Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/26 E. 2019/998 K. 15.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/26 Esas
KARAR NO : 2019/998

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/01/2018
KARAR TARİHİ : 15/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ticari ilişki kapsamında müvekkili tarafından hizmet verilen davalıya birtakım faturalar düzenlendiğini, düzenlenen faturalara karşın davalı tarafından birtakım ödemeler yaptığını ancak 04/07/2017 tarihi itibari ile davalının 8.297,59 TL borcunun bulunduğunu, bu kapsamda alacağın tahsili amacıyla … 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, icra dosyasına 4.248,00 TL’lik bir ödeme yapıldığını, bu tutardan harçlar düşüldükten sonra müvekkiline 3.969,76 TL ödeme yapıldığını, bu ödemenin mahsubu ile davalının toplam borcunun 4.049,59 TL kaldığını beyanla davalının itirazının iptali ile takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket kayıtlarına göre davacının iddiasının aksine 04/07/2017 tarihi itibari ile müvekkilinin davacıdan 20,00 TL alacaklı durumda olduğunu, davacı tarafından düzenlenen tüm faturalara ilişkin ödemelerin eksiksiz olarak müvekkili tarafından yapıldığını, bu nedenle davacıya karşı herhangi bir borç kaydına müvekkili şirket kayıtlarında rastlanılmadığını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizce dava konusu celp edilen … 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında cari hesap alacağının tahsili amacıyla 8.297,59 TL asıl alacak, 314,74 TL işlemiş faizden oluşan toplam 8.612,33 TL bedelin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı vekili tarafından kısmi borca ve takibe itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu, süresinde de huzurdaki davanın açıldığı tespit edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla Mali Müşavir …’ye tevdii edilen dosyaya 17/09/2018 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle; dava tarafından ibraz edilen 2016, 2017 yasal ticari defterlerin incelenmesinde; davacıya ait defterlerin açılış ve tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş oludğu görülmüş olduğu, davalı tarafından ibraz edilen 2017 yılına ait yasal ticari defterlerin incelenmesinde; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “defter tutma yükümlülüğü” başlıklı 64. maddesinin 3. fıkrası uyarınca davalının maliye bakanlığından elektronik defter uygulaması için onay aldığı, aldığı bu onaya istinaden yevmiye ve defter-i kebir defterlerini elektronik ortamda, envanter defterini ise fiziki ortamda anlaşılmış olup, yukarıdaki tabloda gösterildiği üzere davalı defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu ve defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğu tespit edilmiştir.
Huzurdaki davada davacı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalıya birtakım faturalar düzenlendiği, düzenlenen faturalara karşın davalı tarafından birtakım ödemeler yapıldığı, ancak 04/07/2017 tarihi itibari ile davalının 8.297,59 TL borcunun bulunduğu, bu tutar üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, söz konusu icra takibine davalı tarafından kısmi itiraz yapılarak icra dosyasına 4.248,00 TL’lik bir ödeme yapıldığı, bu tutardan harçlar düşüldükten sonra taraflarına 3.969,76 TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin mahsubu ile davalının toplam borcunun 4.049,59 TL olduğu ve bu tutarın davalı tarafından ödenmesi gerektiği anlatımındadır.
Davalı ise, davacının iddiasının aksine taraflarına ait şirket kayıtlarında 04/07/2017 tarihi itibari ile davacıdan 20,00 TL alacaklı durumda bulundukları, davacı tarafından düzenlenen tüm faturalara ilişkin ödemelerin eksiksiz olarak yapıldığı, bu nedenle davacıya karşı herhangi bir borç kaydına şirket kayıtlarında rastlanılmadığı anlatımındadır.
Davacı tarafından sunulan ticari defterlerin tetkikinde; davalı ile olan ticari münasebetini 120.00.623 nolu cari hesap kodu altında takip etmekte olduğu ve bu hesabın takip tarihine kadar olan ticari hareketlerine ilişkin dökümler ayrıntılı olarak raporda yapılmış olup, bu hesabın takip tarihi itibari ile 11.412,27 TL borç bakiyesi verdiği, buna göre davacı kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 11.412,27 TL alacaklı durumda olduğu, davacı tarafından icra takibine ise 8.297,59 TL’lik asıl alacak tutarının konu edildiği tespit edilmiştir.
Davalı tarafından sunulan ticari defterlerin tetkikinde ise; davacı ile olan ticari münasebetini 320.06.02363 nolu cari hesap kodu altında takip etmekte olduğu ve bu hesabın hareketlerine ilişkin ayrıntılı olarak dökümü yapılmış olup, bu hesabın takip tarihi olan 23/11/2017 tarihi itibari ile 3.580,28 TL alacak bakiyesi verdiği, buna göre davalı kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davacıya 3.580,28.-TL Borçlu durumdadır. Ancak icra takibinin akabinde davalı tarafından icra dosyasına 4.248,00 TL’lik ödeme yapıldığı ve ayrıca 04/12/2017 tarihinde yapılan virman işlemi ile de davalının kendi defterlerinde davacıdan 19,67 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan 8.297,59 TL’lik asıl alacak tutarının 4.248,00 TL’lik kısmının davalının kabulünde olduğu ve bu tutarın icra dosyasına ödendiği, davalı tarafından icra takibine yapılan 4.248,00 TL’lik ödemenin her iki tarafın da kabulünde olduğu, davacı tarafından huzurdaki davaya bu ödeme tutarının tenzili ile bakiye (8.297,59 – 4.248,00 =) 4.049,59 TL’nin konu edildiği tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafı oluşturan tutar olan 4.049,59 TL yönünden ise taraf defterleri karşılaştırılmış olup, ancak taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun süreli ve detaylı olması nedeni ile taraflar arasındaki farkın hangi faturalardan, ödemelerden ve/veya işlemlerden kaynaklandığı tespit edilememiştir.
Sonuç olarak; dava ve icra dosyası ile taraflara ait ticari defterlerin tetkiki sonucunda, davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 11.412,27 TL alacaklı durumda olduğu, ancak davacı tarafından icra takibine 8.297,59 TL’lik asıl alacak tutarının konu edildiği, davalının ise kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davacıya 3.580,28 TL borçlu durumda olduğu, ancak icra takibinin akabinde davalı tarafından icra dosyasına 4.248,00 TL’lik ödeme yapıldığı ve ayrıca 04/12/2017 tarihinde yapılan virman işlemi ile de davalının kendi defterlerinde davacıdan 19,67 TL alacaklı duruma geçtiği, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan 8.297,59 TL’lik asıl alacak tutarının 4.248,00 TL’lik kısmının davalının kabulünde olduğu ve bu tutarın icra dosyasına ödendiği, davacı tarafından huzurdaki davaya bu ödeme tutarının tenzili ile bakiye (8.297,59 – 4.248,00 =) 4.049,59 TL’nin konu edildiği, taraflar arasındaki ihtilafı oluşturan tutar olan 4.049,59 TL yönünden ise taraf defterleri karşılaştırıldığı, ancak taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun süreli ve detaylı olması nedeni ile taraflar arasındaki farkın hangi faturalardan, ödemelerden ve/veya işlemlerden kaynaklandığının tespit edilemediği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla dosya kök raporu hazırlayan bilirkişi tevdii edilerek 23/11/2018 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ek raporunda özetle; davalı vekili tarafından 05/10/2018 tarihli duruşmada bilirkişi raporuna herhangi bir itirazlarının olmadığını beyan etmiş olduğu görülmektedir.
Davacı vekili tarafından ise 05/10/2018 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin sunulmuş olduğu, söz konusu dilekçede özetle :”…bilirkişi raporunda müvekkilinin 11.412,27 TL alacaklı olduğu tespitine katıldıklarını, yine bilirkişi raporunda takip talebinin olması gereken tutardan az olan 8.297,59.-TL tutarlı olduğu tespitinin de doğru olduğunu, bunun sebebinin 02/02/2017 tarihli 2.105,45.-TL ve 1.280,30.-TL tutarlı hasar işlem kayıtlarının banka havalesi şeklinde hatalı olarak cari ekstreye davalı taraf alacağı şeklinde girilmesi nedeniyle oluştuğunu, ilgili tarihlerde banka havalesinin mevcut olmadığını, davalı tarafça sunulan belgelerde de havale dekontlarının bulunmadığını, bu nedenle takip talebi olması gereken alacak tutarından düşük durumda olduğunu, davalının icra takibine kısmen itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalının borcun 4.248,00.-TL lik bölümünü kabul ettiğini, ancak kabul ettiği tutara dair ödemesi gereken dosya ferilerini (masraf,harç ve vekalet ücretini) dosyaya ödemediğini, söz konusu tutarların asıl alacaktan mahsup edilemeyeceğini, bilirkişi raporunda da kabul edilen borcun ferileri ile ilgili herhangi bir hesaplama yapılmadığını, yine bilirkişi raporunda tarafların kayıtlarında farklılık olduğunun belirtildiğini, ancak farklılıklara ilişkin olarak fatura ve kayıtların değerlendirilmediğini beyanla neticeden dosyadaki eksik hususların tamamlanması için ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesi..” talebinde bulunduğu görülmektedir.
Davacının “…davalının borcun 4.248,00.-TL lik bölümünü kabul ettiğini, ancak kabul ettiği tutara dair ödemesi gereken dosya ferilerini (masraf,harç ve vekalet ücretini) dosyaya ödemediğini, söz konusu tutarların asıl alacaktan mahsup edilemeyeceği..” itirazlarına ilişkin olarak, bilirkişinin görevi tarafların takip tarihi itibariyle borç alacak durumunun tespiti olup, davacı vekilinin itiraz ettiği fer’iler ile ilgili hesaplamalar infaz aşamasında icra müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Ayrıca bununla beraber, yine davacı vekilince, davalının yatırdığı 4.248,00.-TL.den 278,24.-TL cezaevi ve tahsil harcı kesintisi yapıldığı, bakiye tutardan da taraflarınca vekalet ücreti ve dosya masraflarının da taraflarınca mahsup edildikten sonra kalan tutarın müvekkile iade edildiği beyan edilmiş ise de, davacı yanca ek rapor talebine rağmen, itirazlarına konu gerek 278,24.-TL.lik cezaevi ve tahsil harcına ait makbuza ve gerekse vekalet ve dosya masraflarına ilişkin, dosyaya herhangi bir belge ibraz edilmemiştir.
Davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan 8.297,59 TL’lik asıl alacak tutarının 4.248,00 TL’lik kısmının davalının kabulünde olduğu ve bu tutarın icra dosyasına ödendiği anlaşılmaktadır. Huzurdaki davaya ise kalan tutar olan 4.049,59 TL lik bakiyeyi konu etmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı yan 06/11/2018 tarihli ek incelemeye vaktinde katılmamış olup, akabinde davalı vekili tarafından telefon ile aranarak incelemeye geç kaldıkları, mahkemece ticari defterlerin yerinde incelenmesi için tarafımıza yetki verildiği beyan edilmiş olup, naip Hakim ile yapılan görüşme neticesinde de davalı ticari defterlerinin incelemesi yapılmıştır. Taraf ticari defterlerinin tekrar incelenmesi neticesinde defterlerin önceki raporda arz edildiği şekilde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yanın bir diğer itirazı da, bilirkişinin taraf defter kayıtları arasındaki farklılığın sebebini ortaya koyamadığı yönündedir.
Davacının sunmuş olduğu Hasar Onarım Formları ile faturaların birbiri ile uyumlu olduğu, bu faturaların tamamının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görülmektedir. Ancak, kök raporda da arz edildiği üzere “…Taraflar arasındaki ihtilafı oluşturan tutar olan 4.049,59.-TL yönünden ise taraf defterleri karşılaştırıldığı, ancak taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun süreli ve detaylı olması nedeni ile taraflar arasındaki farkın hangi faturalardan, ödemelerden ve/veya işlemlerden kaynaklandığının tarafımızca tespit edilemediği…” şeklinde tespitte bulunulmuştur.
Bilirkişinin görevi tarafların iddia ve savunmalarının doğruluğunu, ticari defterlerden kontrol etmek olup, taraf iddia ve savunmalarını ispatlamak değildir. Bu aradaki farkın hangi işlemlerden kaynaklandığı tarafımızdan açıkça tespit edilebilseydi zaten dosya ek rapora gelmezdi. HMK Somutlaştırma ve Delillerin gösterilmesi başlıklı Md.194/1’e göre “…Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar…” Bu nedenle ek rapor talebinde bulunan davacının, ek rapordan önce, tarafımızca önceki raporda tespit edilen 4.049,59.-TL.lik farkın, hangi fatura ya da faturalardan kaynaklandığının net ve somut bir şekilde ortaya koyması ve bunlara ilişkin iş emri / tamir tutanaklarının da dosyaya sunulmuş olması ve bilirkişiliğimizin de ek raporda buna göre kanaat bildirmesi gerektiği değerlendirilmiş ise de dosyada bu yönde bir veri olmayıp sadece genel olarak itiraz edildiği tespit edilmiştir.
Bu tespitlere nazaran, kök rapordaki kanaat ve değerlendirmelerimizde herhangi bir değişiklik olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi neticesinde tarafların beyan ve itirazlarının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi amacıyla dosya kök ve ek raporu hazırlayan bilirkişi tevdii edilerek 03/05/2019 tarihinde tanzim olunan bilirkişi ikinci ek raporunda özetle; davalı vekili tarafından 05/10/2018 tarihli duruşmada bilirkişi raporuna herhangi bir itirazlarının olmadığını beyan etmiş olduğu, davacı vekilince ise 05/10/2018 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin sunulmuş olduğu, söz konusu dilekçede özetle :”…bilirkişi raporunda müvekkilinin 11.412,27 TL alacaklı olduğu tespitine katıldıklarını, yine bilirkişi raporunda takip talebinin olması gereken tutardan az olan 8.297,59 TL tutarlı olduğu tespitinin de doğru olduğunu, bunun sebebinin 02/02/2017 tarihli 2.105,45 TL ve 1.280,30 TL tutarlı hasar işlem kayıtlarının banka havalesi şeklinde hatalı olarak cari ekstreye davalı taraf alacağı şeklinde girilmesi nedeniyle oluştuğunu, ilgili tarihlerde banka havalesinin mevcut olmadığını, davalı tarafça sunulan belgelerde de havale dekontlarının bulunmadığını, bu nedenle takip talebi olması gereken alacak tutarından düşük durumda olduğunu, davalının icra takibine kısmen itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalının borcun 4.248,00 TL lik bölümünü kabul ettiğini, ancak kabul ettiği tutara dair ödemesi gereken dosya ferilerini (masraf,harç ve vekalet ücretini) dosyaya ödemediğini, söz konusu tutarların asıl alacaktan mahsup edilemeyeceğini, bilirkişi raporunda da kabul edilen borcun ferileri ile ilgili herhangi bir hesaplama yapılmadığını, yine bilirkişi raporunda tarafların kayıtlarında farklılık olduğunun belirtildiğini, ancak farklılıklara ilişkin olarak fatura ve kayıtların değerlendirilmediğini beyanla neticeden dosyadaki eksik hususların tamamlanması için ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesi..” talebinde bulunduğu ek raporumuzda ifade edilmiştir.
Yine ek raporumuzda davacının “…davalının borcun 4.248,00 TL lik bölümünü kabul ettiğini, ancak kabul ettiği tutara dair ödemesi gereken dosya ferilerini (masraf,harç ve vekalet ücretini) dosyaya ödemediğini, söz konusu tutarların asıl alacaktan mahsup edilemeyeceği..” itirazlarına ilişkin olarak, “…bilirkişinin görevi tarafların takip tarihi itibariyle borç alacak durumunun tespiti olup, davacı vekilinin itiraz ettiği fer’iler ile ilgili hesaplamalar infaz aşamasında icra müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Ayrıca bununla beraber, yine davacı vekilince, davalının yatırdığı 4.248,00 TL den 278,24 TL cezaevi ve tahsil harcı kesintisi yapıldığı, bakiye tutardan da taraflarınca vekalet ücreti ve dosya masraflarının da taraflarınca mahsup edildikten sonra kalan tutarın müvekkile iade edildiği beyan edilmiş ise de, davacı yanca ek rapor talebine rağmen, itirazlarına konu gerek 278,24 TL lik cezaevi ve tahsil harcına ait makbuza ve gerekse vekalet ve dosya masraflarına ilişkin, dosyaya herhangi bir belge ibraz edilmediği…” de ifade edilmiştir.
Davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan 8.297,59 TL’lik asıl alacak tutarının 4.248,00 TL’lik kısmının davalının kabulünde olduğu ve bu tutarın icra dosyasına ödendiği anlaşılmaktadır. Huzurdaki davaya ise kalan tutar olan 4.049,59 TL lik bakiyeyi konu etmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili, ek rapordan sonra sunmuş olduğu 11/12/2018 tarihli dilekçesinde: “…davalı tarafından kabul edilen 4.248,00 TL’nin yalnızca 3.969,76 TL’lik kısmının müvekkili hesabına geçtiğini, davalı tarafından kabul edilen miktar üzerinden takibin fer’ilerinden de davalının sorumlu olduğunu, tarafların defter kayıtları arasındaki farkın; davalı tarafından takip sonrası 04/12/2017 tarihinde yapılan virman kayıtlarından kaynaklandığı ve söz konusu kayıtların davalı tarafından haksız olarak tek taraflı yapıldığını…” beyan etmiştir.
Mahkemenin 05/04/2019 tarihli ara kararı ile tarafımıza: “…takipten sonra yapılan ödemenin TBK 100. maddesi gereğince mahsup işlemi yapılmadan hesaplama yapılmış olması nedeniyle bu hususta ve taraf itirazları gözetilerek ek rapor alınması…” görevi tevdii edilmiştir.
TBK’nun 100. maddesi: “…Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz. Alacaklı, alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise borçlu kısmen yaptığı ödemeyi, güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip değildir…” şeklindedir.
23/11/2018 tarihli Ek raporumuzun 4. maddesinde “…davacı tarafından iddia edilen gerek 278,24.-TL’lik cezaevi ve tahsil harcına ve gerekse vekalet ve dosya masraflarına ilişkin olarak dosyada herhangi bir belgenin mevcut olmadığı…” ifade edilmiş olup, yapılan itiraz üzerine dosya yeninde tetkik edilmiş olup, söz konusu belgelerin mevcut olmadığı teyit edilmiştir.
Tespite ilişkin olarak davacı vekili, sunmuş olduğu 11/12/2018 tarihli itiraz dilekçesinde: “…ödeme doğrudan icra dosyasına yapıldığından, dosya eki icra dosyasında makbuzların mevcut olduğu…” anlatımında olup, huzurdaki davaya ait Sayın Mahkemenizin 2018/26 E. sayılı dosyası ekinde herhangi bir icra dosyası mevcut olmayıp, dosyada yalnızca taraflarca sunulmuş ödeme emrine ve itiraz dilekçesine ilişkin belgeler bulunmaktadır.
Ancak mahkemece davacı beyanlarına itibar edilmesi durumunda, takipten sonraki 4.248,00 TL.lik davalı ödemesinden, 278,24 TL cezaevi ve tahsil harcı kesintisinin mahsubu ile net davalı ödemesinin 3.969,76 TL olduğu hesaplanmaktadır. Sonuç olarak bu kesintinin mahkemece kabulü ve davacı alacağına eklenmesi halinde davacının talep edebileceği tutar 4.327,83 TL, kabul edilmemesi halinde ise 4.049,59 TL olabilecektir.
Bu kapsamda kök ve ek rapordaki kanaat ve değerlendirmeler dışında herhangi bir herhangi bir görüş yada kanaat bildirilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı alacaklının cari hesaba dayalı fatura alacağını icra takibine koyması üzerine, davalı borçlunun borca kısmen itirazı ile borcun 4.364,33 TL’lik kısmına, faiz ve ferilerine itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Dava ve icra dosyası ile taraflara ait ticari defterlerin incelenmesinde, davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 11.412,27 TL alacaklı durumda olduğu, ancak davacı tarafından icra takibine 8.297,59 TL’lik asıl alacak tutarının konu edildiği, davalının ise kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davacıya 3.580,28 TL borçlu durumda olduğu, ancak icra takibinden sonra davalı tarafından icra dosyasına 4.248,00 TL’lik ödemenin yapıldığı ve ayrıca 04/12/2017 tarihinde yapılan virman işlemi ile de davalının kendi defterlerinde davacıdan 19,67 TL alacaklı duruma geçtiği, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan 8.297,59 TL’lik asıl alacak tutarının 4.248,00 TL’lik kısmının davalının kabulünde olduğu ve bu tutarın icra dosyasına ödendiği, davacı tarafından huzurdaki davaya bu ödeme tutarının tenzili ile bakiye (8.297,59 – 4.248,00 =) 4.049,59 TL’nin konu edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili, ek rapordan sonra sunmuş olduğu 11/12/2018 tarihli dilekçesinde: “…davalı tarafından kabul edilen 4.248,00 TL’nin yalnızca 3.969,76 TL’lik kısmının müvekkili hesabına geçtiğini, davalı tarafından kabul edilen miktar üzerinden takibin fer’ilerinden de davalının sorumlu olduğunu, tarafların defter kayıtları arasındaki farkın, davalı tarafından takip sonrası 04/12/2017 tarihinde yapılan virman kayıtlarından kaynaklandığı ve söz konusu kayıtların davalı tarafından haksız olarak tek taraflı yapıldığını…” beyan etmiştir.
Davacı vekili, sunmuş olduğu 11/12/2018 tarihli itiraz dilekçesinde: “…ödeme doğrudan icra dosyasına yapıldığından, dosya eki icra dosyasında makbuzların mevcut olduğu…” yönünde beyanda bulunmuştur.
Dava konusu icra dosyasının incelenmesinde, 04/12/2017 tarihinde yani ödeme süresi içerisinde 4.248,00 TL ödemenin yapıldığı, 06/12/2017 tarihindeki 84,96 TL cezaevi harcı ile 193,28 TL tahsil harcının ödenen bedelden düşülmesi neticesinde alacaklıya 06/12/2017 tarihinde 3.969,76 TL ödemenin yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça her ne kadar ferileri olan cezaevi ve tahsil harcı ile birlikte vekalet ücreti alacağının devam ettiği belirtilmiş ise de bu tip taleplerin icra dosyasında infaz sırasında dikkate alınacağı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 48,92 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,52 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan posta, tebligat, müzekkere masrafından oluşan toplam 86,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca takdiren 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”