Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/137 E. 2022/463 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1138 Esas
KARAR NO : 2022/404

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2016
KARAR TARİHİ : 02/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 21/11/2016 tarihli dava dilekçesinde, Müvekkilinin, davalı şirket ile yapmış olduğu 06.02.2013 tarihli ortaklık sözleşmesi uyarınca şirketin … adresinde restoran olarak faaliyetini sürdüren Şubesine %50 ortak olduğunu, sözleşmeye göre müvekkilinin demirbaşlara, gıdalara ve işletme faaliyetleri ile ilgili taşınır tüm mallara ilişkin mülkiyet hakkının %50 sine ortak olduğunu, müvekkilin ortaklık sözleşmesi yapılmadan önce ve Ortaklık sözleşmesi yapıldıktan sonra ortaklığa ödemeler yaptığını, daha sonra müvekkilinin aynı şartlarda davalı şirketin … ve … de bulunan diğer şubelerine de ortak olduğunu, söz konusu şubelere finansman sağlamak adına çeşitli tarihlerde davalı şirket yetkilisi hesabına ödemeler yaptığını, ancak bu şube ortaklıkları için taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılmadığını, şifahi anlaşma ile ortaklık kurulduğunu, müvekkilinin Şube ortakları için finansman desteği sağladığını ve ödemeleri davalıya yaptığını, Müvekkilinin, davalı şirkete ortak olmasına rağmen şimdiye kadar herhangi bir kar payı ya da kazanç elde edemediğini, davalılar tarafından müvekkile herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinden masraf ve restoran giderleri adına altında bir takım ödemeler alındığını, Müvekkilinin davalılara banka ve elden olmak üzere bu güne kadar 400.000,00-TL Üzerinde ödeme yaptığını, ancak bu alacağı iade edilmediğini ve kendisine herhangi bir kar alacağı ödemesi yapılmadığını, Sözleşmede, kar ve zarara her iki tarafın %50’şerlik pay ile ortak olduğunu, hesaplaşmanın aylık olarak yapılacağı ve her ayın ilk haftası içinde önceki aya ilişkin maliyetlerin mali ayrıntısının notlar halinde çıkarılacağı, kar ve zararın tespit edileceğinin kararlaştırıldığını, bu güne kadar böyle bir hesaplama ya da hesaplaşma yapılmadığını, davalının …’te bulunan şubeyi müvekkilin bilgisi dışında başka birine devrettiğini, …’taki şubeyi de kapattığını, …’teki şubenin devrinden ya da …’taki şubenin kapatılmasından sonra şubenin demirbaşlarından ve işletme faaliyetleri ile ilgili taşınır tüm mallardan elde ettiği gelirden müvekkile bir ödeme yapılmadığını , davalılara müvekkilinin alacağına ilişkin olarak … 19. Noterliğinin …tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini ,ancak bu güne kadar müvekkiline bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle müvekkilinin davalılara yapmış olduğu ödemelerinin iadesi, devri yapılan şubelerdeki demirbaş satışlarından elde edilen gelir ve kar payı alacağı için iş bu davayı açtıklarını, müvekkili tarafından davalılara yapılan finansman desteği ödemelerin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve Müteselsilen tahsiline, Müvekkilin şubelerin devri ve ortaklığın ticari işleyişi nedeniyle elde edeceği, bu güne kadar ödenmeyen kazanç karın işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselşilen tahsiline, alacağın teminat altına alınması ve müvekkilin telafisi imkansız zarara uğramaması adına, davalıların araç, gayrimenkul, ticari sicil kayıtları ve 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarına tedbir konulmasına, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; Müvekkili …Şti. ile davacı … arasında imzalanan 06.02.2013 tarihli Şube Ortaklık Sözleşmesi” uyarınca, taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda ifade bulduğu Üzere bir “adi ortaklık” kurulmuş olup, davalıya gönderilen … no.lu ihtarnamede yer alan tüm iddialar aşağıda açıklanan nedenlerle asılsız ve hukuka aykırı olduğunu ,taraflar arasında akdedilen sözleşmenin başlığından ve sözleşmenin konusu başlıklı 2. Maddesinde da açıkça anlaşılacağı üzere sadece … adresinde faaliyet gösteren restoranın işleyişine ilişkin olduğunu, kurulan Ortaklığın ve bu ortaklık için alınan ortaklık bedelinin şirketin diğer şubeleriyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, gerek sözleşme, gerekse fiili işleyiş bu durumu şüpheye yer bırakmaksızın ortaya koyduğunu,… ve şirketin yetkilisine aynı e-maillerde olmak üzere … restoranda istihdam edilen idari işlerden sorumlu personel Reşat Gül tarafından, düzenli olarak mali işleyişe ilişkin bilgi verildiğini, … sözleşmenin 8. Maddesince sevk ve idareden sorumlu yönetici ortak olduğunu, bu sıfatın kendisine verdiği tüm kanuni yetkileri kullanmasının önünde bir engel oluşturmadığını, gerek personelle gerekse mali işlerden sorumlu müşavirle doğrudan iletişim halinde olan …’nın her an, hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın her türlü bilgi ve belgeye erişim imkanının bulunduğunun tanık beyanlarıyla şahit olduğunu bildirerek ,davacının haksız davasının reddine, İşbu davanın davacı tarafından kötü niyetli olarak açılmasından dolayı HMK 329/1 gereğince müvekkil ile arasında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince akdedilen ücret sözleşmesi gereğince dava konusu dairenin %15 nin davalıdan tahsiline,davanın kötü niyetli ile açılmasından dolayı davacının HMK 329/2 gereğince 5 bin TL’den aşağı olmamak üzere disiplin para cezası ile mahkum edilmesine yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 30/10/2018 tarihli celsesinde dosya ve davalı … Ltd. Şti kayıtlarında inceleme yapılarak davacı ile aralarındaki ortaklık kapsamında davacının ortaklık nedeniyle yaptığı ödemelerin davalı şirket kayıtlarında olup olmadığı varsa miktarının ne kadar olduğu, davacının dosyaya sunduğu dekont itibarıyla kime ne kadar ödeme yaptığı, davacının ortaklığın elde ettiği kazançtan dolayı bir alacağının olup olmadığı konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olmakla; ibraz edilen 17/06/2019 tarihli raporda: Davacının yapmış olduğu ödemelerin 384.300- TL olarak tespit edildiğini, bununla birlikte davacının ortaklığı % 50 gelir gider ve emtiaya ilişkin olup, salt dosyaya sunulan delillerde davacının ödemelerinin belirlenebildiği, davalının ortaklığa ait şubelerdeki mevcudunun emtia elde edilen gelir ve yapılan giderlerin sözleşme dönemi olan 06.02.2013 ile davacının 09.09,2016 feshi ihtar tarihleri arası sunulmamış olması kapsamında takdirin Mahkemeye ait olacağını bildirilmiştir.
Davacı tarafından 22/10/2019 tarihinde ıslah dilekçesinde; …” fazlaya ilişkin dava, talep vs hakları saklı kalmak kaydıyla taleplerini 374.300,00-TL artırarak ödenen 384.300,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…” talep etmiş olup ıslah harcınıda yatırmış olduğu görüldü.
Mahkememizin 17/09/2020 tarihli celsesinde; sektörel bilirkişi de heyete eklenerek, adi ortaklığın malvarlığı bilançosunun düzenlenmesi açısından dosyanın bilirkişiye tevdi ile malvarlığı bilançosunun hazırlanmasının istenildiği,bilirkişiler tarafından ibraz edilen 05/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Taraflar arasından 06.02.2013 tarihinde “ORTAKLIK ŞUBE SÖZLEŞMESİ” adı altında bir sözleşme akdedildiği, bu sözleşmenin imzalandığı tarihten 09.09.2016 tarihine kadar devam ettiği, sözleşmenin 09.09.2016 tarihinde davacı yan tarafından davalı yana keşide edilmiş bulunan ihtarname ile fesih edildiği, Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir ortaklık sözleşmesinden ibaret olduğu, ilgili sözleşme gereğince tarafların işletmenin tüm işletme faaliyetlerine, bu faaliyetlerin yerine getirilmesi için gerekli tüm makine teçhizat demirbaş ve stoklara, tüm giderlere, tahsil edilen tüm gelirlere ve kalan bakiye net kar’a %50 oranında ortak oldukları, davalı şirketin “…” adresinde bulunan şubesine keşfen gidilmiş olup, davalı restarantın faaliyette olmadığı, ilgili adreste bir kuaför dükkanının yer aldığı, kuaförde çalışan görevlilerin restaurant ile ilgili bir bilgilerinin olmadığı kendilerinin uzun zamandır burada kuaför olarak faaliyette bulundukları bilgisi alınmakla birlikte restaurant ile ilgili bir inceleme ve tespit yapılamadığı, davalı taraf şirketin özvarlıklarına ilişkin durumu 2013 yılında 105.423,60 TL 2014 yılında 85.059,52-TL ,2015 yılında 110.254,14-TL ve 2016 yılında 126.257,07TL şeklinde olduğunu bildirmişlerdir.
Mahkememizin 25/11/2021 tarihli celsesinde; “…Davacı ve davalının bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazların değerlendirilmesi ve TBK nun 643 maddesindeki ortaklığın borçların ödendikten sonra ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş oldukları katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa bu kazancın ortaklar arasında paylaştırılacağı, ortaklığın borçlar giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığın ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmez ise zararın ortaklar arasında paylaştırılacağı hükmü dikkate alınarak bilirkişilerce kar zarar durumu ve katılım payları tespit edilerek ortaklığın borcu olup olmadığı ortakların ödediği katılım payının geri verilip verilmeyeceği katılım payı ödendikten sonra kalan miktar olup olmadığı tespit edilerek rapor hazırlanması konusunda bilirkişilerden 2 ek rapor alınmasına,…” karar verilmiş olup, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 25/03/2022 tarihli ikinci ek raporda; taraflar arasında 06.02.2013 tarihinde “ORTAKLIK ŞUBE SÖZLEŞMESİ” adı altında bir sözleşme akdedildiği, bu sözleşmenin imzalandığı tarihten 09.09.2016 tarihine kadar devam ettiği, sözleşmenin 09.09.2016 tarihinde davacı yan tarafından davalı yana keşide edilmiş bulunan davacının diğer ödemeleri açıklamalarının takdirinin mahkemeye ait olmak üzere davalı taraf … dışında ortaklık mevcut olmadığını iddia etmekte olduğunu, Her ne kadar ödemelerde …….ortaklık için ödeme ibaresi olan ödemeler mevcut ise de … dışındaki şubeler için ortaklığın gerçekleşip gerçekleşmediği hususların belirlenemediğini, davacı tarafından … Şubesi dışında davalıya toplam 358.300 TL ödeme yapılmış olduğu , davalı tarafından toplam 9.000 TL iade ödeme mevcut olduğu ,davacının yapmış olduğu ödemelerden dolayı iade edilenin düşümü sonrası 349.300-TL alacaklı olduğunun hesaplandığını, davacının … şubesi ortaklık sözleşmesi kapsamında davalıya 55.000 TL ödeme yapmış olduğu, … şubesine ilişkin kayıtlarda ayrı bir alt hesap bulunmamakla, şirket mali tablolarında ortaklık döneminde raporlanan kâr 5 mevcut şube sebebiyle tek bir şubeye düşen ortalaması hesaplandığında elde edilen gelirler ve yapılan giderler sonrası paylaşıma konu olacak kar mevcut olduğundan %50 davacı payı 5.772,51-TL olarak hesaplandığını bildirmişlerdir.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir (TBK. 620/1 md.) Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen TBK’nın 639. maddesinin 7. bendinde ise, “Haklı sebeplerin bulunması halinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla” ortaklığın sona ereceği belirtilmiştir. Adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi için ortaklık süresinin önemi bulunmamaktadır. Haklı sebeple fesih hakkı; mutlak ortaksal bir hak olup, bu hakkın ortaklık sözleşmesiyle sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılması olanaksızdır. Gerçekten ortaklar arasındaki ilişkinin devam etmesini haklı göstermeyecek bazı durumlar ortaya çıkarsa, bu durumda ortakların ortaklığın feshini mahkemeden istemesi mümkündür. Hatta belirli süreli ortaklıklarda da sözleşmede belirtilen ortaklık süresinin bitmesinden önce haklı sebeple sözleşmenin feshi davası açmak olanaklıdır ( Şener, Oruç Hami, Adi Ortaklık, Ankara: Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 482 )Ortak tarafından ileri sürülen sebebin, ortaklığın sona erdirilmesine olanak sağlayacak derecede haklı olup olmadığının belirlenmesi mahkemenin takdirindedir. Ayrıca fesih talebinin mutlaka fesih istenmesi şeklinde açıkça olması zorunluluğu yoktur. Örneğin; ortağın, ortaklığa getirdiği sermayenin iadesini istemesi, ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemini de kapsamaktadır. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile artık ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır. Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadığı takdirde ortaklığın tasfiyesinin mahkemece TBK’nın 642 vd. madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir. Öte taraftan; adi ortaklık ilişkisine dayanılarak ortaklar arasında açılmış bulunan davalar, TBK’nın 147 inci maddesinin dördüncü bendi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olup; tasfiye alacağı bakımından zamanaşımı süresi, ortaklığın sona erdiği andan itibaren başlayacaktır.
Davacı ile davalı arasında 06/02/2013 tarihli …adresinde bulunan restaurantın işleyişi ile ilgili Adi ortaklık sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin 4. Maddesinde; bu ortaklık anlaşması ile ortaklık veren davalı… Ticaret Ltd. Şirketinin restaurantta bulunan demirbaşlara, gıdalara ve işletme faaliyeti ile ilgili taşınır tüm mallara ilişkin mülkiyet hakkının %50 sinin devrini ve işletmenin faaliyetleri neticesinde elde edilecek karın %50 sinin ortak olana ait olacağını kabul ve taahhüt ettiği, restaurantların işleyişi ile ilgili olarak her türlü giderin ortaklık bütçesinden karşılanacağı, faaliyetler ile ilgili toplanan nakit çek ve senetlerden masraflar düşüldükten sonra kalan kısımdan karın bölüşüleceği, hesaplaşmanın aylık olarak yapılacağı, kar ve zararın %50 sinin ortaklık verene %50 ninde ortak olana ait olacağının düzenleme konusu yapıldığı görülmüştür.
Adi ortaklık sözleşmesi sadece…’ta bulunan restaurant için yazılı şekilde yapılmış olup, … ve …’te bulunan şubeler için yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi yapılmamıştır. Davacı taraf şifai anlaşma ile Adi ortaklık kurulduğunu iddia etmiş davalıda adi ortaklık sözleşmesinin sadece … da bulunan restaurant için kurulduğunu, diğer restaurantlara davacının ortak olmadığını, davacı ile herhangi bir adi ortaklık sözleşmesi kurulmadığını savunmuştur.
Taraflar arasında TBK’nın 620. maddesi uyarınca adi ortaklık ilişkisinin yazılı şekilde sadece …’da bulunan restaurant için kurulduğu anlaşılmıştır. Davacı her ne kadar … ve … de bulunan restaurantlar için şifai olarak ortaklık ilişkisi kurulduğunu iddia etmiş isede ; davalı tarafından adi ortaklık ilişkisi … dışında bulunan restaurantlar için kurulduğu inkar edildiğinden … da bulunan şube dışındaki restaurantlar için adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunun davacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlilik yönünden herhangi bir şekle tabi olmayıp, sözlü yapılan adi ortaklık sözleşmesi geçerli ise de; inkarı halinde, bu ortaklığın varolduğunu ileri süren kişinin, bu ortaklığın kurulduğunu uygulanması gerekli olan HMK’nun 200. maddesi gereğince ispat etmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı taraf, davacı ile aralarındaki ortaklık ilişkisini reddettiğine göre; ispat yükü, bunu ileri süren davacı tarafa ait olacaktır.
Davacı tarafça HMK nun 200. Maddesi uyarınca adi ortaklık ilişkisinin … dışındaki restaurantlar açısından da kurulduğuna ilişkin her hangi bir yazılı belge dosyaya ibraz edilmemiş olduğundan … ve … de bulunan restaurantlar açısından taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu ispat edilememiştir. Davacı tarafından davalı şirket yetkilisi … adına … şubesi dışında toplam 358.300,00-TL’ lik ödeme yapıldığı, ödeme dekontlarında borç olarak gönderilen para … için avans bedeli, … ortaklık ödeme , Restaurant için ödeme, Ortaklık avansı ödemesi şeklinde açıklamalar bulunduğu, yine banka dekontlarından ayrık olarak şirket yetkilisi …’in aldığını kabul ettiği 97.500,00-TL lik ödemenin varolduğu (delil olarak sunulan mail yazışmasından ) anlaşılmıştır. Davacının yapmış olduğu bu ödemelerden 9.000,00-TL nin iade aldığı, davacı tarafından Adi Ortaklığın kurulduğu … şubesi dışındaki ödemelerin toplam 358.300,00-TL olduğu, davalı tarafından 9.000,00-TL iade ödemesi yapıldığı, davacının 349.300,00-TL alacaklı bulunduğu, adi ortaklık sözleşmesi kurulmadığından bu alacağını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebileceği, davacının … 19 Noterliğinin… tarih … yevmiye nolu ihtarı ile şirkete ve şirket yetkilisi …’e “…şubesine ortak olması ayrıca … ve … bulunan şirketlere de ortak yapılacağı vaadi ile toplam 398.330,00-TL ödeme yaptığı, ortak olunmasına rağmen kar payının ödenmediği, ortaklığa devam edilmesinin mümkün olmadığı, sözleşmenin feshi ile ortaklık nedeniyle elde edilecek kârın menfi ve müspet zararlarının reeskont avans faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiği …” ihtarnamenin davalılara … Ltd şirketine 10/09/2016 tarihine tebliğ edildiği, …’e de adreste bulunamaması sebebi ile tebliğ edilemediği, davacının ihtarnamesinde; ne miktar kar payı ne miktar müspet ve menfi zarar ne miktar ödediği parayı geri istediğini açık açık yazmadığı, ihtarnamede ki talep edilen alacağın belirli olmadığı, bu nedenle davalıların ihtar tarihi itibari ile temerrüde düşmedikleri dava tarihinden itibaren temerrüde düştükleri anlaşıldığından adi ortaklık sözleşmesinin kurulmadığı restaurantlar için davacının yapmış olduğu 349.300,00-TL lik ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davalıdan talep edilebileceği anlaşıldığından 349.300,00-TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu … restaurantı için davacının davalı şirket yetkilisi …’e 55.000-TL ödeme yaptığı, ortaklık ilişkisinin kurulduğu restaurant da dahil tüm restaurantların toplam 57.725,12-TL kar elde ettiği, 5 şube için dönem karının 57.725,12-TL olduğu, … şubesi için karın 11.545,02-TL olduğu, taraflar arasında akdedilen adi ortaklık sözleşmesi uyarınca davacının %50 ortaklık payına düşen karın 5.772,51-TL bulunduğu, … şubesi açısından davacının elde edilen gelir ve giderler sonrasında %50 payına düşen 5.772,51-TL yi talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamının ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacının Adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu … şubesinden kaynaklanan alacağının 5.772,51-TL olduğu, Adi ortaklık sözleşmesinin kurulmadığı şubeler adına yapmış olduğu ödemelerden kaynaklanan alacağının da 349.300,00-TL olduğu hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığından; Davanın kısmen kabulüne, Adi ortaklıktan kaynaklanan 5.772,51-TL ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan 349.300-TL olmak üzere toplam 355.072,51-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın kısmen kabulüne, Adi ortaklıktan kaynaklanan 5.772,51-TL ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan 349.300-TL olmak üzere toplam 355.072,51-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen 24.255,03-TL karar harcından, peşin alınan 170-TL. İle 6.392,11-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 6.562,11-TL. harcın mahsubu ile bakiye 17.692,89-TL harcın davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 6.562,11-TL harç ile aşağıda dökümü yapılan 3.535-TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 3.252,2‬0-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan 150-TL yargılama giderinin, davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 12-TL’nin tahsil kabiliyeti olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 33.305,08 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Ücret tarifesinin 13. Maddesi uyarınca davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davacı ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/06/2022
Başkan …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Üye …
E-imzalıdır.
Katip …
E-imzalıdır.

Harç Beyanı
K.H.= 24.255,03-TL
P.H.=6.562,11- TL
B.H= 17.692,89-TL
Davacı yargılama gideri
1.900- TL bilirkişi ücreti
1.635 TL tebligat gideri
3.535- TL Toplam yargılama gideri

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında elektronik imza ile imzalanmıştır.