Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1184 E. 2020/23 K. 13.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1184 Esas
KARAR NO : 2020/23

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2018
KARAR TARİHİ : 13/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu 10/12/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 10/07/2018 tarihinde Danışmanlık sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme ilişkisi gereğince müvekkili tarafından sözleşme kapsamında üzerine düşen danışmanlık hizmetini ifa ettiğini ancak borçlu şirketin sözleşme kapsamında düzenlenen fatura bedellerini ödemediğini, müvekkil şirketin 17.701,00 TL haklı alacağı bulunduğunu, davalının bu borcu ödemeyerek temerrüde düştüğünü, davalı tarafın … 32. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibine itiraz etmesinin alacağın teslimi engellemek olduğunu ve kötü niyetli olarak yapıldığını, alacağın fatura ve cari hesap ekstresine dayanması sebebi ile alacağın likit olduğunu, ödeme yapmayan davalı borçlunun itiraz ederek müvekkilin alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla hareket ettiğini, cari hesap üzerinden kesilen faturaların tarafların imzaladığı sözleşmelere dayanmakta olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında olan davalı borçlunun sözleşme kapsamındaki hak ve sorumluluklarını bildiğini ve kötü niyetli olarak davrandığını bildirerek davalı borçlu tarafından yapılan borca itiraz neticesinde takibin durması müvekkil şirketin haklı alacağının tahsilini engellemekte olduğunu, usul ve yasaya aykırı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu 04/04/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin çalışanına tebliğ edilen tebligattan geç haberdar olduklarını ve davaya cevaplarını süresinde sunamadıklarını, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında 10/07/2018 tarihinde danışmanlık sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereği taahhüt edilen hizmetleri müvekkil şirkete sağlamadıklarını ve müvekkil şirkete sözleşme gereği hizmet vermediklerini, müvekkil şirket için yapıldığı belli olmayan taksi harcamaları gibi ispata muhtaç giderleri müvekkil şirkete fatura ettiklerini, davacı taraf müvekkil şirkete aylık net 14.000,00 TL bedelli bir sözleşme yaptıktan sonra, müvekkil şirkette çalışmakta olan doktorlara televizyon programlarına çıkması için 12.000,00 TL daha ödeyebileceklerini ve bu bedelin %20’sinin kendi şirketlerine ait olacağının teklifini sunduğunu, müvekkil şirketin sözleşme ilişkisi kapsamında zaten sunulması gereken bu hizmetlere ilişkin bedelleri reddettiğini, davacı şirket müvekkil şirkete sözleşmede belirtilen ve taahhüt ettikleri hizmete ilişkin hizmeti sunamadıklarını, müvekkil şirket tarafından Ağustos ayı faturasının ödenmemesi neticesinde fatura döneminin sonunda kendiliğinden fesholduğunu, davacı şirketin dilekçesinde belirttiği bir takım masrafların belgesinin bulunduğunu, müvekkil şirketin bu belgelere ilişkin sözlü yada yazılı hiçbir izninin ve onayının olmadığını, davacı şirketin sundukları belgeleri ve düzenledikleri faturaların içeriklerini ispat etmekle yükümlü olduklarını bildirerek … 32. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kabulü ile icra takibinin iptaline, haksız ve kötü niyetli olan davacı şirket hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, haksız ve dayanaksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce, 08/04/2019 celse ara kararı uyarınca, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, tarafların ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda ve icra takibine esas asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden de değerlendirme yapılmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, Hamit Şükrü Oruç tarafından ibraz edilen 10/06/2019 tarihli raporda; “davacı …Şti.nin davalı … Şti.’nden, 17.701,00 TL asıl alacak, 27,53 TL Temmuz danışmanlık ücretinin gecikmeli ödenmesi ile işlemiş faiz, 61,44 TL Temmuz genel gider faturası faizi (07.08.2018-09.10.2018 arası %36 faiz(X) 809,48 TL Ağustos 2018 danışmanlık fatura faizi (20.08.2018-09.10.2018 arası) 6,07 TL Ağustos gider faturası gecikme faizi (07.09.2018-09.10.2018) toplam 18.605,52 TL alacaklı olduğu, takip tarihinden alacağın tahsiline kadar asıl alacak üzerinden %36 oranı üzerinden hesaplanacak faizin istenebileceği, kısmi ödemeleri önce faize mahsup edilebileceği, Temmuz ve Ağustos 2018 aylarındaki genel giderlere ilişkin belgelerde taksi ücretlerinin taraflar arasında yapılan toplantılara matuf olduklarına dair bir ibarenin bulunmadığı ve damga vergisine ilişkin makbuzun onaylı bir suretinin bulunmadığı, dolayısıyla yukarıda asıl alacak içinde yer alan 991,02 TL ve 189,98 TL ve bu kalemler için hesaplanan (X) faiz konusundaki nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu, itirazın iptali ve yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmak üzere … 32.İcra Müdürlüğü … sayılı dosya üzerinden takibe devam edilmesinin Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu, icra inkar tazminatı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti konusunun Sayın Mahkemenin takdirleri içinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı” şeklindedir.
Mahkememizce, 30/09/2019 celse ara kararı uyarınca, tarafların itirazlarının karşılanması için dosyanını önceki bilirkişiye tevdii ile ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, … tarafından ibraz edilen 22/10/2019 tarihli raporda; “tevdi edilen görev itibariyle, alacağın varlığı ve miktarına yönelik olarak koşulların belirlenmesi bakımından sözleşmenin irdelenmesi gerektiği, afaki olarak nitelendirilen harcamalara ilişkin belgelerin (makbuz ve kayıt) dava dilekçesi eklerinden görüldüğü, irsaliye ile ilgili olarak günümüzde tüm işlemlerin dijital ortamda işleme tabi tutulduğu, gecikmeli de olsa ilk faturanın ödenmiş olduğu ve hatta şartların iyileştirmesi anlamında teklifte dahi bulunulduğunu (davaya ilişkin cevap dilekçesinde beyan edilmiştir) belirterek, fatura içeriklerinin belli olduğu kanaatine varılmaktadır. Bu itibarla kök rapora o fan itiraz dilekçesinde belirtilen hususlarda dikkate alınarak, yeniden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, kök raporun belirtilen tespit ve görüşlerimizde değişikliği gerektirecek bir husus olmadığı ve kök raporun sonuç bölümünde belirtilen hususların aynen geçerli olduğu ve bu konudaki nihai kararın Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan … Vergi Dairesi tarafından dosyaya gönderilen belgeler ile konuya ilişkin damga vergisi arasında bir bağ kurulamadığını, ancak sonradan dosyaya fotokopisi (onaysız) sunulu 08.10.2018 tarihli bir dekonttan, sözleşmeye ilişkin 1.592,64 TL tutarındaki {14.000 x 12 = 168.000 x %0,948 = 1.592,64 TL) damga vergisinin aynı tarihteki 40,000 TL.lık bir işlemin damga vergisi ve gecikme faizi ile birlikte Garanti Bankasından ilgili vergi dairesine 2.012,60 TL.lık bir çıkış yapıldığı anlaşılmakta olduğu” görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce davaya dayanak … 32. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, tetkikinde; davacının davalı … Ltd. Şti aleyhinde 17.701,00 TL asıl alacak, 904,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.605,52 TL nin tahsili bakımından 10/10/2018 tarihinde takibe geçtiği, dosyamız davalısı …’nin 18/10/2018 tarihli dilekçesi ile … 32. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine, borca işlemiş faize, ve faiz oranları ile tüm ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava; cari hesap ve faturaya dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkişndir.
Davacı taraf, danışmanlık sözleşmesi kapsamında hizmet verdiğini ve buna bağlı olarak danışmanlık ücreti ve yapmış olduğu giderlere ilişkin alacağı olduğunu iddia etmiştir. Davalı taraf, davacının hizmetlerini gereği gibi yerine getirmediğini iddia etmiş, taksi giderlerine ilişkin harcamaların onay alınmaksızın yapılması ve kendisine ait işlere ilişkin olmaması nedeniyle de sorumlu olmadığını beyan etmiştir. Uyuşmazlık; davacının faturalar sebebiyle icra takibine konu edilen miktarda alacaklı olup olmadığı, davalının sorumlu olup olmadığı, itirazlarının yerinde olup olmadığı noktalarındadır.
Dosya kapsamından, taraflar arasında 10.07.2018 tarihli Danışmanlık Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin incelenmesinde; davacının, davalı şirketin tanıtımının yapılması amacıyla iletişim ve medya danışmanlığı hizmeti vermeyi üstlendiği, davalı tarafın da bu hizmetler karşılığında hizmet bedeli ödeme borcunu üstlendiği, sözleşmenin 2. Maddesinde aylık danışmanlık ücretinin KDV hariç 14.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı görülmüştür. Takip konusu edilen faturaların incelenmesinde; 10.08.2018 tarihli Ağustos ayı danışmanlık bedeline ilişkin 16.520,00 TL bedelli faturanın 17.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, 30.07.2018 tarihli Temmuz ayı genel giderlerine ilişkin faturanın 06.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, 30.08.2018 tarihli Ağustos ayı genel giderlerine ilişkin faturanın 06.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği, 10.07.2018 tarihli Temmuz ayı danışmanlık bedeline ilişkin faturanın 10.08.2018 tarihinde ödendiği, davalı tarafından söz konusu faturalara herhangi bir itiraz yapılmadığı anlaşılmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nu m.21/2’de belirtildiği üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Somut olayda takibe konu edilen faturalara yönelik olarak davalı tarafından itirazda bulunulmadığından TTK m.21/2 hükmü uyarınca davalının faturaların içeriğini kabul ettiği sonucuna varılmıştır. Bu çerçevede davalı tarafın itirazları yerinde görülmemiştir. Ayrıca, Temmuz ve Ağustos ayı taksi giderleri, harcamaları ve damga vergisi konulu faturalar yönünden yapılan itirazların değerlendirilmesinde; sözleşmenin 2-g maddesinde şehiriçi taksi ulaşım giderlerinin yapılmasının önceden yazılı onay alma şartına bağlı tutulmadığı, sadece giderlerin müşteri adına yapılacak faaliyetler ile müşteri adına veya müşteriyle yapılan toplantılara ilişkin olması şartına bağlı tutulduğu, bu giderlerin davalı adına yapıldığına dair dosya içerisinde bir delil veya kayıt bulunmasa da davalının faturalara aldıktan sonra bu yönde bir itirazda bulunmadığı, damga vergisi açısından sözleşmenin 10. Maddesinde damga vergisinin taraflar arasında eşit paylaşılacağının kararlaştırılması ve damga vergisine ilişkin faturaya bir itirazda bulunulmadığı hususları dikkate alınarak faturaların sözleşmeye uygun olarak tanzim edildiği, TTK m.21/2 hükmü gereğince davalının faturaların içeriğini kabul ettiği sonucuna varılarak davalının itirazları yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak; dava konusu faturaların davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olması, davacı tarafın ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfına haiz olması, faturaların davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve davalı tarafından faturalara TTK m.21 uyarınca geçerli bir itirazda bulunulmamış olması sebebiyle faturaların içeriğini kabul etmiş sayılması, faturaların taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi, aksini ispatla mükellef olan davalının iddialarını ispatlayacak somut deliller sunmaması gerekçeleriyle mevcut delil durumu doğrultusunda davacının takip konusu edilen faturalardan dolayı alacaklı olduğuna karar verilmiştir. İşlemiş faiz alacağı talebi açısından, faizin her fatura alacağı yönünden sözleşmenin 2-a-b-c hükümlerine göre davalının temerrüte düştüğü tarihten itibaren sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen aylık %3 oranındaki temerrüt faizi oranına uygun olarak hesaplandığı anlaşıldığından uygun bulunmuştur.
Tüm bu açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin 18.605,52 TL üzerinden devamına, asıl alacak 17.701,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %36 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın KABULÜNE, itirazın iptaline, takibin 18.605,52 TL üzerinden devamına, asıl alacak 17.701,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %36 oranında temerrüt faizi uygulanmasına,
2-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.721,11 TL %20 icra inkar tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 1.270,95 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 317,74 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 953,21 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 317,74 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 694,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/01/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸