Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/247 E. 2019/557 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/247 Esas
KARAR NO : 2019/557

DAVA : İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2018
KARAR TARİHİ : 22/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı borçlu şirkete 02.0.2014 tarihinde 30.000 USD havale ile borç gönderdiğini, davalı borçlu şirketin borcunu ödememesi üzerine … 31. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının borcunun bulunmadığından bahisle itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, %20 oranında icra inkâr tazminatı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete 02.10.2014 tarihinde ya da başka bir tarihte borç vermediğinden davacının müvekkilinden herhangi bir alacağının bulunmadığını, havalenin ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterdiğini, delil olarak sunulan banka havalesinde gönderiliş nedeni ile ilgili herhangi bir şerh olmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, bir yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, borç olarak verilmesi gerektiğinin kanıtlaması gerektiğini savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafıları ile vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Mahkememizce dava konusu celp edilen … 31. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında alacağına ilişkin 30.000 USD asıl alacak bedellinin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borca, faize ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu, süresinde de huzurdaki davanın açıldığı tespit edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile celp edilen delillerin dosya kapsamında değerlendirilmesi amacıyla Mali Müşavir … ile Akademisyen Hukukçu …’e tevdii edilen dosyaya 30/01/2019 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından ticari defter sunulmadığı, davalı tarafından 2014 yılına ait yevmiye ve kebir defterlerine ait bir kısım fotokopiler sunulmuştur. Dosya mevcudu, davacının ödeme dekontu, davalı tarafından dava dışı … firması ile olan ticari ilişkiye ilişkin sunulan bir kısım yevmiye ve kebir defter sayfa fotokopileri ve dosya kapsamı uyarınca incelemeye sunulmuştur.
Davacı tarafından takip talebi ekinde sunulan dekont içeriğinin aşağıdaki şekilde olup, … hesabından … hesabına 02.10.2014 tarihinde 30.000 USD havale ödemesi yapıldığı mevcuttur. (Ödeme dekontunda açıklama mevcut değildir)
Davalı tarafından aşağıda ayrıntıları ile verilen 2014 yılı kebir defterinin 120 hesaba ait Ağustos, Eylül, Ekim aylarını içeren 232, 264 ve 301. sayfa suretleri ile 349 hesaba ait Ağustos, Eylül, Ekim aylarını içeren 245, 284 ve 33. Sayfa suretleri ve ilgili yevmiye defteri sayfalarını sunmuş olup, … firmasına ilişkin kayıtların sunulduğu, sunulan kayıtlarda davacı … tarafından 02.10.2014 tarihinde yapılan 30.000 USD havalenin … alacağı olarak kayıtlara alındığı mevcut olduğu, yine … firmasına ilişkin, 120 ve 349 hesaplardaki kayıtlarda davalı tarafın …’a tanzim ettiği faturalar ve … Lojistikten gelen ödemeler olarak kayıtlanan alacak kayıtları neticesinde … firmasının 2.224,33 TL borçlu olduğu hesaben belirlendiği, ancak davalı tarafın sadece Ağustos, Eylül, Ekim dönem kayıtlarını sunmuş olması ve yıl sonu kayıtlarını sunmamış olması nedeniyle … firması ile ilgili başkaca kayıt olup olmadığı borç alacak durumunun tam tespitinin yapılması mümkün olmamıştır.
Davalının sunulan kayıtları uyarınca davacının yapmış olduğu 30.000 USD ödemenin davacı kayıtlarında 349 70 0010 … Lojistik hesabına … alacağı olarak kaydedildiği, … firmasına ilişkin Ağustos – Eylül dönemine ait sunulan kayıtlar uyarınca 2.224,33 USD … borcu mevcut olmakla birlikte, defterler tam sunulmamış olmakla dava dışı şirkete ilişkin borç alacak durumuna ilişkin tam tespit yapılması mümkün olmadığı, davacı tarafından davalının … ile olan ticari ilişkisinin müvekkilinin alacağı ile ilgisi olmadığını, dava dışı … Lojistikte kendilerinin de alacakları olduğunu bildirmiştir.
Davacının alacak iddiası, 02.10.2014 tarihli ve 30.000 USD’lik banka havalesine dayanmadığı, havale belgesi incelendiğinde, havalenin hangi amaçla yapılmış olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı, yapılan havale makbuzunda davalıya borç verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığından, bu makbuzun bir borçlandırma belgesi değil ödeme aracı olarak esas alınması gerekir: Gerçekten de Yargıtay 13.H.D’nin 2005/14219 E. 2006/895 K. sayılı ve 31.01.2006 tarihli kararında da ifade edildiği üzere, “…kural olarak ‘havale’ bir ödeme aracı olup, havale olsa dahi havale belgelerinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gerekir. Havale makbuzlarında paranın borç olarak gönderildiği belirtilmemiş ise, bu şekildeki bir havale belgesinin “ödünç” ilişkinin kanıtı olabileceği kabul edilemez”. dolayısıyla davacının, dava konusu alacağına dayanak olarak göstermiş olduğu havale dekontunun, davacının alacaklı olduğuna ilişkin bir delil olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu bakımdan davacının alacak iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Davacı tarafından bu yönde herhangi bir somut delil sunulmadığından davacının alacak iddiası yerinde olmadığı, her ne kadar davacı tarafından bir takım mail yazışmaları sunulmuş ise de, bu mail yazışmalarında; davacının dava konusu bedel oranında davalıdan alacaklı olduğuna dair herhangi bir somut ibareye rastlanamadığı, tam aksine, yapılacak hizmetlere karşılık olarak bir takım bedellerin ödenmesinin gerektiği, dolayısıyla bu hususlar dikkate alındığında da, dava konusu bedelin oluşan bir borca karşılık verildiği, sunulan havale makbuzunun bir “ödünç” kanıtı olarak kabul edilemeyeceği, davalının dava konusu bedeli dava dışı … şirketinin oluşan borcundan mahsup etmesi hususu da varılan sonucu desteklemektedir.
Sonuç olarak; davacının alacak iddiasının 02.10.2014 tarihli ve 30.000 USD’lik banka havalesine dayandığı, yapılan havale makbuzunda davalıya borç verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığından, bu makbuzun bir borçlandırma belgesi değil ödeme aracı olarak esas alınması gerektiği, bu bakımdan davacının alacak iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerektiği, Davacı tarafından bu yönde herhangi bir somut delil sunulmadığından davacının alacak iddiasının yerinde olmadığı yönünde görüş ve kanaat blidirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davacı tarafından 02/10/2014 tarihinde davalı şirkete borç olarak havale yolu ile gönderildiği iddia edilen 30.000 Dolar bedelin iadesine ilişkin başlatılan takibe, davalı tarafın borca, faize, faiz oranına ve ferilerine yapmış olduğu itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafça başlatılan takip dosyasının ekindeki dekont içeriğinin incelendiğinde davacı … hesabından davalı … hesabına 02.10.2014 tarihinde 30.000 USD havale ödemesi yapıldığı ancak ödeme dekontunda herhangi bir açıklamanın bulunmadığı anlaşıldı.
Banka havaleleri ile yapılan ödemeleri gösteren dekontların açıklama içermediği durumlarda mevcut bir borcun ödenmesi amacı ile yapılan ödemeler olduğunun kabulü gerekeceğinden havale alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmayacaktır.
Davacı tarafından bazı mail yazışmaları dosya sunulmuş ise de bu mail yazışmalarında davacının dava konusu bedel oranında davalıdan alacaklı olduğuna dair herhangi bir beyana bu mail içeriklerinde rastlanmadığı, aksine yapılacak hizmetlere karşılık olarak bir kısım bedellerin ödenmesinin gerektiğine dair yazışmaların bulunduğu, davaya konu yatırılan 30.000 Dolar bedelin oluşan bir borca karşılık verildiği, havale makbuzunun borç olarak değerlendirilemeyeceği, davalının dava konusu bedeli dava dışı … şirketinin oluşan borcundan mahsup etmesi hususunun teknik mali bilirkişi tarafından tespit edilmesi karşısında da havalenin borç olarak verildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmış olup davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 836,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 792,00 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 7.967,72 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK. 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/05/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”