Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/227 E. 2018/1219 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/227 Esas
KARAR NO : 2018/1219

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 04/03/2008
KARAR TARİHİ : 06/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 04/03/2008 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …de … nolu hesabının bulunduğunu, bu hesapta bulunan birçok hisse senedinin davalının 2 nolu hesabına… kapalıyken herhangi bir talimat bulunmaksızın virman yapıldığını, bu hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinde müvekkilinin hesabından davalıdaki 2 nolu hesaba giden ancak … müşterisine ait olduğu iddiası ile fon tarafından 2 nolu hesap sahibi …bank’tan talep edilen hisse senetleri dışında kalan hisse senetleri olduğunu, müvekkilinin … nolu hesabında 2 grup hisse senedi bulunduğunu, talepleri dışındaki hisse senetlerinin dava dışı… müşterilerine ait olduğunu, davalı tarafından … nolu hesapta bulunan müvekkiline ait hisse senetleri ve dava dışı … müşterilerine ait tüm hisselerin davalı aracı kurumda bulunan 2 nolu hesaba müvekkilinin herhangi bir talimatı olmaksızın rıza dışı virmanlandığını, dava dışı … müşterileri adına yatırımcıları koruma fonunun müvekkilinin … nolu hesabında bulunupta 2 nolu hesaba giden hisse senetleri için … 7 ATM nin … E. Sayılı dosyası ile dava açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda 2008/18 sayılı karar ile hisse senetlerinin müvekkilinin … nolu hesabından diğer davalının 2 nolu hesabına virmanlanmasının usulsüz olduğu, davalıların rehin iddialarının geçersiz ve usulsüz olduğunun kararda açıklandığını, 07/03/2005 tarihinde davalı aracı kuruma ihtarname gönderilerek müvekkillerine ait hisse senetlerinin akıbeti ve müvekkillerine teslim edilmeyen bilgi, belge ve sözleşme örnekleri ile müvekkili hakkında alacak iddia edilmekte ise dava icra dosyası bilgilerinin bildirilmesinin istendiğini, ancak aracı kurumun ihtarlarına açıklayıcı herhangi bir cevaplarının olmadığını, bunun üzerine SPK’ya müracaat edildiğini, SPK’ya yapılan müracaat üzerine … nolu hesaptan bazı hisse senetlerinin davalı aracı kurumda bulunan 2 nolu hesaba müvekkillerinin talimatı olmaksızın geçirildiğini öğrendiklerini, SPK’dan alınan bilgi ve belgelerden sonra 29/04/2005 tarih ve 10827 sayılı ihtarname ile davalıdan yeniden hisselerin akıbeti konusunda açıklayıcı bilgi talep edildiği ancak davalının herhangi bir cevap vermediğini, 16/03/2007 tarihinde davalıya yeniden ihtarname gönderilerek müvekkilinin hesabı ile ilgili bilgi alma haklarının devamlı olarak ihlal edildiğini, … nolu hesapla ilgili hesap ekstresinin 01/03/2003 tarihinden sonra gerçekleşecek tüm hareketleri gösterir şekilde gönderilmesinin istendiğini ancak davalı aracı kurumun bu ihtarnameye de herhangi bir cevap vermediğini, aracı kurumun gerçekleştirmiş olduğu usulsüz işlemleri gizlemek amacıyla taraflarına bilgi vermekten kaçındığını, müvekkili ile davalı aracı kurum arasında imzalanmış olan telefon ve faks talimatları sözleşmesinin 4.maddesinde telefon ile verilen talimatların teyidi niteliğindeki faks mesajlarına atıf yapıldığını, faks ile gönderilen talimatların daha önce telefon ile verilmiş bulunan talimatların teyidi niteliğini taşıdığını, dava konusu olayda ise ne faks ne de telefon ile virman hakkında müvekkilinin herhangi bir talimatının bulunmadığını, 08/10/1998 tarihli 23487 sayılı resmi gazetede yayınlanan tebliğin 9.maddesinde de; müşterilerden gerek seans sırasında gerekse seans öncesinde telefon ve benzeri şekillerde müşteri imzası olmaksızın emir alınabileceği, bu emirlerde ispat yükümlülüğünün aracı kuruluşa ait olduğu, müşteri mutabakatını içermeyen aracı kuruluş kayıtlarının tek taraflı delil oluşturulamayacağının düzenleme konusu yapıldığını, davalı aracı kurumun hisse senetlerini davacının rızası ile virmanladığını , müşteri mutabakatı içeren şekilde ispatlaması gerektiğini, davalının müvekkilinin hesabında onun adına ve namına …bank’ta menkul kıymetleri saklaması gerekirken saklamadığını, vedia akdinden dolayı yükümlülüklerini ihlal ettiğini, sermaye piyasası araçları alım satımına ilişkin aracılık sözleşmesi seriV46 nolu tebliğ uyarınca sahip olduğu vekalet görevini kötüye kullandığını, müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, müvekkilinin hisse senetlerini talimatı olmaksızın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak hesabından virmanlandığını, müvekkilinin eşinin 3.kişilerden aldığı ölüm tehditleri sebebiyle zor günler geçirdiğini ve çocuklarının daha güvende olmasını sağlamak amacıyla 06/03/2003 tarihinde yurtdışına çıktığını bildirerek; davalıların müvekkilinin talimatı olmaksızın rızası dışında 2 nolu hesaplarına virmanladığı menkul kıymetlerin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 06/03/2003 tarihinden itibaren tüm semereleri ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla hisse senetlerinin misli ile müvekkiline iadesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalılar 02/06/2008 tarihli cevap dilekçelerinde özetle; davacının Türkiye de oturmadığını, Türkiye de ikametgahı olmadığı dolayısıyla HUMK 97 maddesi gereğince teminat göstermek zorunda olduğunu, müvekkillerinin tüm iş ve işlemlerinin kanun dahilinde olduğunu, kanundan ve müşteri aracı kurum ilişkisinden kaynaklanan görevleri ve bilgi verme yükümlülüğünü ihlal etmediklerini, davacının mal varlığı olarak adlandırdığı hisse senetlerinin müvekkillerinden kullandırılan kredi ile alındığını, bunların bedellerinin müvekkilleri tarafından açılan kredi ile ödendiğini, davacının da müvekkillerine borçlu olduğunu bildirdiğini, bu hususunda göndermiş olduğu ihtarname ile kabul ettiğini, borçlu olduğunu bildiği halde 2003 yılından bu yana borcunu ödemediğini, davacının hak talep edebilmesi için öncelikli olarak borcunu ödemesi gerektiğini, SPK’nın seriV no 18 sayılı kredili menkul kıymet satış ve menkul kıymetlerin ödünç alma ve verme işlemleri hakkında tebliğinin 12.maddesinde tamamlama bildiriminin müşteriye yapıldığı andan itibaren öz kaynağın 2 iş gününü geçmemek üzere sözleşmede belirlenen süre içerisinde tamamlanmaması halinde aracı kuruluşun menkul kıymetleri satarak kredi hesabını kapatma yetkisine sahip olduğunun düzenleme konusu yapıldığını, aynı hak ve yetkinin taraflar arasında imzalanan alım ve satıma aracılık çerçeve sözleşmesi ve genel kredi sözleşmesi hükümlerince de mevcut olduğunu, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 10.maddesinde hisse senetlerinin her çeşit menkul kıymetler ve mal varlığı değerleri üzerinde bankanın gerek bu sözleşmeden gerek diğer sebeplerden doğmuş ve doğacak alacaklar, tanzim edilmiş veya edilmemiş risk veya alacakları için herhangi bir ihbar olmadan rehin ve hapis hakkının olduğu, 38.maddesinde bankanın kendisine rehnedilmiş veya ileride rehnedilmiş bulunan veya üzerinde hapis hakkı kullanıldığı taşınır mal ve değerleri icraya veya resmi bir makama başvuru olmaksızın özel olarak paraya çevirmeye veya bedellerinin bu sözleşme ile müşteriye açtığı krediler dolayısıyla müşterinin borçlarına mahsup etmeye veya müşterinin bu sözleşme ile olan taahhütlerine karşılık olarak nezdinde tutmaya yetkili olduğunun düzenleme konusu yapıldığını, müvekkillerinin davacı hesabında bulunan hisse senetlerini kredi borcuna mahsuben satmasının bizzat kanun ve sözleşme hükümlerinden kaynaklanan hakkın kullanımından kaynaklandığını, SPK’nın 07/03/2003 ve 13/03/2003 tarihli kararları ile maddi vakanın ortaya çıkmasından sonra müvekkillerinden …bank’ın diğer müvekkili … nezdindeki hesaba konulan blokenin kaldırıldığını ve hesapta kalan hisse senetleri üzerindeki tasarruf yetkisinin müvekkillerinden …bank’a bırakıldığını, davacıya kullandırılan kredi ile alınan ve kredinin teminatını oluşturan hisse senetlerinin satışı yapılmak üzere davacı hesabından müvekkili …bank’ın diğer müvekkili … hesabına aktarılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının SPK tarafından da onaylandığını, davacının 04/11/2003 tarih 18845 sayılı ihtarnamesinde de borcunu kabul ettiği ve hesabındaki hisse senetlerinin satılması ve borcuna mahsup edilmesi talimatını verdiğini, … 7 ATM’nin … E. Sayılı dosyasından verilen kararın bu davanın konusunu teşkil eden hisse senetleri ile ilgili olmadığını, bu hisse senetlerinin dava dışı data menkulün müşterilerine ait olan hisse senetleri ile ilgili olduğunu, dava konusu edilen hisse senetlerinin ise müvekkillerine borçlu olan davacının teminat olarak gösterdiği ve müvekkillerinin hesabında olan hisse senetleri ile ilgili olduğunu, müvekkillerinin rehin hakkının meşru ve geçerli olduğunu, bir an için müvekkillerinin rehin hakkının mevcut olmadığı kabul edilse bile davacının müvekkillerine ait kredi borcu nedeniyle BK, MK ve SPK’nın genel hükümleri ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeler gereğince hesabında bulunan hisse senetlerini talep etmesinin mümkün olmadığını, MK.nun 950 maddesi kapsamında müvekkillerinin bu hesap üzerinde hapis hakkının mevcut olduğunu ve ödenmeyen kredi borcu nedeniyle hesapta bulunan hisse senetlerini alıkoyma yetkisine sahip olduklarını, … 16.noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin davacının eşi ve aynı zamanda yetkili vekili olan … tarafından gönderildiğini ve ihtarname içeriğinin davacının hesabı ve hakları ile ilgili olduğunu, davacının yetkili vekili tarafından gönderilen bu ihtarname ile borcunu ve hesabındaki tüm işlemleri ikrar ve kabul ettiğini, davacı ve eşinin başkalarına ait hak ve alacaklar üzerinde hak iddia ederek büyük miktarda dolandırıcılık yaptıkları için yurt dışına kaçtıklarını, … 12 ATM … Esas sayılı dosyası ile yargılandıklarını bildirerek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava konusu hisselerin bir kısmını temlik alan … 14/02/2011 tarihli dilekçesinde; davacı … ile akdetmiş olduğu temliknameyi ibraz ederek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla temlike konu … ve … hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren misli ve semereleri üzerindeki …bank A.Ş ve …den hukuki ve cezai dahil her türlü dava açma hakları, gayrikabili rücu olarak temlik alan …’e geçtiğinden … yanında davacı sıfatıyla davaya dahil edilmesi talebinde bulunmuştur.
Mahkememizce usulüne uygun temlikname sunan … , temlik alan sıfatıyla davaya kabul edilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
… 7 ATM’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası getirtilmiş dosyanın incelenmesinde davacının Yatırımcıları Koruma Fonu, davalının … A.Ş, … olduğu, davacı fonun sermaye piyasası kurulunun 13/03/2003 tarihli toplantısında SPK’nun … A.Ş’nin aracı kurum faaliyetlerinin sürekli olarak durdurulmasına, yetki belgesinin iptal edilmesine ve aracı kurumun tasfiye kapsamına alınmasına karar verildiği, aracı kurumun genel müdürü olan …’in eşi … ile aracı kurumun çalışanı …’nin … A.Ş nezdinde hesaplarının bulunduğu, davalı … hesabına virmanlanan hisse senetlerinin aracı kurum müşterilerine ait olduğu, bu konuda müşteri talimatının bulunmadığı, 06/03/2003 tarihinde …’ın … nezdindeki …hesabından … A.Ş müşteri alt hesabına virmanlanan hisse senetlerinin mülkiyetinin …. Müşterilerine ait bulunduğu, …ve … tarafından davalı …Ş tarafından verilen kredi teminat açığını kapatmak amacıyla bu yola başvurulduğunu, hisse senetlerinin tüm semereleri ile birlikte davalı …Ş, davalı …ve …’ın zilyetliğinden alınarak … A.Ş nin … havuz hesabına aynen iadelerinin talep edildiği, yapılan yargılama sonucunda; davacı fonun dava açma hakkının bulunduğu, davalıların iyi niyetli olmadığı, davalı banka ile davalı … ve dava dışı … arasında düzenlenen genel kredi sözleşmelerine bağlı rehin senedi ve taahhütnamelerin muayyenlik ilkesine aykırı davranılması nedeniyle geçersiz olduğu, yapılan işlemlerinin finans sektörünün işleyişine aykırı bulunduğu neticesiyle davanın kabulüne karar verildiği, .. 7 ATM’nin … sayılı kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2010/18881 Esas, 2010/4939 Karar sayılı ilamı ile; davalı …de hesabı bulunan davalı … ile dava dışı … ve davalı banka arasında düzenlenen kredi sözleşmelerine dayanan rehin sözleşmelerinde menkul kıymetlerin hangi hesaplarda bulunduğu, türü, hesap numarası, menkul kıymet tevdii bordrosu düzenlenmediği için menkul rehninin geçersiz kabul edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, davalı aracı kurum ile … A.Ş nin genel müdürü ve yönetim kurulu başkanı dava dışı …. arasındaki ilişkinin davalı banka tarafından bilinmemesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle onanarak kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Temlik alan davacı … 06/03/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla temliknameye konu hisse senetlerinden … dışında kalan 119.900 lot ve … dışında kalan 49.900 lot hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren tüm semereleri ile birlikte müvekkiline iadesini talep ederek, ıslah ettiği toplam 120.000 lot … ve 50.000 lot … hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren misli ve semereleri üzerindeki tüm hakları ile birlikte kendisine iadesine karar verilmesini talep etmiş, 6.000.000 TL üzerinden ıslah harcını yatırmıştır.
Davacı … vekili 04/04/2014 tarihli dilekçesi ile, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydıyla, dava konusu hisse senetlerini tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla misli ile ve 06/03/2003 tarihinden itibaren misli ve semereleri üzerindeki tüm hakları ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ederek, talep sonucunu arttırmış ve 15.270.333,00 TL üzerinden ıslah harcını yatırmıştır.
Davalılar tarafından davacının ıslah taleplerinin zaman aşımına uğradığı itirazında bulunulmuş ise de, taraflar arasında menkul kıymetlerin saklanması yönünden Vedia akdi kurulmuş bulunduğundan, BK.nun 125.maddesi uyarınca 10 yıllık zaman aşımı süresi uygulanması gerekmektedir. Bu zaman aşımı süresi alacağın muaccel olduğu ve davacının zararını öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar, davacı tarafından davalılara çeşitli tarihlerde ihtarname gönderilerek, hesabına ait işlemler hakkında bilgi talep edilmiş, ancak davalılar tarafından cevap verilmemiştir. Davacı, SPK ya yapmış olduğu müracaat sonucunda 20/04/2005 tarihli SPK kurulunun göndermiş olduğu raporlarla birlikte hesabından virman yapıldığını öğrenmiş olduğundan, ıslah tarihleri itibariyle zaman aşımı müddeti dolmadığından, davalıların zaman aşımı itirazlarının reddine, davalılardan …nin sermayesinin büyük bir kısmının …’a ait olduğu, borsada gerçekleştirilen işlemler yönünden davalı …’ın davalı … Yatırımın acentası olduğu, hisse senedi işlemlerinin … yerine getirdiği, davalı banka ile davacı arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi çerçevesinde davacıya kredi kullandırıldığı, bu krediler ile birlikte davacının … nolu yatırım hesabında bulunan kendisine ait hisse senetlerinin satın alındığı, kredinin teminatı olarak da yine … nolu yatırım hesabında bulunan hisse senetlerinin davalı bankaya rehnedildiği, rehin sözleşmesi ve taahhütnamelerinin davacı tarafından imzalandığı, hisse senetlerinin yediemin sıfatıyla …’a teslim edildiği, genel kredi sözleşmesi uyarınca verilen krediler geri ödenmeyince banka tarafından hesabın kat edildiği, icrai işlem yapıldığı, davacının temerrütü üzerine hisse senetlerinin bankaca nakde dönüştürülüp kredi borcundan mahsup edildiği, davacının dava konusu hisse senetlerini satın almak amacıyla …bank’tan kredi kullanarak …bank’a karşı borçlu hale geldiği, Yargıtay içtihatlarında da belirlendiği üzere kaydi olarak işlem gören hisse senetleri üzerindeki rehnin alacakların ve hakların rehnine ilişkin esaslara tabi olduğu, alacakların ve hakların rehninde yazılı rehin sözleşmesinin yapılmasının rehin hakkının doğması için kurucu nitelikte bulunduğu, genel kredi sözleşmesinin 11.maddesi rehin senedi ve taahhütnamesi, davacı tarafından davalı bankaya verilen taahhütnameler değerlendirildiğinde; davacının … nolu hesabında bulunan hisse senetlerinin bankaya rehin olarak verdiği davacının bir tek hesabının bulunduğu dikkate alındığında rehin verilen menkul kıymetlerin nelerden ibaret olduğunun tek tek yazılmamış olmasının davacıya ait hisseler üzerindeki belirlenebilir olma koşulunu ihlal etmediği, tarafların iradelerinin davacıya ait … nolu hesapta bulunan hisse senetleri üzerinde rehin koyulması konusunda birleştiği, davacının vekili sıfatıyla hareket eden …’in 04/11/2003 tarihli ihtarnamesinde rehin hakkının kullanılması yönünde davalı bankaya talimat verdiği, rehin hakkının geçersiz olduğu kabul edilse bile davalıların ödenmeyen kredi borcu nedeniyle davacıya ait hisse senetleri üzerinde hapis hakkının bulunduğu, …’ın yediemin sıfatıyla hisse senetlerinin doğrudan zilyedi olduğu, …bank’ın da hisse senetleri üzerinde dolaylı zilyetliğe sahip olduğu, hisse senedi rehninin sadece rehin sözleşmeleri ile değil bankaların kredi sözleşmelerinde yer alan genel işlem şartları veya bu sözleşmelerinde yer alan rehin klozlarında gerçekleştiği, müşterinin bankaya genel kredi sözleşmesinin imzalanması sırasında banka üzerinde sahip bulunduğu veya daha sonraki bir tarihte sahip olacağı alacaklar ve değerli kağıtlar mallar üzerinde rehin ve hapis hakkı sağlamasının mümkün olduğu, rehnedilmiş menkul kıymetlerin menkul kıymet hesaplarında kayden saklanmak üzere yediemin teslim tutanağı ile bankanın acentası olduğu aracı kuruma tevdi edilmiş olmasının bankanın zilyedinde bulunan hisse senetlerinin neler olduğu açıkça belli olduğundan belirlilik ilkesinin ihlalini oluşturmadığı, .. 7 ATM nin … E. Sayılı dosyasındaki davanın dava dışı … A.Ş müşterilerine ait hisse senetlerinin usulsüz olarak kullanılmasından kaynaklandığı, dava konusu olayda ise davacının kendi şahsına ait hisse senetlerinin davalı bankaya rehin verilmesinden kaynaklandığı, bu sebeple … 7 ATM’nin … E. Sayılı dosyasındaki kararın dava dosyamızda emsal teşkil etmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 2014/305 Esas, 2015/672 Karar ve 15/10/2015 tarihli kararı taraf vekili ve temlik alan vekili temyiz etmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/5065 Esas, 2017/4098 Karar sayılı 12/07/2017 tarihli ilamı ile bozulmuş, bozma ilamında; “…1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı ile davalı banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi gereğince zamanaşımı süresinin 10 yıl olmasına, davacı ile diğer davalı aracılık şirketi arasında akdedilen sözleşmenin ise doktrinde ve Dairemiz uygulamalarında (05.11.2009 tarih 2009/7920 E. 2009/11418 K. sayılı ilam ve 22.11.2010 tarih 2009/8161E. 2010/11870 K. sayılı ilam) menkul kıymet alım satım (portföy yönetim) sözleşmelerinin; vekalet, komisyon ve vedia sözleşmelerine ilişkin unsurların kimi zaman tamamının, kimi zaman bir kısmının yansıtıldığı karma nitelikli sözleşmeler olduğu kabul edilerek, ortaya konulan karma niteliğinin bir sonucu olarak da taraflar arasında bir uyuşmazlık doğması halinde bu karma sözleşmeyi oluşturan unsurların ait olduğu sözleşme tiplerine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanacak olmasına, somut uyuşmazlıkta uyuşmazlığın sözleşmenin vedia yönünün ihlalinden kaynaklanmasına ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacak olmasına göre davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacı ve temlik alan, davacının davalı …Ş. nezdindeki hesabında bulunan hisse senetlerinin talimatı olmaksızın, diğer davalı bankanın davalı …nezdindeki hesabına virman yapıldığını, işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek hisse senetlerinin semeresi ile iadesini talep etmişlerdir. Davalılar ise, hisse senetlerinin davalı banka ile akdedilen kredi sözleşmesinin teminatı olarak rehnedildiğini, kredi borcunun ödenmemesi üzerine bu işlemin gerçekleştirildiğini savunmuş olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. … 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas … Karar sayılı dosyasında verilen kabul hükmü, Dairemizin 2010/1881 Esas 2010/4939 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Anılan ilamda ”..davalı …de hesabı bulunan davalı … ile dava dışı … ve davalı banka arasında düzenlenen kredi sözleşmelerine dayanan rehin sözleşmelerinde, menkul kıymetlerin hangi hesapta bulunduğu, türü, hesap numarası, menkul kıymet tevdi bordrosu düzenlenmediği için menkul rehninin geçersiz kabul edilmesinde bir usulsüzlük olmamasına..” denilerek, davalıların savunmalarına dayanak teşkil eden rehin sözleşmesinin geçersiz olduğu vurgulanmıştır. Öte yandan mahkemece, görüşüne başvurulan ve farklı uzmanlardan oluşan iki bilirkişi heyetinde de içlerinden bir bilirkişinin ayrık görüş sunması üzerine dosya yeni bir heyete tevdii edilmiş, son bilirkişi heyeti kök ve itirazlar üzerine alınan ek raporunda ilk ve ikinci bilirkişi heyet raporlarındaki ayrık görüşlere paralel olarak, Dairemiz onamasından geçerek kesinleşen … 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E …K sayılı ilamında da belirtildiği üzere belirlilik ilkesine uygun geçerli bir rehin sözleşmesinin varlığından bahsedilemeyeceği, davacının rızası alınmaksızın yapılan virman işleminin lexcommisoria yasağını ihlal edeceği, davalı bankanın TMK 950/1 maddesi gereğince hapis hakkı savunmasına davalı bankanın dava konusu hisse senetlerine rıza ile zilyet olmaması sebebiyle itibar edilemeyeceği mütaala edilmiştir. Bu itibarla, Dairemiz onamasından geçerek kesinleşen … 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E …K sayılı ilamı, birinci ve ikinci bilirkişi raporlarında yer alan ayrık görüşler ve son bilirkişi raporundaki tespitler gözönünde bulundurularak bir değerlendirme yapılması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/5065 Esas, 2017/4098 Karar sayılı 12/07/2017 tarihli bozma ilamına karşı davalılar tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/3728 Esas, 2018/889 Karar sayılı 08/02/2018 tarihli karar düzeltme ilamında; “…Temlik alan …, davacı … ile akdetmiş olduğu temliknameyi ibraz ederek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla temlike konu … 100 Lot ve … 100 Lot hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren misli ve semereleri üzerindeki … A.Ş ve …den hukuki ve cezai dahil her türlü dava açma hakları, gayrikabili rücu olarak temlik alan …’e geçtiğinden … yanında davacı sıfatıyla davaya dahil edilmesi talebinde bulunmuş, 06.03.2013 tarihinde davasını ıslah etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine karar Dairemizce davacı ve temlik alan yararına bozulmuştur. Davalılar vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulması halinde davacı vekili ve temlik alan vekilince verilen ıslah dilekçelerinin de değerlendirileceğinin tabii olmasına göre, davalılar vekilinin karar düzeltme istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/5065 Esas, 2017/4098 Karar sayılı bozma ilamına uyulmuş, bozma ilamı doğrultusunda açık yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememize Yardımcı Doç. Dr. …, Doç. Dr. … , Prof. Dr. … tarafından sunulan son bilirkişi raporunun eki niteliğinde alınan raporda hisseleri temlik alan …’in hisse devrinin tespitinde raporun 2.sayfasında tüm semereler dahil hisse değeri olan 13.314.484,56 TL çıkartıldıktan sonra 7.955.849,19 TL’nin talep edilebileceğinin belirlendiği, ek raporun eki niteliğinde dosyaya ibraz edilen 9.sayfasında ise 10.362.255,46 TL’lik kısmın …’in 2.246.166 lot hissesinden 120.000 adet hissenin ve yine 193.544 adet hisseden 50.000 lot hissenin çıkartılması sonucunda kalan rakam olduğu, bilirkişi raporunun 2. sayfasında ve 8.sayfasında bu rakamın …’in temlik aldığı hisselerin hesabı gibi yazıldığı, raporun 10.sayfasında temlik alan …’in semereleri ile birlikte 120.000 lot… değerinin 584.841 TL , 50.000 lot … değerinin ise 1.576.956,1 TL olmak üzere toplam 2.167.797,10 TL olarak hesaplandığı, ek raporda hisse değerlerinin tespiti konusunda 2,1,8.sayfalar ile raporun eki niteliğindeki 9,10 ve 11 nolu sayfalar arasında çelişki doğduğu, bu çelişkinin giderilmesi yönünden Yard.Doç. Dr. …, Doç.Dr. …, Prof.Dr. …’den ek rapor alınmasına, temlik olunan hissenin dava tarihindeki değeri ile dava tarihinden geriye 5 yıllık semeresinin temlik edende kalan hisselerin dava tarihindeki değeri ile dava tarihinden geriye 5 yıllık semerelerinin çelişki yaratmayacak şekilde ayrı ayrı hesap edilerek ek rapordaki maddi hataların düzeltilmesi yolunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler 13/09/2018 tarihli ek raporlarında; Davacı … dava açtıktan sonra T. C. New York Başkonsolosluğunun 14.10.2010 tarihli temliknamesi ile davaya konu hisse senetlerinden 120.000 LOT … (…) ve 50.000 LOT … (….) hisse senetlerini, dava edilen 100’er lotluk kısımları da dahil olmak üzere …’e temlik etmiştir. Temlike konu edilmiş bulunan 120.000 LOT …(…)’in 06.03.2003 tarihinden dava tarihi olan 04.03.2008 tarihindeki 5 yıllık semereleri ile birlikte değeri 584.841 TL., 50.000 LOT … (…)’in 06.03.2003 tarihinden dava tarihi olan 04.03.2008 tarihindeki 5 yıllık semereleri ile birlikte değeri ise 1.576.956,10 TL. olup temlike konu edilen anılan hisselerin anılan adetlerdeki 5 yıllık semereleri ile birlikte dava tarihi olan 04.03.2018 tarihindeki toplam değeri 2.167.797,10 TL/dir. Davacı … ‘ın madde 1 de açıklanan temlik sonrası davacıda kalan dava konusu hisse senetlerinin lot adetleri ise şöyledir; …BNK 8.291,00, … 160,00, .. 2.126.166,00, … 126,00, … 2.413,00, … 401,00, … 48.166,00, … 3.841,00, … 143.544,00, … 23.711,00, … 455,00, … 2.000,00, … 135.294,00, … 33.797,00, … 4.756,00, … 7,00, … 73.492,00. Bu hisse senetlerinin 06.03.2003 tarihinden dava tarihi olan 04.03.2008 tarihindeki 5 yıllık semerleri ile birlikte değerinin 19.102.535,65 TL olduğunu, …’e temlik edilen hisselerin değeri ile ikinci maddede açıklanan Davacı … ‘da kalan hisse senetlerinin toplamı ise (dava konusu olan tüm hisse senetlerinin değeri) 06.03.2003 tarihinden dava tarihi olan 04.03.2008 tarihindeki 5 yıllık semereleri ile birlikte değeri 21.270.332,75 TL olduğu, maddi hatanın temlik konusu edilen hisse senetlerinin değeri hesaplanırken, ek raporun ekinde yapılan temlik konusu edilen hisse senetleri tablosu yerine temlik konusu olup temlik eden davacıda kalan … (…) ve … (…) hisse senetlerinin tablosunun ek tablolardan raporun içeriğine alınırken yapılmış olduğu bildirilmiştir.
Davalılar vekili, mahkemenin ilk kararının davanın reddi olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma kararının kesin bozma değil, araştırma bozması olduğunu, mahkemece bozmaya uyma kararı ile davacılar lehine hiçbir usulü müktesep hak oluşmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığının karar düzeltmeye ilişkin ilamında ıslahla ilgili talebin mahkemece yapılan yargılamada nazara alınacağı ifadesi kullanıldığını, bu durumun usulü müktesep hak oluşmadığının açık göstergesi oluğunu, bozma kararı sonucunda davalıların zamanaşımı dahil tüm temyiz itirazlarının reddini gerektirecek müktesep hakkın oluşmadığını, davacıların taleplerinin davaya konu hisse senetlerinin aynen iadesi istemine ilişkin olduğunu, talep edilen semerelerin ne olduğu, bu miktarın nakit mi, senet mi, başka bir edim mi olduğu, nakit ise miktarının ne olduğu, nispi harca tabi olup olmadığının bilirkişi incelemesi gerektirdiğini, rehin işleminde hesap konusunda tarafsız, objektif ve bağımsız 3 kişilik uzman bilirkişilerden yeniden rapor alınması ve raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini sunmuş olduğu dilekçeleri ile talep etmiştir.
Mahkememizce uyulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamında … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyasında verilen kabul hükmünün dairenin 2010/1881 Esas, 2010/4939 Karar sayılı ilamı ile onandığı, bu ilamda “Davalı …de hesabı bulunan davalı … ile dava dışı … ve davalı banka arasında düzenlenen kredi sözleşmelerine dayanan rehin sözleşmelerinde menkul kıymetlerin hangi hesaplarda bulunduğu, türü, hesap numarası, menkul kıymet tevdi bordrosu düzenlenmediği için menkul rehinin geçersiz kabul edilmesinde bir usulsüzlük olmamasına” denilerek davalıların savunmalarına dayanak teşkil eden rehin sözleşmesinin geçersiz olduğunun vurgulandığı, mahkememizce görüşüne başvurulan ve farklı uzmanlardan oluşan her iki bilirkişi heyeti içindeki bilirkişilerden bir bilirkişinin ayrık görüş sunması üzerine dosyanın yeni heyete tevdi edildiği, son bilirkişi heyetinin sunmuş olduğu kök ve itirazlar üzerine alınan ek raporlarında, ilk ve 2. Bilirkişi heyet raporlarında ki ayrık görüşlere paralel olarak dairenin onamasından geçen … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere belirlilik ilkesine uygun geçerli bir rehin sözleşmesinin varlığından bahsedilemeyeceği, davacının rızası alınmaksızın yapılan virman işlemenin lexcommisoria yasağını ihlal edeceği, TMK’nin 950/1 maddesi gereğince hapis hakkı savunmasına davalı bankanın dava konusu hisse senetlerine rıza ile zilyet olmaması sebebiyle itibar edilmeyeceğinin mütalaa edildiği, dairenin onamasından geçerek kesinleşen … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … karar sayılı ilamı 1. ve 2. Bilirkişi raporunda yer alan ayrık görüşler ve son bilirkişi raporundaki tespitler göz önünde bulundurularak bir değerlendirme yapılması gerektiği bildirilmiş olduğundan, mahkememizce … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı kararı 1. ve 2. raporlarda yer alan ayrık görüşler ve son bilirkişi kurulunun kök ve ek raporundaki tespitler değerlendirilerek bozma ilamı doğrultusunda, hüküm oluşturulmuş olup, davalılar vekilinin yeniden bilirkişi heyeti oluşturularak inceleme yapılması talebi yerinde görülmemiştir.
Mahkememize sunulan 1. ve 2. raporlardaki ayrık görüşler, son alınan kök ve ek bilirkişi raporları ve … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas, … Karar sayılı ilamı birlikte değerlendirildiğinde, taşınır rehininin kurulmasında aranan koşulların rehine konu olan eşyanın belirli olmasına bağlı olduğu, tarafların hangi menkul kıymet üzerinde rehin kurulduğunu bilmeleri ve bunu belirtmeleri gerektiği, kredi sözleşmesinin 51. maddesinde menkul kıymetlerin açıkça belirlenmediği, rehin senedi ve taahhütnamesinde rehine konu kıymetlerin ekte olduğu, ancak ekte bir listenin görülmediği, davacının … nolu hesabı üzerinde tasarruf ettiğine dair birçok işlem ve virman olduğu, davacının … nolu hesabı üzerinde tasarrufunu engelleyen bir blokajının bulunmadığı, … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında onama kararı da dikkate alındığında, davalı … Bankasının davaya konu menkul kıymetler üzerinde hukuken geçerli bir rehin hakkının oluşmadığı, davalı aracı kurumun … nolu davacı hesabında bulunan hisse senetlerini davalı bankanın 2 nolu hesabına davacının rızası olmaksızın virmanlamasının lexcommisoria yasağının ihlalini oluşturduğu, davalı bankanın dava konusu senetlere davacının rızası dışında zilyet olduğu, bu nedenle TMK’nun 950/1 maddesi uyarınca hapis hakkı savunmasının da yerinde olmadığı, …ile dava dışı …’ye ait olan hesapların aslında tek bir hesap olarak işlemlere konu edildiği, hisse senetlerinin borsaya kote edilmesi sebebiyle değerleri ve semerelerinin sürekli değiştiği, 4306 nolu hesaptan 2 nolu hesaba virman tarihi 06/03/2003 olduğu, dava tarihi olan 04/03/2008 tarihinde dava konusu hisse senetlerini semereleri ile birlikte portföy tutarının 21.270.332,75 TL olduğu hüküm vermeye elverişli, denetime açık 1. ve 2. bilirkişi heyeti ayrık raporları ve son bilirkişi heyetinin kök ve 2 ek raporundan anlaşıldığından, davacıların hisse senetlerini semereleri ile birlikte iadesi hakkına sahip oldukları, davalı bankanın davaya konu menkul kıymetler üzerinde hukuken geçerli bir rehin hakkının bulunmadığı, davalı aracı kurumunda davacı hesabında bulunan hisse senetlerinin davalı bankanın hesabına rızası olmaksızın virmanlamasının lexcommisoria yasağının ihlalini oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Davalılar, davacıların talebinin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini, iddia etmişler ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/5065 E. Sayılı bozma ilamında “…Davacı ile davalı banka arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi gereğince zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, davacı ile diğer davalı aracılık şirketi ile akdedilen sözleşmenin ise doktrinde ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığının uygulamalarında menkul kıymet alım satım sözleşmelerinin vekalet, komisyon ve vedia sözleşmelerine ilişkin unsurlarının kimi zaman tamamının kimi zaman bir kısmını yansıtan karma nitelikli sözleşmeler olduğu kabul edilerek, ortaya konulan karma niteliğinin bir sonucu olarak taraflar arasında bir uyuşmazlık doğması halinde, bu karma sözleşmeyi oluşturan unsurların ayrık olduğu sözleşme hükümlerinin kıyasen uygulanacak olmasına dava konusu uyuşmazlığın sözleşmenin vedia yönünden ihlalinden kaynaklanmasına ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacak olmasına göre…” mahkememizin davalıların zamanaşımı itirazının reddine dair kararına yönelik temyiz itirazlarının yerinde olmadığına hükmedilmiş bulunduğundan, olayda uygulanması gerekli olan zamanaşımının 10 yıl olduğu, zamanaşımı itirazına yönelik temyiz itirazlarının da reddedilmiş olduğu, hükmün zamanaşımı itirazı yönünden kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından, davalıların zamanaşımı itirazlarının yeniden değerlendirilmesine yer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı … ile Temlik Alan … arasında akdedilen temlikname ile davacı … fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile temlike konu … 100 LOT ve … 100 LOT hisse senetlerini ve … 119.900 LOT ve … 49.900 LOT hisse senetleri olmak üzere toplam … 120.000 LOT, … 50.000 LOT olmak üzere bu hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren misli ve semereleri üzerindeki tüm hakları ile bu hisse senetleri ve semereleri hakkında … ve … A.Ş. Ve … Bank A.Ş.’den hukuki ve cezai dahil her türlü dava açma haklarını temlik alana devretmiştir.
HMK’nun 125/2 maddesinde dava açıldıktan sonra davacının dava konusunu bir başkasına temlik etmesi durumunda, devralmış olan kişinin görülmekte olan davada davacının yerine geçeceği ve davanın kaldığı yerden devam edeceği düzenleme konusu yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre temlik alan temlik aldığı tarihten önce davada yapılan işlemlerin tekrarlanmasını isteyemez. Temlik alan temlik aldığı kısım yönünden davada davacı yerine geçip dava kaldığı yerden devam edeceğinden birlikte yürütülen kısımlar yönünden her bir davacı ıslah hakkını ayrı ayrı kullanabilir, birinde kullanılan ıslah imkanı diğerinde kullanılmış sayılmaz. (Hakan Pekcantez, Usul Hukuku, 2. Cilt, sayfa 1529) Temlik alan … 06/03/2013 tarihli dilekçesi ile temlik aldığı …’in 100 LOT, …’in 100 LOT’luk kısımları da dahil olmak üzere … için davasını 120.000 LOT, … için 50.000 LOT hisse senedine çıkartarak bu hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren misli ve semereleri üzerindeki tüm hakları ile birlikte temlik sözleşmesine dayanarak kendisine aynen iadesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah harcını da yatırmıştır.
Davacı … ‘da …’e temlik etmiş olduğu, 120.000 LOT …, 50.000 LOT …’e ait hisseleri ayrı tutarak bakiye kalan hisselere yönelik davasını 04/04/2014 tarihinde ıslah etmiş, ıslah harcını da yatırmıştır. Bu durumda davacı ve temlik alan ıslah haklarını ayrı ayrı kullanmış olduklarından, aynı davada birden fazla ıslah yapılmamıştır. Davalıların aynı davada birden fazla ıslah yapıldığına yönelik itirazlarının davacı ve temlik alan ıslah haklarını ayrı ayrı kullanmış olduklarından reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2016/5065 Esas, 2017/4098 Karar sayılı bozma ilamı ve 2017/3728 Esas ve 2018/889 Karar sayılı karar düzeltme ilamı, mahkememize sunulan 1. ve 2. bilirkişi heyetindeki ayrık raporlar, son bilirkişi heyetinin kök ve ek raporları doğrultusunda davacı ile davalı banka arasında akdedilen rehin sözleşmesinin belirlilik ilkesine aykırı olduğu, davacıların hisse senetlerini semereleri ile birlikte iadesi hakkına sahip oldukları, davalı bankanın davaya konu menkul kıymetler üzerinde hukuken geçerli bir rehin hakkının bulunmadığı, davalı aracı kurumunda davacı hesabında bulunan hisse senetlerinin davalı bankanın hesabına rızası olmaksızın virmanlamasının lexcommisoria yasağının ihlalini oluşturduğu, davacıların talebinin hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren misli ve semereleri ile iadesi talebinde bulundukları anlaşıldığından, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜNE,
1-… 8.291,00, … 160,00, … 2.126.166,00, … 126,00, … 2.413,00, … 401,00, … 48.166,00, .. 3.841,00, … 143.544,00, … 23.711,00, … 455,00, … 2.000,00, … 135.294,00, … 33.797,00, … 4.756,00, … 7,00 … 73.492,00 LOT hisse senetlerini 06/03/2003 tarihinden itibaren semereleri ile beraber davacı … ‘a davalılar tarafından aynen iadesine,
2-120.000,00 …, 50.000,00 … LOT hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren semereleri ile birlikte temlik alan davacı …’e davalılar tarafından aynen iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.452.976,45 TL karar harcından başlangıçta yatırılan ve ıslahla arttırılan toplam 363.136,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.089.839,65 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı Temlik alan … tarafından yatırılan 102.465,00 TL harç ile davacı temlik alan … tarafından bozmadan önce ve bozmadan sonra yapılan toplam 200,00 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile ile davacı Temlik alan …’e verilmesine,
5-Davacı … tarafından yatırılan 260.671,80 TL harç ile davacı … tarafından bozmadan önce ve bozmadan sonra yapılan toplam 6.949,60 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı … ‘a verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince hesaplanan 277.903,33 TL nispi vekalet ücretinin kazanma oranına göre davacı ve temlik alan arasında paylaştırılması gerektiğinden, 108.382,29 TL’sinin davacı temlik alan …’e, 169.521,04 TL’sinin de davacı … ‘a davalılardan tahsili ile ödenmesine,
7-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair davacı, davacı temlik alan ve davalılar vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/12/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI
K.H: 1.452.976,45 TL
P.H: 363.136,80 TL
B.H: 1.089.839,65 TL

BOZMADAN ÖNCE DAVACI … GİDERİ:
6.614,00 TL B.KİŞİ
135,60 TL POSTA
6.749,60 TL TOPLAM YARGILAMA GİDERİ

BOZMADAN ÖNCE DAVACI TEMLİK ALAN … GİDERİ
36,00 TL B.KİŞİ
122,00 TL POSTA
158,00 TL TOPLAM YARGILAMA GİDERİ

BOZMADAN SONRA DAVACI … GİDERİ:
200,00 TL B.KİŞİ
200,00 TL TOPLAM YARGILAMA GİDERİ

BOZMADAN SONRA DAVACI TEMLİK ALAN … GİDERİ
42,00 TL POSTA
42,00 TL TOPLAM YARGILAMA GİDERİ