Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/244 E. 2019/125 K. 18.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/244 Esas
KARAR NO : 2019/125

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2018
KARAR TARİHİ : 18/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasında, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 15/03/2018 havale tarihli dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2002 yılında kurulan klinik biyokimya, mikrobiyoloji ve genetik dallarında, kanıta dayalı laboratuvar uygulama prensiplerini göz ününe alarak hem bireysel hemde kurumsal mecralarda hizmet sunan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin Temmuz 2015 yılında … adı altında bir test sistemi üzerinde çalışmak için gerekli … ve … Sistemi’ne uygun yeni bir bina kiralayarak, gerekli genetik ruhsatı almak üzere ön çalışmalara başladığını, bu arada 01 Mart 2013 tarihinde müvekkili şirketin iştiraki olan … A.Ş. ile hücre içermeyen DNA’nın ölçülmesini sağlayan, … Testi getiren …, … (…) arasında Harmony Test için kan numunesi toplanması ve …’nın yurt dışındaki merkezine gönderilmesi için bayilik anlaşması yaptıkları ve Ocak 2016 yılında teknoloji transferinin tamamlanmasına yönelik ön şartları içeren bir anlaşma üzerinde sözlü olarak mutabık kaldıklarını ve Mart 2016’nın sonunda mutabık kalınan ön şartname dolayısıyla kağıt üzerinde anlaşmaya varıldığı … şirketini satın alan davalı … şirketi ile müvekkili şirketin bir takım görüşmeler yürüttüğünü, teknoloji transferine ilişkin müvekkili şirket ile davalı arasında 13 Ekim 2016 tarihinde …’in yapılabilmesi için gerekli ekipman ve sistemleri satın alma, …’i belirli ülkelerde uygulama, pazarlama ve dağıtma haklarını almayı düzenleyen Dağıtım Lisans ve Tedarik Anlaşması akdedildiğini, davalı şirketin bu anlaşmanın imza aşamasının gecikmesine sebebiyet vermesi dolayısıyla müvekkili şirketin pazara sistem teknolojisi ile girdiğinde çoktan rekabetçi fiyat ve piyasaya ilk giren şirket avantajlarını kaybetmesine yol açtığını, müvekkili şirket tarafından davalıya e-mail yolu ile de gecikmeden kaynaklı müvekkili şirketin maruz kaldığı zararlar ile ilgili gerekli açıklamaların yapıldığını, ancak herhangi bir şekilde net yanıt verilmediğini, davalı şirketin teknik elamanı tarafından sistemin kalite kontrol aşamasına geçildiğinin bildirildiğini, daha sonra davalının teknik elamanı tarafından müvekkili şirketin ekibine sadece sistemin belirli bir aşamasına kadar pratik eğitim verildiğini, raporlama eğitiminin sadece teorik olarak verilip çıkan sorunların değerlendirilmesine ilişkin hiçbir eğitim verilmediğini ve müvekkili şirkete sistemin informatik bölümüne erişim yetkisinin de hiçbir zaman tanınmadığını, müvekkili şirketin Mayıs 2017 döneminde davalıdan ilk …’i satın alarak, sisteme ilişkin ilk ticari çalışmalarına başladığını ve bu ilk çalışmada 10 numunenin sonuç vermediğini, takip eden 2,3, ve 4. çalışmalarda ise 7,8, ve 6 numunenin sonuç vermediğinin görüldüğünü devam eden 5. çalışmada testin 24 numune için sonuç vermediğininde görüldüğünü, hal böyle iken söz konusu sonuçların müvekkili şirket tarafından davalıya derhal e-mail ile bildirildiğini ve karşılığında davalının teknik elemanı tarafından gönderilen 05/06/2017 tarihli e-mail ve ekindeki rapor ile ilk 5 çalışma sonucunda tüm hata paylarına rağmen müvekkili şirketin mükemmel çalıştığı ve performansının çok olumlu olduğu, laboratuvar prosedürlerinin müvekkili şirket tarafından çok iyi uygulandığı ve ilk 5 çalışmanın neticesi olarak müvekkili şirketin sistemi çok iyi kullandığı, hata oranları ile ilgili tek önerilerinin ise tedarikçi firma yetkilisi ile görüşülüp, onlardan alınan makinadan dolayı olduğu düşünülen hatalar için tedbir alınması olduğunu belirtip bazı hataların sistemden de kaynaklanıyor olabileceğinin ifade edildiğini, daha sonra tekrar yapılan test çalışmalarında da bir çok numune için sonuç alınamadığını ve yapılan işlemlerde bir çok hatanın gerçekleştiğinin görüldüğünü, bunun üzerinde davalı şirketin müvekkili şirketin yetkinsizliği ve kendi gösterdiği tedarikçi firmadan alınan cihazlardan kaynaklanabileceğini belirterek, kalıcı çözüm üretmekten uzak bir şekilde davrandığını ve müvekkili şirketin yaptığı tüm hata ve teknik destek bildirimlerine rağmen davalının teknik elamanınını 9 Ağustos 2017 tarihinden sonra bir daha hiçbir şekilde müvekkili şirkete gelmediğini ve yerinde inceleme yapıp, çözüm üretmeye tenezzül etmediğini ve taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında temerrüde düştüğünü, bu nedenle taraflar arasında akdedilen sözleşmenin feshedildiğini beyan ederek, davalının temerrüdü üzerine sözleşmeden dönen müvekkili şirketin sözleşmenin imzalanması dolayısı ile bileşenlerinin satın alınması ve sistem ile ilgili diğer masraflarına ilişkin 5.563.300,61 TL ve sözleşmenin imzalanmasından ötürü ödenen 85.525,31 TL tutarındaki damga vergisi ile birlikte toplam 5.648.825,92 TL tutarındaki menfi zararının davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 08/05/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin her ne kadar da müvekkili şirketin sisteminin başarısız ve ayıplı olduğunu iddia etmişse de bu iddiasını senetle ispat şartı karşılanmadığından herhangi bir hukuki yaptırımının bulunmadığını, davacının sözleşmeden dönme iradesinin sözleşmeye aykırı ve kötüniyetli olduğunu, davalının sözleşmeden dönmesi için gerekli süreyi beklemediğini, müvekkili şirketin cevap vermesini beklemeksizin sözleşmeyi haksız bir şekilde tek taraflı olarak feshettiğini, davacı şirketin sözleşmenin kurulması aşamasından sonuna kadarki süreçte sözleşmenin kurulması ve devamı için gereken ticari basireti göstermediğini ve davacıya sağlanan hiçbir sistemin ayıplı olmadığını, müvekkili aleyhinde açılan davanın haksız ve hukuki menfaatten yoksun olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 15/02/2019 havale tarihli dilekçesinde özetle; mahkememizde görülen dava dosyasında müvekkili ile ile davalı şirket arasındaki hukuki ihtilaf üzerinde anlaşmaya varıldığından feragat ettiklerini karşı taraftan herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan ederek gerekli kararın verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 15/02/2019 havale tarihli dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili aleyhine ikame etmiş olduğu davadan kayıtsız ve şartsız olarak gayrikabili rücu feragatini içeren feragat beyanı dilekçesini mahkememize sunduğunu, davacı tarafın feragati beyanına istinaden davalı taraf vekilleri olarak karşı taraf vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davadan feragat HMK. nun 307 ve 309. maddelerin hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir.
HMK nun 310. maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Taraf vekillerinin vekaletnamesindeki yetki durumları incelendiğinde, davadan feragate yetkili oldukları saptanmaktadır. Feragat bildirimi de HMK. nun 310. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Feragat bildirimi de HMK. nun 310. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Bu yasal nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 44,40 TL’nin, peşin alınan 96.467,81 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 96.423,41 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Talep edilmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Taraflarca yapılan yargılama giderinin tarafların üzerine bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair tarafların yokluğunda, kararın tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/02/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …