Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/456 E. 2018/1139 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/456 Esas
KARAR NO : 2018/1139

DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 18/05/2018
KARAR TARİHİ : 15/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili 18/05/2018 tarihli dava dilekçesi ile, müvekkillerinden …’nin davalı … fonundan 2014 yılında kredi çektiğini, bu kredi dolayısıyla davacıların her ikisinin taşınır makineleri üzerine ticari işletme rehni konulduğunu, kredi ödemelerinin bittiğini, davalı tarafından konulan ticari işletme rehninin halen devam ettiğini, ticari işletme rehninin konulduğu tarihte müvekkillerinin adresinin, … olduğunu, müvekkillerinin kiracı olarak bulundukları ticari sicile kayıtlı adreslerinden aynı ticari sicil ve vergi dairesi mahallinde kalmak üzere farklı bir adrese kira sözleşmesi yaparak taşındıklarını, müvekkilli şirketlerin 07/12/2017 tarihinde adres değişikliğini … Ticaret Odasına bildirerek tescilini talep ettiklerini, ancak ticari işletme rehni gerekçe gösterilerek adres değişikliği yapılmadığını, müvekkillerinin kira sözleşmesi biten adresten taşınmak zorunda kaldığını, ticaret sicilindeki adreslerin davalının haksız ve gereksiz yere muvafakat vermemesi dolayısıyla değiştirilemediğini, müvekkillerinin mal kaçırma gibi bir kasıtlarının bulunmadığını, müvekkillerinden …’nin resen terk sebebiyle vergi kaydının silindiğini ve fatura kesemediğini, 07/12/2017 tarihinden beri adres değişikliği yapmak ve vergi beyannamesi vermek için idari başvuru yollarının denendiğini, ticaret odasına 07/12/2017 tarihinde adres değişiliğinin tescili için müracaat edildiğini, ticari işletme rehni sicil tüzüğünün 13. Maddesine göre nakil bildirimi yapıldığına ilişkin sicil memurunun keyfiyeti derhal rehin alacaklısına bildirmekle yükümlü olduğunu, davalıya bu konuya dair bildirim yapılmasına rağmen, davalının muvafakat vermediğini ve müvekkili şirketlerin adres değişikliğini tescil ettiremediklerini bildirerek, davacıların ticari sicil adresinin … olarak ayrı ayrı tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili 19/06/2018 tarihli cevap dilekçesinde, davacı şirketler adına ticari krediler kullandırıldığını, taraflar arasında akdedilen kefalet taahhütnamesinin 16. Maddesinde KGF’nin yapacağı her türlü tebligat için kefalet taahhütnamesinin sonunda yazılı adreslerin kanuni ikametgahları olarak kabul edileceği, değişmesi halinde durumun noter vasıtası ile taraflarına bildirileceği, aksi halde bu adreslere gönderilen tebligatın kendilerine yapılmış tebligat olacağının kabul edildiğinin düzenlendiğini, davacıların sözleşmede belirtmiş oldukları adresler esas alınarak tebligatlar yapıldığını, adres değişikliğinin noter vasıtası ile müvekkillerine bildirilmediğini, ticari işletme sözleşmesinin 3. Maddesinde rehin verenin ticari işletmeyi veya rehine dahil münferit unsurları rehin alan şirketin rızasını almadan başkalarına devretmemeyi bir ayni hakla takyit etmemeyi başka bir mahale nakletmemeyi veya başkaları ile değiştirmemeyi taahhüt ettiğinin düzenlendiğini, rehinli menkullerin ve işletmenin müvekkilinin rızası olmaksızın, bir başka adrese taşınamayacağının sözleşmede açıkça kararlaştırıldığı, davacıların taahhütlerine aykırı davranarak muvafakat talebinde bulunmaksızın bu davayı açtıklarını, müvekkiline davalı sıfatı ile husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, müvekkiline yapılan herhangi bir bildirim bulunmadığını, haksız ve gereksiz yere muvafakat verilmemesi gibi bir durumun da söz konusu olmadığını, müvekkilinden usulüne uygun bir şekilde adres değişikliği bakımından muvafakat talebinde bulunmayan davacıların bu davayı açmakta hukuki yararlarının olmadığını, davacıların sözleşmelerden kaynaklanan taahhütlerini yerine getirmediğini, borçlu şirketlerde kefilleri bakımından yasal takip işlemlerine başlanıldığını, davacıların kiracı olarak bulunduğu taşınmazdan farklı bir adrese yine kira sözleşmesi yapmak sureti ile taşındığını, adres değişikliğine ilişkin taraflarına hiçbir bilgi verilmediğini, yasal takip işlemlerinin de bu sebeple sürüncemede kaldığını bildirerek açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davacılardan … Tic Ltd Şti’nin davalı şirketten kredi kullandığı, kullanılan bu kredi dolayısıyla davacıların her ikisinin taşınır makineleri ve işletmesi üzerine ticari işletme rehni konulduğu, sözleşmelerin yapıldığı tarihteki davacıların adresinin … olduğu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Davacılar kiracı olarak bulunduğu ticaret siciline kayıtlı adresten taşındıklarını, ancak yeni adreslerinin ticari işletme rehni dolayısıyla tescil ettiremediklerini, davalının adres değişikliğine ilişkin muvafakat vermediğini iddia etmişler, davalıda ticari işletme rehni sözleşmesinin 3. Maddesi uyarınca muvafakati alınmaksızın adres değişikliği yapılamayacağını, davacıların davadan önce muvafakat almak üzere herhangi bir müracaatının olmadığını savunmuştur.
Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin 16. Maddesinde kefalet sözleşmesinin sonunda yazılı adreslerin tarafların kanuni ikametgahları olarak kabul edeceklerini, değişmesi durumunda noter vasıtası ile bildirimde bulunulacağını, aksi halde bu adrese gönderilen tebligatın adlarına yapılmış tebligat olacağının kabul ve taahhüt edildiği düzenlenmiştir.
Davacıların kredi sözleşmesindeki adreslerinin … olarak gösterildiği, bu adreste değişiklik yapıldığına ilişkin davalı şirkete noter vasıtası ile herhangi bir bildirim yapıldığına dair davacılar tarafından dosyaya bir delil sunulmamıştır.
Ticari işletme rehni sözleşmesinin 3. Maddesinde de rehin verenin ticari işletmeyi veya rehne dair münferit unsurları rehin alan şirketin rızasını almadan başkalarına devretmemeyi bir ayni hakla takyit etmemeyi, başka bir mahale nakletmemeyi veya başkaları ile değiştirmemeyi taahhüt ettiğinin düzenlendiği, ticari işletme rehninin tarafı olan davacıların ticari işletmeyi veya rehne dair taşınırları başka bir mahale naklettiği, ancak ticari işletme rehni sözleşmesinin 3. Maddesi uyarınca bu nakilden önce davalı şirketin rızasını aldığına ilişkin herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmemiş olduğu görülmüştür.
Davacılar, adres değişikliği için Ticaret Sicil Memurluğuna müracaat edildiğini, ticari işletme rehni sicil tüzüğünün 13. Maddesine göre nakil bildiriminin davalıya yapıldığını, buna rağmen davalının muvafakat vermediğini, ticari işletme rehni dolayısıyla da sicil taleplerinin ticaret sicil memurluğu tarafından reddedildiğini, bu şekli ile davalının muvafakatinin alınması için davalıya müracaatın gerçekleştirildiğini iddia etmiş iseler de, davacılar tarafından nakil işleminin gerçekleştirilebilmesi amacıyla ticari işletme rehininin 3. Maddesi gereğince davalıya muvafakat için müracaat edilmediği, Ticaret Sicil Memurluğuna nakil işleminin yapılması için yapılan müracaatın sicil tarafından reddedilmesi üzerine davacıların TTK’nun 34. maddesine göre itiraz haklarını kullanmadıkları görülmüştür.
TTK’nun 34. Maddesinde ilgililerin tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren 8 gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki ticari davalara bakmakla görevli Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ve itiraz edebileceği, bu itirazın mahkemece dosya üzerinden incelenerek karara bağlanacağı, ancak sicil müdürününü kararının 3. kişilerin sicilde kayıtlı bulanan hususlara ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz eden ile 3. kişinin dinleneceği, bunların mahkemeye gelmemesi durumunda dosya üzerinden karar verileceği düzenleme konusu yapılmıştır.
Davacı taraf adres değişikliğinin Ticaret Sicil Memurluğuna tescilini talep etmiş, yasal hasım durumundaki Ticaret Sicil Memurluğunu davalı göstermediği gibi, Ticaret Sicil Memurluğunun red kararına karşı da TTK’nun 34. madde uyarınca itirazda bulunmamıştır. Adres değişikliğine ilişkin tescil isteminin Ticaret Sicil Memurluğu da davalı gösterilmek sureti ile açılması gerekmekte olup, açılan davanın husumetten reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmutur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacıların davasının husumetten reddine,
2-Harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacılar ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/11/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …