Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/380 E. 2018/1161 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/380 Esas
KARAR NO : 2018/1161

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 26/04/2018
KARAR TARİHİ : 22/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı karşı davalı vekili 22.11/2018 tarihli dava dilekçesi ile, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği müvekkili şirketi … projesindeki Alüminyum Cephe Kaplama imalatlarının yapımını davalının alt işveren sıfatı ile üstlendiğini, akdedilen sözleşmede işin tesliminin 28/02/2017 tarihi olarak belirlendiğini, ancak davalı alt işveren tarafından sözleşme ve eklerindeki şartlara uygun şekilde zamanında işin tesliminin sağlanmadığını, müvekkili şirket tarafından davalıya eksik işlerin tamamlanması hususunda ihtarların gönderildiğini, ancak herhangi bir sonuç alınamadığını ve müvekkilinin gecikme sebebiyle zarara uğramaya devam ettiğini, bu nedenle müvekkili tarafından … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası üzerinden davalının eksik yaptığı işlerin tespit ettirildiğini, tespit neticesinde eksik ifa edilen imalat bedelinin 87.500,00 USD olduğunu ve gecikme cezasının 2.840.000,00 USD olduğunun tespit edildiğini, sözleşme konusu işlerin sözleşme şartlarına ve iş programına uygun olarak yapılmaması, işlerin geciktirilerek işin zamanında teslim edilmemesi nedenlerinden dolayı müvekkili şirket tarafından … 16. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile taraflar arasında akdedilen sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, davalının eksik iş bedeli olarak … 11. Asliye Ticaret Mahkemesin tarafından tespit edilen 87.500,00 USD’den şimdilik 100.000,00 TL’nin davalının inşaatı geciktirmesi sebebiyle sözleşmenin 48/e maddesinden kaynaklanan ve 8.000,00 USD’lik gecikme cezası için şimdilik 150.000,00 TL, sözleşmenin 48. Maddesinde düzenlenen Cezai Şart alacağından şimdilik 100.000,00 TL’nin teslim tarihi olarak belirlenen 28/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı karşı davacı vekiline usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğ edilmiş, davalı karşı davacı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olmasının ilgili kanun maddesine uygunluk göstermediğini, davacı karşı davalının dava açılırken alacağın miktarının kesin olarak hesaplanmasının mümkün olduğunu, gerek sözleşme gerek fiili durum ve gerekse delil tespiti raporuna rağmen davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının yasa ihlali olduğunu, davacı karşı davalının müvekkiline 30/03/2018 tarihli ihtanmame ile sözleşmeyi tek taraflı fesh ettiğini ve sahanın terk edilmesinin bildirildiğini, daha sonrada 19/04/2017 tarihinde 400.000,00 USD iş geciktirme bedeli açıklamalı fatura düzenleyerek müvekkili şirkete e-fatura olarak gönderildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından gönderilen ihtarname ile süreç devam ederken davacı karşı davalı tarafından kaynaklanan engeller ve neticesinde yaratmış olduğu olumsuz koşullar nedeniyle düzenlenen faturanın kabul edilmesinin olanaksız olduğu bildirilerek, davacı karşı davalı tarafından tanzim edilen faturanın e-mail yolu ile davacı karşı davalıya iade edildiğini, davacının sözleşmenin feshi halinde cezai şart talebinde bulunması için taraflar arasında akdedilen sözleşmeden dolayı kusurlu bulunmaması gerektiğini, davacı karşı davalının sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonra iş yeri teslimini gecikmeli olarak yaptığını, iş verenin tüm alüminyum malzemelerini ve cam malzemelerini almak ile sorumlu olduğunu, imalat ve montaj programının yapılabilmesi için bu malzemelerin süresinde getirtilmiş olması gerektiğini, bu doğrultuda davacı karşı davalı işverene defalarca e-mail ile müracaat edilerek malzemelerin talep edildiğini, 01/03/2017 tarihinde davacı işverene gönderilen evraklarla eksikliklerin bildirildiğini, eksikliklerin tamamlanması durumunda işin 30/07/2017 tarihinde teslim edileceğinin ifade edildiğini, eksikliklerin tamamlanamaması durumunda iş programının kaçınılmaz olarak uzayacağının bildirildiğini, 25/12/2017 tarihinde noter kanalı ile ihtar çekmek sureti ile eksikliklerin bildirildiğini, eksikliklerin tamamlanması durumunda 50 iş gününde işin teslim edilebileceğinin ifade edildiği, 02/01/2018 tarihinde de eksikliklerin tamamlanmadığını ve aylardır hak ediş yapılmadığının, bu durumun sözleşmeye ve hakkaniyete aykırı olduğunu ve taraflarına ödeme yapılması gerektiğinin bildirildiğini, davacının üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğinin haklı nedene dayanmadığını bildirerek asıl davanın reddini talep etmiş, karşılık davasında da davacı tarafın kendi edimlerini yerine getirmediğini, müvekkili şirketi zarara uğrattığını, müvekkilinin sözleşme ile yükümlendiği edimi %99,5 oranında yerine getirdiği halde çeşitli nedenler ve mazeretlerle hak ediş ve diğer alacaklarının ödenmediğini, kısıtlı olarak geçici ödemelerin dahi yapılmadığını, haksız olarak sözleşmenin feshedildiğini, müvekkili şirketin şantiye ortamından uzaklaştırıldığını, yapılması işveren tarafından engellenen kalan işin sözleşme maddesinin kötüye kullanılarak başkasına yaptırılmasının hakkın suistimali olduğunu, iş sahibinin eserin tamamlanmasından önce yapılmış olan kısmın karşılığını ödemek, bütün zararlarını gidermek koşulu ile sözleşmeyi feshedebileceğini, davalı şirketten kesin hesaba göre 496.758,98 USD hak ediş alacağı, 151.698,90 USD nakit teminat alacağı, A blok platform söküm tarihi olan 01/01/2018 tarihinden itibaren 10 ay fazladan ekipmanın sahada bulundurulmasından dolayı platformlara 10 ay için ödenen kira bedelinden 40.000,00 USD, B blok platform sökümünün 22/02/2017 tarihinde gerçekleştirildiği 5 ay fazladan sahada ekipman bulundurulmasından dolayı platformlar için 20.000,00 USD gider alacağı, sahada bulundurulan ofis, koğuş, depo ve benzeri ekipmanların 14 ay fazladan sahada bulundurulmuş olmasından dolayı 9.000,00 USD, sahada bulundurulan teknik personel bedeli, 1 şantiye şefi, 1 kişi İSG personeli, 1 kişi depocu, 1 kişi meydancı ve bu personeller için araç hizmetleri aylık olarak 6.200,00 USD’den yapılan hesaplama sonucunda 14 ay fazladan sahada bulundurulmalarından dolayı 86.800,00 USD, verilmeyen kararlardan ötürü proje departmanında 1 kişinin 14 ay boyunca hizmet vermesinden dolayı aylık 2.500,00 USD’den toplam 30.000,00 USD, TRİ-GYOO mocup bedeli 6.527,18 USD olmak üzere toplam 496,758,98 USD’lik sözleşme alacağı ve işin uzamasından ötürü doğan 185.800,00 USD’lik zararı olduğunu, alacaklarının bilirkişi incelemesi, şirket defter kayıt incelemesi neticesinde belirlenecek olması nedeniyle belirsiz alacak davası açması zarureti olduğunu bildirerek hak ediş için 20.000,00 TL, nakdi teminat için 10.000,00 TL, A blok platformu için ödenen 10 aylık kira bedeli için şimdilik 5.000,00 TL, B blok platformu için şimdilik 5.000,00 TL, sahada bulundurulan ofis, koğuş, depo ve benzeri ekipmanlar için 2.000,00 TL, sahada bulundurulan teknik personel için şimdilik 5.000,00 TL verilemeyen kararlardan ötürü proje departmanı için 2.500,00 TL, … bedeli için şimdilik 1.000,00 TL, yevmiye bedelleri için şimdilik 1.000,00 TL olmak üzere her bir alacak için sözleme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı karşı davalı …’ye ön inceleme davetiyesinin usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, mahkememizce görülen 22/11/2018 tarihli oturumda davacı karşı davalının hazır olmadığı, davalı karşı davacı vekilinin de davacı karşı davalı tarafından takip edilmeyen asıl davanın, taraflarınca da takip edilmeyeceğini beyan ettiği, bu nedenle asıl davanın bu davadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, HMK 150. Maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, davanın yenilenmesi durumunda bu esas üzerinden yargılamaya devam olunmasına, yenilenmemesi durumunda bu esas üzerinden davanın açılmamış sayılması yönünde karar oluşturulmasına karar vermek gerekmiştir.
HMK’nun 107. Maddesinde belirsiz alacak davasının “…davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı yada değeri belirtmek sureti ile…” açılabileceği düzenleme konusu yapılmıştır.
Davalı-karşı dava dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirtmiş ise de taraflar arasında akdedilen sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu, davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalının sözleşme ile yükümlendiği edimlerini yerine getirmemesinden dolayı uğramış olduğu zararlarını talep ettiği, davalı-karşı davacının zarar talebi olarak göstermiş olduğu hakediş, nakdi teminat, kira bedeli, platform giderleri bedeli, sahada ofis, koğuş, depo, ekipman bulundurma bedeli sahada teknik personel bulundurma bedeli, proje departmanı bedeli, … mocup bedeli ve yevmiye bedellerinin belirlenir bedeller olduğu, davalı-karşı davacının da karşılık dava dilekçesinde bu bedellerin ne olduğunu tam olarak belirlediği, buna rağmen belirsiz alacak davası açtığı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 21/12/2017 tarih ve 2016/2508 Esas, 2017/4543 Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde; eser sözleşmelerinde uğranılan zarar, iade edilmeyen malzeme ve mahrum kalınan karın, hesaplanması mümkün olup, belirsiz alacak davası açılamayacağı, yapılan işin niteliğine göre tamamlanan iş miktarı, davacının uğradığını iddia ettiği zarar miktarının tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin mümkün olmamasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı, davacının HMK’nun 109. Maddesinde belirtilen kısmi dava açmasının mümkün bulunmasına rağmen dava dilekçesinde belirttiği şekilde belirsiz alacak davası açtığı, talebini belirsiz alacak davası olarak sınırlandırdığı, davalı-karşı davacının dava dilekçesindeki açıkladığı olaylar ve talepleri dikkate alındığında, dava tarihi itibari ile alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olduğu, kısmi dava açabilecek iken, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, karşılık davanın hukuki yarar bulunmaması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşılık davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Asıl davanın bu davadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına, HMK 150. Maddesi uyarınca yeninleninceye kadar işlemden kaldırılmasına, davanın yenilenmesi durumunda bu esas üzerinden yargılamaya devam olunmasına, yenilenmemesi durumunda bu esas üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar oluşturulmasına,
3-Karşılık dava açısından; harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 35,90 TL’nin, peşin alınan 880,00 TL harçtan mahsubu bakiye 844,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı-karşı davacıya ödenmesine,
4-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karşılık dava açısından taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın talep halinde ilgili tarafa iadesine,
6-Karşılık dava açısından, davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
Davalı karşı davalı vekilinin yüzene karşı davacı karşı davalının yokluğunda, tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. Maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/11/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …