Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1174 E. 2020/812 K. 14.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1174 Esas
KARAR NO : 2020/812

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2018
KARAR TARİHİ : 14/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu 06/12/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin tulumba tatlısı, baklava, su böreği, dondurulmuş börek ve gıdalar ve sair gıda maddelerinin toptan ticaretiyle iştigal eden bir şirket olduğunu ve davalı muterize ürün satışı yaptığını, satışa konu ürünler irsaliyeli fatura keşide edilerek davalıya gönderildiğini ve mallar eksiksiz teslim edildiğini, keşide edilen faturalara süresinde itiraz edilmediği gibi üstünde yazan bedellerin müvekkile ödenmediğini, davalının müvekkil davacıya takip tarihi itibariyle takibe konu edilmiş 3.497,52 TL borcu bulunduğunu, davalı borçluya defalarca borcu hatırlatılmışsa da bir sonuç alınamadığını, bu nedenle … 7. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından bakiye borcun tahsili için icra takibine girişildiğini, borcu ödememek ve takibin muhtemel sonuçlarından kaçınmak için davalı tarafından kötü niyetli olarak borca asıl alacağın 2.412,29 TL’sine faiz, faiz oranı ve tüm ferilerine kısmi itiraz edildiğini bildirerek davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptaliyle takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu 22/01/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket, donuk gıda ürünleri satışı yapan davacı tarafından 2017 yılı Nisan ayından itibaren börek vs. … ürünleri tedarik ettiğini, bu nedenle taraflar arasında güven ilişkisi oluştuğunu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, müvekkil şirket davacı taraftan 21/04/2017 -11/05/2017-12/07/2017-02/01/2018 tarihli faturalar karşılığı donuk gıda ürünleri satın aldığını, aralarındaki şifahi sözleşme doğrultusunda 11/05/2017 tarihli faturaya konu donuk gıda ürünlerinin satılmayan kısmını davacıya iade edilmesini kararlaştırıldığını ve bu doğrultuda müvekkil şirket 21/03/2018 tarihli iade faturası düzenleyerek davacının adresine kargo ile göndermek suretiyle 22/03/2018 tarihinde teslim edildiğini, davalı şirket bu faturaların bedellerini çek ile ödediğini bakiye borcunu ise davacının icra takibi başlatması nedeniyle icra dairesine ödediğini, müvekkil davalı, davacı tarafın icra takibine konu ettiği alacağın haksız ve dayanaksız kısmına itiraz ettiğini, davacı … (…) 02/01/2018 tarihli 5.034,96 TL bedelli faturaya ilişkin 3.123,71 TL bakiye alacağını icra takibine koyduğunu, davacı firma müvekkilin davacıya 22/03/2018 tarihinde teslim ve tebliğ ettiği 21/03/2018 tarihli 2.412,29 TL tutarlı iade faturasını yok saydığını, müvekkilin davacı taraftan sadece dondurulmuş gıda aldığını ancak davacı tarafın ısrarlı önerisiyle satılamayan ürünlerin geri alınacağı sözüyle 11/05/2017 tarihli faturaya konu baklava ve tatlı ürünlerini davalıya ait depoya bıraktığını, müvekkil şirket tarafından satılmayan malların büyük kısmını 21/03/2018 tarihli iade faturasıyla iade gönderdiğini ancak davacı tarafından bu sözü ve iade faturası yok sayılarak haksız icra takibinde bulunduğunu, iade faturasına konu 2.412,29 TL tutar mahsup edildiğinde ve evvelki ödemelere ilavetin 19/11/2018 tarihinde icra dairesine ödenen 711,42 TL dikkate alındığında davalının davacı tarafa borcu bulunmadığını, taraflar aralarından mahsuplaşmış olmalarına rağmen icra takibi başlatıldığından müvekkil 711,42 TL tutar icra dairesine faiz ve ferileri ile birlikte 19/11/2018 tarihinde ödendiğini, buna rağmen davacının itirazın iptali davası açması iyi niyet ile bağdaşamadığını, davalı taraf olarak takas-mahsup defi ileri sürdüğünü, müvekkil şirketin iade faturasına konu alacağı ile davacı tarafın davaya konu alacağı mahsuplaşıldığından haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı aleyhinde %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce celp edilen … 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında; davacı/alacaklının 3.123,71 TL fatura alacağının ve 373,81 TL işlemiş faiz olmak üzere 3.497,52 TL’nin tahsiline ilişkin icra takibine geçtiği, davalı vekilinin 19/11/2018 tarihli dilekçesi ile ödeme emrine, ödeme emrine konu edilen borcun talan tutarına, faiz oranına ve işlemiş faize itirazı üzerine takibin durduğu görüldü.
Mahkememizce verilen 08/04/2019 celse ara kararı uyarınca, Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, ticari defter ve kayıtları, fatura sevk irsaliyesi ve cari hesap kayıtları üzerinde inceleme yapılarak ve dosya incelenerek davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı varsa miktarının nelerden ibaret ve ne kadar olduğu konusunda ve icra takibine esas asıl alacak, işlemiş faiz ve karşı tarafın yapmış olduğu kısmi ödeme dikkate alınarak rapor düzenlenmek üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, … tarafından ibraz edilen 11/06/2019 tarihli raporda özetle; “23/03/2018 tarihinde kesilen … nolu 2.412,29 TL tutarlı faturaların Sayın Mahkemenizce kabul edilmesi halinde ve davalı taraf … 7. İcra Müdürlüğü’nün … esas numarasına ödeme yapıldığını, 1.122,25TL tutarında ödeme yaptığı ve bu ödemeyi dosyada gösterilen dosya masraftarı vs. düşüldüğü ve kalanın da davalının kendi bakiyesinden mahsup göz önüne alınacak olursa, davacı yanın davalı yandan borç ve alacağı olamayacağı” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen 23/09/2019 celse ara kararı uyarınca, dosyanın önceki bilirkişiye tevdi tarafların itirazlarının değerlendirilmesi ve hükme esas alınabilecek bir nitelikte denetime elverişli bir rapor alınması konusunda bilirkişi tarafından ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, … tarafından ibraz edilen 28/10/2019 tarihli ek raporda özetle; “Taraf ticari defter dökümleri faturalar, cari hesap ekstresi kök raporumuzun içeriğinde yer aldığından ek raporumuzda ayrıca gösterilmemiştir. Raporumuz davacı tarifin itirazları doğrultusunda değerlendirilmiştir. İcra takip tarihi itibariyle hem davacı hem de davalı defterlerine göre davacı alacağının 3.123,71 TL olup davalı tarafından davacıya kesilen iade faturasının kabul edilip edilmemesine göre 2’Ii ayrım yapmak suretiyle itirazlar doğrultusunda iş bu ek raporu tarafımdan düzenlenmiştir. Davalı tarafından davacı yana gönderilen iş bu iade faturasının kabul edilmemesi halinde; Bu halde ticari defter göre davacı alacağı 3.123,7l TL’dir. İcra dosyasında davalı borçlu tarafından borcun 771.42 TL’si kabul edilmiş ve buna ilişkin faiz ve ferileri ile birlikte ödeme yapılmıştır. Bu durumda kabul edilmeyen ve itiraza uğrayan asıl alacak bedeli 3.123,71 TL -711,42 TL= 2.412,29 TL itiraza uğrayan ve davaya konu olan asıl alacak bedeli bu miktar olduğundan bu miktar üzerinden faiz hesabı aşağıdaki gibidir; 02.02.2018 – 30.06.2018 tarihleri arasında yasal faiz oranı 9.75 olarak 02/01/2018 fatura tarihi, 02/02/2018 temerrüt tarihi, 12/11/2018 icra tarihi, 2.412,29 TL tutarında 149 adet 9,75 faiz oranı, 96,01 faiz tutarı toplam 96,01, 30.06.2018-12.11.2018 tarihleri arasında yasal faiz oranı 19,50 önceki hesaplamamızda temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar olan faiz oranı 9,75’den hesaplanmış olup 01.07.2018 tarihinde faiz oranı %19,75 olduğundan faiz hesaplaması %19,50 den hesaplanmıştır. 02/01/2018 fatura tarihi, 02/02/2018 temerrüt tarihi, 12/11/2018 icra tarihi, 2.412,29 TL tutarında 134 adet 19,5 faiz oranı, 172,69 faiz tutarı, bu şıkka göre davacı tarafın davalı taraftan kaydi olarak 2.680,99 TL alacaklı olduğu, önceki kök raporumuzda davalı tarafından icra dosyasında kabul edilen faiz ve ferileri ile ödenen 711,42 TL’nin hatalı mükerrer olarak önceki rapordaki alacak miktarından düşüldüğü ancak yapılan itiraz sonucu bulunan tutarın bu şekilde olduğu faiz oranındaki avans faiz değişikliğinin de buna etken olduğu, ancak davacının temerrüdün oluşma zamanı vs gibi diğer itirazların borçlunun icra dosyasında anapara+faiz ve kalan kısımlara itiraz etmesi sebebiyle faiz başlangıcının TTK1530 göre hesaplanmıştır. Davalı tarafından davacı yana gönderilen bu iade faturasının kabul edilmesi halinde davacı alacağının 3.123,71 TL olduğu bunun 711,42 TL kısmı icra takibinde ödendiği kalan bakiye tutarı olan 2.412,29 TL için de iade faturası kesildiği nihai takdir mahkemeye ait olmakla davalı tarafın davacı yana kesilen iade faturasının kabul edilmesi durumunda davacı yanın davalı yandan borç ve alacağı olamayacağı” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce 16/11/2020 celse tarihli ara karar gereği, davalı vekiline yemin metni hazırlayıp mahkememize sunması için süre verildiği, yemin metninin taraflara tebliğ edildiği, 14/12/2020 tarihli celse uyarınca davacı asilin yemini yaptırılıp davacı asil … beyanında ” ben hiçbir şekilde davalıya satılamayan ürünleri iade alacağımı söylemedim, bu konuda anlaşma yapmadık, anlaşma yapmadığımız için davalı tarafın deposundan kendi personelime malları aldıracağıma dair söz vermedim, ödeme alamayınca davalı taraf fatura kesmiştir, 21/03/2018 tarihli 2.412,29 TL bedelli iade faturasını ve fatura konusu içeriği kabul etmiyorum, davalı taraftan bakiye alacağım vardır,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe;
Dava; davacı tarafından fatura alacağı olduğu iddiasıyla başlattığı …. 1. İcra Müdürlüğü … E.sayılı icra takibine karşı davalı tarafın kısmi itirazda bulunduğu, itiraz edilen kısma ilişkin borçlu olmadığını, bu bedelin takas mahsup edilmesi gerektiğini beyan ederek yapmış olduğu itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf, davalı tarafa ürün sattığını, bu satım ilişkisi kapsamında fatura düzenlediğini, faturaya konu malları eksiksiz olarak teslim ettiğini, faturalara süresinde itiraz edilmediği gibi fatura bedellerinin ödenmediğini beyan ederek davalının yapmış olduğu itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı taraf, cevap dilekçesinde taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, 21/04/2017, 11/05/2017, 12/07/2017, 02/01/2018 tarihli faturalar karşılığı donuk gıda ürünleri satın aldığını, aralarındaki şifai görüşmeler doğrultusunda 11/05/2017 tarihli faturaya konu donuk gıda ürünlerinin satılmayan kısmını davalıya iade edilmesine dair anlaşma yapıldığını, bu doğrultuda 21/03/2018 tarihli iade faturasının düzenlendiğini ve davalının adresine faturanın gönderildiğini, davacının satılmayan malları alacağını garanti ettiğini, ancak iade faturasını kabul etmediği gibi ürünleri de iade almadığını, iade faturasını davacının talep ettiği alacaktan mahsup edilmesini beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Dava konusu icra takibinin incelenmesinde; 3.123,71 TL faturadan kaynaklı asıl alacağın ve 373,81 TL işlemiş faizin takibe konu edildiği, davalının 19/11/2018 tarihinde ödeme emrine yapmış olduğu kısmi itiraz dilekçesinde, davacıdan 21/03/2018 tarihli iade faturasına konu 2.412,29 TL tutarlı alacağının olduğunu, bu alacağın mahsup edilmesi sonucunda 711,42 TL borçlu olduğunu belirterek bu miktarın ferilerinin ödendiğini, kalan miktar açısından icra takibine itiraz ettiğini beyan ettiği görülmüştür.
Yargılama sırasında uyuşmazlığın çözümlenmesi amacıyla her iki tarafın da ticari defter ve kayıtların incelenmesine karar verilmiştir. Bilirkişi tarafından tanzim edilen kök ve ek raporun değerlendirilmesi sonucunda, tarafların ticari defter ve kayıtlarını ibraz ettiği, tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve sahiplerinin lehine delil olma vasfına haiz oldukları, davacı tarafından tanzim edilen faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 3.123,71 TL alacaklı olduğu, davacının davalı tarafından takip sırasında yapılan ödemenin mahsubu sonucunda bakiye 2.412,29 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından tanzim edilen 21/03/2018 tarihli iade faturasının davacının defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının davacıda kayıtlı olmayan bu faturayı defterlerine işlemesi sonucunda kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davacıya borcunun kalmadığı tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davalı tarafından tanzim edilen iade faturasına ilişkindir. Davalı taraf, davacının faturalarını ve alacağı kabul etmektedir. Ancak 21/03/2018 tarihli 2.412,29 TL iade faturası nedeniyle davacıdan alacağı olduğunu, bu alacağın takas-mahsup edilmesi sonucunda davacıya borcunun kalmadığını savunmaktadır. İade faturasının incelenmesinde 21/03/2018 tarihinde düzenlendiği, bedelin 2.412,29 TL olduğu görülmüştür. Davalı taraf, iade faturasına konu ürünlerin 11/05/2017 tarihli faturaya konu ürünlerin olduğunu, davacının ısrar ve önerisiyle bu ürünleri satın aldığını, satış sırasında davacı tarafın mallar satılamaz ise iade alınacağına dair garanti verdiğini iddia etmektedir. Davalı taraf, bu iddiasını tanıklarının dinlenilmesiyle ispat edeceğini beyan etmiştir. Bu doğrultuda davalının tanıklarının dinlenilmesi için talimat yazılsa da talimatın yerine getirilemediği, tanıkların dinlenemediği görülmüştür. Davalı taraf, bu hususta yeniden talimat yazılmasını talep etmiş olsa da dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; iade faturasına konu malların davacıya teslim edildiği yönünde bir savunma bulunmadığı, faturayı tanzim eden davalının fatura konusu malları teslim etmek zorunda olduğu, nitekim malların teslim edilmediğinin davalı tarafın kabulünde olduğu, iade faturasına konu malların davalı tarafça kabul edilmiş 11/05/2017 tarihli faturaya konu mallar olduğu, bu faturanın davacı tarafından düzenlendiği ve taraflar arasında çekişmeli olmadığı, davalı tarafça kabul edilen bu faturaya karşılık 21/03/2018 tarihli iade faturasının düzenlendiği dikkate alındığında satılamayan malların iadesine dair anlaşma yapıldığı iddiasının tanıkla ispat olunamayacağı sonucuna varıldığından davalının tanıklarının dinlenilmesine ilişkin ara karardan rücu edilmiştir. Davalı taraf, iade faturasına konu malların davacıya teslim edilmemesinin davacıdan kaynaklandığını, malların niteliği gereği iade alması gereken tarafın davacı olduğunu beyan etse de davacı tarafın faturaya bağlı ve davalı tarafça da kabul edilmiş alacağına karşı bu iddianın kabul edilmesinin mümkün olmadığı, şayet taraflar arasında böyle bir anlaşma söz konusu olsa dahi davalının iade faturasına konu ettiği ürünleri teslim etmekle yükümlü olduğu, somut olayda ürünleri 11/05/2017 tarihinde almış olmasına rağmen davacıya teslim etmediği anlaşıldığından davalının bu iddiası yerinde görülmemiştir.
Mahkememizin 16/11/2020 tarihli celsesinde, davalı vekili yemin deliline dayanmak istediğini, iade faturasına konu malların iade edilmesine dair bir anlaşma yapılıp yapılmadığı, satılamayan malların iade alınacağının davacı tarafından taahhüt edilip edilmediği, nihayetinde 21/03/2018 tarihli 2.412,29 TL bedelli iade faturasından kaynaklı davacı taraftan alacaklı olup olmadığı konusunda yemin teklif ettiğini beyan etmiştir. Davalı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde yemin teklif etme yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır. Bunun üzerine davalı vekiline yemin metnini hazırlayıp mahkememize sunması için süre verilmiş, verilen süre içerisinde sunulan yemin metni davacı asil ve davacı vekiline tebliğ edilmiştir. 14/12/2020 tarihli celsede hazır bulunan davacı asile 6100 Sayılı HMK’nın 233. maddesi uyarınca yeminin icrasından önce yeminin anlam ve önemi, hangi konuda yemin edeceği hususları anlatılmış, yalan yere yemin etmesi halinde cezalandırılacağı hususu ihtar edilmiş, davacıya davalının yemin teklifi sorulmuş, davacı asil yemin eda etmeyi kabul ediyorum şeklinde beyanda bulunmuş, usulüne uygun olarak yemini yaptırıldıktan sonra davacı asil beyanında, davalıya satılamayan ürünleri iade alacağını söylemediğini, bu konuda anlaşma yapmadığını, anlaşma yapmadığı için davalı tarafın deposundan kendi personeli tarafından malları aldıracağına dair söz vermediğini, ödeme alamayınca davalı tarafın fatura kestiğini, 21/03/2018 tarihli 2.412,29 TL bedelli iade faturasını ve fatura konusu içeriği kabul etmediğini davalı taraftan bakiye alacağının olduğunu beyan ederek yeminini eda etmiştir. Kural olarak, yeminin eda edilmesi halinde çekişmeli vakıa kesin delille ispat edilmiş olur. Yemin teklif eden taraf, yeminin hukuki sonuçlarına katlanmak zorundadır. Bu nedenlerle; taraflar arasında çekişmeli olan 21/03/2018 tarihli 2.412,29 TL bedelli iade faturası sebebiyle davalının alacağının bulunmadığı hususu kesin olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla davalının takas-mahsup definin reddine karar verilmiştir. Tüm bu açıklanan nedenlerle; davalının, dava konusu icra takibine yapmış olduğu kısmi itirazın haksız olduğu, davacının faturadan kaynaklı bakiye 2.412,29 TL alacağı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
İşlemiş faiz açısından yapılan değerlendirmede; takip tarihinden önce temerrüt olgusunun gerçekleştiğini gösterir bir delil bulunmadığından, faturaya konu alacaklar için kesin bir vade belirlenmediğinden ve taraflar arasındaki ilişkinin mal ve hizmet tedarikine ilişkin olmaması nedeniyle TTK m.1530 hükmü uygulanamayacağından davacının işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline, takibin 2.412,29 TL asıl alacak üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, itirazın kısmen iptaline, takibin 2.412,29 TL asıl alacak üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
2-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 482,45 TL icra inkar tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 164,78 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 35,90 TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 17,49 TL peşin harç olmak üzere toplam 53,39 harcın mahsubu ile bakiye 111,39 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harç, icra veznesine yatırılan 17,49 TL peşin harç ile 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 89,29 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 780,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 692,83 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 44,50 TL yargılama giderinin, davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 4,97 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerine bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.412,29 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 303,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı asil, davacı vekili, davalı vekillerinin yüzlerine karşı, malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanununun 41. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2. maddesi gereğince dava miktarı veya değeri 5.390 TL’lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2020

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸