Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/250 E. 2018/538 K. 11.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/250 Esas
KARAR NO : 2018/538

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/05/2012
KARAR TARİHİ : 11/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi tarafından müvekkili aleyhinde … 3 İcra müdürlüğünün … nolu takip dosyasında 107.257,91 TL lik rücuen tazminat alacağının tahsili icin icra takibi yapıldığını, ancak müvekkiline usulsüz tebligat yapılarak takibin kesinleştirildiğini, bu konuda şikayet haklarını kullandıklarını, buna rağmen şikayetlerinin merci tarafından reddedildiğini ve müvekkiline ait gayrimenkul üzerine haciz konulduğunu, yapılan işlemin haksız olduğunu, zira yangının çıktığı işyerinin dava dışı … Sigorta A.Ş’ye tüm işyerinin sigorta poliçesi ile sigortalandığını, ve bu davanın da bu kişiye ihbarı gerektiğini, ayrıca yangının 05/03/2011 tarihinde meydana geldiğini, olay tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde tahsil yoluna gidilmediğinden zamanaşımına uğradığını, ve yine yangının çıktığı yerin kiraya verilen bir işyeri olduğunu, dava dışı … Tic. LTd Şti’ ne bu yerin kiraya verildiğini, yangının da kiracılık dönemi içerisinde çıktığını, sıfır boş bir yer olarak verildiğini ve sıva altı elektrik tesisatının çekilmiş olarak kiraya verildiği, oysa çıkan yangının tamamen bu sıva altı prizden ek alınarak sıva üstünden çekilen elektrik tesisatının kablo bağlantı yerlerinden çıktığını ve bu yere kiracı olan şirketin istiflediği mamullerin tutuşması sonucunda yangının çıktığını, olayda ve yangında hiçbir kusur ve kasıtları bulunmadığını, yangınla illiyet rabıdasının da bulunmadığını, bu nedenle … 3 İcra Müd. … nolu dosyasındaki takibe konu edilen borçtan dolayı sorumlu olmadıklarını, borçsuzluklarının tespitini ve takip alacaklısı davalının kötü niyetli olduğu için % 40 tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetini ve ayrıca icra dosyasına yatacak paranın afaki alacaklısına verilmemesi için tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinindava konusu yangın nedeniyle sigortalısına ödemek durumda kaldığı hasar tazminatını bina sahibinin kusursuz sorumluluğuna BK 58. Maddesi ve TTK 1301 m. göre davacıya rücu amacıyla dava konusu takibe geçtiklerini, rücu tazminatından ibaret icra takibi yaptıklarını, davacının icra şikayetinde bulunduğu halde reddedildiğini, mahkemenin görevsiz olduğunu, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, ziya TTK 1301 maddesine göre davalı sigorta şirketi ile 3.kişi konumunda bulunan davacı arasında hukuki bir ilişki bulunmadığından dolayı davanın ancak asliye hukuk mahkemesinde görülebileceğini, ayrıca davanın esası yönünden de açılan davanın reddi gerektiğini, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, verilen tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, olayda sigortalı ile davacı arasındaki kira ilişkisinin sözleşmesel bir ilişki olduğunu, bina sahibinin 3.kişiye olan sorumluluğu değil, bina sahibi olan kiralayan davacının kiracısına karşı sorumluluğunun söz konusu olduğunu, ve davacının sorumluluğunun BK 69 maddeden , eski BK 58.maddeden kaynaklandığını, bina sahibi olmasından kaynaklandığını, kusursuz bir sorumluluk hali olduğunu, yangının elektrik tesisatının kısa devre yapmasından gerçekleştiğini, kiracının sıva üstü priz çekme iddiasının gerçek olmadığını, istifleme iddiasının gerçek olmadığını, rücu tazminatının tahsilinde bu iddiaların dinlenemeyeceğini ve sigortalıya ödenen tazminatın piyasa rayiçlerine uygun olduğunu, bu nedenle açılan davanın gerek görev yönünden ve gerekse esasa ilişkin olarak reddini ve tedbir kararının da acilen kaldırılmasını istemiştir.
Mahkememizin 2012/157 esas, 2014/259 karar sayılı 01/10/2014 tarihli kararında; davacı tarafından davalı sigorta şirketi aleyhinde açılan menfi tespit davasının kabulüne ve davacının … 3. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine yönelik karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 14/11/2014 havale tarihli beyan dilekçesi ile mahkeme kararı temyiz ettiğini bildirdiği, davalı sigorta şirketi ise 01/12/2014 havale tarihli dilekçesi ile mahkeme kararını tehiri icra ve murafaa talepli olarak mahkeme kararını temyiz ettiğini bildirmiştir.
Talep doğrultusunda Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/817 esas, 2017/9186 karar sayılı, 17/10/2017 tarihli ilamında;
“Dava, KOBİ Paket Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkin olarak başlatılan icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı, sigorta şirketi olup, davacıdan icra takibi ile rücuen tazminat talebinin nedeni, davacı kiralayan ile davalı/takip alacaklısı sigorta şirketinin sigortalısı (kiracı) arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü: “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;Kiralanan taşınmazların,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir.
Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlük tarihinden sonra 29.05.2012 tarihinde açılmış olmasına ve yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olmasına göre mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bozma neden ve şekline göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediği ” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davanın esasını teşkil eden … 3. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasının tetkikinden; davalı sigorta şirketinin toplam 116.117,71 TL alacağın tahsili için davalı aleyhinde ilamsız icra takibi başlattığı, takip dayanağını rücu tazminatının tahsili olduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, ancak yasal sürenin dışında itirazın sunulduğu, takibin kesinleştiği ve huzurdaki davanın da kesinleşen bu takipten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik olan menfi tespit davasıdır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen bozma ilamı gereğince bozma ilamına uyularak mahkememizin görevsizliğine, dosyanın yasal süresi içerisinde başvurulması halinde görevli ve yetkili bulunan İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
Mahkememizin kararı kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretlerinin o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Bakiye gider avansından karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/05/2018

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”