Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1173 E. 2019/548 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1173
KARAR NO : 2019/548

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 06/12/2018
KARAR TARİHİ : 22/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 06/12/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile borçlu/davalı arasında “…” isminin ve “…” logosunun kullanım hakkı verilmesi ve çiğ köfte satışı yapılması amacıyla 21.05.2013 tarihli sözleşme imzalandığını, davalı, sözleşmede belirtilmiş olan “…” adresinde ticari faaliyetine başladığını, taraflar arasındaki sözleşme ile üzerine düşen tüm yükümlülükler müvekkil şirket tarafından yerine getirildiği halde davalı tarafın sözleşme ile imza altına almış olduğu yükümlülüklerini yerin getirmekten imtina ettiğini, sözleşmenin 1. Maddesinde belirtilen 5 yıllık zorunlu faaliyet süresini ihlal ettiğini, müvekkili şirket tabelasını iş yerinden kaldırmış ve eş zamanlı olarak sözleşmenin 2. Maddesinde düzenlenen rekabet yasağı hükümlerine de aykırı bir tutum sergilediğini, 06.12.2017 tarihinde yerinde yapılan denetimde “…” isim ve tabelasının kullanıldığı tespit edildiğini, bu hususun tutanak altına alındığını, müvekkili şirket ile … ” Franchise bayii olarak anlaşan davalı, taraflar arasındaki sözleşme gereği, 5 yıl süre ile …” ismi ve “…” logosu altında, yine müvekkili şirket tarafından temin edilen ürünleri satışa sunmak zorunda olduğunu, davalı gibi farklı bir isim ve farklı bir şirkete ait tabelanın, müvekkili şirketin Franchise bayii olarak faaliyet yürütmekte olduğunu aynı adreste kullanılmasının sözleşmeye aykırılığı olduğunu, müvekkili şirketin marka değeri ve itibarını düşünmeden hareket eden davalı, bütün uyarılara rağmen sözleşmeye aykırılıkları gidermediğini, Taraflar arasındaki sözleşmeye paralel olarak, davalının eylemleri salt taraflar arasındaki sözleşmeye değil, TTK.’nın rekabet yasağı ile ilgili hükümlerine de açıkça aykırılık gösterdiğini, davalı tarafın, taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen, gerek şifahen gerekse de yazılı olarak kendisine hatırlatılan temizlik ve hijyen kurallarına da uymadığını, davalının menfi eylemleri ürün alışverişinden kaynaklanan cari hesap borçları için de belirlenen vadelere uygun ödeme yapılmadığını, Bunun üzerine müvekkil şirket tarafından keşide edilen … 4. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeye aykırı davranışlan nedeniyle 14.12.2017 tarihinde davalı tarafa ihtar çekildiğini, Taraflar arasında imzalanan 21.05.2013 tarihli sözleşmenin 23. maddesinde belirtilen ve davalı tarafça sözleşmeye aykırılık halinde müvekkili şirkete ödeneceği kabul edilen 50.000-TL cezai şart, davalının eylemleri neticesinde muaccel hale geldiğini, Muaccel hale gelen cezai şart bedeli ile davalıya ait bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla … 24. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı 12.01.2018 tarihli itiraz dilekçesi ile borca itirazda etmiş ve takibin durduğunu, davalının taraflar arasındaki 21.05.2013 tarihli sözleşmenin çeşitli maddelerini ihlal ederek sözleşmenin feshine neden olduğu ve bu nedenle sözleşmenin 23. maddesi uyarınca 50.000-TL cezai şart ödemek zorunda olduğunu, bu nedenle söz konusu itirazın iptali, takibin devamı ile haksız ve kötü niyetli davalının en az %20 oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, masraflar ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, tensip zaptı, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalı vekili vermiş olduğu 04/02/2019 tarihli cevap dilekçesinde; davacı tarafın davasını ve dava dilekçesinde yer alan iddiaları kabul etmediğini, mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davacı taraf ile müvekkili arasındaki ticari ilişki müvekkilinin kusuruyla değil davacı tarafın kusuruyla sonlandığını, davacı tarafın müvekkilinin kusurlu olduğuna ilişkin iddialarını kabul etmediğini, davacı tarafın, müvekkilinin temizlik ve hijyen kurallarına uymadığı iddiası doğru olmamakla, temizlik kurallarına uymayan davacı tarafın kendisi olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme davacı tarafın kusuruyla sona erdiği için müvekkilinin davacıya cezai şart borcu olmadığırı, müvekkilinin davacıya cari hesap borcu da bulunmadığını, tam tersi alacağı bulunduğunu, müvekkilinin davacı firma ile iş yaptığı dönem içerisinde 2015 yılında … Belediyesi otobüslerine davacı firmanın afişleri yapıştırılmak suretiyle reklam verildiğini ve 5.000 TL ödeme yapıldığını, yine müvekkili tarafından … Spor Kulübüne davacı firma adına reklam amaçlı forma, yemek, konaklama vs. ihtiyaçları karşılandığını ve 9.500 TL ödeme yapıldığını, davacı firma yetkilisi, müvekkiline 2016 … ilinin Ocaklarda-…’te davacı firmanın afişlerinin yer aldığı bir stant kurdurduğunu, müvekkilinin buraya stant bedeli olarak 10.000 TL ödeme yaptığını, taraflar arasındaki sözleşme davacı tarafın kusuruyla sonlandığını, kusurlu olan taraf cezai şart isteyemeyeceğini, bu sebeple dava haksız ve kötü niyetli bir dava olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa olan güveni nedeniyle kredi çekerek borçlandığını, davacı tarafça mağdur edildiğini, iş bu nedenle yetki itirazını tekrarla, davanın reddini, %20 tazminatın davacı tarafça müvekkiline ödenmesini, muhakeme masrafları ile ücreti vekaletin davacıya tahmilini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava, taraflar arasında akdedilen franchise sözleşmesine aykırılık nedeniyle cezai şartın ve bakiye cari hesap alacağının olduğu iddiasıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı taraf, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davranışlarda bulunduğu iddiasıyla sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini, sözleşmeye aykırı davranışların yaptırımı olarak sözleşmede cezai şart ödenmesinin kararlaştırıldığını, cezai şartın ve bakiye alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptalini talep etmiştir. Uyuşmazlık, davalı tarafın franchise sözleşmesine aykırı davranışlarda bulunup bulunmadığı, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. İrdelenmesi gereken hukuki konular ve dava konusu hukuki sebep buna ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev alanı TTK m.4 ve m.5 hükümlerinden tanımlanmıştır. Davanın ticari dava olarak kabulü ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da düzenleme konusu yapılmış hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Davacının tacir sıfatının bulunmaması ve işin ticari işletmesi ile ilgili olmaması nedeniyle taraflar arasındaki ilişki ticari iş mahiyetinde bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davalı tarafın tacir olup olmadığının belirlenmesi için … Esnaf ve Sanatkarlar Odası’na ve … Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılmıştır. … Esnaf ve Sanatkarlar Odası tarafından verilen cevabi yazıda, davalı …’ın odaya kayıtlı olarak faaliyet gösteren bir esnaf statüsünde olduğu anlaşılmıştır. … Vergi Dairesi tarafından verilen cevabi yazıda, davalının basit usul işletme defterine tabi olduğu bildirilmiştir. Davalıya ait son beş yıllık gelir vergilerine bakıldığında, davalı tarafın gelirinin esnaf faaliyeti sınırını aşmadığı tespit edilmiştir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalının tacir olmadığı kanaatine varılmıştır. Dava konusunun da TTK m.4 belirtilen mutlak ticari davalardan olmaması nedeniyle mahkememizin görevsiz olduğu sonucuna varılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun 2.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacağından HMK’nın 114/c ve 138 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine, davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2-HMK 331.maddesi uyarınca harç ve masrafların görevli mahkemede nazara alınmasına,
Dair; tarafların yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/05/2019

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.