi geldiğinde ödeneceğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık acente sözleşmesinin fesih tarihi itibariyle acentelik ilişkisinden kaynaklanan alacağın bulunup bulunmadığına ilişkindir. Davalı taraf acentelik ilişkisinden kaynaklı komisyon alacaklarının davacı tarafından asıl alacaktan indirilmediğini, aralarında hesap mutabakatı yapılmadığını iddia etmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen acente hükümlerine göre; Acente ilişkisi çerçevesinde acente aracılık ettiği sözleşmelerden dolayı komisyon alacağı kazanır. Acentenin bu komisyon alacağı kanundan doğmaktadır. Elbette ki bu komisyon alacağının doğması için acentenin temsilcisi olduğu ticari işletme adına sözleşmeler yapılmasına aracılık etmesi ve bu sözleşmelerin gerçekleşmesi gerekmektedir.
Mahkememizce 01.10.2014 tarihinde verilen karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23.11.2015 tarihli 2015/9418 Es. Ve 2015/12356 sayılı karar numaralı ilamıyla bozulmuştur. Söz konusu bozma ilamında; Dava konusu alacağın dayanağını teşkil eden tüm poliçeler incelenip, bu poliçelerden dolayı davalının prim alacağı hak edip etmediği, bu prim alacaklarının asıl alacaktan indirilip indirilmediğinin alınacak bilirkişi raporuyla tespit edilip ona göre hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alacağın konusunu oluşturan poliçelerin ve ilgili kayıtların incelenmesi neticesinde; davalının fesih tarihi itibariyle davacı şirketten komisyon alacağının bulunmadığı, fesih tarihinden sonra iptal edilen poliçelerden dolayı toplam 3.339,00 TL iptal komisyonu borcu olduğu, ancak acente sözleşmesinin fesih tarihinden sonra sorumlu olmadığı için o tarihe kadar olan iptal komisyonu borcunun 2.900,00 TL olduğu, dava konusu icra takibine yapılan 1.975,00 TL ödemenin mahsup edilmesi sonucunda davalının bakiye borcunun 925,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Dosyaya ibraz edilen acente sözleşmesinin incelenmesinde; acentenin komisyonunu düzenleyen sözleşmenin 9. maddesinde, poliçe iptallerinde önceden tahakkuk ettirilmiş olan komisyon alacağının, iptal veya iade ücret işlemine isabet eden oran nispetinde geri alınacağı düzenlenmiş olduğu ve taraflar arasındaki ihtilaflarda …nin defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğinde olduğuna ilişkin delil sözleşmesinin yapılmış olduğu görülmüştür. Bu nedenle acentenin müvekkili konumundaki davacı … şirketinin usulüne uygun tutulmuş defter ve kayıtları, poliçeler ve dosya kapsamındaki diğer deliller dikkate alınarak değerlendirme yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve yukarıda açıklanan nedenler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ; taraflar arasında acente ilişkisinin sona erdiği, acente sözleşmesine göre iptal edilen poliçelerden dolayı acentenin önceden almış olduğu komisyon alacağının geri alınabileceği, ancak bu sorumluluğun fesih tarihine kadar geçerli olduğu, davacının iptal edilen poliçelerden dolayı iptal komisyonu alacağı olduğu kanaatine varılmıştır. Ve davacı tarafa yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra davacının bu alacağının bilirkişi raporunda belirlenen 925,00 TL olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, davanın kısmen kabulüne, kısmi itirazın kısmen iptaline, takibin 925,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak çekişmeli olduğundan ve ancak yargılama sonucunda belirlendiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davanın KISMEN KABULÜNE, kısmi itirazın kısmen iptaline, takibin 925,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 63,19-TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 118,55-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 55,36-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine
3-Davacı tarafından yatırılan 63,19 TL peşin harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan posta, tebligat, bilirkişi müzekkere masraflarından oluşan toplam 3.392,80,-TL yargılama giderinden, davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 452,28 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen miktar itibariyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 925,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13.maddesi gereğince maktu 2.725,00- TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.11/02/2019

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.