Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/320 E. 2019/433 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/320 Esas
KARAR NO : 2019/433

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ : 18/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 09/04/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 1993 yılında turizm ve eğlence, reklam ve tanıtım, seyahat, el sanatları ve hediyelik eşya işleri ile iştigal etmek amacıyla kurulduğunu, müvekkilinin ise davalı şirketin 800.000.000,00 TL olan sermayesinin %29’una tekabül eden 232.000.000,00 TL’lik kısmının sahibi olduğunu, müvekkili tarafından hisse paylarının defterlerde yanlış kayıtlandığına ilişkin ve genel kurul kararları iptali ile ilgili açılan davaların bulunduğunu, bu davalarda verilen tedbir kararlarının yürürlükte olmasına rağmen …, … ve …’nin şirketi fiilen yönettiklerini, müvekkilinin müdürlük görevini yerine getirmesinin engellendiğini, bilinçli olarak yönetimin organsız bırakılarak kayyım atanmasına neden olunduğunu, mahkemenin tayin ettiği kayyum tarafından 08/03/2018 tarihinde genel kurulun yapıldığını, yapılan toplantının batıl ve kanun, esas sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin oy hakkının kanunun bağladığı müktesep haklarının kullandırılmadığını, bu nedenle toplantı ve alınan kararın yok hükmünde olduğunu, müvekkilinin … 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, ve 2014/1372 Esas sayılı dosyalarında açtığı davalarda dosyaya gelen bilirkişi raporlarıyla sabit olduğu üzere 800.000.000,00 TL olan şirket sermayesinin 232.000.000,00 TL’lik kısmının sahibi olduğunu, daha sonra yapılan toplantılarda da hisse miktarlarının düzeltildiğini, dava konusu toplantı tutanağında hisse miktarının 232.000.000,00 TL değil, 189.000.000,00 TL olarak yazılı olduğunu, diğer küçük ortakların hisselerinin de yanlış yazıldığını, toplantıda ortaklar sahibi oldukları gerçek oy haklarına uygun biçimde oyların kullanılmadığını, müvekkili ve diğer küçük ortakların gerçekte sahip oldukları paylara ait oyların müdür seçilen … tarafından kullanıldığını, oy hakkına sahip olmayan kişilerce kullanılmasının açıkca hukuka aykırı olduğunu, kayyumun müvekkilinin muhalefet şerhini toplantı tutanağına yazdırmasına engel olmaya çalıştığını, kayyumun toplantıyı kanuna uygun yönetmediğini, müvekkilinin müdürlük görevinin halen devam ederken vekil müdürlük görevine son verilmeden …’in tek başına müdür olarak tayin edilmesinin genel kurul toplantısının yürürlüğü tedbir kararını durdurduğunu, ancak müşterek imza ile şirketin temsil edecek bir müdür seçilmesi yerine doğrudan tek imza ile şirketi temsil edecek yeni müdür seçilmesinin hukuka aykırı ve mahkemenin verdiği tedbir kararını ihlali anlamına geldiğini, şirketi organsız bırakma adına nedensiz biçimde istifa eden …’in mahkemece kayyum tayin edilerek yapılan genel kurulda tek başına yeniden müdür seçilmesinin açıkça hakkın kötüye kullanılması ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu bildirerek, davalı şirketin 08/03/2018 tarihli genel kurul kararının yürürlüğünün dava sonuna kadar ertelenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, akabinde yapılacak yargılama sonucu davanın kabulü ile müvekkilinin kanunla verilmiş vazgeçilmez nitelikteki haklarının kullanılmasını engeller ve açıkça kanuna ana sözleşme hükümleri ile özellikle dürüstlük kurallarına aykırı şirketin 08/03/2018 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan kararın yok hükmünde olduğunun tespiti ile butlanına, bu talep kabul edilmez ise iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından mahkememize sunulan 04/06/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yapılan Genel Kurulun şirketin azınlık hissedarları tarafından yapılan başvuru üzerine … 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/762 Esas, 2017/1107 Karar sayılı kararı gereği TTK’nun 412/1 ve TTK 409. maddeleri uyarınca mahkeme tarafından atanan kayyum … tarafından düzenlendiğini, bu dosyada davacıların müvekkili şirkete yeni müdür ya da müdürler seçilebilmesi amacıyla genel kurul düzenlenmesi ve ortaklarının Genel Kurul’a çağrılması için kayyum atanmasınını talep ve dava edildiğini, mahkeme kararı doğrultusunda 08/03/2018 tarihinde düzenlenen genel kurulda şirket müdürünün usul ve nisaba uygun olarak seçilerek uzun süredir devam eden yönetim boşluğunun giderildiğini, bu nedenle şirketin faaliyetlerine devam edilir hale getirildiğini, … 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/762 Esas, 2017/1107 Karar sayılı kararında davacının işbu dava dilekçesinde ileri sürdüğü tüm iddialarını tekrarladığını, ancak mahkemenin azınlık hissedarları tarafından açılan davayı kabul ettiğini, bahse konu davada şirketin yıllardır kaos içinde olduğu ve geçerli bir müdür bulunmadığı, şirketin yönetiminin organsız kaldığının beyan edildiğini, mahkemece yapılan inceleme de bu hususların açıkça tespit edilip konu hakkında kabul kararı verilerek kayyumun atandığını, davacı tarafından açılan huzurdaki dava ile yapılan genel kurulun yok sayılması talep edilerek … 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen kararın yok sayılmasına çalışıldığını ve hukuka aykırı bir şekilde bu dava ile ilk derece mahkemesinin temyiz mercii olarak kullanmaya çalışıldığını, davacının hissedarlarının pay ve hisselerinin yanlış yazdığı ve böylelikle gerçek oy haklarına uygun şekilde yapılmayan oylama ve alınan kararların iptali iddia ve talebinin mesnetsiz olduğunu, ticaret sicil kayıtları ile toplantı tutanağında belirtilen pay adetlerinin tam bir uygunluk gösterdiğini, ticaret hukuku sistemi içinde sicil kayıtlarının aksi sabit oluncaya kadar geçerliliğinin sürdüğünü ve sicildeki kayıtların tadil edilene dek o kaydın esas alınmasının zorunlu olduğunu, davacının şirket sermayesinin gerçekte 232.000.000,00 TL’lik kısmının sahibi iken toplantı tutanağında 189.000.000,00 TL olarak belirtildiği, diğer küçük ortakların da hisselerinin yanlış yazıldığı yönündeki itirazlarının taraflar arasındaki geçmiş tarihli bir çok davada dile getirilmiş bir iddia olduğunu, … 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/917 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda ortaklar kurulunda alınan kararda yeni hisse miktarının tespitinde hesap hatası yapıldığının ve bu hatanın sermaye arttırımını geçersiz kalmayacağı, ancak ortakların hisse miktarlarının hatanın düzeltilmesi sonucu oluşan rakamlar gibi olduğunun kabul edilir olduğu hususlarında rapor tanzim edildiğini, … 15. Asliye ticaret mahkemesinin diğer bir dosyası olan 2014/1372 Esas sayılı dosyası ile de görülen davada alınan bilirkişi raporunda da toplantı tutanağı sicil kayıtları esas alınarak düzenleneceği, hesap hatası şeklindeki sicil kaydındaki hatalı kaydın ancak bu kaydın tadili ile ortadan kaldırılabilir olacağı hususlarında rapor düzenlendiği, davacının toplantı tutanağına muhalefet şerhinin yazılmasına kayyım tarafından izin verilmediği iddiasının anlaşılır bir iddia olmadığını, davacı tarafın muhalefet şerhinin düşülmesinin engellendiğini söylenmediğini, şerhin yazılı olarak alınıp toplantı tutanağına ek yapılmasının dava gerekçesi yapıldığını, davacının iddiasının yasal bir dayanağının olmadığını, davacının doğrudan doğrudan ve tek imza şirketi temsil edecek yeni bir müdür seçilmesinin hukuka aykırı olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, … 13. Asliye Ticaret mahkemesinin 2017/762 Esas, 2017/1107 Karar sayıl kararı ile azınlık hissedarlarının taleplerinin yeni müdür ya da müdürler seçilebilmesi için kayyum tarafından genel kurul düzenlenmesi ve ortaklarının Genel Kurul’a çağrılmasına karar verildiğini, mahkeme kararına uygun şekilde yerine getirilen toplantıda şirket müdürlüğü için verilen iki teklifin değerlendirildiğini, irket müdürlüğü için …’in vermiş olduğu teklifte halen müşterek olarak müdür olduğunu ve müşterek müdürlüğün geçerli olması için yanına bir müdür tayin edilmesinin talep edildiğini, bu teklifin yapılan oylama sonucunda reddine karar verildiğini, …’in vermiş olduğu teklifte ise …’in tek başına aksine karar alınıncaya kadar münferiden şirket müdürünün olmasının teklif edildiğini, bu teklifin ise oylama sonucunda kabulüne karar verildiğini, yapılan oylamada ve alınan kararda hiçbir hukuka aykırılık bulunmadığını, uyulması gereken usule ve nisaplara uygun şekilde alınan kararın geçerli olduğunu bu nedenle davacının taleplerinin tümünün yerinde olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyamız tüm dosya kapsamı ile tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek davacının şirket sermayesinin hazirun cetvelindeki bedelden fazla olmasının kararının iptalini gerektirip gerektirmeyeceği, muhalefet şerhi yazılmasına kayyum tarafın izin verilmediği iddiasının genel kurul kararının iptalini gerektirip gerektirmediği, davacının müdürlük görevi devam ederken müdürlük görevine son verilmeden müşterek imza ile şirketi temsil edecek bir müdür seçilmesi yerine tek imza ile şirketi temsil edecek müdür seçilmesi iddiasının kararın iptalini gerekip gerekmediği yönünde rapor alınmak üzere resen tayin edilen Prof. Dr. … ve Mali Müşavir Bilirkişi …’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 11/02/2019 havale tarihli raporda; huzurdaki davanın konusunun 08/03/2018 tarihli genel kurul karınını iptali veya butlanın tespitine ilişkin olduğu, limited şirketlerde genel kurul kararlarının butlanı ve iptalini düzenleyen 622. Maddeye göre “..Bu kanunun anonim şirketi genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır…” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, o halde dava konusu olayda uygulanacak normun TTK’nun 446. Maddesi ve diğer hükümlerinin uygulanacağı, dosya içeriğinden davacının davalı şirketteki pay oranı hazirun cetveline göre %23,63, bilirkişi raporuna göre %29 tutarında sermayesine sahip ortağı olduğu, davalı şirket tarafından 08/03/2018 tarihinde gerçekleştirilen ortaklar kurulu toplantısında davacının dava konusu kararlara muhalif kaldığı ve kararların alındığı tarihten itibaren üç ay içerisinde de iş bu iptal davasını açtığı anlaşıldığı, taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporda çözüme kavuşturulması gereken temel problemin genel kurulda alınan kararların iptal veya butlan şartlarının oluşup oluşmadığının araştırılması olduğu, anonim şirketlerin hukukunda yokluk ve butlan hallerinin yanı sıra genel kurul kararlarının hükümsüzlük hallerinden birisinin de iptal edilebilirlik olduğu, genel kurul kararlarına karşı iptal davasını açma hakkını düzenleyen TTK’nun 446. Maddesi hükmüne göre toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanılmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin iptal davası açabileceği, söz konusu hükümden de açıkça anlaşıldığı üzere, kural olarak pay sahiplerinin iptal davası açabilmeleri için toplantıda hazır bulunmaları, iptale konu ettikleri karara karşı olumsuz oy kullanmaları ve bu muhalefetlerini tutanağa yazdırmalarının gerektiği, toplantıda hazır bulunan, karara muhalif olan ve keyfiyeti zapta geçiren pay sahiplerinin açmış oldukları iptal davasının kabul edilebilmesi için ayrıca bu kararların yasaya, esas sözleşmeye veya iyi niyet kuralına aykırı olduklarının da kanıtlanması gerektiği, yapılan davete rağmen toplantıya katılmayan ve muhalefet şerhini tutanağa yazdırmayan bir pay sahibinin ancak usulüne uygun toplantı davetinin yapılmamış olması, gündemin gereği gibi ilan edilmemiş olması, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmemesi, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmemesi genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullanmaları ve müktesep hakların ihlal edilmiş olması hallerinden birinin varlığı ve bu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu kanıtlaması durumunda, iptal davası açılabileceği, davacının davalı şirketin genel kurul toplantısına katılarak alınan kararlara muhalif kaldığının görüldüğü, bu nedenle dava konusu karar bakımından dava açma şartının gerçekleştiğinin açık olduğu, bununla birlikte iptali talep edilen karar bakımından bu kararın kanun, ana sözleşme veya afaki iyi niyete aykırı olup olmadığının incelenmesi gerektiği, iptali talep edilen genel kurul kararının şirket müdürü seçimine ilişkin olduğu, karar hazirun cetveli alındığında %65 bilirkişi raporu dikkate alındığında ise %60 paya sahip kimselerin oylarıyla alındığı, davacı ile dava dışı …’in 13/03/2001 tarihli ortaklar kurulu kararına göre şirketi müşterek imza ile temsil etmek üzere 20 yıllığına müdür seçildikleri, 25/04/2013 tarihli ortaklar kurulu kararıyla temsil ve ilzam yetkisinde değişikliğe giderildiği ancak bu kararın çağrı usulüne uyulmadığı gerekçesiyle Yargıtay tarafından bozulmasının ardından mahkemece butlanına karar verildiği, bu karar üzerine şirketi müşterek temsile yetkili müdürlerden …’in istifası ile şirketi müşterek temsile yetkili müdürlerden …’in istifası ile şirketin organsız kaldığı ve organsızlığın giderilmesi için şirkete genel kurul çağrısı yapmak ve gündemi belirlemek üzere kayyum atandığı dosya içeriğinden anlaşılmakta olduğu, gündemi yeni müdür seçimi olan ortaklar kurulan tüm pay sahiplerinin asaleten katıldığınında hazirun cetvelinde görülmekte olduğu, sorunun müdür seçimine ilişkin kararın iptal koşulunun oluşup oluşmadığı noktasında olduğu, alınan kararın kanun, esas sözleşmeye veya afaki iyi niyet kurallarına aykırılığı halinde iptali söz konusu olabileceği, limited şirketlerde ortaklar kurulunun toplantı ve karar sayısını düzenleyen 620. Maddesine göre kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, seçim kararları dahil, tüm genel kurul kararları, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınacağının düzenleme konusu yapıldığı, müdür seçimine ilişkin kararın TTK’nun 622. Maddesinde nitelikli nisap aranan haller arasında sayılmadığı, yine davalı şirketin esas sözleşmesi incelendiğinde temsil ve ilzam bakımından müşterek temsile ilişkin bir düzeleme olmadığı gibi davacı ve dava dışı …’in esas sözleşme ile değil ortaklar kurulu kararı ile müşterek temsil yetkisiyle müdür seçildikleri, o halde burada esas sözleşme değişikliği gerektiren bir durum olmadığından TTK’nun 620. Maddesinde yer alan nisap esas alınacağı, buna göre ister hazirun cetveli isterse bilirkişi raporunda belirlenen oranlar esas alındığında dava dışı …’in seçimi bakımından gerekli nisabın sağlandığı, alınan kararda kanuna aykırılığın olmadığının anlaşıldığı, bu noktada davacının bir iddiasının da bilirkişi rakamları ile belirlenen oranın esas alınması halinde pay sahiplerinin kendilerine ait olmayan oyları kullanmış olacakları ve bu nedenle kararın iptali gerektiği hususu ile alakalı olduğu, ancak bu noktada TTK’da açıkça düzenlenen etki prensibi gereği yukarıda da belirtildiği üzere davalı şirket ortaklarının kendilerine ait olmayan oy oranı kararın alınmasında etkili olmayacağından kararın iptaline yol açmayacağı, alınan kararın davalı şirketin esas sözleşmesine aykırı olup olmadığı husus da bilirkişiler tarafından incelendiği, esas sözleşmenin 15. Maddesinde yer alan şirketin ödenmiş sermayesinin yarısından fazlasını temsil eden ortakların kararı ile müdürlerin değiştirilebileceğine ilişkin hüküm tespit edildiği, genel kurulda müdür seçimine ilişkin karar toplantı ve karar sayısı bakımından esas sözleşmeye de aykırılık teşkil etmemekte olduğu, son olarak limited şirketlerde de çoğunluk prensibinin geçerli olduğu dikkate alındığında, bütün pay sahiplerinin hazır olduğu bir toplantıda oy çokluğu ile alınan kararın afaki iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil etmediğinin düşünüldüğü, davacının yokluk ve butlanın tespitine ilişkin talepleri bakımından da bir yokluk veya butlan gerekçesi sunmadığı, dosya üzerinden yapılan incelemede anılan genel kurul kararının yokluğu veya butlanını gerektirecek bir hususa rastlanmadığını, sonuç olarak tüm bu açıklanan nedenler sonucunda davalı şirketin 08/03/2018 tarihinde yapılan ortaklar kurulunda alınan müdür seçimine ilişkin kararın iptali koşullarının oluşmadığı hususlarını rapor etmişlerdir.
TTK’nun 622 maddesinde limited şirket genel kurul kararlarının iptaline ve butlanına ilişkin olarak anonim şirketin iptal ve butlanına ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla limited şirketlerde de uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır.
TTK’nın 622.maddesinin atfıyla TTK’nın 446. Maddesine göre toplantıda hazır bulunupta karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçirten toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın olumsuz oy kullanmış olsun veya olmasın çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ileri süren pay sahipleri iptal davası açabilecekleri, TTK’nın 445.maddesinde de 446.madde de belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararlarına aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabileceği düzenleme konusu yapılmıştır.
TTK’nun 620. Maddesine göre kanun ve ya şirket sözleşmesinde aksi ön görülmediği takdirde seçim kararları dahil tüm genel kurul kararları toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır. İptali talep edilen genel kurul kararı şirket müdürü seçimine ilişkin olup, karar hazirun cetveli dikkate alındığında %65 bilirkişi raporu dikkate alındığında, %60 paya sahip kimselerin oyları ile alınmıştır. Davacı ve dava dışı …’in 13/03/2001 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirketi müşterek imza ile temsil etmek üzere 20 yıllığına müdür olarak seçildiği, 25/04/2013 tarihli ortaklar kurulu kararı ile temsil ve ilzam yetkisinde değişiklik yapıldığı, bu kararın çağrı usulüne uyulmadığı gerekçesi ile yapılan yargılama sonucunda butlanına karar verildiği, …’in de müdürlük görevinden istifa etmesi ile şirketin organsız kaldığı, organsızlığın giderilmesi için şirkete genel kurul çağrısı yapmak ve gündemi belirlemek üzere … 13. Asliye Ticaret Mahkemesince kayyum atandığı, gündemi müdür seçimi olan ortaklar kuruluna tüm pay sahiplerinin asaleten katıldığı, müdür seçimine ilişkin kararın TTK’nun 622. Maddesindeki nitelikli nisap aranan haller arasında sayılmadığı, davalı şirketin ana sözleşmesinden temsil ve ilzam bakımından müşterek temsile ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, davacı ve dava dışı …’in ana sözleşme ile müdür olarak atanmadığı, ortaklar kurulu kararı ile müşterek temsil yetkisi ile müdür seçildikleri, esas sözleşme değişikliği gerektiren bir durumun olmadığı, TTK’nun 620. Maddesinde belirlenen temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile kararların alınması gerektiği, hazirun cetveli veya bilirkişi raporunda belirlenen oranlar esas alınsa da gerekli nisabın sağlandığı, bilirkişi rakamları ile belirlenen oranın esas alınması halinde pay sahiplerinin kendilerine ait olmayan oyları kullanmış olacakları, ancak şirket ortaklarının kendilerine ait olmayan oy oranını kullanmış olmalarının kararın alınmasında etkili olmaması sebebiyle kararın iptaline yol açmayacağı, davalı şirketin ana sözleşmesinin 15. Maddesinde yer alan ödenmiş sermayenin yarısından fazlasını temsil eden ortakların kararı ile müdürlerin değiştirilebileceği hükmü dikkate alındığında müdür seçimine ilişkin karar, toplantı ve karar sayısı bakımından ana sözleşmeye aykırılık bulunmadığı, limited şirketlerde çoğunluk prensibinin geçerli olduğu, bütün pay sahiplerinin hazır olduğu toplantıda oy çokluğu ile alınan kararın afaki iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil etmediği, davacının kararın yokluk ve butlanının tespitine ilişkin taleplerin bakımından da gerekçeli delili sunmadığı, genel kurul kararının yokluğu veya butlanını gerektirecek bir durumun olmadığı hüküm vermeye elverişli, denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL’nin, peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile eksik olan 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/04/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

HARÇ BEYANI
44,40 K.H.
35,90 P.H.
8,50 B.İ.H.