Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/343 E. 2020/619 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/343 Esas
KARAR NO : 2020/619

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/04/2018
KARAR TARİHİ : 27/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 15.11.2018 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığını, 24.08.2017 tarihinde davalının … A.Ş. ile acentelik yetkisi aldığını, yapılan sözleşmenin 9. Maddesinde bir başka emeklilik şirketi ile anlaşma yapamayacağının belirtildiğini, bunun üzerine müvekkil şirketin … Tarih ve … Yevmiye Nolu ihtarname ile acentelik sözleşmelerini davalı ile fesih ettiklerini, Bireysel Emeklilik Sözleşmelerinin uzun süre sistemde kalacağı düşünülerek sisteme girdiği tarihten itibaren getiri hesaplaması yapıldığını, devamlılık esasına göre ticari fayda sağlamak üzere yapılan sözleşmenin temelinden sarsılmasına ve sürdürülmesinin imkansız hale geldiği ve sözleşmenin fesih edilmesi ile güven ve süreklilik ilişkilerinin zedelenmiş olması ile birlikte 17.030,51 TL alacağının doğduğunu, alacağın tahsili amacıyla 06.03.2018 tarihinde … 5.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; davacı şirketin 24.08.2018 tarihinde … A.Ş. ile acentelik sözleşmesi akdedildiği ve bunun bir fesih sebebi olduğunu belirterek 01.02.2018 Tarihli fesihname ile feshettiğini ve 17.030,51 TL alacağı olduğunu belirterek … 5. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına borçla itiraz ettiklerini, DBorçlu görünen … yerine …’ın davalı olmasının (… Ticaret ve Sanayi Odası Faaliyet Belgesi) dava gerekçesi bulunmaması sebebiyle reddini, doğrudan …’a açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, damga vergisi ödenmemiş Acente Sözleşmesi Yetki şartının geçerli olmadığını, davacı şirketin acentelik sözleşmesine dayanarak 5.000 TL teminat Mektubu aldığını ancak damga vergisini ödemediğini, acente Sözleşmesinden kendisine fayda sağlamaya çalışan davacının dv. ödeyerek dosyaya sunmasını, aksi taktirde yetki şartının geçerli hale gelmeyeceğini, bu sebeple icra ve mahkemenin yetkili olmadığını, davacı ile aralarında bir chs. sözleşmesi mevcut olmadığını, icra takip tarihi itibariyle 16.257,67 TL alacaklı olduğunu iddia ettiği tutarın gerçek bir borç olmadığını, davacı ile arasında bir chs. sözleşmesi olmadığından, 6012 Sayılı TTK. 89.Maddesinee göre yapılmayan chs. sözleşmesine göre icra takibinde chs. alacağı olarak belirtilen borcun var olmadığını, Yargıtay’ın ilamları doğrultusunda dosyaya cari hesap sunmayan ve defter deliline de dayanmayan davacının davasına ilişkin red kararı verilmesi gerektiğini, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16 Bendigereğince; “sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir” gereğince cevabi ihtarnemede bunu talep ettiklerini ve buna ilişkin mahsup talebi olduğunu, sözleşmenin Haksız feshedildiğini 15.11.2013 Tarihli Acentelik Sözleşmesinin 30 Maddesinin hiçbirinde Müvekkil Şirketin Tekel/Münhasıran davacı şirket için çalışacağı öngörülmediğini, davacı şirketin TTK. 104.Maddesi gereğince müvekkil şirketin münhasıran davacı için çalışacağını iddia ettiğini, TTK. 104.Maddede; “Yazılı olarak aksi kararlaştırılmadıkça müvekkil aynı zamanda ve aynı yer veya bölge içinde aynı ticaret dalı ile ilgili olarak birden fazla acente atayamayacağı gibi acnete de aynı yer veya bölgede, birbirleriyle rekabette bulanan birden çok ticari işletme hesabına acentelik yapamaz” bu madde metnindende anlaşılacağı üzere Çift Taraflı Tekel Hakkının düzenlendiğini, davacının …’ya başka acnete tayin etmiş olmakla zaten bu maddenin somut olaya uygulanamayacağını ve taraflar arasında tekel uygulaması bulunmadığı ortaya çıktığını, Davacının …’ya, … Hizmetleri, … Hizmetleri, … A.Ş. firmalarını aracı/acente olarak atadığını, Rekabet Yasağına aykırılığın direkt fesih hakkı vermediğini, TTK ve ilgili mevzuat gereği bu rekabeti sona erdirmeye davet edilmesi gerektiğini, eğer davete olumsuz cevap geldiği taktirde sözleşmenin fesih yoluna gidilmesi gerektiğini, bu sebeple feshin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının yetkili acentası … Hizmetlerinin aynı zamanda dava dışı … Sigorta A.Ş.’nin aracı/acentesi olduğunu ancak onun sözleşmesinin fesih edilmediğini savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizce dava konusu celp edilen … 5. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı hakkında sözleşmeden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla toplam 16.275,67 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borca, faize ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu, süresinde de huzurdaki davanın açıldığı tespit edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … talimat sayılı dosyası üzerinden mali müşavir bilirkişi aracılığıyla yapılan inceleme neticesinde dosyaya 08/01/2019 tarihinde tanzim olunan raporda özetle; davalıya ait 2017 yılı işletme hesabı defterinin usulüne uygun olarak tutulduğu, noter tasdikinin zamanında yaptırıldığı, davalı şahıs işletmesi olup, 2017 yılı için İşletme Hesabı esasına göre defter tuttuğu, İşletme Deflerinin basit bir kayıt yöntemi olduğu için, borç ve alacakların takibine imkan vermediği, mevcut deûer, belge ve kayıtlara göre, davacı/alacaklının davalı/borçludan alacaklı bulunup bulunmadığını tespit etmenin mümkün olmadığı, Acentelik Sözleşmesinin 9. 11. ve 26. maddelerinin davacı şirkete verdiği yetki doğrultusunda sözleşmenin feshedildiği, davalının borç tutarı dışındaki fesihle ilgili itirazlarının yerinde olmadığı, davacının davalıdan talep ettiği alacak tutarının neye göre hesaplandığıyla ilgili herhangi bir belge, bilgi ve kriterin bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla mali müşavir ile … bilirkişi heyetine tevdii edilen dosyaya 22/11/2019 tarihinde tanzim olunan raporda özetle; davacı … A.Ş.’nin 2018-2019 Takvim yılına ait defter belge ibraz etmediğinden defter belge incelemesi yapılamadığı, davacının, acentelik sözleşmesinin 9. Maddesine göre sözleşmeyi fesih etme hakkının bulunduğu, Tekel hakkını kullanabileceği, davalının başka bir emeklilik şirketine Acentelik hizmeti veremeyeceğinin açık olarak ifade edildiği, davalının bu yasağın ihlal ettiği ve davacının uğradığı zararı gidermekle yükümlü olduğu, davacının uğradığı zarar tutarı olan 18.622,75TL’nin ne şekilde hesaplandığı tespit edilemediğinden bu tutarın kabul edilemeyeceği ancak davalının, … A.Ş.’den, aldığı komisyonlar ile sınırlı olmak üzere (Sözleşmenin fesih edildiği 01.02.2018 Tarihine kadar olan) davacının tazminat talep edebileceği, davacı tarafından gönderilen 01.02.2018 Tarihli ihtarnamenin 05.02.2018 tebliğ tarihine ödeme için verdiği 7 günlük sürenin eklenmesi ile hesaplanan; 12.02.2018 tarihinin temerrüt tarihi olduğu (05.02.2018 + 7 Gün = 12.02.2018) yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında kök raporu hazırlayan bilirkişi heyetine tevdii edilen dosyaya 27/02/2020 tarihinde tanzim olunan ek raporda özetle; davacı … A.Ş; 2018-2019-2020 Takvim yılına ait incelenen defter ve belgelerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacının, acentelik sözleşmesinin 9.Maddesine göre, Sözleşmeyi fesih etme hakkının bulunduğu, Tekel hakkını kullanabileceği, davalının başka bir emeklilik şirketine Acentelik hizmeti veremeyeceğinin açık olarak ifade edildiği, davalının bu yasağın ihlali halinde şirketin uğrayacağı zararı gidermekle yükümlü olduğu, davalının, … A.Ş. den, aldığı komisyonlar ile sınırlı olmak üzere (Sözleşmenin fesih edildiği 01.02.2018 Tarihine kadar olan) talep edebileceği, 12.02.2018 Tarihinin temerrüt tarihi olduğu, davacının takibe konu ettiği alacağının ticari ilişkiden doğan cari hesap alacağı olduğu, takibe konu ettiği 16.214,19 TL asıl alacak tutarı ile 61,48 TL Temerrüt Faizinin yerinde olmadığı, 12.02.2018 Temerrüt tarihi ile 13.04.2018 İcra Takip Tarihi İtibariyle; Ana Para 6.184,46 TL, Temerrüt Faizi Yıllık % 9,75 Oranı ile 15 Gün için 24,78 TL olmak üzere toplam 6.209,24 TL alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı tarafın 15.11.2013 tarihli acentelik sözleşmesinin ihlali iddiasıyla alacağını icra takibine koyması üzerine davalı borçlunun yetkiye, borca, faize ve fer’ilerine ve borcun zamanaşımına uğradığı iddiasıyla itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Tarafların tacir olmaları nedeniyle aralarında acentelik sözleşmesinde İstanbul İcra Müdürlüklerinin ve Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair geçerli bir yetki sözleşmesi bulunması nedeniyle davalının icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisine itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
TBK m. 147 gereğince, acentelik sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olarak düzenlenmesi karşısında davacının davalının başka bir şirketin acenteciliğini yaptığını kendi çekmiş olduğu 01/02/2018 tarihli ihtarnamede belirtmiş olması nedeniyle icra takip tarihi olan 27/02/2018 tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalının zamanaşımı defi itirazı yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasındaki 15.11.2013 tarihinli acentelik sözleşmesinin uyuşmazlığa konu hükümleri şu şekildedir:
Madde 9- REKABET YASAĞI: “Acente, bu sözleşmenin imzalanmasından itibaren, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak başka bir emeklilik şirketinin acenteliğini veya vekilliğini yapamaz, başka bir emeklilik şirketine iş temin edemez ve başka emeklilik şirketine iş temin eden ortaklıklara dahil olamaz. Bu yasağın ihlali halinde Acente …’in uğrayacağı maddi ve manevi zararı gidermekle yükümlü olacağını peşinen kabul, beyan ve taahhüt eder.”
Madde 11- ACENTE BÖLGESİNDEKİ ŞİRKET FAALİYETLERİ: “…, ACENTE’nin bölgesi dahilinde, gerek doğrudan doğruya gerekse diğer aracılık organları vasıtasıyla Emeklilik Sözleşmeleri aktdetmekte tamamen serbestir. … ’in ACENTE’nin bölgesi dahilindeki faaliyetler sonucunda taraf olacağı bu gibi sözleşmelerle ilgili olarak ACENTE hiçbir hak iddia edemez. ACENTE bu gibi hallerde … ve yetkililerine azami kolaylık ve yardımı göstermeyi şimdiden kabul eder.”
Madde 26 – SÖZLEŞMENİN SÜRESİ VE FESHİ : “…Bu sözleşme, gerek ACENTE gerekse ACENTE’nin çalıştırdığı BİREYSEL EMEKLİLİK ARACILARI’nın mevzuata veya işbu sözleşme hükümlerine veya …direktif ve genelgelerine aykırı davranmaları yahut mutabık kalınan hedefleri gerçekleştirilememeleri veya haklı bir sebebin ortaya çıkması halinde … tarafından süre verilmeksizin, tek taraflı olarak her zaman feshedilebilir. İşbu sözleşmein sebep her ne olursa olsun feshi halinde, fesih ihbarının sonuçları, fesih ihbarı sonrası komisyon uygulaması ve sair düzenlemeler için varsa ACENTE ile …arasında akdedilmiş olan Protokol hükümleri uygulanacaktır. Herhangi bir PROTOKOL bulunmaması halinde, işbu sözleşmenin 23. Maddesi hükümleri uygulanacaktır.”
Acentelik Sözleşmesinin 9. , 11. ve 26. maddelerine göre davacının sözleşmeyi feshetme ve tazminat talep etme hakkının bulunduğu ve davacının sözleşmenin 9. maddesine istinaden 26. maddesi ile sözleşmeyi feshettiği, Acentelik Sözleşmesinin 9. maddesine göre davacının tekel hakkını kullanarak davalının başka bir emeklilik şirketine acentelik hizmeti veremeyeceği hususunun açıkça kararlaştırıldığından davalının bu yasağı ihlal etmesi nedeniyle davacı şirketin uğrayacağı zararı gidermekle yükümlü olduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf TTK m. 104 hükmünde “çift taraflı tekel hakkı”nın düzenlendiğini, davacı şirketin Muğla bölgesinde başkaca acentelikler vererek bu hükmü ihlal ettiğini savunmuştur.
TTK m. 104 hükmü ” Yazılı olarak aksi kararlaştırılmadıkça, müvekkil, aynı zamanda ve aynı yer veya bölge içinde aynı ticaret dalı ile ilgili olarak birden fazla acente atayamayacağı gibi, acente de aynı yer veya bölgede, birbirleriyle rekabette bulunan birden çok ticari işletme hesabına acentelik yapamaz.” şeklindedir.
Somut olayda davacı taraf acentelik sözleşmesinin 11. Maddesine dayalı olarak Muğla bölgesi dahilinde gerek doğrudan doğruya gerekse diğer aracılık organları vasıtasıyla Emeklilik Sözleşmeleri akdetmek yetkisine haiz olduğundan sözleşmeyle kanun hükmünde belirtilen durumun aksinin kararlaştırılmış olması nedeniyle davalı tarafın bu itirazı yerinde görülmemiştir.
Dosyamızdan talimat mahkemesi aracılığıyla alınan mali rapora göre, davalının şahıs işletmesi olması nedeniyle işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, İşletme deflerinin basit bir kayıt yöntemi olması ve borç ve alacakların takibine imkan vermemesi nedenleriyle mevcut deûer, belge ve kayıtlara göre davacı alacaklının davalı borçludan alacaklı bulunup bulunmadığını tespit etmenin mümkün olmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce alınan son bilirkişi heyet raporuna göre davacı … A.Ş’nin 2018-2019-2020 yıllarına ait defter ve belgelerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davalının borcunun 31.01.2020 tarihi itibariyle 6.184,46 TL olduğu ve tamamının ticari ilişkiden kaynaklanan komisyon hak ediş borcundan kaynaklı cari hesap borcu olduğu tespit edilmiştir.
Davacının davalı tarafa ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ödeme yapılması belirtildiğinden ihtarnamenin 05.02.2018 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine davalının 12.02.2018 tarihi temerrüde düştüğü anlaşılmıştır. Neticeden son heyet bilirkişi raporuna göre, 6.184,46 TL asıl alacak ve 24,78 TL işlemiş faiz olmak üzere davacının davalıdan toplam 6209,24 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile takibin 6.209,24 TL üzerinden devamına, asıl alacak 6.184,46 TL ye takip tarihinden itibaren % 9,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesaplanan % 20 oranındaki 1.241,85 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile takibin 6.209,24 TL üzerinden devamına, asıl alacak 6.184,46 TL ye takip tarihinden itibaren % 9,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, % 20 oranındaki 1.241,85 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 424,15 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 196,57 TL harçtan mahsubu ile bakiye 227,58 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 196,57 TL peşin harcın davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 2.613‬,00 TL yargılama giderinden davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 996,87 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan; posta, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 674,00 TL yargılama giderinden davanın kabulü reddi oranında yapılan hesaplama neticesinde 416,87 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
Bakiye kısmın davalının üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden kabul edilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/10/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”