Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/441 E. 2019/1070 K. 25.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/904 Esas
KARAR NO : 2019/1075

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/10/2014
KARAR TARİHİ : 25/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi özetle; müvekkilinin, kayınpederi olan … isimli kişinin 28/05/2013 tarihinde … Bankası … Şubesinden kullandırılan 27.300,00 TL bedelli Tüketici Kredisine kefil olduğunu, kredinin ödemesinin müvekkili kayınpederinin emekli maaş hesabından 26/06/2014 tarihine kadar tahsil edildiğini, müvekkilinin kayınpederinin 07/06/2014 tarihinde düşme sonucu yaralandığını ve beyin kanaması geçirerek vefat ettiğini, davalı sigorta şirketinin daha önce de müvekkili kayınpederinin kanser hastası olduğunu öne sürerek gerçekleşen riski ödemediğini, davalı şirketin ölen kişinin kanser olduğuna binaen tazminatı ödememekte ısrar ettiğini, davalı şirketin risk gerçekleşmesini bildiği ve riski tazmin etmediği halde sigorta prim bedelinin …’ın hesabından 22/07/2014 tarihinde tahsil etme yoluna gittiğini, müvekkilinin davalı sigorta firmasının tazminatı ödememesinden dolayı mağdur olduğunu, ilgili bankanın maaşına el koyarak kredi taksitlerini tahsil etmeye devam ettiğini bildirmekle 08/06/2014 tarihinde riskin gerçekleşmesinden ötürü davalı sigorta şirketine bugüne kadar ödenen taksitlerin 1.490,15 TL tutarındaki kısmın davalıdan tahsilini ve müvekkiline en yüksek reeskont faizi ile birlikte ödenmesini, bundan sonraki taksitlerle ilgili bankaya, sigorta teminatı olan tazminat bedelinin ödenmesi, yargılama gider ve vekalet ücretlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; husumet itirazlarının bulunduğunu, sigortalı muristen sağlık durumuna ilişkin beyanlarını içerir bilgilerin alındığını bildirmekle davanın reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Dava dosyasının 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/415 Esas 2014/430 Karar sayılı görevsizlik kararı gereği, mahkememize gönderildiği, mahkememizce yapılan yargılama neticesinde 16/11/2016 tarihinde husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiği, mahkememiz kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18 Hukuk Dairesinin 21/09/2017 tarihli kararı ile bozulduğu ve açık yargılamaya devam oludğu görüldü.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava; tüketici kredisinden kaynaklanan taksitlerden, kredi asıl borçlusunun vefatından sonra tahsil edilen kısmının iadesi ve devam eden taksitlerin sigorta teminatından karşılanması istemine ilişkindir.
Yargıtay 17. HD. 23.12.2015 tarihli 2015/18171 E. 2015/14879 K. Sayılı ilamı; “davanın 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasadan sonra açılmasına, 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, davacı müşterek borçlu -müteselsil kefiller ile asıl borçlu müteveffa Sami Satır tüketici konumunda olup davalı sigorta şirketi ile aralarında aktedilen sigorta sözleşmesinin bir tüketici işlemi olması ve tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğinin anlaşılmasına göre” şeklindedir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi , tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade edeceği, 6502 sayılı yasanın 73.maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” düzenlemesine yer verilmiştir ve böylece ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir.
Somut davada, sigortalı müteveffa …’ın davalı … A.Ş. İle hayat sigortası imzaladığı, hayat sigortasına dayanak sözleşmenin bireysel kredi sözleşmesi niteliğinde tüketici kredisi niteliğinde olduğu, davacı …’in tüketici kredisinde kefil olarak imzasının bulunduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın temelinin tüketici kredisinden kaynaklandığı dikkate alınarak açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğuna karar verilmek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Mahkememiz kararı kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine
3-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretlerinin o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/10/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸