Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/213 E. 2018/783 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/213 Esas
KARAR NO : 2018/783

DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 07/03/2018
KARAR TARİHİ : 05/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 07/03/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Kollektif Şirketi … ve Ortaklarının 06/03/2002 tarihinde müvekkilinin babası (muris) …, kardeşi …, kardeşi …, … ve müvekkili ….’ün kurucu ortaklığı ile kurulduğunu ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne …. sicil numarası ile kaydedildiğini, diğer ortakların müvekkilinin babasının 05/10/2016 tarihinde vefat etmesi üzerine müvekkili aleyhine işlemler başlattıklarını, müvekkilinin dava dışı şirketin %16,66 oranında ortağı iken dava dışı şirketin geçmiş dönemdeki müvekkili olan alacakları ile 2016 yılına ait kar payının ödenmemesi üzerine … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, dava dışı şirketin söz konusu takibin yapılması üzerine müvekkiline geçmiş dönem alacaklı ile 2016 yılına ait kar payını ödemek yerine ticaret sicilinde tescil ve ilana konu edilen 13/10/2017 tarihli 2017/3 sayılı Ortaklar Kurulu kararını alarak müvekkilinin TTK 260 ve 261.maddelerine göre şirketten çıkarılmasına karar verdiklerini, bu kararın müvekkiline 18/10/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak bu kararın TTK usullerine uygun olarak alınmadığını, ortaklar kurulu kararının yok hükmünde bulunduğunu, ticaret sicil müdürlüğünün kararın oy nisabına uygun alınıp alınmadığının denetlemek zorunda olduğunu, oy nisabına aykırı kararın tescil ve ilanının usul ve yasaya aykırı olduğunu, anılan ortaklar kurulu kararının kesinleşmediğini, müvekkilinin ortaklar kurulu kararının iptali için … 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile dava açtığını ve davanın halen derdest olduğunu, ortaklar kurulu kararının kesinleşmesine kadar tescilin askıda bırakılması/ durdurulması yönünde ihtiyati tedbir taleplerinin bulunduğunu bildirerek; öncelikle ve ivedilikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, netice olarak TTK 34 madde uyarınca itirazlarının kabulü ile hukuka aykırı olan 01/03/2018 tarihli 9527 sayılı tescil ve ilan kararının iptali ve terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu 22/06/2018 tarihli cevap dilekçesinde; davanın, davacının iddia ettiğinden farklı olarak 6102 sayılı TTK.nun 34.maddesi kapsamında açılabilecek bir dava mahiyetinde bulunmadığından, davanın müvekkili açısından husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davanın şirkete karşı açılması gerektiğini, müvekkili kurumun TTK 32.madde hükmü çerçevesinde işlem yaptığını ve yapılan işlemin mevzuata uygun olduğunu, mevzuata uygun işlem yapan ve davanın açılmasına neden olmayan müvekkilinin yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını bildirerek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… Şirketi … ve Ortakları Şirketinin ticaret sicil özeti getirtilmiş, yapılan incelemesinde; şirket ortaklarının …, … ve …’ün olduğu, 13/10/2017 tarihli ortaklar kurulunun 1.maddesiyle …’ün TTK.nun 245.maddesinin 1.fıkrası uyarınca ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiği, çıkarma kararının diğer ortaklar … ve …’ün katılımıyla alınmış olduğu görülmüştür.
TTK.nun 32.maddesinde “… Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür.
2- Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir.
3- Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır…”
TTK.nun 34.maddesi de “.. İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.
2- Bu itiraz mahkemece dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün kararı, üçüncü kişilerin sicilde kayıtlı bulunan hususlara ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz edenle üçüncü kişi de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse dosya üzerinden karar verilir…” şeklinde düzenlenmiştir.
TTK.nun 255.maddesinde bir ortağın kendisinden kaynaklanan sebeplerden dolayı şirketin feshinin istenebileceği durumlarda diğer ortakların tümünün o ortağın şirketten çıkarılmasına ve şirketin devamına karar verebileceği, şirketin sözleşmesinde bu kararın çoğunlukla alınmasının öngörülebileceği, çıkarılan ortağın bu kararın noter aracılığıyla tebliğden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde şirkete karşı çıkarılmanın iptali davası açabileceği, TTK.nun 259.maddesinde de; bir ortağın şirketten çıkması veya çıkarılması halinde diğer ortakların bunu tescil ve ilan ettirmekle yükümlü olduğu düzenleme konusu yapılmıştır.
Davacının ortağı bulunduğu kollektif şirketten çıkartılmasına yönelik karar diğer iki ortağın katılımıyla alınmış olup TTK.255/1 maddesindeki çıkarılan ortağın katılımı olmaksızın diğer ortakların tümünün o ortağın şirketten çıkarılmasına ve şirketin devamına karar verilebileceği hükmüne uygun olduğu, TTK.nun 259/1.maddesinde de bir ortağın şirketten çıkması veya çıkarılması halinde diğer ortakların bunu tescil ve ilan ettirmekle yükümlü olduğunun düzenlendiği, ortaklıktan çıkarılma kararının TTK.nun 259/1 maddesi uyarınca ticaret sicilinde tescil ve ilan ettirildiği, ticaret sicilinin TTK.nun 32.maddesine göre tescil ve ilanı istenen kararın kanuni şartlarının varolup olmadığını incelemekle yükümlü olduğunu, bu kapsamda şirket sözleşmesinin emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediğinin incelenebileceği, ayrıca tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, 3.kişilere yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmama şartlarının yerine gelip gelmediğinin incelenmesi gerektiği düzenleme konusu yapılmış olup, ortaklıktan çıkarılma kararının TTK.nun 253 ve 259.maddelerine göre alınıp tescil ve ilan edildiği, TTK.nun 32.maddesinde belirlenmiş olan ilkelere aykırılık taşımadığı, çıkarılan ortağın şirkete karşı çıkarılmanın iptali davasını açabilme hakkına sahip olduğu anlaşıldığından; davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davacının davasının reddine,
2-Harç peşin alınmış olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davacı asilin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341.maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/07/2018

Başkan

Üye

Üye

Katip