Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/530 E. 2018/686 K. 13.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/530 Esas
KARAR NO : 2018/686

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 09/02/2016
KARAR TARİHİ : 13/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … AŞ’nin müvekkili sigorta şirketinde kobi paket sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı işletmede meydana gelen tesisat kaçağı sonucunda dava dışı şirkette meydana gelen hasar nedeniyle 14.618,25 – TL tazminatın dava dışı şirkete 15.10.2015 tarihinde ödendiğini bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 14.618,25 TL’nin ödeme tarihi olan 15.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rucüan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı iş yerinin kira sözleşmesinin dosyada bulunmadığını, meydana gelen zarardan otel işletmecisi olarak kendilerinin değil binanın mülk sahibinin sorumlu tutulması gerektiğini, Mülk sahibinin ise Davacı Şirketin sigortalısı olan … A.Ş. nin olduğu, eksper raporunda kullanılamaz hale geldiği ileri sürülen 5 adet ceket + 2 adet bluz için neden 275,00 TL sovtaj değeri biçildiğinin anlaşılamadığını, zarara uğrayan malların kullanılamaz hale gelmiş ise bu halde herhangi bir sovtaj bedelinin söz konusu olmaması gerektiğini, zarara uğradığı öne sürülen kıyafetlerin üzerine kirli su dökülmüş ve kirli su lekesi oluştuğu belirtilmiş olduğundan basit müdahaleler çıkarılacak lekelerin büyük zarar yaratmış gibi gösterilmesinin düşündürücü olduğunu, bu malların akıbetinin de ne olduğunun bilinmediği, ne gibi işlem yapıldığının bildirilmediği, suyun kaçak yaptığı yerin tespit edilmesi de gerektiği bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2016/140 esas, 2017/449 karar sayılı 31/05/2017 tarihli kararında davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 25/07/2017 havale tarihli beyan dilekçesi ile mahkeme kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Talep doğrultusunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 17. Hukuk Dairesinin 2017/1882 esas, 2018/905 karar sayılı, 23/05/2018 tarihli ilamında;
“Dava TTK 1472 maddesine göre halefiyet ilkesi geregince davacı … şirketinin sigortalısına ödediği hasar bedelinin rücuen tazminine ilişkindir.
Davacı şirket ile dava dışı … A.Ş arasında kobi paket sigorta poliçesi düzenlendiği, davacı … şirketinin, sigortalı işletmede meydana gelen hasar nedeni ile sigortalısına 14.618.25 TL ödeme yaptığı, yaptığı bu ödemeyi kusurlu olduğu iddiası ile davalıdan talep ettiği, davalı tarafın, meydana gelen zarardan otel işletmecisi olarak kendilerinin değil binanın mülk sahibinin sorumlu tutulması gerektiği, mülk sahibinin ise davalı şirketin sigortalısı olan … Tic. A.ş olduğu, ayrıca zarar miktarının da fahiş tespit edildiği savunmasında bulunduğu, mahkemece dosya kapsamına göre, üst kattan akan pis suyun nereden ve ne şekilde aktığına dair bir belge bulunmadığı ve davalının sorumluluğuna ilişkin bir tespit yapılamadığı, davalı kiracının TBK 69.maddesine göre kusursuz sorumluluğundan söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyada kira sözleşmesi bulunmamakla birlikte, her iki taraf vekilinin yazılı ve duruşmadaki sözlü beyanlarına göre davalının binada, kiracı olarak otel işletmecisi, sigortalı şirketin ise bina sahibi-kiralayan olduğu, davacı … şirketinin sigortalısı yerine TTK 1472.maddesinde belirtilen halefiyet ilkesi gereğince, sigortalısı yerine geçerek bu davayı zarar veren davalıya kiracı olması sıfatı ile kiracının yükümlülüklerine aykırı davranıştan dolayı açtığı, buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın her ikisinin kubulünde olan aralarındaki kira ilişkisinden kaynaklandığı görülmektedir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.1944 Tarihli E.37, K.9 sayılı kararı, ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü uyarınca, Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın, Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara bakmakla görevlidir.
Sonuç olarak yukarıda açıklandığı üzere, sigortalı ile davalılar arasındaki uyuşmazlık, sigorta poliçesinden değil de, aralarındaki kira sözleşmesinden kaynakladığı, davacı sigortacının da, halefiyet ilkesince dava dışı sigortalısı yarine geçerek bu davayı açtığına göre, bu durumda bu davanın HMK 4.maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekirken, mahkemece görevsizlik kararı verilmeyerek, davaya bakılmış olması doğru olmadığından, bu aşamada esâsa ilişkin başvuru sebepleri incelenmeksizin, HMK 355.1 son cümle ve 353.1.a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, mahkemesince HMK 20. maddesine uygun şekilde görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli ve yetkili sulh hukuk mahkemesine gönderilmesinin temini için dosyanın mahkemesine iadesi ” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı … şirketinin sigortalısına yapmış olduğu, sigorta tazminatını, hasarı gerçekleştirdğini iddia ettiği davalı şirketten rucuen tazminine yönelik tazminat davasıdır.
Mahkememiz kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 17. Hukuk Dairesi ilamı gereğince sigortalı ile davalılar arasındaki uyuşmazlığın sigorta poliçesinden değil aralarındaki kira sözleşmesinden kaynaklanmış olması sebebiyle Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine, dosyanın yasal süresi içerisinde başvurulması halinde görevli ve yetkili bulunan İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
Mahkememizin kararı kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretlerinin o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Bakiye gider avansından karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/06/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”