Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/565 E. 2020/293 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/565 Esas
KARAR NO:2020/293

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:17/08/2017
KARAR TARİHİ:01/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davası … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı … tarihli görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzii edilmekle dosyanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin müşterek çocukları müteveffa …’ın 14/06/2014 tarihinde …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyon ile … Mahallesi, …. sokak üzerinde park halinde ikan kamyonun geri geri kayması sonucu vefat ettiğini, müteveffanın … Üniversitesi … Bölümü 1. Sınıf öğrencisi olduğunu, bir sene sonra okulu bittiğinde 2.500-3.200 TL maaş ile işe başlama imkanı olduğunu, kaza tarihi itibariyle aracın davalı tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, kaza tespit tutanağına göre araç sürücüsünün kusurlu bulunduğunu, müvekkillerinin çalışmadığını, maddi ve manevi üzüntü yaşadıklarını belirterek baba … için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL, destekten yoksun kalma tazminatının, anne … için 1.000,00 TL, cenaze ve defin giderleri için şimdilik 100,00 TL olmak üzere toplam 2.100,00 TL’nin olay tarihinden itibaren avans ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının uyuşmazlığın çözümlenmesi için gerekli belgelerle birlikte müvekkili şirkete başvurmadığını, sigorta şirketin sorumluluğununu, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, dosyadan kusur tespitinin yapılması gerektiğini, desten yoksun kalınıp kalınmadığının tespit edilmesi gerektiğini, cenaze ve defin giderlerinin belediyeler tarafından ücretsiz karşılandığını, kazaya karışan aracın ticari araç olmadığını bu nedenle hükmedilecek faizin yasal faiz olması gerektiği belirtilerek haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacılar tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizce dava konusu kazaya ilişin … . Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına ilişkin gerekçeli karar dosyamız arasına alınmıştır.
Dava konusu kazaya ilişkin mahkememiz dosyası kapsamında … ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 26/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; olay mahallinde yol 6m genişliğinde, iki yönlü, virajlı-eğimli, zemin parke-kuru, vakit gündüz, hava açık, mahal meskûndur. Olay yeri üç yönlü “Y” kavşak mahallidir. Olay mahalli kavşakta yayalara çarpan kamyonun hareketine devam ederek, burada yol kenarında park halindeki … plakalı araca da çarptığı belirtilmiştir. Kaza tespit tutanağında, olay yerinde kazaya dair herhangi bir fren izi tespiti belirtilmemiştir. Tutanağın “kazaya etki eden araç aksamları” kısmında herhangi bir tespit belirtilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, … Ağır Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosya gerekçeli kararı, tüm beyanlar, kaza tespit tutanağı incelendiğinde kazanın yukarıda açıklandığı biçimde gerçekleştiği anlaşılmış olup, aşağıdaki kanaate varılmıştır;
Mevcut verilerle; sürücü … idaresindeki kamyon ile eğimli yolda seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde, sokağın iftar yemeği nedeniyle trafiğe kapatılmış olduğunu görüp, yolu açmak için araçtan inerken el frenini çekmekle beraber aracını çıkış eğimli yolda birinci vitese geçirmesi, gerektiği durumda tekerleğine takoz yerleştirmesi gerektiği hususlarına riayet etmediği, çalışır durumda bıraktığı aracının kontrolsüzce harekete geçmesi ile kazaya sebebiyet verdiği olayda asli derecede kusurludur.
Müteveffa … olay yeri kavşak mahallinde karşıdan karşıya geçmekteyken, sokakta sürücüsüz/kontrolsüz biçimde geri-geri hareket halinde olan kamyonun çarpmasına maruz kaldığı olayda atfı kabil bir kusuru bulunmamaktadır.
Sonuç olarak; sürücü …’nin %100 oranında kusurlu, müteveffa …’ın kusursuz olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi aktüer Ayhan Tokat’a tevdi edilmiş olup bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 09/07/2019 tarihli raporunda;
MÜTEVEFFANIN YAŞI VE BAKİYE ÖMRÜ
…09.04.1998 doğumlu olan müteveffa …, 14.06.2017 vefat tarihinde (19)yıl, (2)ay, (5) günlük olup, (19) yaşında kabul edilerek TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömrü (60) yıl ve muhtemelen (79) yaşına kadar yaşayacaktır.
Her ne kadar müteveffa … Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulunun 1. sınıfı sonunda bu kazaya maruz kalmış ise de; SGK hizmet dökümü incelendiğinde müteveffanın aynı zamanda kısmi zamanlı olarak sigortalı çalışarak kazanç sağladığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle müteveffanın kaza tarihinden itibaren anne ve babasına destek olacağı kabul edilecektir.
Buna göre Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olup, müteveffanın aktif çalışma hayatının (60) yaşına kadar süreceğinin kabulü ile bakiye ömründe zarar gördüğü aktif hayat süresi (60-19)=41 yıl ve pasif devresi 19 yıldır.
HAK SAHİPLERİ VE DESTEK SÜRELERİ
TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak; Davacı Anne ile Baba bakımından kendi bakiye ömür süreleri ile sınırlı olarak, müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı süreler aşağıdaki şekildedir.
Hak sahibi……Doğum tarihi…Vefat T. Yaşı………Destek süresi
Anne … 16.12.1977… 39 (bakiye ömrü 40 yıl) 40 yıl(79 yaşına kadar)
Baba … 01.02.1975… 42 (bakiye ömrü 33 yıl)…33 yıl(75 yaşına kadar)
PAYLAR
Olay tarihinde 19 yaşında olan müteveffanın muhtemelen 22 yaşına kadar evleneceği, 25 yaşına geldiğinden 1, 30 yaşına geldiğinde 2 ve daha fazla çocuk sahibi olacağı, evlendikten sonra anne ve babasına ayıracağı destek payında düşüş olacağı kabul edilerek müteveffanın geliri hak sahipleri arasında aşağıdaki gibi paylaştırılacaktır.
Diğer yandan anne ve babanın destek kavramı içerisinde sadece parasal yardım bulunmayıp, hastalandığında başında durulması ziyaret edilmesi gibi parasal olmayan hususlarda yer almaktadır. Anne ve baba fiziksel gelişimini tamamlamış olarak kendi başına yaşamını idame ettirebilecek konumdadır. Fiziksel gelişimi devam eden küçük çocukların ise bir başkasının bakım ve desteği bulunmaksızın hayatını idame ettirmesi mümkün değildir. Küçük çocuğun sürekli geliştiği dikkate alındığında buna bağlı olarak yaşamsal ihtiyaçları sürekli değişmekte ve buna bağlı olarak da daha fazla desteğe ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca barınma ve yeme ihtiyaçlarının da bir başkası tarafından karşılanması gerekmektedir. Ayrıca eğitim göreceği hususu da dikkate alındığında anne ve baya göre ekstra destek ihtiyacı doğmaktadır. Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde anne ve baba ile muhtemel çocukların aynı oranda destek göreceğinin kabulü genel yaşam tecrübelerine aykırı düşmektedir. Bu nedenlerle eşlere eşit, muhtemel çocuklara eşlerin yarısı kadar anne ve babaya da muhtemel çocukların yarısı kadar destek payı verilmesi gerçek duruma daha uygun düşmektedir.
KAZANÇ DURUMU İLE BİLİNEN DÖNEM KAZANÇ TESPİTİ
…SGK hizmet dökümünde gözüken kazançlar asgari ücretin altında olup, bu konudaki Yargıtay kararlarına göre hesaplamalarda kamu düzenine ilişkin bulunan yasal asgari ücretlerin altında bir ücretin dikkate alınması mümkün gözükmemektedir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni poliçe genel şartlarının 1.maddesinede “…(Değişik:RG-2/2/2016-29612)(1) Bu Genel Şartlar ekleriyle bir bütündür…” demektedir. Genel şartların tazminat hesaplamalarında kişinin vergilendirilmiş gelirinin esas alınması, gelire ilişkin bir belge sunulmaması halinde ise asgari ücrete göre hesaplama yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Bu durumda 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının uygulanacağı durumlarda kazancın emsal ücret araştırma yolu ile tespiti mümkün gözükmemektedir. Kazalının kazancının resmi belgeye dayanması (SGK hizmet dökümü, bordro vs. gibi) böyle bir belgenin ibraz edilememesi halinde asgari ücrete göre hesaplama yapılması gerekmektedir.
Diğer yandan yaptırılan emsal ücret araştırma sonucu …Üniversitesi tarafından 1/4 derece memurlar için emsal ücret bildirilmiş olup, müteveffanın memur olacağını bugünden bilmek mümkün olmadığından bunun dikkate alınması mümkün olmamıştır.
Acıbadem Üniversitesi tarafından ise müteveffa emsalinin 2019 yılı itibariyle aylık net 1.950,00 TL+agi alabileceği bildirilmiş olup, bunun agi dahil 2019 yılı aylık tutarı (1.950,00 191,88)= 2.141,88 TL.ye tekabül etmektedir. 2019 yılında yürürlükte olan aylık net asgari ücret ise 2.020,90 TL olup, bildirilen tutar asgari ücret civarındadır.
Bu durumda poliçe genel şartlarına göre vergilendirilmiş gelirinin esas alınmasının gerekmesi, müteveffanın aktif olarak çalışmaya başlayabileceği 2019 yılı için bildirilen emsal ücretin asgari ücret düzeyinde olması dikkate alındığında hesaplamalar net yasal asgari ücretlere göre yapılacaktır.
Buna göre, müteveffanın 14.06.2017-14.06.2019 arası geçen (2)yıllık işlemiş aktif devre net kazançları aşağıdadır.
Tarihler…Brüt Asgari ücret Net Asgari ücret Süre… Net kazanç tutarı
14.06.2017 01.01.2018 1.777,50 TL 1.404,06 TL X 6,53 AY = 9.173,19 TL
01.01.2018 01.01.2019 2.029,50 TL 1.603,12 TL X 12 AY = 19.237,44 TL
01.01.2019 14.06.2019 2.558,40 TL 2.020,90 TL X 5,47 AY = + 11.047,59 TL
Kazalının (2) yıllık bilinen aktif devre net kazançları toplamı 24 AY=39.458,22 TL
BİLİNMEYEN DÖNEM KAZANÇ TESPİTİ
Kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan poliçe genel şartları dikkate alınarak bilinmeyen dönem hesabında kazançlar an,x = Nx – Nx+n / Dx formolüne göre belirlenecektir. Formüle de iskonto oranları %1,8 teknik faiz esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenen sayılar uygulanacaktır.
Hak sahiplerinin destek paylarının değiştiği dönemler bakımından bilinmeyen dönem kazançları ayrı ayrı belirlenerek destek zararında bu kazançlar esas alınacaktır.
Müteveffanın işleyecek devre başındaki bir yıllık net geliri; 2.020,90 x 12 ay = 24.250,80 TL olup anılan tutar bilinmeyen dönem hesabına esas alınacaktır.
Bilinmeyen dönem başında davacı anne 41 yaşında olup, buna göre 41 yaşından destekten çıkacağı 79 yaşına kadar 38 yılık bilinmeyen dönem kazanç tespiti raporda ayrıntılı olarak dökümü yapılmıştır.
Bilinmeyen dönem başında davacı baba 44 yaşında olup, buna göre 44 yaşından destekten çıkacağı 75 yaşına kadar 31 yıllık bilinmeyen dönem kazanç tespiti ayrıntılı olarak raporda yapılmıştır.
MADDİ TAZMİNATIN HESAPLANMASI
Davacı Anne …’in maddi zararı 2 yıllık işleyecek ıskontosuz aktif devre maddi zararı 39.458,22TLx1/4payx100 %kusur oranında 9.864,56 TL’dir.
38 yıllık işleyecek ıskontolu aktif devre maddi zararı hak sahibi annenin 40 yıllık maddi zarar toplamı 66.856,30 TL’dir.
Davacı Baba …’ın maddi zararı 2 yıllık işleyecek ıskontosuz aktif devre maddi zararı 39.458,22 TL x 1/4 pay x 100 % kusur oranında 9.864,56 TL’dir.
Hak sahibi Babanın 33 yıllık maddi zarar toplamı 58.978,56 TL’dir.
ÖDEMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava devam ederken davalı … tarafından davacılara toplam 126.694,38 TL ödeme yapılmıştır.
Davacıların maddi zarar toplamı ise (66.856,30+58.978,56)= 125.834,86 TL olarak belirlenmiştir.
Bu durumda davalı tarafından dava devam ederken yapılan ödeme davacıların toplam maddi zararını karşıladığından davacıların talep edilebilir başkaca destekten yoksun kalma zararı söz konusu olmayacaktır.
CENAZE VE DEFİN GİDERİ ZARARI:
Dava dilekçesinde müteveffanın ölüm günü ortalama 300 kişiye 7 sinde 300 kişiye 40 ında 300 kişiye 52 sinde 300 kişiye kadar yemek verildiği belirtilerek cenaze ve defin gideri zararı talebinde bulunulmuştur.
… Belediye Başkanlığına yazılan müzekkereye konunun … Mezarlıklar Müdürlüğünün alına girmesi nedeniyle bir cevap verilmemiştir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/11295 E. sayılı kararında özetle; “..Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf davacıların meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarını tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın kendi milli değerlerine, yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir. Bu bağlamda; taziye teşekkür giderleri, yemek giderleri, mevlit gideri vs gibi zorunlu olmayan cenaze merasimi giderlerine yönelik istemin reddi gerekirken bu taleplerinde içinde bulunduğu meblağın toplamı üzerinden belirlenen rakama göre yüksek miktarda cenaze ve defin giderine hükmedilmesi doğru görülmemiştir…” demektedir.
Yargıtay kararına göre davacı tarafından talebe konu edilen ve kendi milli değerlerine, yerel örf ve adete göre yapılan özel giderlerin davacıdan talebi mümkün gözükmemektedir.
… Büyükşehir Belediyesi tarafından cenaze ve defin giderleri ücretsiz yerine getirilmektedir. Bunun dışında dava dosyasında bizzat davacılar tarafından yapılan zorunlu cenaze giderlerini gösterir belge bulunmadığından davacıların cenaze gideri zararı belirlenememiştir.
Bir an için Mahkemece dava konusu edilen yerel adete göre yapılan giderlerin talep edilebileceğinin kabulü halinde ise; söz konusu giderleri gösterir yazılı bir belenin bulunmaması ve bu giderlerin belirlenmesinin de uzmanlık alanıma girmemesi nedeniyle tarafımca bu konuda bir hesap yapma imkanı da bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; 14/06/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının kazaya sebebiyet veren aracın sigortacısı davalı … şirketinin 31/01/2017-31/01/2018 tarihlerini kapsayan ZMMS poliçesine dayalı olarak açmış olduğu destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin giderlerinin davalı … şirketinden tazminine ilişkin tazminat davasıdır.
14.06.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre …’ın vefatı nedeniyle, davacı anne … ile Baba … destekten yoksun kalma nedeniyle talep edilebilir maddi zarar toplamının 125.834,86 TL olduğu, davalı tarafından ise dava devam ederken davacılara toplam 126.694,38 TL ödeme yapıldığı, davalı tarafından dava devam ederken yapılan ödemenin davacıların toplam maddi zararını karşılaması nedeniyle davacıların destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zararının belirlenemediği hükme elverişli aktüer bilirkişi raporuyla tespit edilmiş olup Yargıtay kararlarına göre kendi milli değerlerine, yerel örf ve adete göre yapılan özel giderlerin davacıdan talebinin mümkün olmaması ve davacılar tarafından zorunlu cenaze giderlerini gösterir yazılı bir belge ibraz edilmemesi nedenleriyle davacıların cenaze giderine ilişkin zararının belirlenemediği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.100 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi. 01/07/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır