Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1219 E. 2020/230 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1219 Esas
KARAR NO : 2020/230

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/05/2014
KARAR TARİHİ : 12/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 05/05/2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında bir adet film çekimi ile ilgili olarak eser sözleşmesinin akdedildiğini, sinema gösterimi için zorunlu olan 50 adet 35 mm kopya baskının yapılmayarak müvekkili şirkete teslim edilmediğini, eserin teme unsuru olan ve çekilmiş bulunan, tüm ekip ve müvekkili şirket yetkileri ve set ekibi tarafından izlendikten sonra muhataba teslim edilen önemli bir sahnenin finalinin montaj esnasında yok edildiğini veya kaybedildiğini, bu hususun eserin ayıplı olarak meydana gelmesine sebep olduğunu ve bu ayıp nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğratıldığını, akdedilen sözleşme gereği davalı şirketin edimlerini ayıplı gerçekleştirdiğini ve müvekkilini maddi ve manevi zarara uğrattığını beyan ederek müvekkili şirketin ayıp ve eksik ifadan kaynaklanan maddi 70.000,00 TL ve manevi 30.000,00 TL ileride azaltılmak ve arttırılmak suretiyle şimdilik 100.000,00 TL’nin müvekkili yararına tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından sunulan 10/06/2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından sunulan dava dilekçesinin açık ve anlaşılır olmaktan uzak olduğunu, davacı tarafın akdedilen sözleşme gereği ödeme edimlerini yerine getirmediğini, filmin en önemli bölümünün montaja dahil edilmediği iddiasının ve 50 adet 35 mm kopyanın teslim edilmediği iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, davanın özünde gişede başarısız olmuş bir senaryonun ve filmin başarısızlığının müvekkile tahmil edilmeye çalışıldığını, filmin gişe hasılatının çok düşük olması, seyirci tarafından izlenilmemiş olması noktasında müvekkilinin hiçbir kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığını ve davanın görevsiz mahkemede ikame edildiğini beyan ederek, davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle ve akabinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın mahkememizce yapılan yargılaması neticesinde verilen 2014/1042 Esas, 2015/910 Karar sayılı 22/11/2015 tarihli karar ile taraflar arasında mahkememizin görevi kapsamında değerlendirilebilecek bir ticari ilişkinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve davaya bakmakla görevli mahkemenin İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, mahkememizce verilen görevsizlik kararı nedeniyle dosyanın … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas nolu sırasına kaydı yapılarak açık yargılamaya devam olunmuştur.
… 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince uyuşmazlığın teknik yönünün gözetilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, resen tayin edilen Yapımcı Yönetmen Bilirkişi …, SMMM-Bağımsız Denetçi Bilirkişi … ve Bilirkişi Hande Gül Küçükkaya’ya tevdii ile rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti 21/04/2016 tarihinde; eksik ifanın ya da ayıplı ifanın söz konusu olduğu, davacının iddia ettiği gibi “Evlilik Teklifi Sahnesinin Final Kısmının” filmde yer almadığına ve davalının 50 adet 35 mm film kopyasını teslim etmediğini, tarafların sözleşmeye aykırı davranışları hususunda taraflar arasındaki sözleşmenin Ek-2 kısmı uyarınca, davalı tarafın davacı tarafa “Post Prodüksiyon” sonrasında 50 adet 35 mm kopya teslim etmeyi taahhüt ettiği, ancak bunu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacı tarafından sözleşmeye aykırı davrandığına ilişkin bir durumun dosyadan anlaşılmadığı, davacının maddi zararının asgari 29.846,42 TL olduğu hususlarını rapor etmişlerdir.
Dosyanın Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 02/08/2017 tarih ve 1071 sayılı kararı ile 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 08/08/2017 tarihi itibariyle faaliyetinin durdurulmasına, … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmekle, Kapatılan … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasının İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine devri ile dosyanın 2017/273 Esas nolu sırasına kaydı yapılarak yargılamaya … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince devam olunmuştur.
… 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince 21/04/2016 tarihli kök raporun uyuşmazlığı yeteri kadar aydınlatmadığı gerekçesi ile bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti 17/06/2016 tarihinde; yaklaşık 75.000,00 USD( değerinde olduğu ve fiili zarar olarak talep ve iddia edilen 50 adet 35 mm baskının ücretinin davacı tarafından talep edilemeyeceği, sözleşmede kararlaştırılandan fazla ödenen ücretin taraflar arasında bölüştürülmesine ve 81.667,70 TL’lik tutarın davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiği hususlarının ek raporlarında bildirmişlerdir.
… 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince alınan 21/04/2016 tarihli kök rapor ile 17/06/2016 tarihli ek raporun uyuşmazlığı yeteri kadar aydınlatmadığı gerekçesi ile yeni oluşturulan ve FSEK Uzmanı Bilirkişi Prof. Dr. … ve Mali Müşavir Bilirkişi … ile önceki bilirkişi heyetinde yer alan Öğretim Görevlisi Yazar, Yönetmen ve Yapımcı Bilirkişi …’ün yer aldığı bilirkişi heyetince davacı tarafın itirazları da dikkate alınarak rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti 07/09/2017 tarihli rapor ile; taraflar arasındaki sözleşmede davalı … Ltd. Şti.’nin sözleşmeden doğan edimini eksik yerine getirmiş olduğu, davacı … Ltd. Şti.’nin davalıdan 50X35 mm. Baskı = 75.000,00 USD + 29.846,42 TL mahrum kalmış olduğu kar olarak talep edebileceği hususlarını rapor etmişlerdir.
Dosyanın … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince yapılan yargılaması neticesinde verilen 2017/273 Esas, 2017/226 Karar sayılı 03/10/2017 tarihli karar ile dava konusunun ticari davaya ilişkin olması olması sebebiyle davanın konusunun Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesi ile dosyanın İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi arasındaki görev uyumazlığının çözümü bakımından Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince verilen 2018/1300Esas, 2018/1870 Karar sayılı 13/11/2018 tarihli ilamı ile “…uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılığa dayandığına göre uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK ve 5846 sayılı FSEK hükümlerinin uygulanma yeri bulunmadığı, tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ticari işletmelerinden kaynaklandığı ve ticari iş niteliğinde olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği…” gerekçesi ile dosyanın yargılama yerinin mahkememiz olarak belirlenmesine karar verilmiştir.
Dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2018/1300 Esas, 2018/1870 Karar sayılı 13/11/218 tarihli ilamı gereği mahkememize tevzi edilmiş ve mahkememizin 2018/1219 Esas sırasına kaydı yapılarak açık yargılamaya mahkememizce devam olunmuştur.
Davacı vekili tarafından sunulan 01/04/2019 tarihli dilekçe ile … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda dava dilekçesinde belirsiz alacak olarak talep edilen 70.000,00 TL maddi tazminat taleplerini işbu rapor doğrultusunda fiili ödeme tarihindeki kura göre 75.000,00 USD + 29.846,42 TL olarak arttırdıklarını beyan etmiş ve bu itibar ile 5235 sayılı kanunun 5/3. Maddesi kapsamında arttırılan tutardaki dava miktarı yönünden yargılamaya heyetçe devam olunmuştur.
Mahkememizce taraflar arasında akdedilen sözleşmede ücretin götürü bedel üzerinden belirlendiği sözleşme bedelinin 207.600,00 TL + KDV olarak tespit edildiği, davalı tarafın eksik iş yaptığı, 35 milimetrelik 50 adet filmin davacıya hiç teslim edilmediğinin bilirkişi raporları ile tespit edildiği, son alınan bilirkişi raporunda sözleşme bedeline eksik ifa edilen filmin etkisi hiç tartışılmaksızın ve orantı kurulmaksızın sadece film bedelleri üzerinden değer tespiti yapıldığı, bu şekli ile bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olmadığı, eksik ifa edilen kısmın sözleşmede belirlenen 207.600,00 TL + KDV’lik bedele oranının hesap edilerek eksik ifadan kaynaklanan davacının alacağının ne olduğunun tespit edilmesi açısından bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 28/11/2019 tarihli ek rapor ile; taraflar arasındaki sözleşmeye göre çıktıların 50 adet 35 mm olarak tanımlandığı, davalı tarafından çıktıların 15 adet DSI (hard disk) olarak teslim edildiği, davalının üretim maliyetinden kaynaklı haksız kazanç tutarının 71.250,00 USD olduğu, eksik ya da ayıplı ifadan kaynaklı mahrum kalınan kazancın 29.846,42 TL olduğu hususlarını ek raporlarında tespit etmişlerdir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşme konusu eserdeki ayıp ve eksik ifa sebepleriyle meydana gelen maddi ve manevi zararların davalıdan tazminine ilişkindir.
Davacı taraf, davalının sözleşmede yüklenen edimleri yerine getirmediğini, sinema gösterimi için zorunlu olan 50 adet 35 mm kopya baskılarının sözleşmede kararlaştırılmış olmasına rağmen teslim edilmediğini, sözleşme konusu eserin en önemli sahnesi ve finali olan evlenme teklifi kabul sahnesinin montaj aşamasında davalı tarafça kaybedildiğini, eserin ayıplı olarak imal edildiğini ancak film gösterim tarihinin kamoyuna deklare edilmiş olması sebebiyle filmin final sahnesinin eksik olmasına rağmen filmi o haliyle dijital baskı olarak kabul etmek zorunda olduğunu, sinema gösterimi için zorunlu olan 50 adet 35 mmlik film baskısının teslim edilmemesi nedeniyle filmin az sayıda sinema salonunda gösterime girdiğini ve bu nedenle yüksek miktarda gişe kaybı yaşandığını iddia ederek, 50 adet 35 mmlik film kopya baskılarının hiç verilememesi şeklinde oluşan eksik ifadan dolayı gişe hasılatı kaybı nedeniyle uğranılan maddi zarar ile ayıplı ve eksik olarak ifa edilen eserin yayınlanmasından dolayı uğradığı prestij kaybı nedeniyle meydana gelen manevi zararın davalıdan tazmin edilmesini talep etmiştir. Davalı taraf, davacının ödeme edimlerini yerine getirmediğini, filmin en önemli bölümünün montaj aşamasına silindiği iddiasının doğru olmadığını, böyle bir sahnenin çekimine dair kayıtların kendilerine teslim edilmediğini, 50 adet 35 mmlik kopyanın teslim edileceğinin sözleşmede kararlaştırıldığını, ancak davacının isteği üzerine dijital baskıya çevirildiğini ve dijital baskıların davacıya teslim edildiğini, 50 adet 35 mmlik film kopyalarının teslim edilmediğini beyan etmiştir.
Uyuşmazlık; sözleşme konusu eserin ayıplı olup olmadığı, sözleşmenin eksik olarak ifa edilip edilmediği, davacının eksik ve ayıplı ifa nedeniyle maddi ve manevi olarak zarara uğrayıp uğramadığı noktalarına ilişkindir.
Dosya kapsamından, taraflar arasında 01/04/2013-01/05/2013 tarihleri arasında 4 hafta süre ile davalıya ait kamera ve ekipmanların davacıya kiralanması ve çekilecek olan uzun metraj sinema filminin post prodüksiyon hizmetlerinin davalı tarafından yerine getirilmesi konularına ilişkin bir adet sinema filminin çekilmesine dair eser sözleşmesi imzalandığı, post prodüksiyon aşamasında davalı tarafından yapılacak işlerin tanımlandığı sözleşmenin Ek-2 başlıklı bölümünde 50 adet 35 mm sinema kopyasının davalı tarafından hazırlanarak davacıya teslim edileceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Ayrıca davalı taraf da cevap dilekçesinde 50 adet 35 mm film kopyasını teslim etmek yükümlülüğünün sözleşmede kararlaştırıldığını ancak davacının isteği üzerine dijital baskı teslim ettiğini, 50 adet 35 mm film kopyasını teslim etmediğini beyan etmiştir. Dolayısıyla davalının sözleşme hükümlerine göre 50 adet 35 mm film kopyalarını davacıya teslim etmesi gerektiği ancak teslim etmediği hususları ihtilaflı değildir. İhtilaf, davacının, 50 adet 35 mm film kopyasının teslim edilmesi ediminden açıkça vazgeçerek bu edimin yerine film kopyalarının dijital baskı olarak teslim edilmesi talebinde bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya içerisinde davalının ileri sürmüş olduğu bu iddiayı doğrulayan, davacının 50 adet 35 mm film kopyasının tesliminden vazgeçtiğini ve o edimin yerine dijital baskı talep ettiğini gösteren somut deliller bulunmadığından davalının bu yöndeki savunması yerinde görülmemiştir. Netice itibariyle, taraflar arasındaki sözleşmenin Ek-2 başlıklı bölümünde düzenlenen hükümlere göre davalının 50 adet 35 mm’lik sinema kopyasını davacıya teslim etmek borcu altında olduğu, ancak davalının teslim borcunu yerine getirmediği ve sadece dijital baskı kopyasını teslim ettiği anlaşılmakla, davalının sözleşme ile üstlenmiş olduğu edimi yerine getirmeyerek sözleşmeye aykırı davrandığı ve eksik ifada bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sözleşme konusu sinema filminin 15 sinema salonunda gösterime girip, 1552 kişi tarafından izlenerek 12.792,50 TL hasılat elde ettiği bilgisine istinaden bilirkişi tarafından yapılan hesaplama neticesinde, davacının 29.846,42 TL gişe kaybı zararı olduğu tespit edilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı taraf, eksik ifada bulunarak sözleşme konusu sinema filminin sınırlı sayıda sinema salonunda gösterime girmesine ve davacının gişe kaybına uğramasına neden olduğundan eksik ifa sebebiyle davacının uğramış olduğu 29.846,42 TL gişe kaybı zararının gidermekle yükümlüdür. Bu sebeple 29.846,42 TL’nin davalıdan tahsil edilmesine karar verilmiştir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki; davacı taraf, ilk bilirkişi raporuna yönelik itirazlarını sunduğu 09.05.2016 tarihli dilekçesiyle; bilirkişi raporunda maddi zararının eksik hesaplandığını, her bir adet 35 mm kopyanın piyasa değerinin 1.500,00 USD olduğunu belirterek davalı tarafından teslim edilmeyen 50 adet 35 mm kopyanın toplam değeri kadar fiili zarara uğradığını, yaklaşık 75.000,00 USD fiili zararı olduğunu beyan etmiş, teslim edilmeyen 50 adet 35 mm kopyanın toplam değerinin fiili zarar olarak kabulüyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacının itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla alınan 17.06.2016 tarihli bilirkişi ek raporunda; “davacının dava dilekçesinde böyle bir talepte bulunmadığı, ayrıca yerine getirilmesi gereken edimin 50 adet 35 mm baskının teslim edilmesi olduğu, teslim edilmeyen baskıların parasının verilemeyeceği, zira davacının kendi parasıyla 50 adet 35 mm baskı yaptırmadığından fiili zararının oluşmadığı, talebin yerinde olmadığı” görüşü bildirilmiştir. Davacı taraf, 08.07.2016 tarihli bilirkişi ek raporuna itiraz dilekçesinde; talep edilen fiili zararın maddi zarar kalemi içerisinde yer aldığını, ayrıca dava ayıp ve eksik ifa nedeniyle açılmış bulunan belirsiz alacak davası olduğundan ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutulduğundan dava dilekçesinde talep edilmese bile sonradan ıslah ya da talep arttırım dilekçesiyle talep edilebileceğini beyan etmiştir.
Burada üzerinde durulması gereken hususlar, söz konusu talebin davanın konusunu oluşturup oluşturmadığı ve dava konusunu oluşturmaması halinde bu talebin ıslah veya talep arttırım yoluyla davaya dahilinin mümkün olup olmadığıdır. Tarafların iddia ve savunmaları ile bunların dayanağı olan vakıaların belli bir yargılama kesitine kadar mahkemeye sunulmasını sağlamaya yönelik olarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun öngördüğü kurum, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağıdır. Buna göre, davacı, talebini ve bunun dayanağı olan vakıaları, dava dilekçesiyle mahkemeye iletebilir. Bu dilekçede ileri sürmediği talep ve vakıaları ise, cevaba cevap dilekçesinde mahkemeye serbestçe sunabilir. Bu çerçevede, talep sonucunu arttırabilir (iddiasını genişletebilir), değiştirebilir; keza, talebini dayandırdığı vakıaları değiştirebilir ve bunlara ilaveler yapabilir (iddiasını genişletebilir ve değiştirebilir). Aynı şekilde davalı da, savunmasını dayandırdığı vakıaları cevap dilekçesinde ileri sürebildiği gibi, bunları vereceği ikinci cevap dilekçesinde değiştirebilir (savunmasını değiştirebilir) yahut bunlara ilave başka savunma sebepleri ileri sürebilir (savunmasını genişletebilir). Ancak, ikinci dilekçeler (davacı bakımından cevaba cevap, davalı bakımından ise ikinci cevap) verildikten sonra, artık taraflar taleplerini ve bunların dayanağı olan vakıaları, kural olarak değiştiremez ve arttıramazlar. Bu yasağa, iddianın ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı adı verilmektedir. Davacı açısından değerlendirildiğinde iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı olarak nitelendirilen bu yasağın kapsamına, dava dilekçesinin unsurlarından; HMK m. 119/I-ğ’de yer alan “talep sonucu” ile HMK m. 119/I-e’de yer alan “davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıalar girer. Buna göre, davacının söz konusu bu kapsamı değiştirmesi yahut arttırması, cevaba cevap layihasından sonra, kural olarak yasaktır. (Yargıtay 7. HD 2014/8824 E. 2014/16450 K. ). Ayrıca dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/4-1193 E. 2016/800 K. sayılı ilamında; dava dilekçesinde vakıanın neticesi olan taleplerden bir kısmı hakkında dava açılmış ancak bir kısmı hakkında açılmamış ise, vakıa aynı olsa dahi vakıanın neticesi olan farklı bir kalem talebin ıslah yoluyla davaya dahiline olanak bulunmadığına karar vermiştir. Somut olayda davacının; dava ve cevaba cevap dilekçeleriyle; 50 adet 35 mm kopyanın toplam değerinin fiili zarar olarak davalıdan tahsil edilmesini talep etmediği, 50 adet 35 mm kopyanın teslim edilmemesi şeklinde oluşan eksik ifadan dolayı meydana gelen gişe kaybı zararının karşılanmasını talep ettiği, kopyaların parasal karşılığının tazmin edilmesi yönünde bir talepte bulunulmadığı, sözleşmeye aykırı olarak fazladan yapılan ödemeler ile diğer tüm talepler hakkındaki talep ve istirdat hakkının saklı tutulduğu, gişe kaybı dışındaki maddi zararların dava konusu edilmediği açıkça anlaşılmaktadır. Davacı taraf, ilk olarak tahkikat sırasında sunmuş olduğu 09.05.2016 tarihli dilekçesiyle 50 adet 35 mm kopyanın teslim edilmemesi nedeniyle fiili zarar oluştuğunu iddia ederek teslim edilmeyen kopyaların toplam değerinin davalıdan tahsil edilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle de 50 adet 35 mm kopyanın toplam değeri olan 75.000,00 USD’nin fiili ödeme günündeki kur esas alınmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Tüm bu açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dilekçe teatisi ve ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra tahkikat sırasında, davacının başlangıçta dava konusu etmediği halde 50 adet 35 mm kopyanın toplam değeri olan 75.000,00 USD’nin davalıdan tahsil edilmesi yönünde talepte bulunarak HMK m.141’de düzenlenen iddianın genişletilmesi yasağına aykırı olarak talep sonucunu değiştirdiği anlaşılmakla, davalının bu konuda açıkça muvafakati bulunmadığından ve ıslah ile dava konusu edilmeyen bir talebin davaya dahil edilmesi mümkün bulunmadığından bu talebin reddine karar verilmiştir.
Ayrıca davacı, sözleşme konusu eserin en önemli sahnesi olan final sahnesinin davalı tarafından yapılan montaj sırasında silindiğini iddia ederek eserin bu sebeple ayıplı olarak imal edildiğini ve zarara uğradığını ileri sürmüştür. Bilindiği üzere, ayıp iddiasında bulunan taraf iddiasını ispatla mükelleftir. Bu iddia açısından yapılan değerlendirmede; iş sahibi davacı tarafından final sahnesine yönelik bir talimatın verilmediği ve bu hususta taraflar arasında bir anlaşmanın bulunmadığı, davacı tarafından ilgili sahnenin kaydının yapılarak davalıya teslim edildiğini ve söz konusu sahnenin davalı tarafça silindiğini gösteren somut delil bulunmadığı, davalının bu konuda sözleşmeye aykırı bir davranışı olduğunun tespit edilemediği, kaldı ki böyle bir durum söz konusu olsa dahi eserin bu sahne olmaksızın mevcut haliyle davacı tarafından çekincesiz olarak kabul edilmesi ve ayıbın o an bilinmesine rağmen ihbarının yapılmaması nedenleriyle ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanamayacağı dikkate alınarak davacının bu iddiası kabul edilmemiştir. Ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda ilgili sahnenin filmin başarısına etki edip etmeyeceği tespit edilemediğinden davacının bu sebeple zarara uğrayıp uğramadığını belirlemek de mümkün olmamıştır.
Davacı taraf, eksik ifa ve ayıp nedeniyle prestij kaybına uğradığını belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuştur. TBK m.114/2’de belirtildiği üzere, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır. Ancak bunun için borca aykırı davranışın alacaklının kişilik haklarını ihlal ederek manevi bir zarara yol açması gerekir. Somut olayda; eksik ifa sebebiyle borca ve sözleşmeye aykırılık söz konusudur. Ancak davacının bu sebeple kişilik haklarının ihlal edildiğini ve onurunun zedelendiğini gösteren somut bir veri ve delil bulunmadığından davacının manevi bir zarara uğramadığı sonucuna varılmıştır. Bu sebeple manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu açıklanan hususlar doğrultusunda dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilerek; davanın kısmen kabulüne, 29.846,42 TL tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin maddi istemin ve manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 29.846,42 TL tazminatın davalıdan tahsiline,
2-Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 2.038,81 TL nispi karar ve ilam harcı ile manevi tazminat talebinin reddi açısından hesaplanan 54,40 TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 2.093,21 TL harcın, başlangıçta yatırılan 1.707,75 TL peşin harç ile 6.510,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 8.217,75 TL harçtan mahsubu ile fazla harç olan 6.124,54 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 2.038,81 TL harç ile yine davacı tarafından yapılan toplam 3.070,50 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına tekabül eden 190,47 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 4.476,90 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341. maddesi uyarınca istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/03/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI
2.093,21 TL K.H.
8.217,75 TL P.H. VE ISLAH H.
6.124,54 TL B.İ.H.

DAVACI YARGILAMA GİDERİ
2.550,00 TL B.KİŞİ
520,50 TL POSTA
3.070,50 TL TOPLAM YARGILAMA